Galatasaray'da Klopp Sendromu (Sinan Yılmaz) | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Galatasaray'da Klopp Sendromu (Sinan Yılmaz)


Galatasaray'ın son dönemdeki durumunu Gençlerbirliği maçı sonrasında yazarımız Sinan Yılmaz kaleme aldı.


2015-2016 sezonu ilk devresinde Liverpool, Brendan Rodgers yerine*Jürgen Klopp'u göreve getirmişti. Klopp takımının başında çıktığı ilk maçında Liverpool'u sezon ortalamasından 10 km fazla koşturmuştu. O günlerde Klopp hayranı olan bir arkadaşımla yaptığımız konuşmayı hatırlıyorum. Biz maç öncesinde “Sonuçta takımı sezon başında almadı, gelir gelmez Dortmund'taki gibi 120 km koşturamaz” diye konuşmuştuk ama koşturdu. Maçtan sonra da “Demek ki sadece antrenman değil, takımın çok koşmasını sağlayacak bir sistemi var" diye fikir birliğine varmıştık.

Aynısı Tudor geldiğinde Galatasaray için de oldu. Senelerdir 110 km'den fazla koşmakta zorlanan, mıymıy top oynayan Galatasaray daha ilk maçta Rizespor karşısında yaklaşık 119 km koştu. Çok iyi mi oynadı? Hayır ama mücadele etti. Zaten ilk maçtan hem bu kadar çok koşup hem organize olabilmek imkansız. Klopp Liverpool'u birden 10 km fazla koşturunca ve bildiği antrenmanları yaptırınca Liverpool da çok sayıda sakat vermişti ama kimse Klopp'a “Ya sen şimdi sezon başı gelmedin, takımı sezon başı Rodgers çalıştırdı. Sen de şimdi sezon sonuna kadar Rodgers'in sisteminde idare et” demedi. Çünkü öyle dersen adama sorarlar, "Madem Rodgers'in sisteminde devam edeceksin Rodgers'i neden kovdun? Madem çok koşturmamı istemiyorsunuz, beni hangi akla hizmet getirdiniz?"
Nihayetinde şimdi Galatasaray da çok sakat veriyor ama kimsenin Tudor'a ilkelerinden vazgeç deme hakkı yok.*
a466e4b3adef6ab30beea8fb4caa7d37.jpg


İşte Galatasaray'ın 23 haftalık koşu mesafesi tablosu... Gençlerbirliği maçı da 116.4 km ile bu sezonun en çok koşulan 2. maçı oldu...*


Nigel de Jong ve Tolga Ciğerci…


Igor Tudor Galatasaray'ın başına geldiğinde tahmin ettiğim ve yazdığım çoğu şey gerçekleşti. Yasin'i 4'lünün sağında kullanması, takımı çok koşturması, takımın çok sayıda sakat vermesi, kısa süre sonra Tolga'nın Tudor'un presi olması. De Jong'un kesilmesi vs…

Tudor'un sisteminde De Jong'un gibi fiilen futbolu bırakmış ama görüntü olarak futbol oynamaya devam eden isimlere yer yok. Jong'la ilgili geçmişte çok yazdığım için tekrar etmeyi yersiz buluyorum. Bana göre Galatasaray'da son yılların en silik, en yalandan performansını sergiliyor. İkili mücadeleye girmiyor, kendi sahasında saklanıyor, top almaya çıkmıyor. Tek kelimeyle hayalet gibi. Ve bu şekilde tam 15 lig maçı oynamasına rağmen kimse de “Kral çıplak” diye bağıramadı. Bağırmaz çünkü Türk futbol taraftarı futbolu play-station gibi konsol oyunlarından falan öğreniyor. Yani futbolcuyu statta geniş alanda görüp izleyerek değil. Oyunlardaki CV'lerinden tanıyor. Eskiden amatör falan da olsa futbol oynamış herkes, topsuz oyunda nasıl saklanıldığını bilir ancak Türkiye'de yeni nesil gençler futbol oynamadığı için, statlara da gidilmediği için oyuncuları sadece top ayağındayken takip ediyorlar. Jong da top ayağındayken çok kazma bir oyuncu değil. Genel olarak sorumluluk almıyor ve hata da yapmıyor. Bu yüzden küfür de yemiyor. Ama bu gibi oyuncuların çokluğu Galatasaray'ı her geçen gün Katar takımı haline getirdi. Nitekim Tudor gelecekte çok sorumluluk alıp çok hata yapanlara kucak açacak. Klopp'un Leiva'ya, Milner'a kucak açtığı gibi. Çok koşup çok didinenler de daha çok yorulacak, bu da daha çok bireysel hatalara neden olacaktır ama Tudor felsefesi Galatasaray'ı ezik ve mıymıntı gibi oynatmaz. İnsanlar Tudor'u Conte'ye benzetiyor ama Tudor'un oyun felsefesi Klopp gibi. Bu adamların oyunlarında hata yapan ama didinen yeteneksizlere yer var. Halısahalık sahte yıldızlara yer yok.

Tolga Galatasaray'da son yıllarda gördüğüm en ilginç oyuncu. Yaptığı penaltıyı Galatasaray'da forma giymiş en kalitesiz futbolcular bile yapmadı. Yani olacak iş değil. Üstelik bana göre maçın ilk yarısının da tartışmasız en iyi oyuncusu. Galatasaray bugün ilk yarıda sezonun en etkili performanslarından birini göstermişse ben bir numaralı payı Tolga'nın topladığı rebound toplara veririm. Galatasaray bu maçın ilk yarısında kaptırdığı toplara hiç olmadığı kadar hızlı reaksiyon verip hemen geri kazandı. Bunda da maçın en çok koşan oyuncusu, en hızlı baskı yapan ismi Tolga'nın payı büyüktü.

2. yarı yaptığı o penaltı ise çok üzücü. Aynısını Antalya'da da yapıyordu. Kızmakta herkes haklı ama hatayı mı yoksa sahteyi mi ıslıklayacaksınız? Bana göre şu maç Tolga'yı çıkarıp Jong'la oynasanız maçı Gençlerbirliği 1-3 falan alır, Galatasaray yine silik, ezik, kabullenmiş bir oyun oynardı.

Peki taraftar ne yaptı? Maçın son bölümünde en çok koşan didinen ama hata yapanı ıslıkladı. Jong bir kez bile daha çok çabalaması için eleştirilmedi ama Tolga didinip yaptığı hata sonrası hemen tepkiyi gördü. İşte Türk futbolunda Tudor'un işi bu yüzden zor.*

Not:*Galatasaray De Jong'ın oynadığı 15 maçta 6 kez yenildi, 3 kez berabere kaldı ve 6 kez kazanabildi. De Jong'un oynamadığı 9 maçta ise 8 galibiyet ve bir de Beşiktaş deplasmanında beraberlik...

cf4b06b23a1d63681795736ba7887877.jpg


“Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir”


George Orwell'ın Hayvan Çiftliği kitabından mükemmel bir söz. Okumayanlar için kısaca açıklayayım.

– Spoiler -
Domuzlar çiftlikteki hayvanları organize eder ve kendilerine karşı zulüm eden insan sahiplerine karşı isyan ederler. İnsanları çiftlikten kovarlar ve çiftliği özgürce, zulüm olmadan, eşitlik içinde yönetmek isterler. İlk dönemlerde herşey harikadır. Bir anayasaları vardır ve maddelerinden biri şudur “Bütün hayvanlar eşittir” Buna rağmen zamanla hayvanların beyin takımı domuzlar daha çok ayrıcalık ister. İsyanı onlar başlatmış, hayvanları onlar kurtarmıştır. Güzel yemekleri onlar yemeye başlar, daha az çalışırlar, çeşitli imtiyazları gün geçtikçe artar ve zamanla insanların yerini domuzlar alır ve domuzların diğer hayvanlara tavrıyla insanların tavrı arasında hiçbir fark kalmaz. Sonunda bu madde de şöyle değiştirilmiştir. “Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşitti”
– Spoiler –

Bunları geçtiğimiz gün twitterda da yazmıştım… Tekrar edeceğim. Geçtiğimiz günlerde spor yorumcusu Serdar Ali Çelikler “Igor Tudor da büyük takım hocası değil. 10 kişiyle topun arkasına geçmek övünülecek bir şey değil." demişti. Bu yoruma bir başka spor yorumcusu Ilgaz Çınar şahane bir cevap verdi twitterdan. Chelsea'nin West Ham maçında 11 kişi kendi sahasında rakibi karşılığı pozisyonların fotoğraflarını çekip koydu sadece… Üstüne bir şey yazmaya gerek yok…
Mustafa Denizli ve Riekerink'in Galatasaray'da başarılı olmasını hiç beklemiyordum. Tudor'un ise bu yüzden çok daha fazla gelecek vaat ettiğini düşünüyorum. Serdar Ali Çelikler gibi spor yorumcuları, teknik direktörlerin kendilerini yenilemesi gerektiğini, günümüz futboluna ayak uydurması gerektiğini söyler ama bunu bizzat kendileri yapmazlar. Chelsea'nin 11 kişi topun arkasına geçmesi yeni bir şey değil. 21. yy futbolunun en önemli tanımını, 2006 Barça - Arsenal CL finalinde görmüştük ve takımların boyu 30 metreydi. *Eğer 11 kişi topun arkasına geçmezsen, hiçbir zaman 30 metrede oynayamazsın. Barça bile Ronaldinho, Eto'o falan topun arkasına geçirmişken Serdar Ali Çelikler ne anlatıyor?

Gelelim Orwell'ın sözüne, "Bütün hayvanlar eşittir, bazıları diğerlerinden daha eşittir" Barça gibi futbol oynatabilmen için Ronaldinho'yu, Eto'o'yu bile kayırmaman gerekir ama yok Sneijder diğerlerinden daha eşit, yok Podolski daha eşit, Selçuk daha eşit dersen olmuyor. Bunu yapınca kompakt*bir takım*olamıyorsun. Birlikte oynayamıyorsun. Yani Galatasaray'ın kurtuluş reçetesi tüm hayvanların kayıtsız şartsız eşit olduğu bir takım. 21. yy futbolu komünist bir oyunu şart koşuyor. Tudor da bunu 'taraftara rağmen' yapmak zorunda. Taraftar; kapitalist sistemle büyümüş bir kitle. Jong bir kez eleştirilmez, Tolga ıslıklanır. Sneijder koşmasın, Poldi penaltı noktasında dursun yeter, Robin van Persie, Cardozo klas falan filan… Halbuki Galatasaray son yıllarda en iyi futbolunu Drogba değil Elmander ile oynadı. Fenerbahçe Robin van Persie ile değil Kuyt ile oynadı. O yüzden 'taraftara rağmen' Tudor eşit bir çiftlik oluşturmak zorunda.

Galatasaray'da Jurgen Klopp sendromu
 
Son düzenleme:
Taraftarı eleştirirken kısmen haklı ama kendisinin de Tudor hakkında tükürdüğünü yaladığını Klopp üzerinden yutturmaya çalışmış.

Futbolu bilen ama ukelalığı yüzünden sık sık ... olan birisi.
 
Güzel bir yazı.

De Jong ile bu sene 15 maçta 6 G 3 B 6 M alırken

Tolga ile 8 G 1 B alınmış.

Tolga çok dağınık adam doğru ama şu an takımda ki tek tempo yapabilecek orta saha.

İyi bir Galatasaray'da yedek olarak yeri olabilir diye derim bende her zaman. Bu maaş ile olmaz, 1 Milyon gibi bir maaş ile kadroda olması ise çok iyi.

Top tekniği yok, mücadele gücü yüksek, dikine oynamaya çalışan biri. Biraz zeki olsa tekniği olmadan da as oyuncu olabilir, ama o yok işte.
 
kadronun kepazeliği öyle bir tütüyor ki..

sabriden kurtulmak için aldığımız tüm sağbekler sabriden kötü
selçuktan kurtulmak için aldığımız tüm ortasahalar selçuktan kötü

inanılmaz.
 
Sen önce yazıdaki saçmalıklarına Kloop dışında bir kılıf bulup ondan sonra taraftara laf at Sinan

Tudor Galatasaray'da başarılı olabilir mi?

Tudor başarılı olur olmaz bilmem ama seni paspas etmiş bu kesin.

Ayrıca taraftar mıy mıy adam seviyormuş. Senin sağındaki solundakiler öyleyse bütün taraftarı bağlamaz. Aklı başında herkes en az senin akdar tempodan şikayetçi.

Daha önce de bir kaç kez böyle yuvarlanıp dibe dndüğü yazıları vardı ama hatırlayamadım.
 
Sen önce yazıdaki saçmalıklarına Kloop dışında bir kılıf bulup ondan sonra taraftara laf at Sinan

Tudor Galatasaray'da başarılı olabilir mi?

Tudor başarılı olur olmaz bilmem ama seni paspas etmiş bu kesin.

Ayrıca taraftar mıy mıy adam seviyormuş. Senin sağındaki solundakiler öyleyse bütün taraftarı bağlamaz. Aklı başında herkes en az senin akdar tempodan şikayetçi.

Daha önce de bir kaç kez böyle yuvarlanıp dibe dndüğü yazıları vardı ama hatırlayamadım.
xtensor mu ne öyle biri vardı bu o galiba. o nickle bloglarda sözlüklerde orada burada yabancı güzellemeleri yapıyordu bi ara.bu sayede baya hayran kazanıyordu. hatta hamza basımızdayken hamzayı bı elestirileri vardı sanırsın cephede savaşıyor. sonra gsdergiden iş ayarladı bu orada yazmaya başladı yanılmıyorsam. önce hemen hemene ulaşabildiği tüm eleştirilerini yok etti. sonrada sıkı bi yerlici ve hamzacı oldu. yoksa floryadaki ilk çim antrenman sahasına derwall galatasaraya imza attığı gün o sahaya derwall adı verildi diye bilmeden romantizm kasan güzel bi yazar.
ha kalemi çok iyi okurlarını çok sevindirebiliyor orası ayrı.
 
Son düzenleme:
Kesinlikle haklı, özellikle yeni neslin futbolu plat station'dan öğreniyor sözü gayet doğru

LG-K430 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
Üst Alt