Son 1 senedir ilginç şeylerin döndüğü ülke. Uzun bir zamandır yakından takip ediyorum. Şöyle ki; ülkeyi 27 senedir, Avrupa'nın son diktatörü olarak anılan Aleksandr Lukaşenko yönetiyor. Syarhey Tsihanouski adlı bir muhalif geçen sene açtığı YouTube kanalında halk röportajları yapıyor, ülkesinin durumunu gösteriyor. Kısa sürede büyük bir popülerliğe ulaştıktan sonra cumhurbaşkanlığına aday olma kararı aldığını söylüyor. Ancak 2 gün sonra gözaltına alınıyor. Adaylıktan vazgeçmesi durumunda salınacağını bildiriyorlar ve kendisi adaylıktan vazgeçerek serbest kalıyor. Bunun üzerine eşi Sviatlana Tsihanouskaya adaylığını koyuyor. Eşinin adaylığı için imza topladığı sırada polisle bir arbedeye giriyor ve polisi yaraladığı gerekçesiyle hapis cezası alıyor. Halbuki videolarda polisin yaralandığına dair en ufak kanıt bulunmuyor. Ve o günden bu yana hala hapiste.
Bunun üzerine eşi Sviatlana, kocasının serbest kalması için büyük uğraş verse de sonuç alamıyor. Tek çare olarak seçimleri kazanıp cumhurbaşkanı olup eşini hapisten kurtarmak olarak görüyor. Ve o kadar sansüre rağmen, polislerin baskısına rağmen büyük bir mücadele ortaya koyuyor. Seçim günü gelip çattığında %60 oyla kazandığını açıklıyor. Ancak o da ne? Lukaşenko çoktan seçimleri %80 ile kazandığını açıklıyor bile. Karara muhalifler itiraz etse de bir sonuç değişmiyor. Hukuksuzluğu işleyen kadı, kimi kime şikayet ediyorsun? Ve muhalifler uzun süren protestolara başlıyorlar. Aylarca sokaklarda gösteri yapıyorlar, zaman zaman polisle çatışıyorlar ama genel olarak barışçıl protestolar olmasına rağmen Lukaşenko hükümeti kankası Rusya'dan askeri güç isteyerek protestoları bastırıyor. Onbinlerce muhalifi hapse tıkıyor. Hatta seçimi kazandığını ilan eden başkan adayı Sviatlana ve yardımcıları hakkında bile yakalama kararı çıkartıyor. Sviatlana ve yardımcıları apar topar ülkeden kaçma planları yapıyor. İlk atladıkları uçağa biniyorlar komşusu Litvanya'ya iniyorlar. Litvanya kendilerine sığınma hakkı veriyor hatta bununla kalmıyor kendilerini seçimi kazanmış meşru hükümet olarak görüyor. O günden bu yana en büyük desteği kendileri veriyor. Sviatlana mücadelesine sürgün olarak yaşadığı Litvanya'da sürdürüyor. Avrupa ülkelerine, sivil toplum örgütlerine kendilerine destek olmaları için ziyaretler düzenliyor. Başta Birleşik Krallık, Baltık ülkeleri, Çekya, Polonya gibi ülkeler kendisini seçimleri kazanmış meşru lider olarak görüp destek veriyor. ABD de kendisini desteklediğini açıkladı hatta kongrede konuşma yapmak için davet etmişti.
Şaşırılmayacağı gibi maalesef seçimlerde Lukaşenko'yu tebrik eden ülkelerden biri de bizim ülkemiz olmuştu. Zaten kendisini İran, Kuzey Kore, Rusya, Venezuela, Azerbaycan gibi diktatörlerin yönettiği ülkelerden tebrik etmesine şaşırmamak lazım.
Dün ise son zamanların en skandal hamlelerinden biri yaşandı bu ülkede. Muhalif yayıncı Roman Protasevich, Yunanistan'dan Litvanya'ya Ryanair havayollarına bağlı uçakla uçarken, Belarus savaş uçaklarınca, uçak Belarus topraklarındayken zorla indirildi ve gözaltına alındı. Kendisi idamla yargılanıyor. Bunun üzerine dünden beri inanılmaz bir tepki gördü bu olay. Avrupa ülkeleri, uluslararası havayolu kurumları bu olayın hava korsancılığı olduğunu, derhal serbest bırakılmasını talep ettiler aksi taktirde Belarus'a yaptırımlar uygulayacağını söylediler. Şimdiden Litvanya ve Birleşik Krallık protesto için ülkelerindeki Belaruslu diplomatları sınır dışı etti.
Ülkeyi 27 senedir yöneten, Avrupa'nın son diktatörü Lukaşenko koltuğunu kaybetmemek için her türlü yolu deniyor. Çünkü koltuğunu kaybettiği an eğer ülkeden kaçmazsa işlediği suçlardan dolayı yargılanacak. Muhalifler ise milliyetçi ve AB yanlısı bir görüntü sergiliyor. Hatta ülke bayraklarının bile değiştirilmesini talep ediyor günümüzde kullanılan bayrak Lukaşenko rejimine ait diye. Ekonomisi zor zamanlar geçiren, Rusya olmadan bir hiç olan Belarus hükümeti eğer Avrupa'dan da yaptırımlar gelirse iflasın eşiğine gelebilir. Önümüzdeki günler çok şeylere gebe.
Bunun üzerine eşi Sviatlana, kocasının serbest kalması için büyük uğraş verse de sonuç alamıyor. Tek çare olarak seçimleri kazanıp cumhurbaşkanı olup eşini hapisten kurtarmak olarak görüyor. Ve o kadar sansüre rağmen, polislerin baskısına rağmen büyük bir mücadele ortaya koyuyor. Seçim günü gelip çattığında %60 oyla kazandığını açıklıyor. Ancak o da ne? Lukaşenko çoktan seçimleri %80 ile kazandığını açıklıyor bile. Karara muhalifler itiraz etse de bir sonuç değişmiyor. Hukuksuzluğu işleyen kadı, kimi kime şikayet ediyorsun? Ve muhalifler uzun süren protestolara başlıyorlar. Aylarca sokaklarda gösteri yapıyorlar, zaman zaman polisle çatışıyorlar ama genel olarak barışçıl protestolar olmasına rağmen Lukaşenko hükümeti kankası Rusya'dan askeri güç isteyerek protestoları bastırıyor. Onbinlerce muhalifi hapse tıkıyor. Hatta seçimi kazandığını ilan eden başkan adayı Sviatlana ve yardımcıları hakkında bile yakalama kararı çıkartıyor. Sviatlana ve yardımcıları apar topar ülkeden kaçma planları yapıyor. İlk atladıkları uçağa biniyorlar komşusu Litvanya'ya iniyorlar. Litvanya kendilerine sığınma hakkı veriyor hatta bununla kalmıyor kendilerini seçimi kazanmış meşru hükümet olarak görüyor. O günden bu yana en büyük desteği kendileri veriyor. Sviatlana mücadelesine sürgün olarak yaşadığı Litvanya'da sürdürüyor. Avrupa ülkelerine, sivil toplum örgütlerine kendilerine destek olmaları için ziyaretler düzenliyor. Başta Birleşik Krallık, Baltık ülkeleri, Çekya, Polonya gibi ülkeler kendisini seçimleri kazanmış meşru lider olarak görüp destek veriyor. ABD de kendisini desteklediğini açıkladı hatta kongrede konuşma yapmak için davet etmişti.
Şaşırılmayacağı gibi maalesef seçimlerde Lukaşenko'yu tebrik eden ülkelerden biri de bizim ülkemiz olmuştu. Zaten kendisini İran, Kuzey Kore, Rusya, Venezuela, Azerbaycan gibi diktatörlerin yönettiği ülkelerden tebrik etmesine şaşırmamak lazım.
Dün ise son zamanların en skandal hamlelerinden biri yaşandı bu ülkede. Muhalif yayıncı Roman Protasevich, Yunanistan'dan Litvanya'ya Ryanair havayollarına bağlı uçakla uçarken, Belarus savaş uçaklarınca, uçak Belarus topraklarındayken zorla indirildi ve gözaltına alındı. Kendisi idamla yargılanıyor. Bunun üzerine dünden beri inanılmaz bir tepki gördü bu olay. Avrupa ülkeleri, uluslararası havayolu kurumları bu olayın hava korsancılığı olduğunu, derhal serbest bırakılmasını talep ettiler aksi taktirde Belarus'a yaptırımlar uygulayacağını söylediler. Şimdiden Litvanya ve Birleşik Krallık protesto için ülkelerindeki Belaruslu diplomatları sınır dışı etti.
Ülkeyi 27 senedir yöneten, Avrupa'nın son diktatörü Lukaşenko koltuğunu kaybetmemek için her türlü yolu deniyor. Çünkü koltuğunu kaybettiği an eğer ülkeden kaçmazsa işlediği suçlardan dolayı yargılanacak. Muhalifler ise milliyetçi ve AB yanlısı bir görüntü sergiliyor. Hatta ülke bayraklarının bile değiştirilmesini talep ediyor günümüzde kullanılan bayrak Lukaşenko rejimine ait diye. Ekonomisi zor zamanlar geçiren, Rusya olmadan bir hiç olan Belarus hükümeti eğer Avrupa'dan da yaptırımlar gelirse iflasın eşiğine gelebilir. Önümüzdeki günler çok şeylere gebe.