2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF - Sayfa 3 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF


Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



şikebahçeye ve onu tutan gereksiz insanlara içimden bildiğim ve bilemediğim tüm güzel sözlerimi söylüyorum..........
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



Bu kadar yüzsüz camia görmedim , ellerıyle kıclarıyla gol attıkları şikenın danıskası yaptıkları sezonda utanmadan bıze suc atıyorlar..istanbulsporu ne çabuk unuttunuz??? yada bır ankaragucu macını ersun yanalı,caferı?? 2 sezonumuzu caldı bunlar..orayıda arastırsınlar lube onunda belgesını versınde amatörden baslasınlar..
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



Aziz bey geldiginden beri sike ve tesvik var beyler.

Serefli Fenerliler gelsede su Fener yönetimi elle gecirse Türk futbolu icin iyi olacaktir. Su anki Fenerbahce yönetim Kurulu Azizin cocuklaridir. Yani hepsi sahipeli.

Ama malum Diktatör Aziz bey muhalefeti yok etti.
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



Eski defterleri açıyorsak, esas bizim işimize gelir; “şerefsiz” ikincilikler…



Tarih 29.10.2005. Konyaspor rezaletinden üç hafta sonra, bu sefer rezaletin sahnesi Şükrü Saracoğlu Stadı, rakip ligin güçlü ekiplerinden Gaziantepspor. Fenerbahçe’nin ölüp ölüp dirildiği maçın 90 dakikalık süresi 0-0 beraberlik ile geçiliyor ve bu şartlarda Fenerbahçe evinde altın değerinde iki puandan oluyor. Ancak bu sefer yine fenerin imdadına Alex ve maçın hakemi yetişiyor, 90+2′de penaltıyla uzaktan yakından alakası olmayan pozisyonda Alex’in kendini yere bırakmasına verilen karar penaltı. Maç sonu kaleci Volkan, soyunma odasındaki “penaltı değildi” itirafını basına açıklıyordu. Fenerbahçe yine puan kaybından kurtuluyor, yoluna bir kez daha haksızlıkla kayıpsız devam ediyor.





Tarih 31.01.2006. Fenerbahçe sadece ligde değil, o sene itibariyle 23 senedir alamadığı Türkiye Kupası’na da ulaşabilmek için isimsiz kahramanlardan(!) destek alıyor. Yine bir zorlu deplasman, kayseri Erciyes deplasmanında bu sefer maçın kahramanı Luciano. Kayseri Erciyes’in çok kritik bir gol pozisyonunda Luciano topu çok net bir şekilde havada elle engelliyor, karar yine fenerbahçe lehine devam, maçın sonucu 0-0, fenerbahçe Türkiye Kupası için kritik bir deplasmandan rakibinden aldığı iki puan ve kendi hanesine yazdırdığı bir puanla dönüyor.



Luciano'nun smacını da görünüyor bu blogda :)
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



o sezon fener net şekilde hakem desteğiyle maç kazanıyordu bunu fenerli mallar bile inkar edemez zaten bizim o sezonki sloganımızdan belli herşey "elle kolla değil bilekle parayla pulla değil yürekle"



Ayrıca şunuda belirtim fenerin aziz yıldırım'ın başta olduğu dönemdeki bütün şampiyonlukları şaibelidir..
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



o sezon fener net şekilde hakem desteğiyle maç kazanıyordu bunu fenerli mallar bile inkar edemez zaten bizim o sezonki sloganımızdan belli herşey "elle kolla değil bilekle parayla pulla değil yürekle"



Ayrıcaş unuda belirtim fenerin aziz yıldırım'ın başta olduğu dönemdeki bütün şampiyonlukları şaibelidir..

ona şüphe yok zaten.
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



Eline sağlık güzel bir paylaşım...



Ama herkes biliyorki yukarıdan emir geliyor bu sene herşeyi gördünüz işte şikeyi siyasi güçle örtmeye çalıştılar bir de rezilliğe bak.
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



fenerbahçenin tüm şampiyonlukları araştırılsın 2001 de samsunda olanları da dökelim ortaya biz hazırız hesaplaşmaya
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



Temmuz 2006 ; Ersun Yanal : Fenerbahçe Şike Yaptı.Teşvik Primlerini Ben Kendim Dağıttım.





F.Bahçe’nin 2000-2001 yılında kazandığı şampiyonlukta teşvik primi verdiği ortaya çıktı.



Fenerbahçe'nin 2000-2001 sezonu kazandığı şampiyonlukta teşvik primi ortaya çıktı. O sezon Ankaragücü'nün teknik direktörlüğünü yapan Yanal herşeyi birbir itiraf etti.



Tarih: 15 Kasım 2004... Yer: Milli Takım'ın kamp yaptığı Polat Renaissance Oteli'nin lobisi... Milli Takım, 2 gün sonra Servet'in Shevchenko kabusu yaşadığı Ukrayna maçına çıkacak.



Vatan Spor Servisi Müdürü İbrahim Seten kampı ziyaret ediyor. Seten, Ersun Yanal, zaman zaman menajer Can Çobanoğlu ve mentör Turgay Biçer'in de katıldığı sohbet saat 22.00 sularında başlıyor, bittiğinde saatler 2.00'yi gösteriyor. O sıralarda Beşiktaş-İstanbulspor maçında teşvik primi gönderildiği söylentileri var. Seten bu konudaki bilgileri Yanal'a anlatıyor. Yanal, "Bak birader" deyip söze giriyor. "Benim başımdan öyle bir şey geçti ki, senin anlattıkların solda sıfır. Türkiye'de bu iş bitmiş. Sana bunları anlatırım ama bana söz ver, eğer bir gün Türkiye'de bu işlerin temizlenmesiyle ilgili bir kamuoyu oluşursa bunu kullan. Yoksa bizi kimseye kurban etme."



Ve bizzat yaşadığı teşvik skandalını başlıyor anlatmaya:



"2000-2001 sezonu... F.Bahçe ile G.Saray kıran kırana bir şampiyonluk yarışı içinde. G.Saray, üst üste 5. şampiyonluğa koşuyor. F.Bahçe ise Mustafa Denizli ile onlara yetişmeye çalışıyor... G.Saray puan kaybetmezse de F.Bahçe'nin şansı hiç yok... Son haftalara girildikçe, bizim gibi (teknik direktörü olduğu AGücü'nü kastediyor) takımlarla iki kulübün oynadığı maçlar önem kazandı...



13 Mayıs'ta, yani ligin bitmesine 3 maç kala G.Saray ile Ali Sami Yen'de karşılaşacağız. Hafta boyunca bana F.Bahçe Kulübü'nden bizim futbolculara teşvik primi gönderileceği yolunda duyumlar ulaştı... Takımı toplayıp sert bir konuşma yaptım:



'Teşvik primi alanı bu takımda yaşatmam. Helal olmayan bir parayı almak, insanın ailesini satmasıyla eş anlam taşır. G.Saray'ı yenmek için F.Bahçeliler'in sizinle bağlantı kurmaya çalıştığı dedikodusu ayyuka çıktı. Sakın bu yollara girmeyin, primi alanı affetmem. Hepiniz ayağınızı denk alın.'



Johnson-Kennedy bağlantısı



Tabii bu konuşma oldu ama ben hepsini sonradan öğreniyorum, 2 takım futbolcuları kendi aralarında işi pişirmişler. Mesela o sırada F.Bahçe'de oynayan Johnson, A.Gücü'nün yabancılarından Kennedy ve Augustine'le konuşmuş, onlar para konusunda anlaşmışlar. Bu ikisi takımdaki diğer yabancılar kaleci Da Silva ve stoper Rogerio'yu da ayarlamışlar. Yani zaten 4 oyuncu teşvik primine kendiliğinden 'okey' vermiş. Cafer'le ayrı bağlantı kurulmuş, Hakan Keleş'le ayrı... Takım, kendi kendine F.Bahçeliler'den teşvik alma konusunda uzlaşma sağlamış.



Ben maçtan önce soyunma odasında yaptığım konuşmada herkesi son defa uyardım. Neyse sahaya çıktık, olağanüstü oynadık. Hakem Bülent Uzun da bize yardımcı oldu, diyebilirim. (İşte burası çok önemli) 10. dakikada Faruk ilk golü attı, 1-0 öne geçtik. G.Saray ilk yarıda Okan Buruk kırmızı kartla atılınca 10 kişi kaldı ve paniğe kapıldı. Rogerio, 61. dakikada durumu 2-0 yaptı. Hasan 63'te skoru 2-1'e getirdi ama yetmedi, biz maçı kazandık, F.Bahçe Erzurum'u 2-1 yenip büyük avantaj sağladı.



Ne güvenilir taksiymiş ama



Esas bomba maçtan sonra patladı. Malzemecimiz 'Hocam, bir taksi şoförü bunu size vermemi söyledi F.Bahçeti yönetici.. (İsmi bizde saklı) yollamış' diyerek soyunma odasına bir çanta getirdi. Çantayı açınca beynimden vurulmuşa döndüm. F.Bahçeli yöneticilerden birinin bize yolladığı çantanın içinden dolarlar fışkırıyordu. Soyunma odasında birden hareketlenme oldu, nerdeyse bıraksam herkes çantanın üstüne atlayıp paraları orada paylaşacak. Hepsine çok ağır hakaretler ederek çantayı kapattırdım.



Malzemeciye emanet ettim ve 'Hayatımda böyle işlerin içinde olmadım. Sizin sayenizde geldiğimiz noktaya bakın. Bizim şerefimizin satılık olmaması gerekirdi. Ama madem bu para geldi, en azından bunun dağıtımının nasıl olacağını ben belirleyeceğim. Herkes duşunu alsın ve benden haber beklesin' deyip kapıyı vurup çıktım.



Neyse, Ankara'ya döndük. Çantadaki para sayıldı, içinde 300 bin Amerikan doları vardı. 3 gün sabahlara kadar uyumadan ne yapacağımı düşündüm. Aklımdan parayı alıp federasyona gitmek ve herşeyi anlatmak da geçti. Ama cesaret edemedim.



Al parayı, at imzayı!



Sonra 300 bin doları nasıl dağıtacağımın yöntemini buldum. Beyaz bir dosya kağıdı aldım. Madem böyle bir şerefsizliğin içindeydik, gelen paradan gariban çaycının bile faydalanmasını sağlayacak bir metot geliştirdim. Sayfanın başına 'Teşvik primi alanlar' diye yazdım ve her futbolcunun adını alt alta sıraladım. Ben ve antrenörlerim bu paraya hiç dokunmadık ama malzemeciye, masöre, çaycıya, tesislerdeki bekçiye varıncaya kadar herkesi bu işten nasiplendirmeliydim. Futbolcuları teker teker evime çağırdım ve paylarını dağıttım. Adam başı 15 bin dolar civarında bir para düşüyordu. Parasını her alan, kendi adının yanındaki boşluğa imzasını attı. Mesela Cafer 'Ben o şerejsizin evine gidip para almam. Hakkımı yollasın' demiş, onunkini de takım arkadaşlarından biri götürdü. Ama yine ona da imzayı attırdım. Bu parayı son dolarına kadar dağıttım, sonra da beyaz dosya kağıdını evimde sakladım.



Bu 'beyaz dosya kağıdına imza attırma işi'ni niye yaptım biliyor musun? Teşvik primine madem benim dahlim olmadan karıştılar, ben de onları yakacak bir belgeyi elimde sigorta olarak tuttum."



İşte Telegol'ün geçen yıl Cafer Aydın'ı konuşturarak başlattığı teşvik primi skandalının gerçek perde arkası bu...



300 bin dolarlık teşvik primini yollayan F.Bahçeli bir yönetici...



Alan ve aldıkları paranın karşılığında boş bir kağıda imza atan A.Güçlü futbolcular...



Ve bu belgeyi o günden beri saklayan teknik direktör Ersun Yanal...



O sezonla ilgili daha pek çok hikaye var ama hepsi sırayla...



Nefesinizi tutun ve bekleyin...



Şansal Büyüka (LİG TV Yönetim Kurulu Üyesi)



İtalya'daki cezalar Türkiye'de verilemez



İtalya'da verilen futbol dünyasının belki de en ağır cezalarının Türkiye'de uygulanma şansını şu şartlarda göremiyorum. Hiçbir dönemi hedef almadan, genel anlamda söylüyorum. Türkiye'de gelmiş geçmiş futbol federasyonu üyelerinin üzerinde takım formaları var. Hukuk kurulları, disiplin kurulları, tahkim kurulları üyelerinin üzerinde takım formaları var. Maalesef bu formaları üzerilerinden çıkartamıyorlar, maalesef kararlara kuralllar, yönetmelikler değil, forma renkleri egemen oluyor. Bölgecilik ön plana çıktığı için ilgili idari amirler, gereken girişimi yapmak yerine görev yaptıklatı bölgenin takımını korumayı tercih ediyorlar. Bütün bunlar bizim temiz futbol adına gerçekçi ve radikal kararlar almamızı engelliyor. Yıllarca uğraşıp henüz tribünlerdeki küfürü kesemeyen bir ülkeden bu konularda karar almasını beklemek hayalcilik olur.



Onun için Türkiye'de hızla, hiç zaman yitirmeden özgürce karar alabilecek, uzmanlaşmış Spor Mahkemeleri'ne ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Yıllarca sürmeden, 2-3 celsede karara bağlanacak olaylar Türkiye'de ciddi bir caydırıcılığı da yanında getirir. Spor Mahkemeleri kurulmaz, mevcut düzen devam ederse, yeni teşvikleri, yeni şikeleri, yeni danışıklı dövüşleri konuşmaya devam edem.



'Çürük elmaları' temizlediler!



Hükümet destekli Levent Bıçakçı federasyonu göreve gelir gelmez, ilk iş olarak "Temiz futbol" için çalışmalara başladı. Federasyonun her kuruluyla ayrı ayrı toplantı yapan başkan Levent Bıçakçı ve başkanvekili Hasan Doğan, son sıraya Merkez Hakem Kurulu üyelerini bıraktılar. Bu toplantıya MHK Başkanı Sabri Çelik ve eski MHK başkanı Ahmet Güvener özel olarak hazırlandılar. Hasan Doğan toplantıda genel konuları geride bıraktıktan sonra ağzındaki baklayı çıkartıp soruyu patlattı: "Beyler aranızda çürük elmalar var mı? Eğer varsa isimlerini söyleyin, hemen onlarla yollarımızı ayıralım." Sabri Çelik ve Ahmet Güvener zaten bu soruya hazırlıklı oldukları için isimleri tek tek saydılar... Mutlu Çelik, Bülent Uzun ve Çetin Sarıgül... Kara listede olan hakemlerdi. Gerçekten de bu hakemlerin geçmişlerine bakıldığında hep 'karanlık maçlar' ortaya çıkıyordu.



MHK, federasyon destekli olarak bu temizliği yaptıktan sonra, diğer hakemleri de takibe aldı. Hepsinin banka hesapları, mal varlıkları, telefonları takip altındaydı. Bir gece genç ve gelecek vadeden hakemlerden Oktay Demiray saat 01.30'da Mutlu Çelik'i arayınca kara listeye çok yaklaştı.



Telefon takibi...



Yapılan telefon takibi sonucu Demiray'ın, Çelik ile görüştüğü tespit edilirken bu durum büyük rahatsızlık yarattı. Çünkü Çelik 'güvenilmezler' listesinde bir numaraydı. Demiray da kara listeye yakın bir noktaya geldi. Kendisi uzun bir süre özel takibe alındı. Fakat sonunda Çelik ile 'iş' ilişkisine girmediği kararına varılarak yeniden maçlara atanmaya başlandı.



Vatan
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



Biz bunları zaten biliyorduk ama paylaşıma açılmamıştı.. Ellerine sağlık kardeşim.. 2006 senesinde iddiaya girerim hemen hemen her hafta şike yaptı ezikler.. Sadece o mu.. 2001 sezonu da böyleydi.. üst üste 6 defa şampiyon olacaktık o zaman şikeciler şike yapmasaydı.. hatta azize mustafa denizliye demişti sen şampiyon yaptığını sanıyorsun diye
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



Yazacağım şu konuya diyorum diyorum.Kısmet 2013 e imiş:D

Ya o sezon unutulur mu hiç?Bakmayın fenerlilerin denizli maçını konuştuğuna.Şampiyon olduk, bu hakem hataları unutuldu.

Fenerli bir arkadaşım bir sinirle (şampiyon olduktan sonra ertesi gün) telefon açıp bana haksız yere şampiyon olduğumuzu söylemiş ve ben de ona 'peki lehimize yapılan bir hakem hatası söyle de bilelim' dediğim de telefonu kapatmıştı.

Hasan Şaş şöyle demişti:

-Bu şampiyonluğun önemi ilerde daha çok anlaşılacak
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



helal olsun bee renkdaşş o sezon öyle çok haksızlık yaşadık ki mutlu sonla bittiğinde harbiden hani sezonu takip eden her Galatasaraylı ağlamıştır.
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



Forumda gördüğüm konular arasında en iyisi diyebilirim.

Hocam emeğin, vakit harcaman, derlemen için teşekkür ederim, eline sağlık.
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



O sezon ki hakem hataları büyük skandallardı.. Eğer o yıl araştırılsa Serdar Tatlı, Metin Tokat, Erol Ersoy hepsi tutuklanırdı..
 
Cevap: 2006 Yılında Teşvik Yok ŞİKE Var | UYUMA TFF



denizli maçı ilahi adaletti kesinlikle buna inanıyorum. fenerin şanssızlığı o sene denizli küme düşme adayı idi ve şike yapamadı. 2010dada son maçta trabzonla oynadılar. o sezonda çok maçta şike yaptılar ama şanslarına son maçta Trabzon gibi bir takım ve Onurlu bir kaleci vardı. yoksa son maçıda bağlarlardı. 2005 de bjknin 11 puan gerisinden gelip şikeyle şampiyon oldular. 2001 de zaten ortada. bu adamın son 10 senede şike yapmadığı hiçbir sezon yoktur.
 
Üst Alt