2023-2024 Sezonu Sistem ve Taktik Sohbet Başlığı - Sayfa 5 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu
6 maçta 9 gol yedik bunun sebebi 2 deplasmanda yenen 7 gol.

Rakiplerden sivrilen yok ama daha fazla asılmamız lazım. 5-6 maç seri yapsak en azından Başak ve Bjk deplasmanlarına puan avantajıyla gideriz.
 
3-1-4-2

-------------------------------------------Muslera--------------------------------
---------------Ozan-----------------------Maicon----------------------Serdar
-------------------------------------------Fernando------------------------------
Mariano---------------Feghouli-----------------------belhanda--------------Nagatomo
---------------------------------Onyekuru-----------sinan-----------------------

ereni görmek istemiyorum. mecburen Sinan.
 
3-1-4-2

-------------------------------------------Muslera--------------------------------
---------------Ozan-----------------------Maicon----------------------Serdar
-------------------------------------------Fernando------------------------------
Mariano---------------Feghouli-----------------------belhanda--------------Nagatomo
---------------------------------Onyekuru-----------sinan-----------------------

ereni görmek istemiyorum. mecburen Sinan.
Eren diyorum ben.

SM-J710FQ cihazımdan Gscimbom mobil uygulaması ile gönderildi
 
İlk devre buradaki analizler santraforsuz takım için pek gerçekçi olmuyordu. Bundan sonra en azından santraforların ceza sahası içinde topla buluşma yüzdesi artacaktır.

Asıl mevzu orta saha ama, o bölgede olabildiğince eksiklik yaşamadan devam etmeliyiz.
 
Orta saha lazım, Belhanda iki hareketle maç aldırabilirdi dün Sinan da iyi bitirseydi.

Bu adamlar yılda 10 m eurodan fazla kazanıyor ama dün özellikle ilk yarı berbat oynadılar, bu maaş baremine taş gibi adamlar olmalı, ne ters top atabiliyorlar ne takımı öne sürükleyebiliyorlar ne verkaç yapabiliyorlar.
 
Ortalama art arda yaptığımız pas sayısı 6, Denizli'nin 5 olabilir lakin bizim topu tutarak oynamaya çalıştığımız çok bariz çünkü topu rakibe verip önde baskı ile almak gibi bir derdimiz yok, hücumu ilerde genişletip geride daraltmıyoruz, yaptığımız şey topu olabildiğince fazla kullanıp ilerde oyuncuların yeteneklerini kullanmasını beklemek, istediğimizin işlemediği zaten ortada.

1566203887442.png
Bu da sahaya yayılım şeklimiz, oynamaya çalıştığımız 2-3-5ten neden bu kadar uzağız çünkü öncelikle Selçuk ve Seri regista veya deep lying oynama konusunda anlaşamamışlar ve hep birbirlerinin rolüne girmişler, Babel ile Jimmy ise kanatta sıkışan oyundan dolayı sürekli ortaya yaklaşarak oynamış ve ceza sahasından da oldukça uzak kalmışız.

1566204007415.png

Denizlispor muhtemelen Babel'in ofansif oyununu dikkate alıp olabildiğince sol tarafımızı hedef almış, tabii Marcao'nun bu noktalarda çıktıktan sonra kademelere girememiş olması, o bölgede 2 farklı oyuncunun oynaması da diğer problemler.
1566204163733.png

Aşağıda da futbolakademi.net'in hazırlamış olduğu görseller var, pas kanallarını net bir şekilde görebiliyoruz.

1566204363227.png

1566204382401.png

1566204403439.png

1566204452251.png

Aslında şu fotoğraflara bakınca yerleşim çok da yanlış durmuyor ama bu noktalarda gerek pas tercihleri ve gerek de oyuncuların topun gidişatına göre konumlama şekilleri işi bozan nokta.

Temel problem olarak savunma sorunları ile ilgili de bir kaç resim atayım :

1566204535994.png

Aslında bu fotoğraf her şeyin özeti, Fiorentina maçında da temel problem buydu, rakip daha kendi yarı alanından çıkmak üzere ve karşılayan oyuncu stoper, ee bu noktada tabiiki bu adamlar açık alanda çalım yiyebilirler, Seri, Belhanda ve Selçuk üçü de mevkilerinin o olmadığını bağırırcasına konumlanmışlar bir çok pozisyonda.

1566204633746.png

Burada da problem aynı gerçi bunda bir kişi eksik olmamızın da etkisi var ama orada bir oyuncu olsa Recep'in koşu kanalını kapatır mıydı? Muamma.

Oynamaya çalıştığımız oyun bize göre değil, ne zaman değişir bilmiyorum da bir an önce değişmeli gerekirse solda Belhanda sağda Feghouli ilerde Babel + santrafor ile oynayalım ama bu şekilde gitmez bu iş.
 
Günlerdir anlatmaya çalıştığımız sıkıntıyı çok güzel özetlemişsiniz. Ben Fatih hocanın topla yarı saha geçerken oyuncuların ismini taktik tahtasına yazmaktan fazlasını yapabildiğini düşünmüyorum. Yoksa bu kadar doğru düzgün ayağa sahip takım bu kadar verimsiz topla çıkamaz, kendi ayağından bu kadar kolay rakibe pozisyon veremez. 2 yıldır deplasmanlarda ve Avrupa maçlarında bu takım istikrarlı şekilde başarısızsa bunun nedeni önde basan takımlara karşı yarı sahadan topla çıkacak çözümü üretememizden kaynaklanıyor. Hatta Avrupalılar iç saha-deplasman ayırt etmedikleri için veteran takımı Lokomotif Moskova hariç Schalke-Porto ve hatta yedek Benfica da aynı yerden bizi vurup maç boyunca sıkıntı çıkarttılar. Burada yapılması gereken ya Fatih Terim'in arkasına işin taktik yoğunluğunda hizmet verecek bir adam getirmekti ya da Hertha-Hoffenheim tarzı orta sıra Alman takımları gibi iyi bir pivot santrafor bulup rakip yarı sahada kalabalıklaşarak ölü topa fırsat yaratmaya çalışmak olmalıydı. Biz ne yazık ki 2 yıldır Fatih hocanın hem evlatçılığının, hem de egoistliğinin ceremesini çekiyoruz. Hem bilmediği bir oyunu ısrarla oynatmaya çalışıyor, hem de yanında 3 tane bir işe yaradığını görmediğimiz adamı gezdirip bir tane potansiyelli taktisyenden kulübü eksik bırakıyor.

Savunma yerleşimimiz ise sistemsizliğin esas göstergesi zaten. Dortmund'ta da Hummels'in, Akanji'nin ayağının rakip yarı sahanın ortasına değdiği anlar oluyor. Ama tüm takım tam sahadaki dizilimi yarı sahada da sürdürüyor. Sadece saha yerleşimini 100 metrelik değil, belki 40 metrelik bir alanda yapıyorlar. Böylece hem topu kaptırırsan sadece dengeli şekilde geri koşman gerekiyor, hem de rakibin topla çıktığı alanda doğal olarak kalabalık bir oyuncu grubuyla karşıladığın için topu geri kapman daha kolay oluyor. Şu sondan 2. fotoğraf her şeyi gösteriyor zaten. Stoperler olması gerekenden çok daha geride kalıp yakın durmaları gereken 6-8-10'la çok mesafe açmışlar. 6-8-10'un görünürde geri koşuları fena değil ama sağ kanattan atak geliştiriyor diye midir nedir sol kanadı koşu pistine çevirmişler. Mariano zaten kadrajda yok. Futbolda topla ivme hızdan önemlidir demişler. Burada Luyindama'nın karşısındaki adamdan hızlı da olsa o topu alma şansı yok zaten. Adama hem topla hızlanacak alan bırakmışız, hem de takım arkadaşlarından geride koşup pas kanalı açmışız. Şu pozisyonu faulle durdurup rengine göre kart almaktan başka geçiştirme şansımız yok.

En nihayetinde bizim eski tip 4-4-2'li pivot santrafor oyununa dönüp hem daha dengeli, hem de saha içinde dengeli yerleşim ve daha önemlisi akıllı koşuya daha az mahal vermemiz gerek. Teknik yetersizliğinden değil ama kadro zaafiyetinden Klopp bile ilk Liverpool döneminde bu pas oyununu 2. planda bırakıyordu, biz neyimize güvenip bu kadar ısrar ediyoruz bilemiyorum ama 2 kere zıplayan çekirgenin bir daha zıplayacağının garantisi yok. İşin kötüsü bir de ligin uzak ara en iyi kadrosuna sahibiz, şu kadronun şu kadar kısıtlı kullanılması canımı sıkıyor. Tabii biz bunları dilerken Fatih hoca büyük ihtimal her zamanki inadını sürdürecek ve en ufak bir fikrinin olduğu sistemde sırf daha modern bir top oynatma çabasına takımın potansiyelini hiç edecek. İyi bir pas takımında Falcao tarzı oyuncu son vuruş becerisiyle bulunmaz nimet olur, biz değil Falcao, Suarez'i de getirsek adama top götürmek yerine mecbur ayağına top bırakıp 3-4 savunmacı arasında iş yapmasını bekleyeceğiz. Tabii ki bireysel yeteneğiyle Diagne kadar sırıtmayacaktır ama bu sistemle Monaco'daki veteran seviye performanslarını bile kolay kolay verebileceğini düşünmüyorum. Kötü form sahada 1-2 oyuncuyu kötü gösterir, kötü sistem hepsini. Şu Denizli maçına bakıp 11 oyuncunun 9-10'unun kötü oynadığını düşünüyorsak sıkıntıyı oyuncuların formundan, kalitesinden başka yerlerde aramalıyız. Fatih Terim'in bir şekilde özüne dönmesi şart. Onun en iyi uygulattığı sistem günün en verimli oyunu olmasa da şu oynadığımız ''şey''den daha kötü olmasının da mümkünatı yok. En azından Fatih hocanın da taktik olarak ortaya bir şeyler koyabildiği bir Galatasaray izleriz artık.
 
Günlerdir anlatmaya çalıştığımız sıkıntıyı çok güzel özetlemişsiniz. Ben Fatih hocanın topla yarı saha geçerken oyuncuların ismini taktik tahtasına yazmaktan fazlasını yapabildiğini düşünmüyorum. Yoksa bu kadar doğru düzgün ayağa sahip takım bu kadar verimsiz topla çıkamaz, kendi ayağından bu kadar kolay rakibe pozisyon veremez. 2 yıldır deplasmanlarda ve Avrupa maçlarında bu takım istikrarlı şekilde başarısızsa bunun nedeni önde basan takımlara karşı yarı sahadan topla çıkacak çözümü üretememizden kaynaklanıyor. Hatta Avrupalılar iç saha-deplasman ayırt etmedikleri için veteran takımı Lokomotif Moskova hariç Schalke-Porto ve hatta yedek Benfica da aynı yerden bizi vurup maç boyunca sıkıntı çıkarttılar. Burada yapılması gereken ya Fatih Terim'in arkasına işin taktik yoğunluğunda hizmet verecek bir adam getirmekti ya da Hertha-Hoffenheim tarzı orta sıra Alman takımları gibi iyi bir pivot santrafor bulup rakip yarı sahada kalabalıklaşarak ölü topa fırsat yaratmaya çalışmak olmalıydı. Biz ne yazık ki 2 yıldır Fatih hocanın hem evlatçılığının, hem de egoistliğinin ceremesini çekiyoruz. Hem bilmediği bir oyunu ısrarla oynatmaya çalışıyor, hem de yanında 3 tane bir işe yaradığını görmediğimiz adamı gezdirip bir tane potansiyelli taktisyenden kulübü eksik bırakıyor.

Savunma yerleşimimiz ise sistemsizliğin esas göstergesi zaten. Dortmund'ta da Hummels'in, Akanji'nin ayağının rakip yarı sahanın ortasına değdiği anlar oluyor. Ama tüm takım tam sahadaki dizilimi yarı sahada da sürdürüyor. Sadece saha yerleşimini 100 metrelik değil, belki 40 metrelik bir alanda yapıyorlar. Böylece hem topu kaptırırsan sadece dengeli şekilde geri koşman gerekiyor, hem de rakibin topla çıktığı alanda doğal olarak kalabalık bir oyuncu grubuyla karşıladığın için topu geri kapman daha kolay oluyor. Şu sondan 2. fotoğraf her şeyi gösteriyor zaten. Stoperler olması gerekenden çok daha geride kalıp yakın durmaları gereken 6-8-10'la çok mesafe açmışlar. 6-8-10'un görünürde geri koşuları fena değil ama sağ kanattan atak geliştiriyor diye midir nedir sol kanadı koşu pistine çevirmişler. Mariano zaten kadrajda yok. Futbolda topla ivme hızdan önemlidir demişler. Burada Luyindama'nın karşısındaki adamdan hızlı da olsa o topu alma şansı yok zaten. Adama hem topla hızlanacak alan bırakmışız, hem de takım arkadaşlarından geride koşup pas kanalı açmışız. Şu pozisyonu faulle durdurup rengine göre kart almaktan başka geçiştirme şansımız yok.

En nihayetinde bizim eski tip 4-4-2'li pivot santrafor oyununa dönüp hem daha dengeli, hem de saha içinde dengeli yerleşim ve daha önemlisi akıllı koşuya daha az mahal vermemiz gerek. Teknik yetersizliğinden değil ama kadro zaafiyetinden Klopp bile ilk Liverpool döneminde bu pas oyununu 2. planda bırakıyordu, biz neyimize güvenip bu kadar ısrar ediyoruz bilemiyorum ama 2 kere zıplayan çekirgenin bir daha zıplayacağının garantisi yok. İşin kötüsü bir de ligin uzak ara en iyi kadrosuna sahibiz, şu kadronun şu kadar kısıtlı kullanılması canımı sıkıyor. Tabii biz bunları dilerken Fatih hoca büyük ihtimal her zamanki inadını sürdürecek ve en ufak bir fikrinin olduğu sistemde sırf daha modern bir top oynatma çabasına takımın potansiyelini hiç edecek. İyi bir pas takımında Falcao tarzı oyuncu son vuruş becerisiyle bulunmaz nimet olur, biz değil Falcao, Suarez'i de getirsek adama top götürmek yerine mecbur ayağına top bırakıp 3-4 savunmacı arasında iş yapmasını bekleyeceğiz. Tabii ki bireysel yeteneğiyle Diagne kadar sırıtmayacaktır ama bu sistemle Monaco'daki veteran seviye performanslarını bile kolay kolay verebileceğini düşünmüyorum. Kötü form sahada 1-2 oyuncuyu kötü gösterir, kötü sistem hepsini. Şu Denizli maçına bakıp 11 oyuncunun 9-10'unun kötü oynadığını düşünüyorsak sıkıntıyı oyuncuların formundan, kalitesinden başka yerlerde aramalıyız. Fatih Terim'in bir şekilde özüne dönmesi şart. Onun en iyi uygulattığı sistem günün en verimli oyunu olmasa da şu oynadığımız ''şey''den daha kötü olmasının da mümkünatı yok. En azından Fatih hocanın da taktik olarak ortaya bir şeyler koyabildiği bir Galatasaray izleriz artık.

Hatasından dönecektir eninde sonunda, bu beklerle ya da bu kadar temposuz bir takımla bu işin olmayacağını öngörmek çok da zor değildir diye düşünüyorum. Bir de mesela bu yapıda orta saha oyuncularının defans arkasına paslar atması lazım sürekli, Denizli maçında bu tarz bir organizasyonumuz da yoktu, yani takımın yapılması beklenenleri yapamadığı dışardan açık bir şekilde gözükmekteydi.

Asimetrik 4-4-2 mi olur ya da solda Belhanda sağda Feghoulili bir yapı mı olur bilmiyorum ama bu diziliş ve takım yapısıyla rakipleri anca bireysel oyuncu üstünlüğü ile yeneriz deplasmanda, Avrupa'da ise telef oluruz.
 
Bize en az 1 orta saha ve 2 bek gelmesi elzem

Özellikle bekler konusunda doğru isimler bulursak hızlı kanat eksiğini dahi kapatabiliriz

Ama elimizde hem hızlı beklerimiz hem de hızlı kanadımız olmadığı için maç boyu al gülüm ver gülüm yapan bir takıma dönüyoruz

Orta saha Nzonzi tarzı bir adam daha gelmeli bence Ndiaye'yi bir sene daha kiralamalıydık yani Nzonzi, Ndiaye ve Seri orta sahası epey iş yapardı

Belhanda gibi silik bir karakterin oyunu domine edeceğini düşünmüyorum
 
Hatasından dönecektir eninde sonunda, bu beklerle ya da bu kadar temposuz bir takımla bu işin olmayacağını öngörmek çok da zor değildir diye düşünüyorum. Bir de mesela bu yapıda orta saha oyuncularının defans arkasına paslar atması lazım sürekli, Denizli maçında bu tarz bir organizasyonumuz da yoktu, yani takımın yapılması beklenenleri yapamadığı dışardan açık bir şekilde gözükmekteydi.

Asimetrik 4-4-2 mi olur ya da solda Belhanda sağda Feghoulili bir yapı mı olur bilmiyorum ama bu diziliş ve takım yapısıyla rakipleri anca bireysel oyuncu üstünlüğü ile yeneriz deplasmanda, Avrupa'da ise telef oluruz.
Kolay kolay vazgeçeceğini sanmıyorum bu sistemden çünkü bütün transferleri ona uygun yaptırdı, umarım yanılırım. Sezon başlamadan önce de bekler+tempo sorununu konuşuyorduk üstüne bir de 10 kişi kalınca rezalet bir maç ortaya çıktı. Nzonzi'nin tek başına defansif yönü toparlaması da mümkün değil. He bence Marcao atılmadan önce geçmiş deplasman oyunlarımıza kıyasla daha iyiydik top bizdeyken. Belhanda'nın kendisine gelen topların çoğunu kötü kullanmasına rağmen hem de. Bir de etkisiz eleman Diagne var tabii. Ancak defansif kısmı yine sıkıntıydı adamlar direkt stoperlerle birebir kalıyordu yani eninde sonunda bir sıkıntı çıkacağı belliydi. Makine gibi işlemesi lazım takımın, bu sistemin başarılı olabilmesi için.

Defansif açıdan her zaman sıkıntı çekeceğiz mesele topu vermemek. Bu takım defansı ancak o şekilde yapar.
 
Bizim önce bir sistem ve taktiğimizin olması lazım ki bu başlık altında sohbet edebilecek konumuz olsun, bizim ki sadece topu dolaştır özel yetenekler sayesinde gol atabilirsen at
 
Yapmamız gereken ilk iş tempolu oyuna geçmek, top dolaşımını hızlandırmak. Çok uyuz futbol oynuyoruz Aykut Kocaman takımı gibi oynuyoruz. Kağnı hızındayız resmen. Mühim olan çok pas yapmak değil efektif pas yapmak. Elbet her topu ileri oynayamazsın ama topu alan ilk olarak kafayı kaldırıp ileri bir baksın en azından. Yana oyna geriye oyna yana oyna geriye oyna Muslera’ya oyna. Herkes stabil bu arada. Kimse top almak için boşa çıkmıyor.

Kaç tane pasımızla rakibin 3-4 adamını oyundan düşürüyoruz o önemli. Belhanda 2 metreye pas atamıyor, Selçuk’u saymıyorum bile.

Pas oynayacaksak Belhanda’yı satıp Banega’yı almalıydık. Nzonzi-Seri-Banega ile yapabilirdik belki.

Açıkçası sezon öncesi ne çalıştı bu takım onu da merak ediyorum.
 
Kolay kolay vazgeçeceğini sanmıyorum bu sistemden çünkü bütün transferleri ona uygun yaptırdı, umarım yanılırım. Sezon başlamadan önce de bekler+tempo sorununu konuşuyorduk üstüne bir de 10 kişi kalınca rezalet bir maç ortaya çıktı. Nzonzi'nin tek başına defansif yönü toparlaması da mümkün değil. He bence Marcao atılmadan önce geçmiş deplasman oyunlarımıza kıyasla daha iyiydik top bizdeyken. Belhanda'nın kendisine gelen topların çoğunu kötü kullanmasına rağmen hem de. Bir de etkisiz eleman Diagne var tabii. Ancak defansif kısmı yine sıkıntıydı adamlar direkt stoperlerle birebir kalıyordu yani eninde sonunda bir sıkıntı çıkacağı belliydi. Makine gibi işlemesi lazım takımın, bu sistemin başarılı olabilmesi için.

Defansif açıdan her zaman sıkıntı çekeceğiz mesele topu vermemek. Bu takım defansı ancak o şekilde yapar.

Evet konuştuğumuz noktaya geldik biraz, bence hoca değiştirecek bir şeyleri tam ne yapar, ne olur kestiremiyorum da her topun stoperlerin kucağına düşmesini engellememiz şart, topun ağırlıklı olarak bizde olduğu maçlarda rakip zaten az top kullanmanın getirdiği özgüvensizlikle pek etkili olmayabilir belki ama bize karşı hücum edebilen takımlar özellikle deplasmanda çok sıkıntı yaşatır gibi.
 
Kolay kolay vazgeçeceğini sanmıyorum bu sistemden çünkü bütün transferleri ona uygun yaptırdı, umarım yanılırım. Sezon başlamadan önce de bekler+tempo sorununu konuşuyorduk üstüne bir de 10 kişi kalınca rezalet bir maç ortaya çıktı. Nzonzi'nin tek başına defansif yönü toparlaması da mümkün değil. He bence Marcao atılmadan önce geçmiş deplasman oyunlarımıza kıyasla daha iyiydik top bizdeyken. Belhanda'nın kendisine gelen topların çoğunu kötü kullanmasına rağmen hem de. Bir de etkisiz eleman Diagne var tabii. Ancak defansif kısmı yine sıkıntıydı adamlar direkt stoperlerle birebir kalıyordu yani eninde sonunda bir sıkıntı çıkacağı belliydi. Makine gibi işlemesi lazım takımın, bu sistemin başarılı olabilmesi için.

Defansif açıdan her zaman sıkıntı çekeceğiz mesele topu vermemek. Bu takım defansı ancak o şekilde yapar.

Aynen. Bence sistemin ne kadar başarısızın olduğuna dair bir gösterge de 10 kişi kaldığımız maçlarda takımın durumu. Biz 2011-12 sezonunda geri düştüğümüz, dönmeyecek gibi görünen maçlarda neredeyse bilerek sahadan oyuncu attırırdık maçı çevirmek için. Öyle kaç tane maç çevirdik, kaç maçı 10 kişiyle tek kale oynadık ben sayamıyorum. 2 sezondur sahada eksik kalmayalım diye duacı oldum resmen çünkü takımın 11 kişilik kadrosunun dağınıklığının üstüne bir de eksik kalınca öyle şuursuz bir hal alıyoruz ki seviye farketmeksizin her takım karşısında rezilleri oynuyoruz. Geçen yıl 50 kişi 1 adam fazla oynadığımız Fenerbahçe'nin Ali Palabıyık'la attığı golü geçiyorum, Onyekuru üstün golcülük yetenekleri ve atletizmiyle attığı gol hariç adam akıllı pozisyona giremedik. Aynı durumda biz olsak en kötü Fener bizi Arena'da ablukaya alırdı heralde. Ki daha kötü, antrenörsüz Fener'e karşı 5 dakikada oyunu döndürdüğümüz, 1 puanı zor kurtardığımız iç saha maçı da var. Eski Fatih Terim takımlarıyla bu ne idüğü belirsiz takım arasındaki temel fark bu. Bir de tabii sahaya iyi yerleşemediğimiz, bilmediğimiz oyunu oynamaya çalıştığımız için oyunu ileri yıkamama sorunumuz var. Eski Fatih Terim takımları olsa geçen yıl Akhisar'a Mitroglou'nun son dakikada attığı şans golünü bulana kadar rakip kalede 10 tane kafadan pozisyona girerdi. Aykut'un Konya'sına iç sahada galibiyeti kaçıracak kadar gol şansı vermezdi. Rize'de bize verilse küfür edeceğimiz Onyekuru penaltısı olmasa şampiyonluğu bırakıyorduk, ki rakip yine 25 dakikaya yakın 10 kişi oynamak durumundaydı. 2002-03'te tarihin en iyi Beşiktaş'ına kaybettiğimiz şampiyonluk senesinden bile daha kötü top oynuyoruz resmen 2 senedir. Buna rağmen hedefsiz Başakşehir'e karşı kazanılan 2 şampiyonluğun taraftarın ağzını bu kadar kapatması üzücü. Sonumuz iyi olmayacak bu gidişle.
 
Üst Alt