2023-2024 Sezonu Sistem ve Taktik Sohbet Başlığı - Sayfa 22 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu
Tudor yeni nesil İtalyan antrenörlerinin en eski kafalı versiyonu olabilir. Gattuso gibi oyuncu karakteri olarak nato kafa adam bile vasat kadrolu Milan'a su gibi top oynattı çalıştığı sürede. Biz dünyada milyon tane santrafor varken gidip Kasımpaşa'nın 9 numarasını aldığımız gibi o kadar yabancı antrenör varken Karabük'ün yarım sezonluk teknik direktörünü getirdik.
Tudor bence ortalama bir taktisyendi lakin insan ilişkileri(en azından oyuncularla olan kısmı) sıkıntılıydı. Büyük maçlarda iş yaptığı ve ligi tanıdığı için getirdiler büyük ihtimalle. Tabii herkes Tudor'un gönderildiği sezonu hatırlıyor daha doğrusu ilk 8-9 maçı ancak önceki sezon da Riekerink sonrası iyi bir performansı yoktu(Takımı kendisi kurmadığı şerhini düşelim, bir sonraki sezon şans verilmesinin sebebi de buydu zaten). Başakşehir'den 4 yemesi, içerde Fener ve Beşiktaş'a kaybetmesi gibi camianın şampiyonluk motivasyonunu düşüren manşet yenilgilerin yanı sıra puan ortalaması da Riekerink'ten kötüydü diye biliyorum. Riekerink'in takımı 20 maçta 20 gol yerken Tudor'unki 14 maçta 20 gol yedi. Bunu hatırlıyorum. Tudor gidip Terim gelince de yediğimiz gol sayısı benzer şekilde azalmıştı. Defansif organizasyonda büyük sıkıntı vardı takım koşup ediyordu ancak acayip pozisyon veriyorduk. Terim geldikten sonra savunma olarak ciddi toparlandık .Geçen sezon ligin ikinci devresi maç kaybetmedi bu takım(Gazozuna oynanan Sivas maçı hariç). İşin savunma organizasyonunu hiç beceremediğimizi yazmışsın yukarıda lakin ben buna katılmıyorum. Bariz bir iyileşme oldu özellikle geçen sene ikinci devre.
 
Tudor bence ortalama bir taktisyendi lakin insan ilişkileri(en azından oyuncularla olan kısmı) sıkıntılıydı. Büyük maçlarda iş yaptığı ve ligi tanıdığı için getirdiler büyük ihtimalle. Tabii herkes Tudor'un gönderildiği sezonu hatırlıyor daha doğrusu ilk 8-9 maçı ancak önceki sezon da Riekerink sonrası iyi bir performansı yoktu(Takımı kendisi kurmadığı şerhini düşelim, bir sonraki sezon şans verilmesinin sebebi de buydu zaten). Başakşehir'den 4 yemesi, içerde Fener ve Beşiktaş'a kaybetmesi gibi camianın şampiyonluk motivasyonunu düşüren manşet yenilgilerin yanı sıra puan ortalaması da Riekerink'ten kötüydü diye biliyorum. Riekerink'in takımı 20 maçta 20 gol yerken Tudor'unki 14 maçta 20 gol yedi. Bunu hatırlıyorum. Tudor gidip Terim gelince de yediğimiz gol sayısı benzer şekilde azalmıştı. Defansif organizasyonda büyük sıkıntı vardı takım koşup ediyordu ancak acayip pozisyon veriyorduk. Terim geldikten sonra savunma olarak ciddi toparlandık .Geçen sezon ligin ikinci devresi maç kaybetmedi bu takım(Gazozuna oynanan Sivas maçı hariç). İşin savunma organizasyonunu hiç beceremediğimiz yazmışsın yukarıda lakin ben buna katılmıyorum. Bariz bir iyileşme oldu özellikle geçen sene ikinci devre.

Tudor'un sıkıntısını sonuç odaklı görmüyorum abi ben. Eğer Tudor'un oyununda bir istikrar, umut görsem Başakşehir'den 5 yediği için, derbilerdeki galibiyetsizliği için, Östersunds felaketi için adamı gömmezdim. Tudor da aynı Fatih hoca gibi deplasman için bir planı olmayan, iç sahada golü geç bulduğu her maçta zorlanan ve Türkiye'de iç sahayla dış saha performansı gece gündüz gibi bir top oynatıyordu. Zaten beni Fatih hocayı eleştirdiğim nokta da bu. Eyvallah, tarihin en düşük puanıyla da olsa 2 senedir şampiyon oluyoruz ama bu 2 yılda Galatasaray'ın en sonunda kazanmak dışında akla gelen bir oyun ezberi, iç saha dış saha ile Türkiye-Avrupa dengesi var mıydı, yoktu. Bu kadar istikrarsız oyun da bizi sadece yurtiçinde geçerliliği olan başarılar ve Avrupa'da hükmü olmayan oyunlarla sınırlı tutuyor. Benim Galatasaray'da ne oynadığını bildiğim son takımlar 2011-12 Terim ve 2007-08 Feldkamp takımları. Diğer zamanlarda izlediğim Galatasaraylar ya istikrarlı kötüydü ya da istikrarsız başarılı.

Sadece geçen yıl değil, 2 sezondur 2. yarılarda zor kaybetmemizi de Fatih hocanın 2 kez deneyip 2 kere başarılı olduğu çift 6'lı sistemlere bağlıyorum. Zaten 2 yıldır anlamadığım da bu. Senin elinde orta sahadaki en güvenilir adamların olarak Fernando-Donk varsa oyun estetiğinden vazgeçip çift 6'lı sert, zor gol yiyen bir takım yapmaya çalışırsın. Selçuk-N'diaye gibi uçuk arayışlara hiç girmezsin. Hoca oynatmak istediği takıma uygun orta saha rotasyonunu anca bu yıl Zonzi-Seri eklemeleriyle bulabildi. Ama geçen yıl elinde takımı yarım sezonda şampiyon yapmış bir kadro istikrarı varken Fernando-Donk rotasyonundan neden bu kadar kolay vazgeçip Selçuk-N'diaye gibi adamlarla yeni işler peşine düştü anlamadım. Sezona yine yapamayacağımız oyunu zorlayıp o kadar kötü başladık ki normalde her türlü kaybetmemiz gereken şampiyonluğu Başakşehir'in loserlığı, bizim winnerlığımız sayesinde son haftada elde edebildik. Halbuki bir önceki yılın kadro ve oyun istikrarını koruyabilsek Beşiktaş-Fener'in armut topladığı ortamda çok daha rahat bir şampiyonluğa gidip Avrupa'da da çok daha derli toplu bir görüntü sergileyebilirdik. Tabii bu arada Fernando'nun bitmek bilmeyen sakatlıkları, Donk'un her zamanki maç seçiciliği de ayrı bir husus. En nihayetinde 3. yılının başlangıcında hocaya istediği gibi bir kadro verdik, geç de olsa. Bundan sonraki oyun anlayışımız ve daha önemlisi istikrarımız Fatih hoca konusunda bizim mi haksız (inşallah), yoksa hocanın mı hakikaten yetersiz olduğunu açığa vuracak.
 
Heis, PC yı kapatt gerçek hayata dön.

Önlerine Kanat olsa dahi yavaş ve yetersiz kalan Beklerim var ise, 3-5-X tarzı formasyon intihar olur.

Orda (genç) Carlos, Cafu tarzı bekler lazım!

İyi de Galatasaray hücum yaparken bu şekilde sahaya dizilmiyor mu? Savunma yaparken de Belhanda sol orta saha, Babel sol forvet olur. Babel'e sol koridorda büyük görevler vereceğini düşünmüyorum hocanın. Babel enerjisini mümkün olduğunca hücum hattına yakın alanlarda kullanmalı. Attığı gollerde bu alanlarda topla buluştuğunu görüyoruz.
 
Öncelikle herkese merhaba. Çoğu kişi kazanmamıza ragmen maçtan memnun değildir eminim.

Hoca sezon başından beri savunmadan topla çıkarak pozisyon oyunu oynamak istiyor. Ama savunmadan topla çıkmada sıkıntı yaşadığımız gibi press de yapmıyoruz. Ayrıca beklerse yetersiz. Marcao-Luyundama - Nzonzi üçgen kurduğu zaman diğer oyuncuların yerleşmeleri maalesef iyi değil. Bu yüzden topu bir türlü zamanında çıkaramıyoruz. Ayrıca istatistiklere göre kendi bölgemizde topla oynama oranımız 3. bölgede topla oynama oranından daha fazla. Yani rakip sahada yeterince top tutamıyoruz. Hızlı bir oyuncu eksikliği de hissediyoruz. Babel dikine değilde daha çok içeri girmeyi seviyor.

Oynadığımız sistem 4-3-2-1 yada 4-1-4-1 mi ne bilmiyorum ama altını dolduramıyoruz.

4-4-2'ye dönmek en mantıklısı. Çift forvette Falcao ve Andone oynar. Andone'nin hem ileride press yapması hem top tutabilmesi hem de savunma arkasına koşular yapabilmesi nedeniyle çok verimli olacağını düşünüyorum. Ayrıca Klopp'ın yaptığı gibi forvet oyuncusuna rakibin ön liberosuna markaj yaptırıp rakibin oyun kurmasına engel olabiliriz. Malum rakipler bizim ön tarafı geçmekte sıkıntı çekmiyor.

Orta saha Feghouli-Nzonzi-Lemina-Babel gibi olacak. Mesela Babeli yerine orta saha orijinli oyuncu, Belhanda gibi daha dinamik olur. Taylanda sol kanatta oynayabiliyor.

Vel hasıl demem o ki 4-4-2'ye dönmeliyiz.
 
Bu takımın çok net 3 sıkıntısı var
1)Bekler
2)Babel'i doğru yerde kullanmıyoruz
3)Belhanda takımı ciddi derecede yavaşlatıyor

Beklerin zaten her halükarda değişmesi gerekiyor ama Babel'i 2. forvet olarak kullanabiliriz eğer Belhanda giderse 2 tane sağlam bek oyuncusu hızlı dribling yapabilen bir sol kanat ile gerçek takım gibi oynamaya başlarız
 
Hızlı kanat gelsede çoğu sorun hala duracak. Sorunları hızlı kanat oyuncusuna indirmemek lazım

Komple bekler değişecek.
 
4-4-2 güzel hatıralarımız olan bir diziliş ancak önemli olan nasıl dizildiğimizden ziyade ne oynadığımız. Babel'in 4 4 2 solunda oynaması çok olabilir gibi durmuyor. Babel ilerde Belhanda solda olursa ayni oyuncularla farklı dizilmiş oluruz sadece. Aynı oyuncularla farklı sistemi oynamak sizin oyununuzu değiştiremez sadece sahaya yayılmada sorunlarınız varsa çözebilir.
Kaldi ki Kayseri maçında Babel merkeze Ömer sola kayarak oynadı ve maçın parça parça büyük bölümünde 4-4-2 oynadık. Pek değişen birşey olmamıştı.

Az önce açılan çare 4-4-2 başlığı için yazmıştım ama ben yazana kadar konu silinmiş bari buraya yapıştırayım :)

SM-A105F cihazımdan Gscimbom mobil uygulaması ile gönderildi
 
Ben şeyi çok merak ediyorum mesela ManCity 'de Zinchenko ve Walker & Liverpool 'da Robertson ve Arnold ikilisi ortalama bir maçta topla birlikte ne kadar mesafe kat ediyor bir de bizim beklerimiz Mariano ve Nagatomo ne kadar mesafe kat ediyor topa birlikte

ManCity&Liverpool ile bizim bekleri kıyaslamak için söylemiyorum bunu muhtemelen Alanya'nın Denizli'nin bekleri bile Nagatomo&Mariano ikilisinden çok daha fazla topla mesafe kat ediyorlardır da benim derdim topu hücuma taşıma konusunda bu kadar yetersiz 2 bek ile herhangi bir hücum planında başarılı olmamıza imkan yok

Bir de sorun şu ManCity'nin bekleri Zinchenko(22) Walker(29) Liverpool'un bekleri Robertson(25) Arnold(20) yaşında bizim beklerimiz Nagatomo(33) Mariano(33) Dünyada bu seviyedeki takımlardan hiçbirisi bizimki kadar yaşlı ve temposuz 2 bekle oynamıyordur mesela Bvb bir bekte Piszczek mi oynuyor ? diğer bekte Hakimi/Schulz oynuyor mesela Roma bir bekte Kolarov mu oynuyor ? diğer bekte Florenzi oynuyor bir de bize bak iki bekimizin yaşları toplamı neredeyse 70 yapıyor

Yahu Ömer Bayram'ın 2 maçtır yaptığını Mariano ve Nagatomo ikilisi 2 aydır yapamadı
 
Bu yazı bilardisimo.com sitesinden alınmıştır.



Merkezde iki stoperin arasında bir holding, oyun kurulumunda rakibi üzerine çekerek arka alanda bir boşluk arayan ve bu boşluğu bulmak için çalışan, tüm oyununun bunun üzerine kurmuş bir takım Galatasaray.

Pozisyon oyunu oynamak çok zordur. Pas hızınızı arttırmadığınız takdirde yapabileceğiniz bir şey yok, sadece yana, geriye pas yapar durursunuz… Pep Guardiola bu oyunu Barcelona B takımıyla oynadığında topu hızlandıran oyunculara sahip değildi. Onları bu oyunu oynamak için eğitti. Galatasaray bu kadar zamanı yok bu yüzden, topu hızlandıracak oyuncular transfer etmeye çalışıyor, ancak ufak bir aksilik var…

Galatasaray, pozisyon oyunu oynamak için gereken boşlukları bulmasına yardımcı olacak beklere sahip bir takım değil. Bu nedenle, bir yerden sonra oyun kısırlaşıyor ve statik bir hal alıyor. Ancak tüm bunlara rağmen inatla bu oyunu oynamak için ısrar eden bir teknik heyet var.

Rakibin savunma düzenini bozmak için enlemesine savunmanın boyunu uzatmanız gerekiyor… Rakibin beşli bir düzen kurması durumunda savunma arkası koşuların yapılması şart..

Video oynatıcı


00:00

00:17

Bu örnek AIK takımından. Sadece 14 milyon eurlok bir piyasa değerine sahip ve şu anda İsveç liginin ikincisi. Kalmar FF gibi bir takıma deplasmanında kaybetmiş bir takım. Ancak şu bir gerçek ki bu takımlar bile rakibi gafil avlayabiliyor.. Bu pozisyonu geliştirdikleri takım Djurgardens. Yani lig lideri.

Oyunun sete döndüğü zamanlarda rakibi kendi birinci bölgesine püskürttüğünüz sekanslarda rakibi ancak bu şekilde açabilirsiniz. Ya da uzaktan Allah ne verdiyse şut çekeceksiniz… Galatasaray bu seçeneklerden hiç birisini yapamayan, tüm bunların yanında birde savunmada doğru yerleşemeyen ilginç bir takım olma yolunda.

Ve asıl ilginci, yaklaşık 2,5 yıldır aynı oyunu oynayan takımın bir şeyi değiştirmemesi. Forvetler değişti, stoperler değişti, orta sahalar değiştir ama bekler değişmedi. Sorunun kaynağı orada duruyor ancak bir değişim yok… Devre arasında değiştirme ihtimaline karşılık bu oyundan vazgeçmemeyi mantıklı bir çerçevenin içine sokabilirim…

Ancak!!!

Ryan Babel’in kanat forveti olmadığı (artık) daha çok ikinci forvet evrildiği, Belhanda’nın merkezde yapamıyorum diye bas bas bağırdığı, Feghouli’nin alıp gidemediği, orta sahalarında topla birlikte iyi olduğu ama topsuz hiç bir şey yapamadığı bir takımda 4-1-4-1 ısrarı ne getirir? Ne götürür? Bu konu tartışmaya açık.





Galatasaray sahaya 4-1-4-1 olarak dizildi. Nzonzi ile Lemina topu oyunu sokmak için dönüşümlü olarak hareket ettiler. Belhanda serbest 8 gibi oynadı ve genellikle hücuma katkı yapmaya çalıştı. Babel ile Feghouli ise inside forward gibi değil daha çok merkeze gelen oyun kurucu gibi bir roldeydi. Nzonzi’nin bulunduğu alan iki stoperin arasındaki alan. İki stoper zaten aralarını oldukça açıyorlar ve topla oynama konusunda da çok istekliler.



Kasımpaşa ise 4-2-3-1 olarak sahadaydı. Quaresma’nın Yuto Nagatomo ile aynı kanatta başladı. Daha önce Nagatoma karşısındaki tutuk oyunu sonrası daha çok bindirme yapan Mariano’nun kanadına çekti onu Kemal Özdeş. Daha etkili olduğu anlar genellikle Mariano’nun kanadında iken gerçekleşti.



Bu noktada Galatasaray rakip sahaya böyle yerleşmek istiyor ve half-spaceleri kullanarak orada bek, kanat forveti, serbest 8 numara ile bir üçgen kurmanın peşinde. Her iki kanatta da benzer işleri yapacak oyuncular mevcut. Ancak o şekilde sahaya yerleşemiyor…

Değişimli olarak serbest 8 oynayan (Belhanda yada Lemina) ile kanat forveti (Feghouli yada Babel) yer değiştiriyor. Ancak üçgenlerden vazgeçilmiyor. Bu set formatının işlememe nedeni pas hızı. Bekin her zaman orada üçgeni kurmaya yardımcı olamaması.



Oyun sonunda bu şekilde bir hal alıyor. Babel ve Feghouli merkeze kayıyor ama bekler üçgenlerin oluşması için gereken mesafeyi kat edemiyor. Rakip yarı sahada 3. bölgede tehlikeli olamadan Galatasaray kendi sahasına geri dönüyor ve yine pas yaparak rakibi üzerine çekmeye çalışıyor ve tuzağını kurmaya çalışıyor.. Bu oyunun en iyisi Pep ise beklerini orta sahaya konumlandırıp 2-3-5’e geçiyor. Böylece savunma zafiyeti yaşamak zorunda kalmıyor.



Ancak bu oyunun kopyalandığı hem Sarri’nin Napoli’si hemde Guardiola’nın City’sin de kanatlardaki oyuncular Advanced değil inside forward. Yani merkeze kayarak beke alan açan, bir oyun kurucu gibi oynayan değil topu aldığında kaleye inen oyuncular. Geçen seneki Henry Onyekuru buna çok iyi bir örnektir mesela. Babel, kanat forveti olarak bir kariyer yapmış olabilir ancak şu anda daha çok oyun kurulumuna yardım eden bir hücumcu gibi. Dahası ikinci forvet oynaması daha elverişli bile olabilir. Hollanda milli takımında kullanıldığı gibi kullanılabilir.

Yani, Belhanda, Lemina veya Seri’nin orada olmasının kısacası isimlerin bir anlamı yok. Beklerin bu rakip yarı sahadaki oyun kurma işini tam anlamıyla yapamadıkları için Galatasaray rakip sahaya yerleşse bile oyunu kuramıyor ve işi bireysel beceriye kalıyor. Yada 70 metre geriye dönülüyor…

4-1-4-1’in daha doğrusu 4-3-3 ve türevlerinin tamamının işlemesini sağlayan bekledir. Bugün 3’lü savunma denildiği zaman beklerin 70 metre gitmesi gerektiğini düşünen insanların 4-3-3 ve türevlerinin nasıl oynandığını düşündüğünü anlamakta güçlük çekiyorum.

Diğer konu Galatasaray’ın bu noktada hücumda doğru yerleşemediği için sahanın herhangi bir yerinde kaptırdığı topla gol tehlikesi yaşaması. Bunu yaşayan tek futbol takımı olabilir Galatasaray. İnanılmaz bir şey bu.

Topu kaptıran takım, sahaya yerleşebilmek için ona gereken gölge presi yapamıyor, topu oyunu sokup, tripodun ilk ayağı olacak oyuncuya baskı uygulamadığı, iki stoperini de orta saha çizgisine kadar çıkaran bir takım olduğu için bol pozisyon yiyor. Yüzde 62 ile topla oynayıp 600’e yakın isabetli pas yaptığın %88 isabetle oynadığın bir maçta 23 uzaklaştırma yapman savunmadaki dengesizliği, alan parselasyonu konusundaki sınıfta kalışı apaçık gösteriyor. Kanat forveti kullanmadan rakibin savunma boyunu enine uzatmadan, kanat beklerinin onlar için açılan alanlara kayarak oyunu genişletmeden sadece geride bir holdingi ile pas yaparak pozisyon oyunu oynanmaz. Bu kadar sorun varken hala 4-1-4-1 ile sarılmak ve oynamak için çok fazla zamana ihtiyaç duyulan bir oyunu oynamaya çalışmak karanlıkta elinizde gaz lambası olmadan yürümeye benziyor.

Tüm bunların ışığında içeride yada dışarıda fark etmeksizin oyunun belli bir bölümünde özellikle ikinci yarının ortalarında başlayan rakibin baskını kırmakta zorlanıyor Galatasaray.. Bu dakikalarda koskoca Galatasaray kontra atak oynamaya çalışıyor.

Bu Fatih Terim’in başında olduğu Galatasaray da gördüğümüz bir şey değil!! En ilginç olanı da bu aslında..
 
seneye bekleri değiştirmek lazım net.

bu sene emre mor , andone ve adem büyük'ü daha fazla kullanmak lazım hızlı oyuncular.
 
4-1-4-1in tek sıkıntısı bekler değil. 1-2 ay önce ne tür orta saha ihtiyacımız var konusunda @Ahmet Özgün Güven le de konuştuğumuz gibi temel problemlerden biri takımın top kapma yetisinin çok düşük olması. Alan daraltamıyoruz; böyle olunca da pres yaptığımız anlarda kendimizi yoruyoruz sadece. Bizim gibi ekonomik oynaması gereken takımlar için hücumda genişleyip savunmada daralabilmek çok önemli.

Bir diğer konu, bu yapıda bize hem iyi pasör hem dinamik bekler lazım, bu tarz adamlar bulmak da zor, yarın Mariano gidince onun pasörlüğünü arayacağız, bu çok net.

Çözüm belli Belhanda ve Fegin kanatlarda olduğu yapıya geçmemiz lazım en önemlisi de orta sahaların en az ikisinin sıklıkla rakip ceza sahasına girmesi lazım, 3 haftadır sürekli rakibe çarpan toplarla gol bulmamız, hücum kalitesi bu kadar yüksek bir takım için çok vahim bir durum.

Bu arada orta saha demişken, Radja veya Vidal türü bir adam gelse her şey çok farklı olabilirdi.
 
Hızlı kanat olmaması bir sorun ama sadece sorunlardan biri.Benim takıldığım geçen sene onyekuru ve rodriges ile oynamaya çalısan fatih hocanın babel ve feg ile devam etmesi oluyor.Hocanın açıkcası en sevmediği oyuncu tiplemesi bu iki adamdır.
 
Bekler aşırı tembel, pas hızımız çok düşük, ortasaha oyuncuları rakip kovalamayı sevmiyor, kanatlar kanattan daha çok merkez ofansif ortasaha gibi oynuyor ve takım boyu 60-70 metrelere çıkıyor. E böyle olunca ortaya leş bir oyun yapısı çıkıyor. Bizim bu kanatlarla ve bu beklerle Terimin kafasındaki o oyunu oynamamız İMKANSIZ! Acilen artık vazgeçmesi lazım yoksa bir yerde çok kötü patlayacağız!!
 
Hızlı kanat olmaması bir sorun ama sadece sorunlardan biri.Benim takıldığım geçen sene onyekuru ve rodriges ile oynamaya çalısan fatih hocanın babel ve feg ile devam etmesi oluyor.Hocanın açıkcası en sevmediği oyuncu tiplemesi bu iki adamdır.
Hoca pasör kanatları sever yav. Sıkıntı varsa kanatlardan birinin sprinter olmaması ile ilişkili.
 
Üst Alt