Galatasaray’ın Saha İçi Sorunları | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu
Glasgow Rangers’a 2-1 kaybederek Avrupa Ligi gruplarına kalma şansını kaybeden Galatasaray, Süper Lig’in 4. haftasında Kasımpaşa ile karşılaştı. Galatasaray açısından benzer sorunların tekrar göze çarptığı karşılaşmada, ev sahibi Kasımpaşa 3 puanı tek golle almayı başardı.

Kadrolar & ortalama pozisyonlar

1602694328253.png

Sarı-kırmızılılar sezon başından beri kullandığı 4-3-3 düzeniyle sahadaydı fakat Rangers maçına kıyasla oyuncu tercihlerinde bazı farklılıklar vardı. Saracchi’nin sakatlığında bu maça kadar Linnes’e forma veren Fatih Terim, Arda veya Babel’i de taktik düzen gereği içte konumlandırıyor ve Linnes de sağ ayaklı bir oyuncu olduğu için Galatasaray oyunu bu kenar üzerinden genişletmekte sorun yaşıyordu. Kasımpaşa karşısında sol bekte sol ayaklı bir oyuncuya, Emre Taşdemir’e görev vererek bu sorunu çözmeyi hedefledi.

Orta sahada ise Taylan Antalyalı’nın önünde Belhanda ve Etebo ikilisi maça başladı, sol kenarda Arda Turan tekrar ilk 11’deki yerine dönerken Diagne de Falcao’nun yerine en uçta görev aldı.

Galatasaray’ın ana planı
Fatih Terim, beklenildiği üzere topa sahip olmayı ve rakip yarı sahaya yerleşerek pozisyon üretmeyi hedefledi. Oyun kurulumunda daha önceki maçlarda da olduğu gibi Taylan stoperlerin arasında veya yanında konumlanarak takımının bu bölgede nicelik olarak daha fazla olmasını ve topu daha rahat bir şekilde oyuna sokabilmesini sağladı. Terim’in temel hücum planında ise, iki bekin de ileri çıktığını, dolayısıyla kenar oyuncuları Feghouli ve Arda’nın içte konumlandığını ve bu şekilde beşli bir hücum hattı kurulmak istendiğini gördük.

gs5-1536x864.jpg


Galatasaray’ın geçtiğimiz sezon yükselişe geçtiği dönemde Onyekuru ile birlikte aynı diziliş üzerinden benzer bir şablonu uyguladığını görmüştük fakat mevcut kadrodaki kenar oyuncularının ikisinin de birbirine benzer profillerde olması şimdiye kadar pek iyi işlemedi. Onyekuru’lu düzen üzerinden daha detaylı incelemek gerekirse, Feghouli sağ kenarda merkeze daha yakın konumlanarak yaratıcı özelliklerini daha rahat bir şekilde gösterebiliyordu çünkü sol kenardaki Onyekuru tamamen farklı bir profile sahipti ve getirdiği hareketlilik & skor potansiyeliyle takımının hücum varyasyonlarını tek başına artırabiliyordu. Bu sezon ise sol kenarda Arda Turan gibi Feghouli’yle benzer özellikli bir oyuncu tercih ediliyor fakat oyuncu profilleri gereği aynı katkı alınamıyor. Kasımpaşa karşısında iki oyuncu da doğal olarak daha içte konumlandılar fakat o hareketliliği ve skor üretme tehdidini gösterecek tarzda oyuncular olmadıkları için Galatasaray maç boyunca etkili bir şekilde set hücumu kurgulayamadı ve hücumda aşırı statik bir görüntü çizdi.


pasa-kars-1536x864.jpg


Kasımpaşa ise muhtemelen Galatasaray’ın temposuz ön alanını durdurabileceğini düşündü ve birçok sekansta rakibi orta veya ön blokta karşılayarak savunmasını yukarıda görüldüğü gibi önde kurdu. Bu durum her ne kadar Galatasaray için büyük bir fırsat gibi görünse de Sarı Kırmızılılar bu durumdan sadece bir kez faydalanabildi ve maçtaki en net pozisyonlarını bu şekilde yakaladı.

gs-poz-1536x864.jpg


Orta alanda topu kapan Taylan, topu görüntüdeki bölgeye taşımış ve iyi bir pasla önde kurulmuş rakip savunma arasından koşu atan Diagne ile buluşturmayı başarmış fakat Senegalli santrfor bu pozisyonu gole çevirememişti.

pasa-gol-1536x864.jpg


Ayrıca ev sahibi ekip, Galatasaray’ın savunmadaki zayıf karnı olarak da beklerin arkasındaki boşlukları belirlemiş. Kasımpaşa, kenar oyuncularını sürekli çizgiye yakın konumlandırdı ve bu bölgelere gönderdiği uzun toplarla birçok pozisyon buldu. Attıkları golde de Yusuf Erdoğan’ın bireysel çabası daha çok öne çarpıyor ancak yine de bahsettiğim bu durumu gözlemlemek mümkün.

Savunmadaki zaafiyetler ve zayıf ön alan presi
Yukarıda bahsettiğim üzere, Galatasaray’ın beşli hücum hattı ve bekler üzerinden oyunu genişleten kurgusu mevcut oyuncu grubuyla tehlike üretmekte oldukça zorlandı. Bu durumun da bir sonucu olarak zaman zaman orta saha oyuncularının hücuma destek olmaya çalıştığını gördük ancak bu da Kasımpaşa için daha fazla kontra atak fırsatıyla sonuçlandı. Herhangi bir takımı Liverpool veya Manchester City ile kıyaslamak adil olmaz fakat bu iki takım da yıllardır beşli hücum hattını farklı şekillerde uygulamasına rağmen kağıt üzerindeki dizilimlerde benzer düzene sahip takımlar. Rekorları altüst eden bu iki takım, sete oturduklarında 2-3-5 veya 3-2-5 şeklinde sahaya diziliyorlar ve gerideki savunma & orta saha oyuncularıyla da rakibin geçiş hücumlarını engellemeyi hedefliyorlar. Galatasaray tarafında ise kenar oyuncuları içte konumlanınca herhangi bir tehdit oluşturamadı ve orta saha oyuncuları da hücuma destek olmaya çalıştı. Ortaya çıkan 2-2-6 benzeri düzen, özellikle ikinci yarıda savunma konusunda sarı-kırmızılılara oldukça zor anlar yaşattı.

gs-sav1-1536x864.jpg


Örneğin maçın 9. dakikasına ait olan bu görüntüde Kasımpaşa topu Hajradinovic’e göndermişti ve Galatasaray savunmasında sadece Marcao-Luyindama ikilisi vardı. Luyindama da oyuncuyu karşılamaya gidince iki stoper arasında önemli bir boşluk oluşmuş ve Yusuf Erdoğan bu bölgeye hareketlenmişti. Her ne kadar bu pozisyonda Omar rakibine yakın olarak gözükse de Kasımpaşa burada olduğu gibi benzer pozisyonlarda da birçok tehlike üretti maç boyunca. Emre Taşdemir ve orta saha oyuncularından da beklenen yardım gelemeyince bu pozisyonda savunmanın 3’e 3 kaldığını görüyoruz.


gs-on-1536x864.jpg


Galatasaray’ın temposuz ve yaş ortalaması yüksek hücum hattı, takımın ön alan presini düzenli ve organize bir şekilde uygulamasına da engel oldu. Konuk ekip, ön alanda pres uygulayabildiği anların çoğunda başarıya da ulaşmıştı. Örneğin, bir üstteki görüntüde Kasımpaşalı oyuncu Etebo’nun presi karşısında uzun vurmak zorunda kalmıştı.

Belhanda’ya markaj

belhanda-tirpan-1-1536x864.jpg


Temel plandaki bu tutarsızlıkların yanında, Galatasaray’ın ilk yarıda bu kadar etkisiz olmasının bir nedeni de Mehmet Altıparmak’ın Faslı oyuncuya aldığı önlemdi. Top Galatasaray’dayken Tirpan ile Belhanda’yı markaj altına alan Altıparmak, Galatasaray’ın orta sahasındaki en yaratıcı oyuncusuyla bağlantısını kesmeyi hedefledi ve bunda da başarılı oldu. Bunun bir sonucu olarak bekler ve kenar oyuncularına daha fazla iş düştü ancak Galatasaray’ın elinde artık Mariano’su da olmadığı için Kasımpaşa’nın bu tedbirle istediğini elde ettiğini söylemek mümkün zira Belhanda ilk devrede etkisiz bir performans ortaya koydu ve devre arasında da oyundan alındı.

Etebo faktörü
Nijeryalı orta saha oyuncusu, ilk kez bir Süper Lig karşılaşmasına ilk 11’de başladı ve takımının en etkili ismi olmayı başardı. Defansif olarak ortaya koyduğu mücadeleyle top kazanma konusunda önemli bir katkı verebileceğinin sinyallerini veren Etebo, dripling becerileriyle oyun kurulumunda ve geçiş hücumlarında da takımın önemli bir kozu olmayı başararak Taylan’ın üzerindeki yükü de azalttı.

Santrforlar ve bağlantı oyunu
Galatasaray’ın elindeki iki santrfor da profilleri itibarıyla alametifarikalarını ceza sahası içinde topla buluştuğu anlarda göstermesi beklenen oyuncular ancak kenar oyuncularının da tempo konusunda sıkıntı yaşadıkları dikkate alınınca santrforun bağlantı oyunundaki etkinlikleri daha elzem bir hale geliyor. Bu maçta sahada olduğu süredeki performansı da genel fizik durumu gibi eleştiriye sonuna kadar açık olsa da Falcao’nun bu konuda bir adım daha önde olduğunu düşünüyorum, ki Diagne’nin ilk 45 dakikadaki sönük performansı da bunu destekler nitelikte.

İkinci yarı
30. dakikadan itibaren oyunun kontrolünü yitiren ve soyunma odasına 1-0 yenik giden Galatasaray’da Fatih Terim ikinci yarıya 3 değişiklik birden yaparak başladı. Belhanda, Arda ve Feghouli üçlüsü kenara alınırken Emre Kılınç, Falcao ve Babel oyuna dahil oldu. Bu değişiklikler aynı zamanda dizilişin de 4-4-2, hatta 4-2-4’e evrilmesi anlamına geliyordu. Fatih Terim ikinci devreye sağ kenarda Emre Kılınç, sol kenarda Babel ve ileri uçta ise Diagne-Falcao ikilisiyle başladı.

Bu hamlelerin en büyük sonucu ise takımın orta sahadan eksilmesi ve hücum ederken altılı bir hattın sürekli hale gelmesiydi. Değindiğim üzere, bu düzen ilk yarıda da bazı anlarda ortaya çıkmıştı ve Kasımpaşa için kontra atak fırsatları olarak dönmüştü. İkinci yarıda da özellikle sol kenarda Babel’in kaleye yakın konumlanmasıyla Emre Taşdemir’in kanadını tek başına savunmak zorunda kaldığı anlar da ortaya çıktı.

İkinci devredeki yeni düzenin savunmada açtığı bu tarz sıkıntılara ek olarak, dizilişteki bu değişiklik ve takımın orta sahadan eksilmesiyle alınan riskler, hücum organizasyonlarını da fazlasıyla kısıtladı.


ikinci-yari-1536x864.jpg


Bu görselde olduğu gibi, Galatasaray kalabalık bir şekilde rakip ceza sahaya yerleşti fakat kenar ortaları haricinde bir tehlike üretmekten aciz bir görüntü çizdi. Fatih Terim, geçtiğimiz sezonlarda da gol gereken maçların son periyotlarında orta sahadan eksilip daha fazla hücumcuyla sahada olmayı tercih etmişti. O maçlarda da bu hamlenin genellikle istenen sonucu vermediği ortadayken Kasımpaşa karşısında henüz ikinci devrenin başında böyle bir değişikliğe gidilmesi de kötü gidişatı durdurmaya yetmedi.

Sonuç
Rangers ve Kasımpaşa maçlarındaki etkisiz oyun, Galatasaray’ın mevcut ana planının özellikle hücum varyasyonları açısından sınıfta kaldığını gösterdi. Geçtiğimiz sezonun ilk yarısında da benzer bir şekilde temposuz bir hücum hattına sahip olan Terim, son haftalarda Emre Akbaba ve Taylan Antalyalı’yı 10 numara pozisyonunda kullanarak farklı bir düzene geçmiş ve sonuç almayı başarmıştı. Galatasaray kadrosunun mevcut kurguyla özellikle atak organizasyonları kısmında sorun yaşadığı ve yaşayacağı aşikâr ve Fatih Terim’in de benzer bir hamleyle yeni bir düzene geçmesi kaçınılmaz gibi görünüyor. / futbolakademi
 
Tek tek konuşalım mı ?

1) Fatih Terim'in göreve geldiği 22 Ara 2017 tarihinden beri hiçbir oyun planı oturtamamış olması hani oyun planını geçtim sahadaki oyuncular bile ne yapacağını bilmiyor hücum ederken orta sahamız nasıl pozisyon alacak kanatlarımız içeri doğru mu girecek çizgiyi mi kullanacak bekler ne zaman bindirme yapacak hiçbir şey belli değil tamamen kaos takımın oyunu

2)Yönetimin sürekli tartışılan transfer yapamıyor olması sebebiyle sahadaki takımın hem kalite hem sayı olarak eksik kalması

3)Hücum oyuncularımızın bireysel performanslarının yerlerde olması

4)Hücum oyuncularımızın yaşıtları "Teknik Direktör olarak " Avrupa'da cirit atarken biz Falcao acaba götünü kaldırır mı Feghouli acaba 3 aylara girince açılır mı diye bekliyor olmamız

5)Fatih Terim'in aklının sahada olmaması takımla uzaktan yakından alakası olmaması, sahadaki oyuncuların performanslarının değil aldığı maaşların önemli olması daha çok hak eden daha çok mücadele edenlerin değil maaşı yüksek olanın ismi ağır basanın sahada olması

6)Fatih Terim'in futbol şubeniyi profesyonellere devretmek yerine başında olan etrafında olan herkesi ipe götürmesi Cenk Ergün'den Hasan Şaş'a Şükrü Hanedar'a kadar işine karışabilecek kim varsa egosu yüzünden harcaması şimdi ters düştüğü Abdürrahim Albayrak'ı harcaması adeta Milli takımdaki futbol direktörü görevi gibi tek adam olmayı istemesi

7)İnatla Feghouli&Belhanda 'dan vazgeçmediği gibi buna sonradan Babel'i Falcao'yu şimdi de Arda'yı ekledi hatta sırf Arda inadı yüzünden Emre Kılınç'ı orta saha oynamaya zorlaması. Bu yukarıda saydığım beş oyuncu ne olursa olsun diğer maçta oynamak zorundaymış gibi bir sonraki maçta yine sahada olacaklarını bildiği için götünü bile kaldırmadan sahada durması

8)Topu 3. bölgeye taşımamızın yaklaşık 1.5 saat sürmesi pas / pas / pas yapa yapa gol pozisyonuna girmeyi unutmamız kaleye şut çekmeyi unutmamız

9)Yine aynı şekilde hücum oyuncularımızın rakibi hiçbir şekilde tehdit edemediği için rakibin üzerimize rahatça gelebilmesi stoperlerini orta alana kadar çıkarabilmesi beklerini akın akın üzerimize gönderebilmesi

10)Muslera'nın ayarında bir kaleci bulabilmek gerçekten zor ama biz STSL'de herhangi bir takımda bile zor forma bulabilecek Fatih'den Okan'dan kaleci çıkarmaya çalışıyor olmamız

11)Takımın temposunun Rangers gibi genç bir takıma kıyasla üçte biri dörtte biri kadar bile yukarı çıkartamıyor olmamız

12)Topa sahip olmaya çalıştığımız oyun planında top rakibe geçtiği anda topu geri kazanamıyor olmamız, rakip top yaparken hücumdan kalemize kadar herhangi bir tehdit ile karşılaşmadan gelebiliyor olması takım halinde pres yapmak bir kenara bireysel olarak bile pres uygulayan Etebo/Taylan gibi 1-2 kişi haricinde kimse olmaması

13)Takımın santrforu kim olursa olsun takımdan o kadar kopuk oynuyor ki çoğu zaman 10 kişiyle mücadele ediyor gibiyiz forvetin ayağına top değmeden tamamladığımız maçlar oluyor

14)Gol atamıyor olmamız, ligin en çok gol atan takımı olmamız gereken yerde gol pozisyonuna bile giremiyoruz

15)Gol yollarında hiçbir çeşitliliğimizin olmaması, bu takım Emre Akbaba'nın frikik golü öncesinde 3 yıl frikikten gol atamamıştı, en son ne zaman bir duran topta/kornerde orta&kafa ve gol ile gol buldu hatırlamıyorum bile Onyekuru'dan başka defans arkası koşu yapan oyuncumuz var mıydı ? hatırlamıyorum sonra uzaktan/yakından şut çekmiyoruz hücumda ikiye birleri duvar paslarını kullanmıyoruz forvetimizi sırtı dönük olarak kullanamıyoruz kanatlarda hızlı oyuncularımız yok kontra-atak nedir bir haberiz senelerdir gegenpres/hücum presi filan hiç girmiyorum bile o konuya bu kadar hata eksik bir araya gelince bu takım nasıl gol atsın ki ? rakip penaltı yapsın da gol atabilelim diye bekliyoruz resmen

16)Hücumdaki "güya" kaliteli ayaklarımızın hiçbir nane yapamayacak halde olması

17)Takımda Luyindama&Marcao veya Taylan gibi 3-4 futbolcu dışında kendisini kanıtlamak isteyen bir yukarıdaki basamağa fırlamaya çalışan hiçbir futbolcu olmaması
 
Saracchi yokken 3'lü, varken 4'lü savunmadan başka seçim yok. Adam takımın en yaratıcı, en skora yakın, en pasör adamı. Geçen 3 yılda Mariano'nun yaptığı katkıyı şimdi ondan alıyoruz. O yokken bir şeyleri değiştirmezsek son 3 maçta olduğu gibi kısır kalıyoruz. Bekinden pas oyununda katkı alamayan pas takımı ilerde Ronaldo'yu da bekletse kolay sonuç alamaz.
 
Üst Alt