................
Sevgili Büyük Galatasaray Taraftarı
Maçların istenmeyen bir sonuçla bitmesi halinde camianın ne kadar büyük bir yara alacağını, kelle avcısı medyanın kılıçlarını çekerek gündemi bulandırmak için hazırda beklediğini en az benim kadar iyi biliyorsunuz.
Bir maçın kötü skorla bitmesinin taraftar üzerindeki diğer olumsuz yanı, taraftarın sonraki maçlarda küskün bir ruh haline bürünerek stada gelmesi ve coşkusunu maç sırasında sahaya tam olarak yansıtamaması olmaktadır.
Böyle bir tribün atmosferinin, ligin favorisi olarak gösterilen Galatasaray 'a karşı, kendini ispat yada bir çıkış maçı olarak gören rakiplerin ekmeğine yağ süreceği açıktır.
Unutulmamalıdır ki, Galatasaray camiası şartlar ne olursa olsun kazanmaya odaklıdır, hele Fenerbahçe karşılaşmasında alınacak kötü skorların telafisi zor olmaktadır.
Özellikle son 2 resmi maçında puan kaybetmiş Galatasaray taraftarlarının bundan sonraki birkaç maça, asla temenni etmesek de kısmen umudu kırılmış yada küskün gelme olasılığı söz konusudur.
Öyleyse yapılması ve dikkate alınması gerekenler bence şunlardır;
1- Yeni, kolay bağırılabilen, taraftarı hemen etkisi altına alacak, coşturacak besteler bulmak ve stada gelen tüm taraftarlara hızlıca öğretmek. (Çıldırın Çıldırın gibi)
2- Bağırmaya konsantre olurken aynı zamanda maça da konsantre olmak, maçı seyretmek.
3- Ve elbette maçı seyrederken maçtaki gelişmelere en yüksek desibel ile tepki vermek.
4- Yani maçtan kopuk, gitgide temposu düşen ve son derece demode besteleri bağırmak yerine (ki bunun taraftarı yorduğu, futbolcuları ise motive etmek şöyle dursun oyundan soğuttuğunu sıkça dile getiriyorum) maç esnasında futbolcularımızın herhangi birinin olumlu hareketinde İngiliz tribünlerinde olduğu gibi yoğun bir alkış ve coşku belirten sesle motive eden taraftar kimliğini benimsemek.
5- Özellikle maç oynanmadan önce kesinlikle bağırmamak ve tüm eforu ve enerjiyi maç anına saklamak ve maçın başlamasıyla birlikte gök gürültüsünü andıran bir uğultuyu çıkararak oyun kuralları dahilinde hem maçı yöneten hakemin üzerinde baskı oluşturmak, moralini bozmak ve devamlılık sağlayarak maçın takımımız lehine nasıl döndüğünü görmek ve hele bu sırada gelecek bir golle maçı koparıp gitmek.
6- Top rakibe geçtiğinde ısrarla ıslık çalmak, davul çalmak ve argo tabiriyle "yuh" çekerek büyük baskı oluşturmak. Top bize geçtiğinde yukarıda belirttiğim üzere kolay bağırılabilen, herkesi kucaklayabilen, cosşturucu etkisi olan, demode olmayan ve mizah ve zekadan nasibini almış besteleri bağırarak gitgide bizim için keyifli rakip içinse cehennem olacak bir ambiyans yaratmak.
7- Her ne olursa olsun, yani maç esnasında skor anlamında geriye düşülürse düşülsün, bazı maçları taraftarın aldığını unutmamak.
Galatasaray taraftarlarının bu kimliğe büründüğü an, önünde kimsenin duramayacağı açıktır.
2- Bağırmaya konsantre olurken aynı zamanda maça da konsantre olmak, maçı seyretmek.
7- Her ne olursa olsun, yani maç esnasında skor anlamında geriye düşülürse düşülsün, bazı maçları taraftarın aldığını unutmamak.
Konuyu açan arkadaşa teşekkülerimi sunarım. Strum Graz maçında Kapalı tribünde olan bir olay hakkında bilgi vereyim bende.Kimse bahsetmediğine göre tv göstermedi.(öyleyse eğer iyikide göstermemiş)
Maçın 30. dakikasıydı yanılmıyorsam.Kapalı tribünde kombinesinde yazan numaralı yerine oturanlardan(bu bir tabirdir Kapalı'da-bağırmayanlara verilen ad ) birine amigolardan biri bağırmasını söylüyor ve o şahısta amigoya küfürle karşılık verince ortalık karıştı bir anda ve kavga çıktı.
Bitti kavga ve ortalık sakinleşti derken Kapalı Üst'ün üstünde bulunan Ultraslan'dan arkadaşlar aşağıya taarruz gerçekleştirdiler.(taarruz diyorum çünkü kendileride öyle söylüyorlar) ve alt tarafta bulunan taraftarlar ne olduğunu anlamadı.Yerlere düşenler,bir taraflarını yaralayanlar vs. bissürü olay meydana geldi.
Bende oradaydım ancak taarruzu önceden görüp kaçan şanslılardandım.
Bu olaydan sonra ne oldu? Kapalı eski günlerine dönmüş gibi gözüktü.Korkudan bağırmayan kimse kalmadı ya benide döverlerse diye.En azından şunu söyleyeyim.Ben maç boyu susmayanlardanım,her maç sonuç ne olursa olsun. (Kapalı'nın son halinde nadir bulunan taraftarlardan) ve karambole neredeyse bende gidecektim.Kurunun yanında yaşında yanması misali...
Çözüm bu mudur peki?
Kesinikle hayır.Adam döverek bağırtamazsınız.İlk defa bu olaydan sonra tribünden soğudum.Ertesi gün maç olsa gitmez durumdaydım ama geçti,bugün olsa giderim yine maça.
Kısaca tribünlerin bölünmesi (Ultraslan'ın Kapalı'dan ayrılması) hiçte iyi olmadı.Ne Eski Açık'ın sesi Kapalı'ya nede Kapalı'nın sesi Eski Açık'a gidiyor.Çözümüde yok bu işin.Bu sene böyle gider...
Bunlar, sadece mac icindeki futboldan keyif almaya odakli olmamizi gerektiriyor. Yani skordan cok oynanan futbola tezahurat yapilmasi gerekiyor. Herkesin bunu yapmasi zor gibi gorunuyor su an fakat tribun liderlerinin yonlendirmesiyle olmayacak sey degil.