3 yıllık planlama - Sayfa 2 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

3 yıllık planlama


Biraz club Brugge ve Ajax’i örnek almak lazim

Taraftar sabir edecek,o takimlarin taraftarlari sabir ederek bu duruma geldiler
 
öncelikle yazının yüzde doksanı doğru hoca muhalifi olarak söylüyorum bunu

ama arda konusu farklı

arda konusunda aslolanın galatasaray değil fatih terim olması ile alakalı bir şey

mehmet ağarın aracı olup barıştırdığı iddialarını da unutmayarak ardanın hangi sportif gerekçe ile transfer edildiğini bilen var mı veya neden sözleşme uzatıldığını

tek marifeti el öpmek yani mevcut arda el öperek galatasaray oyuncusu oluyor ama barcaya transfer olan arda bile olsa o eli öpüp araya aracı koymasa olmuyor

şimdi aslolan kim ve ne siz söyleyin
 
Bu oyunda şöyle bir pislik var ki sportif başarı haksızı haklı çıkarır. Bazen olması gerekenin dışında hamle yapılır ve sonuç beklenmedik şekilde iyi gelir. O zaman da öncesinde eleştirsen de sövsen de sonunda susmak zorunda kalırsın. Aynı şekilde tersi yaşanırsa buna ses çıkarılmamasını beklemek de abeste iştigaldir. Taraftar ister, engelleyemezsin.

Gençleştirme işi çok doğru görünmesine rağmen bizde de olacak olan bu. Ben öyle şampiyonlar ligi falan bekleyen veya beklentisi yüksek olan bir adam değilim ki ligin kalitesi ortada. İyi futbol izleyeceksem, takım da Avrupa maçına çıktığında kepaze olmayacaksa bir kaç senelik başarısızlığı da kabullenebilirim. Yalnız bunlar yoksa şampiyonluk gelse bile, ne kulübe ne Türk futboluna maddi katkı veririm. Ben müşteriyim ve haklıyım. Arda'yı, Babel'i izlemek istemiyorsam keserim musluğu. İstemediğim ve oyuna olan katkıları ortada olan adamların oynamasına eleştirimi getiririm, sonuçta kararı verecek olan yine Terim'dir. Yani anlamadığım nokta, taraftarın eleştirisi ile bu sistem zor ilerleyecekse, hiç başlamasın. Son paragraf özellikle "yav bunlar bunlar denecek, işte söylemesek güzel olur aslında" gibi bir telkin içeriyor. Konuşulacak sayın "kocum kosecki". Konuşulacak ve doğru yoldaysak; takım, ben dahil herkesi utandıracak.

Yazıda belkileri silmekten bahsedilmiş, fakat belkilerin silinmemesinin sebebi de hali hazırda planlamanın başına getirilen isimle alakalı. Yani 4 senedir doğru düzgün top oynayamayan, duran top, korner, saha dizilimde sorunları olan, hep aynı saçma sapan golleri yiyen takımın başındaki isim değişmedi. Bunlar da artık kronik hale gelmeye başlamış problemler haline geldi. Haliyle şüphe duyuyorum. Duymaya da devam edeceğim. Şüphe diyorum, kaygı duymuyorum. Bizim kulüplerimiz kendimi bildim bileli kötü yönetiliyor, hiç de kaygılanacak bir durum yok ortada. Bugün Terim gider, haftasına kalmaz bir teknik adam gelir, bakarsın sene sonu da şampiyon oluruz. Büyük takım taraftarı olarak teknik direktör giderse ne yapacağız diye kaygı duyuyorsak cidden işimiz yaş.

Vel-hasılı kelam kadronun gençlerle dolu olmasından mı keyif alıyorsunuz yoksa güzel futboldan mı ona karar verin. Bu takım iyi oyun oynamazsa isterse yaş ortalaması 20 olsun, hepsi de wonderkid olsun değeri olmayacak ve ilk aşamada olmasa bile sonraki aşamada eleştirilecek. Parasıyla eğlence hizmeti satın alan hiç kimseden, beğenmediği şeyden şikayetçi olmamasını isteyemezsin. 2013 Galatasaray'ını da eleştiriyordum ben. Çeyrek final oynadık. Biz eleştirimizi yapalım, baştaki kararını versin. Eleştirilince eli ayağına dolaşmadığı için oralarda zaten. Diğer türlüsü kraldan çok kralcılık oluyor.
 
öncelikle yazının yüzde doksanı doğru hoca muhalifi olarak söylüyorum bunu

ama arda konusu farklı

arda konusunda aslolanın galatasaray değil fatih terim olması ile alakalı bir şey

mehmet ağarın aracı olup barıştırdığı iddialarını da unutmayarak ardanın hangi sportif gerekçe ile transfer edildiğini bilen var mı veya neden sözleşme uzatıldığını

tek marifeti el öpmek yani mevcut arda el öperek galatasaray oyuncusu oluyor ama barcaya transfer olan arda bile olsa o eli öpüp araya aracı koymasa olmuyor

şimdi aslolan kim ve ne siz söyleyin

arda geçen yıl kötü mü oynadı, ilk yarıda babel piyasada yokken, onye takımda değilken, akbaba kanat filan denenirken vasat kadroyu daha iyi kadrolara karşı potada tutan baş elemanlardan birisiydi. virüsten oynayamadığı rangers deplasmanı dahil hiçbir halt yiyemediğimiz maçların hemen hepsinde arda 11'de yoktu ya da rotasyondaydı. saha içi etkisini geçtim saha dışındaki katkısı da yadsınamaz heralde, çünkü 1 yıl önce arkasında başkan da varken bi muslera kaybına şampiyonluk veren takım aynı düşüşü yaşamasına karşın bu kez daha diri bi rakip karşısında son haftaya kadar şampiyonluk kovaladı. ha o averaj ihtiyacı olan haftalarda onye filan dururken arda'nın oynaması tabi ki saçmaydı ama bunun da teknik ve hatalı bi karar olduğu söylenir anca.

aldığı maaş zaten geçen yıl alacaklarının da eklenmiş hali diye söyleniyor, bu yıl onun ne kadarını alır o da belli değil, belli olan azını da alsa gene dert etmeyecek bi eleman olduğu. lider kimliği de olan, 1'den fazla yabancı dili konuşup takım içinde arkadaşlığı geliştirebilen, en azından geçmiş kariyeri saygın bi herifin, hocanın da manevi evladıyken takımda tutulmasının çok absürd bi durum olduğunu düşünmüyorum. en azından takımda muslera dışında kaleciye benzer bişey yokken geçen yıl takımı potada tutan 2. kaleciyi beleşe giresun'a kiralık göndermek kadar absürd bi karar değil yani.
 
arda geçen yıl kötü mü oynadı, ilk yarıda babel piyasada yokken, onye takımda değilken, akbaba kanat filan denenirken vasat kadroyu daha iyi kadrolara karşı potada tutan baş elemanlardan birisiydi. virüsten oynayamadığı rangers deplasmanı dahil hiçbir halt yiyemediğimiz maçların hemen hepsinde arda 11'de yoktu ya da rotasyondaydı. saha içi etkisini geçtim saha dışındaki katkısı da yadsınamaz heralde, çünkü 1 yıl önce arkasında başkan da varken bi muslera kaybına şampiyonluk veren takım aynı düşüşü yaşamasına karşın bu kez daha diri bi rakip karşısında son haftaya kadar şampiyonluk kovaladı. ha o averaj ihtiyacı olan haftalarda onye filan dururken arda'nın oynaması tabi ki saçmaydı ama bunun da teknik ve hatalı bi karar olduğu söylenir anca.

aldığı maaş zaten geçen yıl alacaklarının da eklenmiş hali diye söyleniyor, bu yıl onun ne kadarını alır o da belli değil, belli olan azını da alsa gene dert etmeyecek bi eleman olduğu. lider kimliği de olan, 1'den fazla yabancı dili konuşup takım içinde arkadaşlığı geliştirebilen, en azından geçmiş kariyeri saygın bi herifin, hocanın da manevi evladıyken takımda tutulmasının çok absürd bi durum olduğunu düşünmüyorum. en azından takımda muslera dışında kaleciye benzer bişey yokken geçen yıl takımı potada tutan 2. kaleciyi beleşe giresun'a kiralık göndermek kadar absürd bi karar değil yani.
Senin ayarın yok mu şekerim
 
Koçum Koseçki den harika bir yazı, ve bence güzel bir tartışma konusu;

bazısı 3 yılın sonunda süper ligde şampiyon olmak için başlatıldı sanıyor. bazısı 3 yıl sonra şampiyonlar ligi'ni almazsak hesap soracak raddede.

kimisi takıma 26 yaş üzeri oyuncu adım attığı anda kutsal sözün bozulduğunu ve 3 yıllık planlamanın iptal olduğunu sanıyor. kimisi oyuna sonradan giren 30+ yaşındaki her isimle bu planlamanın mezarı kazıldı diyor.

50 kişi okuduysam bu konuda, 48 tanesi aşırı net, aşırı somut, aşırı keskin beklentilerle bu planlamaya vuruyor ya da yapılanları biraz gerçek dışı bir optimistlikle yorumluyor.

3 yıllık planlama bugün kadroda olan feghouli'yle, fransa'ya satılma ihtimali olan mostafa'yla ya da 60. dakikada oyuna giren babel'le alakası olan bir konu değil.

bugün 16 eylül 2021 galatasaray lazio maçında belki iyi ve dirençli bir futbol oynayarak 10 ya da 20 yıl önce olduğu gibi puan ya da puanlar alacağız. belki de son yıllarda olduğu gibi tekrardan rezil rüsva olacak bir futbol göreceğiz.

3 yıllık planlama, bu belkileri ortadan kaldırmakla alakalı.

fatih terim överken çok sık kullanılan argüman: bu takım son 25 yılda fatih terim'le 8 şampiyonluk yaşadı, fatih terim'siz 4 şampiyonluk yaşadı. bu fatih terim adına övünülecek bir durum olsa da aslında galatasaray camiası için sorgulanması gereken bir durum. fatih terim'in gitmesini en şiddetli şekilde savunanlar bile bu takımın sonrasında ne olacağıyla ilgili bir kaygı duyuyordur.

3 yıllık planlama, bu kaygıların azaltılmasıyla alakalı.

türk futbolunun son 5 yılda avrupa'daki en büyük başarısı, net şekilde beşiktaş'ın namağlup gruptan çıkması. sonradan bayern'e elenmesine hiçbir şey demem çünkü 3 yıllık değil 40 yıllık plan yapsan bayern günündeyse diş geçiremezsin. o sene müthiş başarı geldi. sonrasında ne oldu? bir sonraki sene malmö ve genk'i tek maç dahi yenemedi beşiktaş. ertesi sene yine uefa grubunda sonuncu oldu. sonraki sene gruplara bile kalamadı. paok'a ve portekiz'de küme düşen rio ave'ye elenerek uefa'ya başlamadan veda etti. bugün ise dortmund'u yener mi gruptan çıkar mı onu konuşuyoruz. aynı takım seneye ne halde olur kimsenin fikri yok.

3 yıllık planlama, bizim takımda 3 yılın sonunda bu fikrin oluşmasıyla alakalı.

ünal aysal yönetimi ve fatih terim, 2011 yazında sıfırdan bir takım kurdu ve o takım 1.5 yıl sonra şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynuyordu. ee bak işte mis gibi 1.5 yıllık plan? bugün neden aynısı olmuyor?

1) aynı takımı kurmanın maliyeti artık senin belini daha fazla büküyor.
2) küçük rakiplerin daha kısıtlı kaynağını oyuncu keşfetmeye ve yetiştirmeye ayırarak uzun vadede senin önüne geçiyor.
3) büyük rakiplerin yedekte oturacağı oyuncu için senin iki yıllık transfer bütçeni gözü kapalı verebiliyor.
4) sen o takımların atıklarını toplayıp 1-2 senelik saman alevi başarılar yakalamayı kovalarken, her taraftan makas açılıyor. artık üçüncü torbadan bile ajax, atalanta, porto gibi takımlar geliyor.

3 yıllık planlama, artık dilimizde laçka hale gelen bu makas olayını kapatmak için kendi adına üzerine düşen görevi yapmaya başlamakla alakalı.

senden daha büyük ligin beğenilmeyenlerini toplamak değil, senden daha küçük liglerin en parlak oyuncularını almak yıllardır yapmamız gereken şeydi. 8 milyon kazanan adamı 4-5 milyona getirmek değil, 200-300 bin kazanan adamı 400-500 bine ikna etmek esas mali başarımız olmalıydı. seni son durak olarak değil basamak olarak gören oyuncuları almak, senin kendini de koyduğun yeri gösteriyor. bu futbolun al-sadd'ı, guangzhou'su, inter miami'si olmakla; benfica'sı, leipzig'i, club brugge'ü olmak arasındaki seçimi çoktan yapmamız gerekiyordu.

3 yıllık planlama bu aşamada çok doğru bir stratejiyle başladı. o iyi oyuncu çıkar, bu maç kazanılır kaybedilir, x maçta yaşlı oyuncu 11 başlar bunlar olabilir. hatta 3 yıl sonunda avrupa'da başarı garanti de değil. 1996-2000 arası galatasaray bugün taraflı tarafsız herkes tarafından övülüyor. 3 kasım 1999 galatasaray milan maçı'nın son dakikasında ceza alanı içinde hakan şükür'e yapılan müdahaleye penaltı verilmese ne olacaktı? bu sonuç, o takımı kötü planlanmış kötü bir futbol takımı mı yapardı? 4 yıllık planın kötü çizildiğini mi gösterirdi? yoksa, ertesi sene aynı takım şampiyonlar ligi'ne katıldığında yine iyi işler yapacağını herkes bilir miydi?

bu 3 yıllık planlamanın sonunda da avrupa başarısı diye bir garanti olamaz. grubuna psg, bayern düşer, ya da sen 3 yıllık plan yapmışken 20 yıllık plan yapan bi takım çıkar geçemeyebilirsin. ama oynadığın futbolla, tecrübenle, mücadelenle o seviyede olduğunu kanıtlaman lazım. ertesi sene tekrar avrupa'ya gittiğinde ne yapacağını biliyor olman lazım.

yani 3 yıllık planlama, dördüncü beşinci altıncı yılda da iddialı olmakla alakalı.

3 yıl boyunca aynı kadroyu koruyamasan da, giden oyuncunun yerini hızlıca dolduracak scouting/oyuncu yetiştirme ağını oluşturmakla alakalı.

beni son yıllarda galatasaray'a dair en çok heyecanlandıran şey bu oldu. nihayet doğru transfer stratejisine, olması gerekene geçiş yapıldı. tabii bu yapı sadece transfere bağımlı kalmamalı, altyapı hamleleriyle de güçlenmeli. ve tabii ki her ekipte tecrübeye, saha içinde yıllanmış oyun görüşüne de yer olmalı. işte o zaman olabilecek en iyi galatasaray'ı yıllar sonra sahada görebiliriz.

yarın x avrupa maçında arda oyuna girince 3 yıllık planlama bu mu denecek, ligin ikinci yarısı art arda puan kaybı gelirse aldığımız genç oyuncuların bize atılan kazık olduğu iddia edilecek. o yüzden ben türkiye'de böyle bir planı düzenli şekilde sürdürmenin çok zor olduğunu düşünüyorum. ama her şeye rağmen bu kadar cesur bir gençleştirme hamlesini uzun zamandır yaşamamıştım. bir müddet daha keyfini çıkarmak istiyorum.
16 Eylül 2021 11:43 ~ 11:47 · kocum kosecki

Yazı size mi ait yoksa sözlükten sadece alıntıladınız mı?


•quod erat demonstrandum•
 
Tudora ilk maçında kombine yakıldığında

Manciniye şlde bizi gruptan çıkarmasına rağmen daha ilk sezonunu bitirmeden istifa dendiğinde ölü taklidi yapanlar

2 seneyi ligde başarısız avrupada rezil rüsva geçirene zaman verelim diyo

Badi ekrem riekerinkede bloğunuzda sabır temalı mesajlar atsaydınızya,galibiyetleri gökyüzüne hediye ediyo temalı,riekerinkball başlıklı,total futbol içerikli
 
Adam oturmuş yazı yazmış, kimisi doğru düzgün okumamış, kimisi yine FT'ye bok atma yazısı olarak algılayıp boş yapmış. Akıl, mantık süzgecinde yorum sayısı yine nadir.

Ne FT düşmanlığıymış yav, defolup gitse de kurtulsak. Hele bir de yapılanma yok diyenler yok mu, tam komedi.

Mesela bir güruh var diyorki kadro bok gibi, bu gençlerle bir şey olmaz, diğeri de diyorki kadro iyi ama hoca oynatamaz, bunların ortak noktası FT düşmanlığı, ikisinin fikrinin birbiriyle alakası yok ama FT düşmanlığında orta noktada buluşuyorlar.

Sizin derdiniz Galatasaray sözde ama ne hikmetse sürekli herkeste birbirine bok atma çabası var. Yazıyı okumak zorunda değilsin, FT'nin hocalığından bu kadar irrite oluyorsan takip etmek zorunda değilsin hele de başarısız olacağı kesinse her gün gelip FT'ye sallamak hangi mantıkla yapılan bir eylem?

Bir de utanmadan Galatasaray Avrupa takımıdır, Galatasaray güzel futbol oynar ayağı çekiyorlar. En son ne zaman güzel futbol oynadın, sorun FT ise ondan önce ne zaman oynadın, övdüğünüz Manciniyle Sneijder, Drogbalı kadro içerde Paşa'dan 4 yiyor, Kayseri'ye yeniliyordu bana hikaye anlatmayın. Avrupa'da düzenli başarılı olduğumuz dönem 2004te bitti, ondan sonrasında hiç bir zaman düzenli başarı kazandığımız bir dönem olmadı, neymiş 40 maçta 6 mağlubiyetmiş, % 80'i ŞL'de top takımlarla olan maçlarda 40ta 40 mı yapmalıydık, Beşiktaş'ın son 20 Avrupa maçında 1 galibiyeti falan var ama sizler gibi değillerki bunun üzerinden algı oluşmasına izin bile vermiyorlar.

Düzenli başarı istiyorsan emek vermen gerekiyor, Club Brugge ile 3 sene önce karşılaşırken onlardan daha iyi durumdaydık, daha iyi kadromuz vardı ama yaşlıydı, sonra ne oldu? Diatta'yı vb. iyi oyuncularını yüksek bedellere sattılar, o seneyle beraber 3 senede 90 milyon euro harcadılar bonservise, şimdi tabanca gibi takımları var, bir günde olmadı bir planlama ve emek sayesinde oldu, mevzu FT falan da değil, zihniyet baştan hatalı.

Eskiden özellikle 90larda hangi Avrupa takımıyla oynasak yeneriz gözüyle bakardık, 2000lerin başı da öyle geçti hatta sonrası da, Galatasaray taraftarı her zaman takımından umutluydu ama son 7-8 senede bu durum çökmüş durumda, hak da veriyorum özellikle Dursun ve sonrasındaki FFP süreçlerini çok kötü yönettik. Beşiktaş ise bizim 90lardaki o halimizde, kimle karşılaşsalar yeneriz gözüyle bakıyorlar çünkü zihniyet farkı var, bugün Sergen olur yarın başkası olur onlar için hoca da farketmez.

Arda'nın bu kulübe tekrar adım atmış olmasından bile rahatsızım ama Galatasaray formasını giydiği sürece susuyorum, Babel giyince de susarım bunlar sene sonu gidecekler, esas ayıp kulübün içinde kendi istedikleri olmuyor diye Galatasaray'ı sürekli aşağılayan, sürekli yenilsin isteyen, sürekli oyunculara bok atmaktan başka derdi olmayan, sürekli hiç bir boku beğenmeyenlerin yaptıkları. Yeter yav beğenmiyorsanız takip etmeyin, tatava da yapmayın, kendinize bu çileyi çektirecek kadar aptal olmayın.
 
Tudora ilk maçında kombine yakıldığında

Manciniye şlde bizi gruptan çıkarmasına rağmen daha ilk sezonunu bitirmeden istifa dendiğinde ölü taklidi yapanlar

2 seneyi ligde başarısız avrupada rezil rüsva geçirene zaman verelim diyo

Badi ekrem riekerinkede bloğunuzda sabır temalı mesajlar atsaydınızya,galibiyetleri gökyüzüne hediye ediyo temalı,riekerinkball başlıklı,total futbol içerikli

Tudor'la Mancini ile Riekerinkle, Terimi aynı kefeye koymak senin talihsizliğin olmuş.

GS taraftarı bu isimlerle hocayı aynı kefeye koyarak paye dağıtmaz.
 
Tudor'la Mancini ile Riekerinkle, Terimi aynı kefeye koymak senin talihsizliğin olmuş.

GS taraftarı bu isimlerle hocayı aynı kefeye koyarak paye dağıtmaz.
Tudorun 8 haftalık oyununu 5 senede görebildinmi terimden

Mancio aldı başını gitti zaten şuan ama bize geldiğindede elit bir td idi onada sabretmediniz,sabretmedim

Sıvasa da prandellide elitti onada sabretmediniz,sabretmedim

Şkk da yarı final oynatan denizliyede sabretmediniz 2016da

Hadi rikerinki hamzayı at çöpe,bu saydıklarımda boru değil değerli isimlerdi,hiçbirine 2.sene şans verildimi,verilmedi(bak verilmeli demiyorum verilmedi diyorum)

Bunlar başımızdayken burda istifa diye ağzından köpük saçanlar 5.senesi olana sabır diyorlar bu tutarsızlık

Tutarsızlık ne biliyomusun

Şuan takımda 5.senesini geçirip şuanki vaziyete sahip x bir td olsa takımın başında burda ana avrat küfür edecek adamlar söz konusu terim olunca bahaneleri sıralamakla meşgul

Ftyi eleştiriyoruz diye kanlı bıçaklı olduğumuzumu sanıyosunuz siz,bugün bıraksın yine eskisi gibi severim bir ton yanlışına rağmen eski günlerin hatrına,hepinizdende çok seviyorumdur 1 sene önceki eski mesajlarım duruyodur gidip bak ne yazdıklarıma ama sevgim benim kör olmamı gerektirmiyo,yarın gidip yerine başkası gelsin yapamıyomu oda gidecek,bu eleştiri ahmetlik mehmetlik fatihlik değil,ft özelinde değil gs özelinde düşünürseniz eleştirileri hak vereceksiniz
 
Ülke futbolunda 3-4 senelik döngü bir gün kırılmalıydı her takım 3-4 sene sonunda 1 kez tecrübeli yıldızlar topluluğundan oluşan bir yapılanma yapıp şampiyonluğu kovalıyordu genel olarak 28-32 yaş arası oyuncular alınıp 3-4 yıllık sözleşmeler sonunda ciddi maliyetlere imza atıyordu. İlk sene başarı gelse bile kalan 3 senede hem kadron yaşlanıyor hem de maliyetler yüksek olduğu için ilk şampiyon olamadığın süreçte çöküş başlıyordu çöküşün zirvesi de 3 veya 4'ncü senelerde oluyordu. Sonrasında tekrar yıldız transferleriyle aynı süreç yaşanıyor ve tekrar aynı sürecin sonunda çöküş yaşanıyordu.

Şimdiye kadar bu düzende 3-4 sene sonunda dahi başarılı giden hiçbir kulüp yok o yüzden bazı şeylerin kökten değiştirmek gerekiyordu. Burak başkanı bu duruşundan dolayı taktir etmek gerekiyor geldiğinde PSV maçına niye transfer yetiştirmediğinden dolayı ciddi eleştiri yapılırken daha doğru yapılanmayla PSV ile aynı Avrupa Ligindeyiz en azından acele etmemekle doğru yapılmış. Özellikle gençleşmek, pilot takım, tesisleşme gibi konuları ön plana alıp bundan sonra ki süreçte de aynı şekilde devam etmeliyiz artık yıldız transferleriyle başarı gelmiyor.

Bugün örnek almamız gereken ligler Hollanda ve Belçika'dır hele ki son dönemde ise Belçika'dır. Belçika futboluyla aramızda 3-4 gömlek varken bugün 4'ncü takımı gelse ülkemizdeki takım yenebilir diyemeyiz ki Fenerbahçe'nin Antwerp maçını da göreceğiz.
 
Üst Alt