Galatasaray Adası - Sayfa 8 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Galatasaray Adası


Beleşçi ''elit'' ölü gömücüler olduğu müddetçe bu sorun çözülmeyecek gibi. Ben liseli veya kongre üyesi olsam yemin ediyorum gitmem adaya falan, utanırım.
 
Adaya GS Club gibi sağlam VIP gece klübü yapacaksın. Sadece elitlerin gelip şişeye 500 usd açtıkları cins mekanlardan. Haftasonları stadyum kadar para bastıracaksın adaya.
 
Adayı global bir hale getiremedikten sonra lokal kalırsa hep zarar hep zarar.

Yarın hükümetin kafasına essin. yada danışmanlardan biri denizin ortasına cami yapalım desin ada da elimizden gider :)

Denizin ortasında camimiz yok farkındaysanız. Müslümanlar ve islam dünyası için büyük k(ayıp)
 
Peşin Not: Bu kez okumayanın alnını karışlarım :(

Boğaziçi'nin kız kulesi ile birlikte iki adasından biridir. Kuruçeşme sahilinin 165 metre açığında yer alır. Sultan abdulaziz diğer osmanlı padişahları gibi müsrif olduğundan ve daima gayri müslimlerle çalıştıklarından galatasaray adasının tarihi de diğer azınlık gayrimenkullerinin geçmişiyle benzerdir...

Zira abdulaziz, sarkis balyan adlı ermeniye çırağan sarayını, beylerbeyi sarayını, beşiktaş'taki akaretler'i, valide camisini, maslak av köşklerini, kağıthane camisini, yıldız saray'ın eklemelerini, gümüşsuyu kışlasını borca yaptırmış; borcu ödemek için diğer gayrimüslimlerden yüksek faizle borç almış ödeyemeyince de ecdad toprağını devretmiştir...

Sarkis balyan alacağını faiziyle tahsil ettiğinden çokça şeye göz dikmiş ama en çok bugün galatasaray adası olarak bildiğimiz bu dünya incisine göz koymuştur. Sultan abdulaziz de 1872'de borç senetlerini geri alabilmek için adayı sarkis balyan'a devretmiştir ne var ki birçok kaynakta hediye edildiği yazar :) Zira maksat yeni nesillerden hakikatleri gizlemektir...

1881'de sarkis balyan adanın üzerine iki katlı bir konak yaptırır ve 1899'da da bu konakta ölür. ada sarkis bey adası olarak anılmaya başlar... 3 yıl boyunca adada balyan ailesinden kimse ikamet etmeyince devlet fırsatını kollar ve vergi borcunu bahane ederek yasal vasilerine işlem yapar ve vergi borcu tahsilatı olarak adayı haczeder...

1914 yılına kadar galatasaray adası atıl durumda kalır. İttihatçılar bu muazzam adayı millet menfaatine değerlendirmek için Türkiye'nin ilk denizcilik işletmesi olan şirket-i hayriye'ye tahsis ederler... Böylece uzun yıllar boğazdan geçen gemilerin yakıt ikmali yaptığı bir terminale dönüşür adeta boğaziçi'nin benzinliği olur :)

Mamafih kuruçeşme o dönemlerde kömür depolarının bulunduğu bir yerdi ve Galatasaray adası da pek bilinmese de kömür deposu olarak devlet tarafından da bu zaman zarfında kiralanmıştır...

Boğaziçi'nin incisinin Galatasaray Adası olmasına gelecek olursak; kırım tatarı hem inönücü hem de muhafazakar :) bir isim olan Fahrettin Kerim Gökay dönemin istanbul valisi ve belediye başkanıdır (şehremini kültürü devam etmektedir ve fahrettin hoca ki kendisi tıp profesörüdür, lütfi kırdar'ın halefidir) ve özellikle ittihatçı celal bayar'dan büyük baskı görmekte yakın bir dönemde görevden alınacağı konuşulmaktadır. Hakikaten de 8 senelik görev süresinin sonuna geldiğini hisseden gökay giderayak her organizasyonda canını sıkan galatasaray'a bir darbe vurup öyle gitmek istemektedir zira hem o dönemki başkanımız sadık giz hem de reisi cumhurumuz celal bayar hasta galatasaraylı, demokrat partili ve fahrettin hoca'dan illet olan kişilerdir :)

O dönem bizim lokalimiz, sosyal tesisimiz ve su sporları branşlarımızın tesisi bugünkü bebek parkının olduğu yerdeydi... Rahmetli Fahrettin Gökay hoca illa tutturur Galatasaray'ın lokalini yıkıp orayı halka açacağım, bebek'e güzel bir park kazandıracağım diye... hakikaten de bizi kapı dışarı eder ve eder etmez de isviçre bern'e büyükelçimiz olarak sürülür :)

Gökay, İsviçre'ye sürgüne gönderilmiştir de biz de açıkta, sokakta kalmışızdır... Daha önce Ali Sami Yen Stadı için bize yardımcı olan dönemin türk spor kurumu başkanı Adnan Menderes bu kez de başvekil sıfatıyla muhalifliğimizin bedeli olarak açıkta kaldığımızı biraz da Celal Bayar'ın telkinleriyle Sadık Giz başkan yakarınca böylesi bir felaketten 1957 yılında 150.000 lira karşılığında ki o dönem için Necdet Çobanlı 10.000 amerikan dolarına tekabül ettiğini söyler, Galatasaray Adasını satın alarak muzafferiyete ulaşmış olduk.

Yine cehaletten ötürü kamuoyu Galatasaray'ın sadece üst kullanım hakkına, intifa hakkına hatta sadece kiracısı olduğuna dair gaflet içerisindedirler. hakikatte ise istanbul ili, beşiktaş ilçesi, kuruçeşme mahallesinde bulunan 365 ada 1,2 ve 4 no’lu parsellerden ibaret olan galatasaray adasının 2 ve 4 no’lu parsellerinin mülkiyeti hazineye, 1 no’lu parselin mülkiyeti ise bize aittir. 2 ve 4 nolu parseller ise Galatasaray'a kullanım hakkı olarak verilmiştir.

Şöyle izah etmek gerekirse; eski cam salonlu yani adanın karadeniz'e bakan kuzeydeki kısmı 2 nolu parseldir. 4 nolu parsel ise adanın marmaraya yani güneye bakan kısmıdır ve şu anki olimpik havuzun olduğu yerdir. Zaten yıkım kararı verilen yerler de burasıdır zira bize devlet buralarda en son havuz yapma izni vermiş herhangi bir kapalı hacim oluşturmamızı yasaklamıştır ne var ki mehmet koçarslan denen zat her yeri kapatmış hatta dubleks çıkmıştır... Galatasaray Adası’nın 1 no'lu merkez parseli Galatasaray Spor Kulübü’nün tapulu mülküdür. Bu parsel de adanın tam ortasıdır bacanın, bayrakların olduğu yer diyelim ;)

Galatasaray Adası 1957-1968 arasında Galatasaray Spor Kulübü su topu şubesi'ne tahsis edildi. Ne var ki 1957-1992 yılları arasında kürek dalında öğrenci yetiştiren bir okul gibi hizmet de verdi. Kısmen de lokalimiz oldu... Daha sonra Ali Uras Başkan zamanında 1980'lerde alınan izinle adanın restorasyonu yapılmış ve ikinci bir havuz ilave edilmiştir (suada zamanındaki cam tavanlı salonun olduğu yer kuzey kısmı yani 2 nolu parsel). Ali Uras zamanında güneydeki olimpik havuzumuz bugünkü ebatlarına yani 2017 metrekareye yeni yaptırdığı kuzeydeki havuz da 1052 metrekareye ulaşmıştı. kabin adedi 180'e çıkarılarak bir de yüzme okulu açtırmıştır rahmetli...

Ne olduysa oldu ve yine rahmetli canaydın buraya da el atarak bir başka kronikleşmiş sorun hediye etti camiamıza. Tabandan gelen galatasaray adasını üyelerin sosyal tesisi olmaktan çıkaralım halka açalım taleplerini bir galatasaray liseli olarak ancak özhan canaydın gerçekleştirebilirdi lakin o adayı kendisi işletmek yerine bedavaya mehmet koçarslan denen ve ileriki yıllarda tescilli bir galatasaray hasmına dönüşecek olan mehmet koçarslan'a 3 yıllığına 2006'da kiraladı.

Koçarslan denen gebeş de ilk iş olarak galatasaray adasını suada olarak yeniden adlandırdı. bu da yetmedi kaçak yapılaşmaya gitti... Adnan Polat başkan olunca hemen müdahil oldu ama eski kontrattaki süre uzatım maddesini bahane ederek kendisine yasal tebligat yapılmadığını öne süren koçarslan'ın mahkeme tehdidinden korktuğu için daha iyi şartlarda yeni bir sözleşme yapıldı her ne kadar kira artışı doyurucu bir mertebede olsa da koçarslan işgali bugüne kadar devam etmektedir...

Ünal aysal da koçarslan ile iyi geçinmiş ilk kez Duygun Yarsuvat, koçarslan'ı hukuken tehdit etmiştir büyük bir ağız ceza avukatı olarak. Dursun Özbek ise adayı belediye ile işbirliğine giderek yıktırmayı uygun bulmuş böylece koçarslan'ın fiilen tahliye edileceğini varsaymıştır.

Belediye de kaçak yapılaşma sebebiyle mehmet koçarslan'a tebliğ yapmış koçarslan bunu ciddiye almayınca da bir sabah ansızın 28 mayıs 2017'de adayı koçarslan'ın başına yıkmışlardır. Ne var ki koçarslan yüzsüzlükte sınır tanımamış ve özbek yönetiminin hiç aklına gelmediği şekilde yıkık vaziyetteki adayı işletmeye devam etmiştir :)

Mustafa Cengiz Yönetimi işbaşı yapınca da yine zabıtalara haber vererek yeniden mühürleme yaptırmış ve 2018'de adanın dört bir yanı separatörlerle ayrılmış boğazdan izole edilmiştir. Her ne kadar fiilen tahliye edilmiş olsa da koçarslan hukuken tahliye olmamış ve mahkemesini sürdürdükçe sürdürmektedir... En son işid bunun boğazdaki diğer mekanına baskın yaptığından ötürü işleri iyice kötüye gittiğinden galatasaray adasına uzun yıllar musallat olmayı hedeflemektedir.

Davaların bu kadar uzamasının sebebi de ünal aysal'ın yazılı taviz vermesidir mehmet koçarslan'a buna göre adaya giremeyen galatasaray yönetimi bu mutabakatla adada divan kurulu toplantısı yapmaya başlamış (ünal aysal'ın divan toplantıları hep adada cam salonda olurdu hatırladınız mı ;) ), özel günlerde kutlamalar gerçekleştirilmiş, lansmanlar yapılmış bu sayede adadan istifade edilmiştir.

Suada'da en son kebapçısından barına, pavyonundan devletin havuz olarak tahsis ettiği alanı doldurup üstüne cam tavan çekip 1500 kişilik davet alanı oluşturmaya kadar her türlü rezilliğe imza atmıştır kiracı... Kendi malınla rezil olmak bu demek... Yapılması gereken Ali Uras Başkan zamanındaki hale geri gelmek...
 
Peşin Not: Bu kez okumayanın alnını karışlarım :(

Boğaziçi'nin kız kulesi ile birlikte iki adasından biridir. Kuruçeşme sahilinin 165 metre açığında yer alır. Sultan abdulaziz diğer osmanlı padişahları gibi müsrif olduğundan ve daima gayri müslimlerle çalıştıklarından galatasaray adasının tarihi de diğer azınlık gayrimenkullerinin geçmişiyle benzerdir...

Zira abdulaziz, sarkis balyan adlı ermeniye çırağan sarayını, beylerbeyi sarayını, beşiktaş'taki akaretler'i, valide camisini, maslak av köşklerini, kağıthane camisini, yıldız saray'ın eklemelerini, gümüşsuyu kışlasını borca yaptırmış; borcu ödemek için diğer gayrimüslimlerden yüksek faizle borç almış ödeyemeyince de ecdad toprağını devretmiştir...

Sarkis balyan alacağını faiziyle tahsil ettiğinden çokça şeye göz dikmiş ama en çok bugün galatasaray adası olarak bildiğimiz bu dünya incisine göz koymuştur. Sultan abdulaziz de 1872'de borç senetlerini geri alabilmek için adayı sarkis balyan'a devretmiştir ne var ki birçok kaynakta hediye edildiği yazar :) Zira maksat yeni nesillerden hakikatleri gizlemektir...

1881'de sarkis balyan adanın üzerine iki katlı bir konak yaptırır ve 1899'da da bu konakta ölür. ada sarkis bey adası olarak anılmaya başlar... 3 yıl boyunca adada balyan ailesinden kimse ikamet etmeyince devlet fırsatını kollar ve vergi borcunu bahane ederek yasal vasilerine işlem yapar ve vergi borcu tahsilatı olarak adayı haczeder...

1914 yılına kadar galatasaray adası atıl durumda kalır. İttihatçılar bu muazzam adayı millet menfaatine değerlendirmek için Türkiye'nin ilk denizcilik işletmesi olan şirket-i hayriye'ye tahsis ederler... Böylece uzun yıllar boğazdan geçen gemilerin yakıt ikmali yaptığı bir terminale dönüşür adeta boğaziçi'nin benzinliği olur :)

Mamafih kuruçeşme o dönemlerde kömür depolarının bulunduğu bir yerdi ve Galatasaray adası da pek bilinmese de kömür deposu olarak devlet tarafından da bu zaman zarfında kiralanmıştır...

Boğaziçi'nin incisinin Galatasaray Adası olmasına gelecek olursak; kırım tatarı hem inönücü hem de muhafazakar :) bir isim olan Fahrettin Kerim Gökay dönemin istanbul valisi ve belediye başkanıdır (şehremini kültürü devam etmektedir ve fahrettin hoca ki kendisi tıp profesörüdür, lütfi kırdar'ın halefidir) ve özellikle ittihatçı celal bayar'dan büyük baskı görmekte yakın bir dönemde görevden alınacağı konuşulmaktadır. Hakikaten de 8 senelik görev süresinin sonuna geldiğini hisseden gökay giderayak her organizasyonda canını sıkan galatasaray'a bir darbe vurup öyle gitmek istemektedir zira hem o dönemki başkanımız sadık giz hem de reisi cumhurumuz celal bayar hasta galatasaraylı, demokrat partili ve fahrettin hoca'dan illet olan kişilerdir :)

O dönem bizim lokalimiz, sosyal tesisimiz ve su sporları branşlarımızın tesisi bugünkü bebek parkının olduğu yerdeydi... Rahmetli Fahrettin Gökay hoca illa tutturur Galatasaray'ın lokalini yıkıp orayı halka açacağım, bebek'e güzel bir park kazandıracağım diye... hakikaten de bizi kapı dışarı eder ve eder etmez de isviçre bern'e büyükelçimiz olarak sürülür :)

Gökay, İsviçre'ye sürgüne gönderilmiştir de biz de açıkta, sokakta kalmışızdır... Daha önce Ali Sami Yen Stadı için bize yardımcı olan dönemin türk spor kurumu başkanı Adnan Menderes bu kez de başvekil sıfatıyla muhalifliğimizin bedeli olarak açıkta kaldığımızı biraz da Celal Bayar'ın telkinleriyle Sadık Giz başkan yakarınca böylesi bir felaketten 1957 yılında 150.000 lira karşılığında ki o dönem için Necdet Çobanlı 10.000 amerikan dolarına tekabül ettiğini söyler, Galatasaray Adasını satın alarak muzafferiyete ulaşmış olduk.

Yine cehaletten ötürü kamuoyu Galatasaray'ın sadece üst kullanım hakkına, intifa hakkına hatta sadece kiracısı olduğuna dair gaflet içerisindedirler. hakikatte ise istanbul ili, beşiktaş ilçesi, kuruçeşme mahallesinde bulunan 365 ada 1,2 ve 4 no’lu parsellerden ibaret olan galatasaray adasının 2 ve 4 no’lu parsellerinin mülkiyeti hazineye, 1 no’lu parselin mülkiyeti ise bize aittir. 2 ve 4 nolu parseller ise Galatasaray'a kullanım hakkı olarak verilmiştir.

Şöyle izah etmek gerekirse; eski cam salonlu yani adanın karadeniz'e bakan kuzeydeki kısmı 2 nolu parseldir. 4 nolu parsel ise adanın marmaraya yani güneye bakan kısmıdır ve şu anki olimpik havuzun olduğu yerdir. Zaten yıkım kararı verilen yerler de burasıdır zira bize devlet buralarda en son havuz yapma izni vermiş herhangi bir kapalı hacim oluşturmamızı yasaklamıştır ne var ki mehmet koçarslan denen zat her yeri kapatmış hatta dubleks çıkmıştır... Galatasaray Adası’nın 1 no'lu merkez parseli Galatasaray Spor Kulübü’nün tapulu mülküdür. Bu parsel de adanın tam ortasıdır bacanın, bayrakların olduğu yer diyelim ;)

Galatasaray Adası 1957-1968 arasında Galatasaray Spor Kulübü su topu şubesi'ne tahsis edildi. Ne var ki 1957-1992 yılları arasında kürek dalında öğrenci yetiştiren bir okul gibi hizmet de verdi. Kısmen de lokalimiz oldu... Daha sonra Ali Uras Başkan zamanında 1980'lerde alınan izinle adanın restorasyonu yapılmış ve ikinci bir havuz ilave edilmiştir (suada zamanındaki cam tavanlı salonun olduğu yer kuzey kısmı yani 2 nolu parsel). Ali Uras zamanında güneydeki olimpik havuzumuz bugünkü ebatlarına yani 2017 metrekareye yeni yaptırdığı kuzeydeki havuz da 1052 metrekareye ulaşmıştı. kabin adedi 180'e çıkarılarak bir de yüzme okulu açtırmıştır rahmetli...

Ne olduysa oldu ve yine rahmetli canaydın buraya da el atarak bir başka kronikleşmiş sorun hediye etti camiamıza. Tabandan gelen galatasaray adasını üyelerin sosyal tesisi olmaktan çıkaralım halka açalım taleplerini bir galatasaray liseli olarak ancak özhan canaydın gerçekleştirebilirdi lakin o adayı kendisi işletmek yerine bedavaya mehmet koçarslan denen ve ileriki yıllarda tescilli bir galatasaray hasmına dönüşecek olan mehmet koçarslan'a 3 yıllığına 2006'da kiraladı.

Koçarslan denen gebeş de ilk iş olarak galatasaray adasını suada olarak yeniden adlandırdı. bu da yetmedi kaçak yapılaşmaya gitti... Adnan Polat başkan olunca hemen müdahil oldu ama eski kontrattaki süre uzatım maddesini bahane ederek kendisine yasal tebligat yapılmadığını öne süren koçarslan'ın mahkeme tehdidinden korktuğu için daha iyi şartlarda yeni bir sözleşme yapıldı her ne kadar kira artışı doyurucu bir mertebede olsa da koçarslan işgali bugüne kadar devam etmektedir...

Ünal aysal da koçarslan ile iyi geçinmiş ilk kez Duygun Yarsuvat, koçarslan'ı hukuken tehdit etmiştir büyük bir ağız ceza avukatı olarak. Dursun Özbek ise adayı belediye ile işbirliğine giderek yıktırmayı uygun bulmuş böylece koçarslan'ın fiilen tahliye edileceğini varsaymıştır.

Belediye de kaçak yapılaşma sebebiyle mehmet koçarslan'a tebliğ yapmış koçarslan bunu ciddiye almayınca da bir sabah ansızın 28 mayıs 2017'de adayı koçarslan'ın başına yıkmışlardır. Ne var ki koçarslan yüzsüzlükte sınır tanımamış ve özbek yönetiminin hiç aklına gelmediği şekilde yıkık vaziyetteki adayı işletmeye devam etmiştir :)

Mustafa Cengiz Yönetimi işbaşı yapınca da yine zabıtalara haber vererek yeniden mühürleme yaptırmış ve 2018'de adanın dört bir yanı separatörlerle ayrılmış boğazdan izole edilmiştir. Her ne kadar fiilen tahliye edilmiş olsa da koçarslan hukuken tahliye olmamış ve mahkemesini sürdürdükçe sürdürmektedir... En son işid bunun boğazdaki diğer mekanına baskın yaptığından ötürü işleri iyice kötüye gittiğinden galatasaray adasına uzun yıllar musallat olmayı hedeflemektedir.

Davaların bu kadar uzamasının sebebi de ünal aysal'ın yazılı taviz vermesidir mehmet koçarslan'a buna göre adaya giremeyen galatasaray yönetimi bu mutabakatla adada divan kurulu toplantısı yapmaya başlamış (ünal aysal'ın divan toplantıları hep adada cam salonda olurdu hatırladınız mı ;) ), özel günlerde kutlamalar gerçekleştirilmiş, lansmanlar yapılmış bu sayede adadan istifade edilmiştir.

Suada'da en son kebapçısından barına, pavyonundan devletin havuz olarak tahsis ettiği alanı doldurup üstüne cam tavan çekip 1500 kişilik davet alanı oluşturmaya kadar her türlü rezilliğe imza atmıştır kiracı... Kendi malınla rezil olmak bu demek... Yapılması gereken Ali Uras Başkan zamanındaki hale geri gelmek...
Özet yok mu?
 
Bu da adanın son yasal hali bu şekilde kullanabileceğiz ancak

Diğeri de kömür deposuyken ki hali Adnan Menderes’ten almadan önceAB2EFD78-720A-4343-AAA9-7959106D5CD1.jpeg40E1B030-F29C-4F42-B851-4A247399C03F.jpeg
 
Paha biçilemiyorsa 10 Milyar Tl'ye devlete bırakalım. Hem borçlarımızı komple öderiz, hem de sportif olarak önümüzdeki 10 yılı domine ederiz. Oradan gelecek gelirlerle de ondan sonraki 10 yılı. Boş boş durmaktansa en azından bir işe yarar.
Borcu rahat kapatır üste para artar ama bu Riva değil florya hiç değil bu işi yapan adamın şeyini dağlarlar bırak üyeliği canı bile tehlikeye girer :( ciddiyim üstat
 
Üst Alt