Cevap: #80 Kazım Kazım
Futbol değişti, eski kalıplar artık yok! Ka Kazım da kokain içmiyor ki!...Sporx.com'un usta kalemi Osman Tanburacı, Galatasay taraftarının disiplinsiz tavırları olduğu gerekçesi ile eleştirdiği Kazım Kazım transferi hakkında önemli tespitlerde bulundu.
0106 Ocak 2011 Perşembe - 00:58
Sporx.com Ka Kazım olayında Galatasaraylılar ayağa kalktı. Ka Kazım istenmeyen adam oldu!
Neden?
Taraftar daha büyük beklentiler içinde de ondan.
Neymiş?
Ka Kazım asi imiş, alemciymiş… Walkman dinliyormuş, gece kulüplerine gidiyormuş!
Yahu bu ülkeye kokain içen hoca geldi de kimselerden çıt çıkmadı!
Varsın Ka Kazım walkman dinlesin.
Gençliğine verin.
Bana Kazım’ın futbolunu beğenmiyorum diyorsanız ona lafım olmaz. Bir görüştür.
Katılabilirim Ka Kazım’dan daha iyisi vardır. Ammaa…
Bu homurdanma niye?
İşte size iki örnek;
Eric Cantona
Gascoigne
Pascal Nounma
Bunlar asi değil miydi?
Ama hala o nefis futbollarıyla aranıyorlar.
Bu ülkede; mazbut, efendi, gerçek profesyonel olan, asist ve gol rekorları kıran Alex bile tartışılıyorsa ben insanlıktan yanayım!
Hoşgörü öldü mü yahu?
Bekleyin bakalım. Niçin önyargılısınız?
Ka Kazım’a benim de kızdığım zamanlar oldu
Young Boys maçında yok yere kırmızı kart gördüğü için, takımına ihanet ettiği için.
Top alışlarında poposunu rakibe dayayıp yok yere faul yaptığı için.
Laubali oynadığı için.
Ama at sahibine göre kişner!
Fener’de olmadı.
Galatasaray’da da olmayacağına dair hepinizin elinde senet mi var?
Nedir bu reaksiyon.
Zaten Galatasaray’ı yıpratanlar varken bari siz yapmayın!
Elalemin eline koz vermeyin,
Kendi bacağınıza kurşun sıkmayın.
Ka Kazım’ın artı değerleri de var
Çok sağlam, topla aşkı iyi, rakipten yılmıyor, gole de gidiyor orta da yapıyor. Kendine güveni mükemmel.
Fatih Terim’e 2008 Avrupa Kupası’nda sormuştum;
-Neden sağda hep Ka Kazım var?
-Osman Ağabey Ka Kazım’ın özgüveni çok. Maç öncesi stresi hiç yok. Çok normal bir çocuk ve bu hali takıma aşırı güven veriyor. Çok da kuvvetli.
Ne diyor Ka Kazım Galatasaray’daki ilk röportajında;
‘Her türlü eleştiriye açığım. Fenerbahçe’deki durumum futbolumla ilgili değildi.’
Ben de aynılarını söylemedim mi. Ka Kazım Fener’de doku uyuşmazlığı yaşadı demedim mi?
Galatasaray’ın kendine güveni olan böyle bir adama ihtiyacı yok mu?
Eli ayağına dolanan bir takımda böyle soğukkanlı bir adam olsun istemez misiniz?
Kuvvetli ve rakipten yılmayan…
Siz Ka Kazım üzerinden yönetime bozulacağınıza, ne yapın edin;
Faks mı yollarsınız, mail mi atarsınız, msn mi yollarsınız…
Bastırın da bir kaleci alınsın!
Kaleci şart!
Değişen futboldaki görüşlerim 4-6-0
İsteğim; değişin artık!
Bizim toplum, ve de bu toplumda futbola gönül vermişler değişime açık değil. Onlar için bir takımda varsa yoksa ağabeylik, oyunu yönlendirecek bir 10 numara, golcü santrfor(lar), rakibi göğüsleyecek ön libero(lar) falan filan…
4-3-1-2 ya da 4-1-2-3 falan…
Oysa futbol, bu eski kalıpların dışına çıktı.
Çağdaş futbolda artık bir bütün var o da; takım!
Mevki falan yok!
Varsa da; kaleci, savunma ve forvet olarak üç mevki var.
Bir oyun kurucu artık yetmez!
Toplar onda toplanacak, o da oyunu yönlendirecek… Yok yaaa…
Geçiniz bunları, bırakmazlar adamı…
Geçti o günler…
Bir takımda o oyun kurucuya ayak uyduracak en az onun kadar oyun kurucular yoksa şişer o takım.
Su alır!,
İşte Beşiktaş!
Ne oldu Guti geldi de?
Guti kötü mü oynadı?
Oyun mu kuramadı?
Hepsini güzel yaptı ama…
Beşiktaş Guti’ye rağmen başarısız oldu! Çünkü Guti’yi anlayacak, ona ayak uyduracak başka oyuncular yoktu!
Bunun farkında olmayan Beşiktaşlılar, hatta anlı sanlı yorumcular Guti ile Quaresma geldiğinde feslerini göğe attılar. Kendilerini, şampiyon ilan ettiler!
Sonucu gördünüz;
Ali Sami Yen’deki maçta yerden yere vurulan o Galatasaray uçurulan Beşiktaş’ı 1-0 yenebilse bugün puan cetvelinde;
Galatasaray 26
Beşiktaş 25 olurdu
Bu mu aradaki fark?
Nerde Guti’yle Quaresma?
Galatasaraylı taraftar bunları görecek.
Beşiktaş yönetimi hatayı gördü ve düzeltti
Ne yaptı takımın işlemediğini gören Beşiktaş?
Devre arasında Fernandes, Simao ve Almeida gibi üç oyuncu daha alarak takımı benim dediğim gibi 4-6-0 oynar hale soktu!
Ernst, Guti, Simao, Fernandes, Quaresma, Almeida.
Bunların hepsi oyun kurucu
Bunların hepsi golcü,
Bunların hepsi savunmacı! (mı acaba)
Bir başka örnek. Bu da kontrası;
Barcelona…
Busquest, Xavi, İniesta, David Villa, Mesi, Pedro…
Bunların hepsi oyun kurucu
Bunların hepsi golcü,
Bunların hepsi savunmacı. (evet savunmacı)
ARADAKİ FARK KALİTE FARKIDIR.
Umarım Beşiktaş da bu kaliteyi yakalar.
Barcelona’nın oyununu iyi takip edin
Onun gibi yapmak isteyen başka takımlar da var; Roma; Chelsea, ManU…
Daha daha başkaları da var:
Mesela Galatasaray;
Elinde kaliteli oyuncular olmadığı için 4-6-0’a niyeti var ama beceremiyor.
Nedir kalite?
Kalite değerler bütünüdür.
Fizik, akıl, yetenek, denge, hızlı düşünce, takım oyununa intibak, çabukluk ve dikine sürat!
Bunları beceren takım, takım olur!
Galatasaray’da bunlar eksik.
Pino, Ayhan, Lorik, Mustafa Sarp, Arda, Baroş,
Keita, Elano, Ayhan, Baroş, Arda, Kewell,
Aydın, Misimoviç, Ayhan, Barış, Baroş, Kewell
Öteki yedekleri de koymadım yaptığım forvetlere…
Şimdi; yukarıda verdiğim; Beşiktaş ve Barcelona örneklerine bakarak bu yaptığım üç forvetten bir tane daha siz harmanlayıp çıkarın ve mukayese edin.
Ayhan’ı üç forvete de koydum.
Neden?
Her türlü eksiğine, yan pas oynamasına, geri dönmesine rağmen Ayhan 4-6-0 sistemine en iyi uyan adam.
Siz ne derseniz deyin; Kalli, Skibbe, Rijkaard ve de Hagi’nin bütün takımlarında sizin o beğenmediğiniz Ayhan var.
Bu sistemi uygulayabilecek mevcutların en iyisi bütün hatalarına rağmen Ayhan da ondan.
Şimdi bana hala;
Biglia forvet değil o ön libero derseniz benim size diyeceğim tek şey şu olur;
Vous-parlez Français?
Do you speak…?
Arabia?
El insaf!
Türkçe anlamıyor musun be kardeş!
Ben 4-6-0 diye bir tez attım ortaya hatta olanı savundum.
Benimsersiniz, benimsemezsiniz.
Katılırsınız katılmazsınız.
Öyle uluorta söylemlerle laf ebeliğine, benim açığımı aramanıza gerek yok!
4-6-0 çağın gerçek futbol dizilişidir
Değişen futbolu takip edenler dünyanın artık; santrforsuz, santrhafsız ve de ofans- defans dengesini kuran ön liberosuz oynadığının farkına varacak.
Bir oyun kurucunun yetmediğini anlayacak!
Dört senedir dilimde tüy bitti.
4-6-0 çağın gerçek futbol dizilişidir. Her seferinde anlatmaya çalıştım.
Ne yazık ki hala alaturka düşünceyle isimler üzerinde duruluyor, anlatılanı anlamamakta ısrar ediliyor.
Ayrıca;
Benim fikrimde olmayanlar da olabilir. Çok doğal.
Futbol bir görüş…,
Futbol bir yorum,
Herkesin fikrine saygı duymak gerek.
Kulakların çınlasın Doğan Koloğlu,
Bundan yıllar önce de Sevgili ağabeyim Doğan Koloğlu ‘Hücum futbolu’ diye bir tez attı ortaya.
Adam neredeyse futbol cahili ilan edilecekti.
Top yekun hücuma gidilir miymiş.
Hiç savunma ihmal edilir miymiş…
30 tane ye de gör, falan!...
Yahu adam hepiniz ileri gidin, ya da savunmanızı bırakıp bütün takım gol atmaya koşun demedi ki…
Doğan Ağabey’in hücum futbolu’ndan kastı;
Katı savunmalardan vaz geçip, topu mümkün mertebe ileride tutmaktı. Topa sahip olup oyunu rakip sahaya yıkmaktı.
Koloğlu bunu anlatana kadar göbeği çatladı. Yıllardır oynanan futbolu Doğan Ağabey 20 sene önce söyledi.
Aynı benim bugün 4-6-0 dediğim gibi.
Nerdeyse ipe çekiliyordu.
Bana inanmayanlara net örmeğim var; ayağa pas!
Nerden çıktıysa…
Ayağa pas.
Bir takımın iyi oynadığını vurgulamak için bizde bir tanımlama çıktı; ayağa pas!
Herkes ayağa pas diye yırtınıyor.
Bir marifetmiş gibi.
Yahu ayağa pas oyunu durdurur!
Topu ayağına attılar mı zaman kaybedersin. Önce hakim olacaksın sonra hareketleneceksin…
Top sıcak patates gibi kucağına yapışır.
Olur mu böyle oyun.
Pası ayağa değil arkadaşının önüne atacaksın ki oyun aksın…
Öne pas.
Doğrusu bu.
Bunlara itirazınız yok;
Ön liberoya itirazınız var.
Biglia forvet değişmiş!
Biglia ön liberoymuş!
Güldürmeyin beni.
6’lının hepsi benim forvetimdir, timsah dişi gibi
4-6-0’da savunmanın önündeki 6’lının hepsi benim görüşüme göre forvettir.
O forvetler ki topu daha çok rakip alanda tutar ve gol pozisyonu hazırlar.
Topu kaybettikleri vakit de topluca, forvet diye adlandırdığım o 6 kişi kalesini savunmaya başlar.
Bu düşüncede ön libero, orta saha, golcü falan yoktur.
Herkes forvettir.
Tabii ki kanatlar var, tabii ki orta sahada top yapacak elemanlar var, ama takım bütünlüğünü korumak ya da onu ifade etmek için mevki adı yok!
Nedeni de şu,
Eğer;
Ön libero
Santrfor
Kanatlar, diye takımı bölgelere ayırırsanız o bölgeler arasına da rakip gelir yerleşir.
Entegrasyon bozulur.
Mühim olan takım halinde oynayabilmekse işi kolaylaştıracak ve rakibe nefes aldırmayacak şekilde timsah dişi gibi olacaksın. Takım elemanları birbiriyle iç içe geçecek. Timsah dişi gibi rakibi koparıp atacak.
Bizdeki ön libero(lar) topu oyuna sokma diye bir şey bilmiyorlar. Onun için de atağa katılmıyorlar. Böyle bir futbol çağ gerisidir.
Onun için de bu kopuk alanlara rakipler doluyor. Pes ediyoruz.
Benim dediğim gibi '6'lı algılama' olursa ve onu da forvet oyuncuları olarak tanımlarsak arada boşluk kalmaz.
Futbolcu da ben ön liberoyum, ben golcüyüm demez...
Ama bunları anlatmam çok zaman alacak gibi...
Lorik’i defansın önüne çakar da aman savunmayı ihmal etme dersen forvette rakipten bir kişi eksik oynarsın!
İleride de çift santrfor bırakırsan, üç kişi noksan kalırsın.
Kanatlara da birer adam yerleştirirsen orta sahan ellerin olur!
İşte Ayhan’ın düştüğü durum!
Ayhan manyak mı yan pas geri pas yapsın?
Yanında adam mı var ki topu çabuk oynasın!
Takım ya geride ya ileride!...
Bunları görün.
Anlatılanı anlamaya çalışın.
Oh beee.
Sonradan herkes hücum futbolu gerçeğini kabul etti ama zavallı Doğan Koloğlu da yıllarca haksız hücumlara uğradı!
Taraftarın istediği tek şey; takımının mutlaka galip gelmesi
Ama nasıl?
Hangi kadroyla?
Hangi parayla?
Hangi hoca, hangi sistemle?
Yönetimleri saymıyorum. Adnan, Mehmet, Ahmet… Onlar gelip geçici ama çizilen yol ve sistemler kalıcıdır.
Bir kulübün başarısı için yönetimler değişse de devamlılık ilkesi geçerlidir.
Tıpkı Arsenal’de Arsene Wenger’le olduğu gibi, Barcelona’da Cruyff, Rijkaard ve şimdi de Guardiola ile olduğu gibi…
Ancak;
Dört yıllık başarıdan sonra bu başarıyı kafi görüp çekip gidiliyorsa… Fatih Terim gibi…
Şampiyonlar Ligi’nde ilk kez tur atlayıp, yurt içindeki şampiyonluktan sonra hoca gönderiliyorsa; Mircea Lucescu gibi…
Gerets’le yola devam ederken at değiştirip Kalli getiriliyor sonra ondan da vaz geçiliyorsa başarı hayaldir.
Taraftar bunları görmüyor mu?
Bence görmüyor. Onların görmek istediği tek şey şampiyonluklar…
Ama nasıl?
Bu şartlarda mı?
Yıllardır bunları anlatmaya çalışıyorum.