Gegenpressing && Total Futbol | Alp Memduh Kalyoncu | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Gegenpressing && Total Futbol | Alp Memduh Kalyoncu


GİRİŞ

Öncelikle herkese merhabalar.Son dönemlerde forumda sivrilen vasat bir tiplemenin iddiası üzerine foruma da faydalı olabilecek bir fikir edindim ve bunu malum kişiye sundum.İzlemediği futbolcuları,aslında bilmediği veyahut kıyısından köşesinden bilip herşeyi biliyormuş gibi davranan bu vasat kişiye önerim futbolu bu kadar biliyormuş gibi davranıyorsan bunu osuruktan tahminlerle değil herhangi bir spesifik konuda yoruma açık bir makale yaz oldu.Fakat bu arkadaş benim önerimi evirip çevirip bana karşı kullanma gafletine düşüp beni de bu konuya davet etti.Konumuz Cruyff felsefesi ve Gegenpressing karşılaştırması ve incelemesi üzerine olacak.Bu sistemler tam olarak neyi amaçılıyor birbirlerinden etkilendiler mi vs gibi konulara değineceğim.Yaşım itibariyle (27) Cruyff'u kitaplardan ve internetten edindiğim bilgilere veya Guardiola Barcelonası'nı izlediğim kadarıyla anlayabiliyorum.O yüzden total futbol konusunda araştırmalarım dahlinde yazacağım fakat Bundesliga seyirciliğim Dortmund yükselişine tanıklık etmemi sağladı.Bu sebeple üzerine daha fazla serbestçe yorum yapabileceğim kısım Gegenpressing kısmı.Umuyorum son zamanlarda forumda düşen seviyeyi tekrar yükseltmek adına güzel bir ilk adım olur ve osuruktan tahminleri değil de futbolun teknik taktik kısmını konuşuruz.

TOTAL FUTBOL TEMELDE NE DEMEK

Total Football (Hollandalı: totaalvoetbal), herhangi bir sah oyuncusu tarafından bir takımdaki diğer oyuncuların rolü üstlenebilecek futbolda taktiksel bir teoridir.

Total futbolda, görevinden ayrılan bir oyuncu takımının bir diğeriyle değiştirilir ve böylece takımın organizasyonel yapısını korur. Bu akışkan sisteminde, önceden belirlenmiş bir role hiçbir dış saha oyuncusu sabit değildir; Herkes bir hücumcu, bir orta saha oyuncusu ve bir defans oyuncusu olarak oynayabilir.

1529960398868.png

Toplam Futbolun taktik başarısı büyük ölçüde takım içindeki her bir futbolcunun uyarlanabilirliğine, özellikle de sahadaki duruma bağlı olarak pozisyonları hızla değiştirme yeteneğine bağlıdır. Teori oyuncuların birden çok pozisyonda rahat olmasını gerektirir; bu nedenle, sistem büyük bir taktiksel vizyon gerektirmekte.Kısaca sözlükteki tanımı bu total futbolun.En yalın tanımı bu fakat Michels ve Cruyff özelinde detaya da inmemiz gerekecek.Öncelikle bu tanımı yorumlayalım.

Bu sistem özünde kompakt futbol dediğimiz şeyin en uygulanabilir hali.Temelinde futbolcuların mevki değiştirebilmesi ve oyun sırasında hareketli bir biçimde birbirlerinin alanlarını kullanabilmesi anlamına geliyor.Günümüzden örnek verelim hemen.Liverpool'un hücum üçlüsü bunu kendi aralarında muazzam bir biçimde uygulayabiliyor.Salah-Firmino-Mane üçlüsünün gol ve asist katkılarına baktığımız zaman neredeyse eşit rollerde yer aldıklarını görüyoruz çünkü bu adamları mevkisiz şekilde kullanıyor Klopp.Veyahut Guardiola Barcelonası yakın tarihten güzel bir örnek teşkil eder.Stoperlerin,beklerin ve kalecilerin gerektiğinde hücum oyuncusu gibi davranabilmesi o takımın başarısında büyük bir etken.(Tabiki Guardiola total futbolun ilk halinden ziyade upgrade edilmiş modern halini oynatmıştır.)Total futbol temelinde toplu hücum ve toplu savunma kabiliyeti gerekliliğini barındırıyor yani.İşin savunma kısmına indiğimiz vakit de benzer birşeyi görüyoruz.Cruyff tek bir cümleyle özetliyor aslında ``“In my teams, the goalie is the first attacker, and the striker the first defender.``Yani Barcelona'nın top kaptırdığı anda bunu kısa zamanda tekrar kazanabilme kabiliyeti.Özetle press becerisi.Total futbol bize diyor ki kaleci dahil bütün savunma oyuncuları hücumcu gibi hareket edebilmeli,hücumcu ise gerektiğinde bir savunma oyuncusu gibi hareket edebilmeli.Mevkisizlik buradan ileri geliyor.(Thomas Müller'in Guardiola ile beraber pik yapmasını da bu şekilde örnekleyebiliriz.)Birazdan bu felsefeyi uygulayan kişiler üzerinden inceleyerek tarihsel gelişimini ve nasıl updateler aldıktan sonra en iyi uygulandığı dönem olan Guardiola Barcelonası'na nasıl vardığını kavrayacağız beraber.

RİNUS MİCHELS
Nam-ı diğer Total Futbolun babası Rinus Michels kimdir? Rinus Michels futbolun geleceğine yön verecek bir felsefe adamıydı.

Futbolcular için hiçbir hediye tüm güçlü ve zayıf yönlerini anlayan bir koçun ellerinde kendilerini doğru ifade etme şansı ile karşılaştıramaz.O bu tanımdaki bir teknik direktördü.Tabi bir yandan hiç şüphesiz 99'da yüzyılın teknik direktörü seçilmesinde bu tutumunun katkısı çoktur.

1529960435453.png

Ajax, Ocak 1965'te, İngiliz koçu Vic Buckingham'ı kovarak yerine Michels'i getirdiğinde büyük macera başlıyor. O zamana kadar Ajax sezon içerisinde kötü bir performans göstermekte ancak üç gün sonra, ilk tam zamanlı Hollandalı hoca olan Michels, MVV takımını 9-3'ü yenerek muhteşem bir başlangıç yapıyor. Şaşırtıcı bir yetenek olarak ortaya çıkan 17 yaşındaki Cruyff ile Michels'ın disiplinli ve sert yönetimi altındaki Ajax gittikçe güçleniyor bu arada tabi.1966 yılında, Avrupa Kupası maçında Olimpiyat stadyındaa oynadıkları maçta, Liverpool'u 5-1 mağlup ediyorlar.

Ajax sol açığı Piet Keizer diyor ki: "Michels devraldığında, çoğu şeyi önemli ölçüde değiştirdi ve eğitimi daha da değiştirdi. Şimdiye kadar yaşadığım en zor fiziksel hazırlıktı. Bazen günde dört seansımız vardı. Aynı zamanda büyük bir maçtan önce yoğun bir antrenman periyodu için oyuncuları alarak İtalyan sistemini tanıttı, sabah işe başlayıp akşam saatlerine kadar devam edecektik. 1966, 1967 ve 1968'de Hollanda şampiyonluğuna Ajax'ı yöneltti ve 1967, 1970 ve 1971'de Hollanda kupasını aldı.Ajax 1969'da Madrid'de Avrupa Kupası finaline çıktı, ancak takımı finalde kaybetti ve Milan 4-1 kazandı. Michels'ın solbeki Theo Van Duivenbode,

“Bir maçtan önce taktikleri planlamak ve oyuncuları fiziksel ve zihinsel olarak hazırlamak konusunda uzmandı” dedi. Madrid'den sonra,Michels Van Duivenbode'u sattı ve aynı zamanda bir sweeper olarak öne çıkacak olan Ruud Krol'u getirdi.Krol burada önemli bir nokta.Günümüzde gördüğümüz komple defans oyuncularının ilk örneklerinden kendisi.Defansın her yönünde görev yapabilecek bir vizyona sahip.Tam bir total futbol oyuncusu.

1529960459175.png

İki yıl sonra Ajax Avrupa Kupası finalini kazanıyor ve Wathley'deki Panathinaikos'u kolayca yeniyor ve Michels final sonrası Barcelona'ya gidiyor.

Yeni teknik direktör Romen Stefan Kovacs, oyuncularının artan esneklik taleplerine daha olumlu bir şekilde cevap verdi ve "total futbol" takımı 1972 ve 1973'te iki Avrupa Kupasını daha kazanıyor aynı ekolü devam ettirerek.Bu arada 70 yılında da şampiyon Feyenoord olmuş.4 yıl üstüste kupa Hollanda’ya gitmiş.Rekabet başarıyı getirmiş,Hollanda futbolu dünyada hükmü geçer hale gelmiş.

Bu arada, Hollandalı milli takım, Batı Almanya'daki Dünya Kupası finallerine katılmaya hak kazanıyor ancak oyuncuların daha fazla para için ses çıkarmasıyla, Michels devralıncaya kadar takım içinde büyük bir kaos var. O görevi alıyor ve disiplin çabucak sağlanıyor. Cruyff ve Neeskens öncülüğünde finale kadar yenilgisiz geliyorlar.Finalde ise Batı Almanya'ya 2-1 kaybediyorlar.Maç sonrası Cruyff onlardan daha iyiydik ama Brezilya sonrası rehavete kapıldık diyor.Bazen sisteminiz ne kadar kusursuz olsa da psikolojik etmenler devreye girip sizi ve oyununuzu etkileyebiliyor.Bu yenilgiye rağmen o takım hala tarihin en iyi takımlarından biri olarak görülmekte.

Michels'ın efsanesi altında Ajax, dünyaca gıpta edilecek olan bir koçluk sistemi kuruyor. Bu yazı bir bilgilendirme yazısı olmadığından sağda solda rahatlıkla bulabileceğiniz kişisel başarılar vs bu tarz şeylere çok girmek istemiyorum.Kişisel olarak yorumlamak istiyorum Michels'i okuduğum kadarıyla.

Bana kalırsa Michels büyük bir devrimci ve çok önemli bir tarihi figür aslen.Futbol dediğimiz şey artık bir oyundan çok daha fazlası ve kitlelere hükmedebiliyorsunuz.Bu büyük sektörün gelişimini bu derece etkilemiş bir adama yapılabilecek en güzel tanım muhtemelen başarılı bir devrimci idi olur.Denenmemişi denemek ve buna cesaret edebilmek çok zor birşeydir.Michels'i başarılı yapan kısım bilgeliğinin yanında da disiplinli bir insan oluşu sanıyorum.O yüzdendir ki General lakabı takmışlar.Yarattığı sistem beraberinde çeşitli antitezler de getirdiğinden büyük bir taktik savaşa sebep oluyor bu adamın felsefesi.Bu yüzdendir ki çok büyük önem arzetmekte.Toplu hücum toplu savunma kabiliyeti günümüzde bile uygulaması çok zor olan birşeyken 60lı 70li yıllarda bunu uygulayabilmek inanılmaz geliyor bana açıkçası.Devrim.Bunun yanınna geliştirdiği antreman teknikleri ,topla çalışmayı odak edinmesi çok önemli detaylar.4-3-3'ü seçme sebebi ise saha ve alan kontrolü.Takım bu diziliş ile daha kompakt bir şekilde beraberce hareket ve kademe yetisine sahip oluyor.

Milli takım başarılarında (74-88) şanslı olduğunu söyleyenler de olmuş çok iki iyi nesile denk geldiği için fakat iyi nesiller yakalayan ama başarısız olan o kadar milli takıma denk geldik ki bu bence Michels eleştrilerini boşa çıkaran bir durum.O kadar büyük yıldızı bir takım yapabilmek zaten büyük olay.Yarattığı devrimi oyuncusuna bayrağı devrederek yaşatması ise devamlılığın sağlanmasında çok büyük bir etken. Tabi burada da kritik nokta 18 yaşındaki Cruyff’un karakterinde varolan liderlik yetisini farkedip ona bunu verecek cesarete sahip öngörülü bir hoca oluşu.Bu kararın yarattığı kelebek etkisi Cruyff’un hocalığına da yansıyor doğal olarak. Çok okuyan ve entellektüel bir insanmış kendisi.Her devrimcinin ortak özelliği olduğundan beni şaşırtmadı.Biraz da çırağı Cruyff ve günümüzde Guardiola etkisine geçelim.

1529960481855.png

Cruyff'tan Günümüze Total Futbol.

``Benim takımlarımda kaleci ilk hücumcu,hücum oyuncuları ise ilk savunmacılardır.``Sanıyorum Cruyff bu sözüyle total futbolu bize en yalın haliyle anlatıyor.Mentoru gibi kendisi de bir dahi ve büyük bir felsefeci.Bizi bu yazıda ilgilendiren kısım hocalık yönü olduğundan muhteşem futbolculuk kariyerine pek girmeyeceğim.Michels bu sistemi kuruyor ancak total futbol, onu uygulamak için mükemmel oyuncu olmadan devrimci bir hareket haline gelmeyecek ve ekip arkadaşlarına da aynısını yapmaya teşvik edecektir ve bu mükemmel oyuncu Cruyff'du.Cruyff'u bu kadar büyük kılan şey sanıyorum sistemin hem sahada hem de daha sonra kenarda uygulayıcısı olması.Cruyff, total futbolun merkezindeki bir şeye de öncülük etti:alana hareket. Topun sahaya önceden belirlenmiş bir alanda gelmesini beklemiyor bunun yerine,Cruyff boş alanlara hareketleniyordu. Kendisinin bir forvet oyuncusu olduğu sanılıyordu, ama eğer alan hedeften uzaktaysa, saha ortasına yakınsa, oraya gidip topu alacaktı.

“Tek bir top var,” diye eklediği başka bir ünlü alıntı, “buna sahip olmalısınız”.

1529960499978.png

Elbette, Cruyff, topu aldığında topu ne yapacağını da biliyordu. Çok iyi bir dribblerdı, vizyon yeteneği üst düzeydi ve istediği zaman gol atabiliyordu. Hollanda takımındaki diğerleri de bazı şeylerde iyiydi fakat Cruyff bambaşka bir seviyedeydi.Cruyff’un mirası, dünya çapında en iyi futbol kulüplerinden biri olarak kabul edilen FC Barcelona’dan daimi bir halde yer almakta. Cruyff,Hollanda'dan ayrıldıktan sonra orada oynadı. Ve kariyeri bittikten sonra orada teknik direktörlük yaptı.

Barcelona’nın süper yıldızlarının sahaya her geldiğinde hala görebileceği bir felsefe getirdi beraberinde. Futbol basit ama zor olan basit oynamak dedi.

Aynı zamanda Barselona'nın gelecekteki yeteneklerini geliştirmek için bir gençlik akademisi geliştirmesi fikriydi. Ve akademinin müfredatında total futbolun dünyadaki en iyi eğitimi var. La Masia hala işlemekte. Ve şu anda birçok oyuncu nesillere ev sahipliği yapıyor, bunların çoğu bir kısmı Barselona ve İspanya'ya devamlı başarı kazandırma misyonu edindi. 1990-1994 yılları arasında Liga'yı dört kez üst üste, 1989'da “Coppa delle Coppe”, 1990'da “Coppa del Re”, 1992'de “UEFA Supercup UEFA”, “UEFA Şampiyonlar Kupası” ve 3 “İspanya Süper Kupası” nı kazandı. ”: Toplamda 11 kupa.Fazlasıyla başarılı.

Bir antrenman seansında ilk kez oyuncular kendi aralarında topu geçen bir daire içinde kaldı. Çemberin merkezinde kalan bir oyuncu topu durdurmaya çalışırdı.Egzersiz sırasında daire zamanlama ve boşlukları azaltarak kademeli olarak kısıtlandı.Pas organizasyonu kurma açısından çok yararlı bir antremandı bu.

Cruyff, futbolun bir top olduğunda başladığını ve bir takımın kazanması gereken şeyi biliyordu: topun elinde bulundurmak. Koçluk yapmaya ve oyun sistemini anlayan bir grup orta saha oyuncusu geliştirmeye başladı.

Ancak gelişme en yüksek seviyelerde olmaz. Cruyff, Josep Guardiola, Michael Laudrup, Goikoetxea, Txiki Begiristain, Hristo Stoichkov,

Jose Mari Bakero, Romario, Ronald Koeman ve Gheorghe Hagi gibi oyuncuları eğitmiş olsa da asıl gelişme gençlik alanında gelişme yaşandı. Xavi,Andres Iniesta, Cesc Fabregas, Mikel Arteta ve Luis Milla gibi oyuncular, akıllı orta saha oyuncuları yaratmak için Cruyff felsefesine eğildi ve yetiştirildi.

Bilge Cruyff kafasındaki futbolu madde madde açıklıyor bizlere.

1-Savunma odaklı taktiklerden ziyade sadece futbol ataklarını düşünmek.Hücum en iyi yoldur.

2. Pozisyon değişimi ve kompakt futbol (oyuncu arasındaki dar aralık) total futbolun temelini oluşturmaktadır.

3. Doğru bir şekilde yapıldıysa, total futbol teknikleri ve pozisyon alma yeteneği esastır. Fiziksel durum bir sonraki problemdir. Doğrudan kombinasyonları kullanmak, konumlandırma ve tekniklerde en önemlisidir.

4. Pozisyon alma yeteneği hata payını öldürür ve eğer oyuncunun yüksek tekniği varsa uygulamak çok daha kolaydır.

5. Günümüzde futbolcular gerektiğinden çok fazla kondisyon tüketmektedir.

6. Liderlik deneyimi bir teoriden daha önemlidir.Deneyim % 95'dir. Tecrübesiz ve birçok teorik lider var.(Bkz. 74 finali)

7. Sadece takım oyununa vurgu yaparsanız, bireysel yaratıcılığın ve yeteneğin yitirilmesini sağlarsınız.

8. Futbol oynamak için, uygun pozisyon ve tekniklere sahipseniz, stresten kurtulabilirsiniz ve rakibin dayanıklılığını kırmaya hazırsınız.

Baskılı altına alınmak, teknik eksikliğinden kaynaklanmaktadır. İyi pozisyon alabiliyorsan bu baskıyı rahatça kırabilirsin.

- Büyük oyuncular ilk önce çevre kontrolü uygun bir şekilde pozisyon alırlar. İyi pozisyon alımı topu kolayca almayı başaracaktır.

- Tipik olarak Zidane ve Romario, press yapmazlar. Önceden belirlenmiş bir alan etrafında pozisyon alarak savunmaya katılırlar.

9. Genç takım koçları genç oyuncuların pozisyon alma bilincini ve tekniğini geliştirmelidir.

10. Fiziksel açıdan konuşursak, fiziksel anlamda dünya çapında oyunculara yetişmezdim. Ancak pozisyon alma ve teknik söz konusu olduğunda hocalarım beni oynatırdı.

11. Her oyuncunun futbolu ders kitaplarından öğrenmekten ziyade uygulayarak öğrenmeye ihtiyacı vardır. Pozisyon bilgisi ve teknik kitap tarafından yükseltilmez.

12. Para transferi yapmaktan ziyade “La Masia” ya getirilen oyuncuları geliştirmek gerek.Ekibi scout ile güçlendirmek istiyorsanız, oyuncunun Barcelona felsefesine uyup uymayacağını anlayarak çalışması gerekiyor.

13. Eğer bir çocuk top sürme konusunda iyi ise, buna yoğunlaşmak yerine onun niteliklerini yükseltmeniz gerekir.

14. Teknik beceri yalnızca hokkabazlık anlamına gelmez. Futbolu verimli bir şekilde oynamak için teknik beceri gereklidir.

15. Futbol zekası, tecrübesi nedeniyle futbolcular çok iyi bir lider olabilirler.

16. Modern futbolun teknik seviyesi düşüyor. Bunun nedenlerinden biri, çocukların sokakta futbol oynamamaları.

Şimdi biraz Cruyff'un futbol aklı ve Guardiola Barcelonası üzerinden total futbolu yorumlayalım.Aslında Cruyff öyle basit sözlerle özetliyor ki bu tespitleri sıradan biri yapsa hepimiz hadi lan oradan der geçeriz.Top bizdeyken onlar gol atamaz.Çok basit bir mantık ama inanılmaz derecede işe yarıyor.Zaten Cruyff ve Michels’i bu kadar başarılı yapan şey teorilerindeki basitlik.Fakat zor olan basit oynamak yine Cruyff’un dediği gibi.Teoride basit uygulamada inanılmaz zor bir sistem total futbol.Madde madde vurguladığı şeylerde okuyabiliyorsunuz bunu.Adam, yetiştirici yetiştirelim,yetiştiriciler ve scoutlar bizim sistemimize görefutbolcu bulup yetiştirsin diyor.Yıllar alacak bir plan.Belki de uzun bir başarısızlık dönemi geçirtecek büyük sabır isteyen bir plan.Sebebi ne?Devamlılık.Günümüzde futbolun en önemli etmenlerinden biri.Bu kadar hızlı değişen trendlere sahip bir dünyada devamlılık sağlamanızın yolu çekirdekten yetişmekten yetiştirmekten geçiyor.Fatih hocam en büyük eksiğimiz yetiştirici yetiştirememek diyordu hatırlayın.Bu yüzdendir ki başarılarımız devamlı olmuyor.Nesiller kesik kesik çıkabiliyor yukarı.Cruyff bunu odak nokta edinmiş bir adam.Xavi ,İniesta ,Messi ,Pique gibi adamlar çocukluğundan beri bu sistemle oynuyor ve bunu içselleştirmişler.


1529960532756.png
Xavier Hernandez Creus​

Eşi benzeri yok dünyada.Guardiola'nın başarısı buradan ileri geliyor.Bunun yanında sürekli update ediyor sistemini.False 9 oynattığı Messi'nin performansı buna örnek.Total futbol kesinlikle Michels'in bulduğu haliyle kalmadı günümüzde.Guardiola bence genel itibariyle Bayern'de başarısız bunun sebebi de Barcelona oyunu oynatmaya çalışmasıydı Bayern'e fakat City'e bambaşka bir futbol oynatıyor.Update'den kastım bu.Cruyff'un belirttiği üzere bir futbolcudan alınabilecek maksimumkatkıyı alabiliyor (bkz. Sterling).

Barcelona'nın Ter Stegen transferi,City'nin Ederson transferi de tamamen total futbol için yapılan transferler Cruyff'unbu konudaki sözü baz alınarak.Ayakları iyi ve oyun içine katılabilen kaleciler.Sweeper keeper diyebiliriz (Manuel Neuer-Tertemiz penaltı atmıştı Cech'e hiç unutmam).

Bunun beraberinde savunmacı tercihlerini de genelde teknik kapasitesi yüksek oyunculardan yapıyorlar.Pique-Otamendi-Laporte vs)Ağır oyuncular mı evet fakat zaten önde baskıyla çabuk top kazanabildiğin için teknik kapasitesi yüksek stoperlerle oyunu ortasahaya kadar itebiliyorsun ve alan daraltıyorsun.Bu o kadar mantıklı ki hem hücumdan pas opsiyonun zenginleşirken hem de alanı daralttığın için rakip bunalıyor ve sürekli hataya zorluyorsun.Ne demiştik?Toplu hücum toplu savunma.

Beklerin oyuna katılımı da total futbolun getirilerinden.Hücumcu bek kavramını futbola katan şey total futbol felsefesidir.Özellikle türkiye liginde son dönemlerde hep beklerden katkı alan takımlar şampiyon olmuştur dikkatinizi çekerim.(Mariano-Nagatomo,Gökhan-Adriano vs)Kıyısından köşesinden yakalamışız total futbolu.Sözün özü bu felsefe zamanı için mükemmeldi fakat geliştirilmeye de açıktı.Önce Cruyff sonra öğrencisi Guardiola dönemlerine göre update ettiler bu sistemi.İspanya milli takımına da büyük başarılar kazandırdı.Muhtemelen önümüzdeki yıllar başka temsilciler ile yine upgrade alacaktır Total futbol.Çünkü onu mükemmel yapan şey her döneme uyum sağlayabilecek bir felsefi altyapısı olması.Michels'i ve Cruyff’u özel yapan şey budur.Total futbol temsilcileri çok başarılı iken her başarılı dönemin sonunu getirdiği gibi bunun da sonunu getirecek bir çare bulunur gibi oldu.Jose ve park the bus.Alan daraltıp sertlik ve kalabalıkla rakibi sindirmeye yönelik bu sistem zaman zaman başarılı olsa da Guardiola upgradeleri ile çözüm bularak Jose'yi alt edebildi.Fakat takvimler 2012-2013 sezonunu gösterirken bambaşka bir umut belirdi bu hanedanlığın karşısında.Bana göre CL'nin en keyifli sezonudur.Ünlü askeri deha Heinz Guderian'ın Blitzkrieg taktiğinin futbola uyarlaması olan gegenpressing.O yıl iki alman takımı bu taktikle iki İspanyolu bozguna uğrattı.Bu taktik nedir,Klopp kimdir,bu taktikle total futbolun bağlantısı nedir,tez antitezi kendi içerisinden mi çıkarmıştır bunu ikinci kısımda inceleyeceğiz.

Gegenpressing &Jurgen Klopp Dortmund'u

1529960560617.png

En iyi defans hücumdur.Bu sözü Fatih Terim'den çokça duymuşuzdur heralde.Gegenpressin temel niteliği bu.Amaç top rakibin yarı sahasındayken 5-6 oyuncuyla aniden bir pres yapıp adam adama ve alan markajıyla topu oraya hapsetmek ve kazanmaktır. Gereksiz paslardan kaçınılan bu sistemde, direkt futbol ön plandadır.Tıpkı Guderian'ın zırhlı tümenlerinin ani baskınlarıyla düşman hatlarını yarışı gibi.Direk sonuca gidecek beklenmedik bir baskın.Yıldırım harekatı.Mucidimiz ise yukarıdaki hırslı,parlak zekalı Alman.Tıpkı Guderian gibi.

Gegenpressing odaklı bir takımın gerektirdiği iki gerekli özellik vardır -

1) Tüm 90 dakikayı tam tempoda çıkarabilme.

2) Teknik yeterlilik, çünkü tüm oyun oyuncuların tackle ve hızlı pozisyon alma yeteneklerine dayanıyor.

Strateji basit. Koşu oyununda sert olun, rakiplerinizi yakın bir şekilde pozisyon alarak bekleyin.Fırsat anının gelmesini veya onu bir hataya zorlamasını bekleyin ve ardından kazanılan topla ani kontralara çıkın. Jurgen Klopp. ..Klopp takımlarının hepsine uyuyor bu sistem, aralıksız olarak koşuyor ve kontra hücum eden güzel futbol oynuyorlar. Ona göre, gegenpressing en iyi playmakerdır .

Gengenpressing, normal pres oyununun daha genç ve gelişmiş bir stratejisi olarak düşünülebilir, ancak gegenpressing, yüksek düzeyde fizik kalite gerektirmekte Maç günü stratejinin bir parçası olarak, bir rakipten saniyeler içinde topu tekrar elde etmek için tasarlanmış bir taktik.Burada ofansif ortasaha oyuncuları ve forvetler press uygulandığından, diğer eski press taktiklerinden bir fark olarak düşünülebilir.Eğer tehlikeli bölgelerdeki topu yeniden kazanmakta başarılı olurlarsa, büyük tehlikeler yaratabilirler.Rakip defans oyun kurarken hücumcular bu sırada baskı uygulayarak, topu alan rakibi çevrelemek için kullanılabilir ve rakibin pas trafiğini zorlayabilir. Süreçte bir hata ve tekrar top kazanma ,ani bir kontra atak yaratıp hızlı bir şekilde sizi sonuca götürebiliyor.Bunun yanında Klopp takımlarında gözlemleyebildiğimiz bilerek top kaybetme örnekleri mevcut.Gegenpressing sizi kendinize en güven duyduğunuz anda vuruyor bu sebeple.Kazandığınız top ani bir şekilde dezavantajınız oluyor.Aynı zamanda top rakipteyken aktif dinlenme yapabiliyorsunuz ve kontralarda ve top kazanmada ihtiyacınız olacak patlama gücünü 90 dk ya yayabiliyorsunuz.Dortmund'un bunu en güzel uyguladığı sezonlar 11-12 ve 12-13 sezonları izleyebildiğim kadarı ile.Gittikçe bu sistemi yürütebilecek oyuncular katıyor bünyesine veya altyapısından çıkarıyor Dortmund Klopp'un gelişini takriben 3 yıl içerisinde.Güzel planlama.Schmelzer-Pisczek gibi hücumcu bekler,Kuba-Götze-Kagawa gibi hareketli mobil hücumcular ve Lewandowski.Lewandowski ilginçtir bir süre Barrios’un arkasında forvet arkası oynuyor Barrios Çin’e gidene değin.Muhtemelen playmaker özelliklere sahip bir forvet oluşu bu durumla ilintili.Bunları yapabiliyor yani.Gegenpressing için kusursuz bir kadro.12-13'te ise Reus katılıyor.Gladbachta iken Bayern'e karşı bir performansına denk gelip kim ulan bu manyak demiştim,bulursam ekleyeceğim videosunu.3. goldeki asiste özellikle bakınız.

12-13 yılında ligdeki kötü duruma rağmen takım CL finaline çıkıyor muazzam bir futbol oynayarak.Oyuncu seçimleri direkt olarak taktiğe uyumlu.Bu kısım çok kritik.Klopp bu taktiği Dortmund sonrası da devam ettirdi doğal olarak.Liverpool en az Dortmund kadar iyi bir uygulayıcısı haline geldi bu sezon.Mane-Firmino-Salah.Mevkisiz üç hücumcu,muazzam bir press gücü.Süratli ve yetenekli adamlar üçü de.

Klopp Liverpool'u vs Guardiola City'si

Bu kısma da bir parantez açmak isterim.Klopp da Guardiola da eski takımlarındaki duruma nazaran daha upgrade ettiler taktiklerini.Bu sene çarpışmalarında ise Klopp bariz bir galipti.

Eminim ki bu rekabet daha yüksek seviye bir taktiksel savaşa sebep olacak.Mourinho ve sisteminin eskidiğini de daha net görmüş olduk.

TOTAL FUTBOL VS GEGENPRESSING

Gelelim konumuzun can alıcı kısmına.Bu kısmı sadece kendi yorumlarımla yazmak istediğim için konuyu bu şekilde belirledim.Bilgi konusu forum tarafından anlaşılabilinir bir hal alsın diye. Arkadaşlar dünya tarihi ele alındığında savaş tarihi veya siyaset tarihi gibi,herhangi bir tez tuttuğunda kendisine bir düşman ihtiyacı hisseder ve genellikle kaderin cilvesi bu düşmanı kendi yaratır.Beslenme ve gelişme ihtiyacı hisseder.Nicholas Cage'in Lord of War'u buna güzel bir örnek.

Michels muazzam bir teori ortaya attı,Cruyff büyüttü Pep modern hale getirdi ve antitez gegenpressing özellikleri bakımından resmen total futbolun içinden çıkmış bir taktik.Oyuncu özelliklerine bağlı oluşu,toplu hareket ihtiyacı,pozisyon bilgisine gereksinimi vb önemli ortak noktalar var.Tek fark bir taktik topa sahip olmak isterken antitezi topu size bırakırve hatanızı kollar.İkisi de büyük sabır işi.Biri size top bende kalsın elbet boşluk ve hata bulurum derken diğeri elbet top onlardayken bir hata yapacaklar ve ben bunu kollamalıyım der.

Çok değerli bir hocamın sözüdür ``Karşındaki ideolojiyi iyice bilmezsen kendi ideolojini savunamazsın.``Klopp total futbolu öyle içselleştirmiş ki benim gördüğüm onun içerisinden bir antitez oluşturmuş ve bu düşman total futbolu da beslemiş ve son hali olan Manchester City'e evirmiş.Muazzam bir denklem.Futbol böyle adamların yüzü suyu hürmetine hala güzel.Bu arada bu rekabete dair küçük bir anektod paylaşmak isterim.Klopp’un Bayern’e giden Götze ile ilgili şöyle bir açıklaması olmuştu:"Mario Götze Guardiola'nın kadrosuna katılmasını istediği bir isimdi. Götze de sıradışı bir teknik adamla çalışmak istedi. Takımda kalması için boyumu 15 cm kısaltarak, İspanyolca öğrenemem. Onunla devam etmek isterdim. Ama Guardiola'nın öğreteceği 'Tiki-taka' yollarını ben öğretemem. Ben de Blaszczykowski ile devam edeceğim. O Pep ile çalışmak istemiyor ve benimle kalmak istiyor, sanırım.Burada aslında bir mütevazilikten ziyade ego çarpışması var.Antitez sahibi Klopp taş atıyor rakibine.Bayern rekabetinin pik yaptığı 2013’e de aslında finali Bayern alsa da başarı sahibi Dortmund bana göre.Büyük bir kadro kalite farkı vardı çünkü.Bu taşlara ve rekabete rağmen aynı Leo ve Ronaldo'nun rekabetlerinin bize yılda 50-60 gol izletmesi gibi bu rekabet sürekli birbirini tetikleyerek diğerini üst noktaya taşınmak zorunda bırakıyor.

Bize de bu çarpışmayı keyifle izlemek kalıyor.

1529960591586.png

 
Burada bilgi hatası görmedim.

Yorum olarak şunu söyleyebilirim ilk etapta, total futbolu esasında her takım uygulamaya çalışıyor şu an, çok yönlü oyuncuların dünya'da popüler olmasının temeli bu, bek oyuncusunu rakip ceza sahasının altı pasında, orta saha oyuncularını hem geride hem ileride, yine modern 10 numaraları sürekli olarak press yaparken çokça görüyoruz.

Lakin temelde uygulayabilmek çok zor çünkü özel oyunculara ihtiyaç var, oyuncuların mentalitesini geliştirmek zordur, yetenek bakidir ve zeka ve çalışmayla anlam kazanır lakin saha görüşünü geliştirmek farklı şeyler ister. Xavi ve Pirlo'nun ne kadar mükemmel orta saha oyuncuları olması da bununla ilişkilidir.

Şu an ise iş tiki taka ya da total futboldan ziyade, topu kullanıp basit gol atma odaklı olmaya başladı, 11 kişiyle yine hücum ediliyor ama aynı zamanda bu oyun yüksek pres gücü ve süreklilik de gerektiriyor, özellikle sürekli hücum etme alışkanlığı edinmiş takımların şok ataklarda bocalamasının da temel sebebi budur, oluşturulabilecek anti tezlere karşı da yeni anti tezler üretmek lazım.

Son olarak 2012 Mourinho'su da aslında gegenpressingin farklı bir yöntemini uygulayarak Barcelona'yı alt etmiştir, topu hızlıca alıp topu kaleye 10 saniye içerisinde götürmeyi amaçlamıştır nedense Mou bu sisteminde devam etmedi ve kendisini başarısızlığa sürükledi.
 
Türk kaynaklardan edilinilmediği ortada özellikle yazının şu kısmını ;

Ajax sol açığı Piet Keizer diyor ki: "Michels devraldığında, çoğu şeyi önemli ölçüde değiştirdi ve eğitimi daha da değiştirdi. Şimdiye kadar yaşadığım en zor fiziksel hazırlıktı. Bazen günde dört seansımız vardı. Aynı zamanda büyük bir maçtan önce yoğun bir antrenman periyodu için oyuncuları alarak İtalyan sistemini tanıttı, sabah işe başlayıp akşam saatlerine kadar devam edecektik. 1966, 1967 ve 1968'de Hollanda şampiyonluğuna Ajax'ı yöneltti ve 1967, 1970 ve 1971'de Hollanda kupasını aldı.Ajax 1969'da Madrid'de Avrupa Kupası finaline çıktı, ancak takımı finalde kaybetti ve Milan 4-1 kazandı. Michels'ın solbeki Theo Van Duivenbode,

Bir araştırayım dedim de çıkmadı

Kısacası emek ver ortada (y)
 
sana-puanim-9-kankam_1025741_m.jpg
 
Bu makaleye baktım sonra hemen tıp okumak kaç yıl sürüyor ortalama diye baktım ve tıp okumaya karar verdim emeği geçenlerin eline sağlık.
 
Emeğine sağlık. Makaleyi okumadan önce forumda futboldan en çok anlayan üye Hakan Delikanli oldugunu sandim, ama bu makaleyi okuduktan sonra bu dogru olmadigini anladim.

Puanim: 8. :hat:
 
yaziyi müsait olunca okuyucam total futbol yani topyekün futbol ile gegenpressing temelde aynı şeyin press futbolunun iki kolu zekice taktikler ne kadar hoş olsa da birkaç yıldır bir teknik adamın insan ilişkileri konusundaki becerisinin daha etkili olduğunu düşünüyorum bir yanda tudor bielsa gibi taktiksyen hocalar diğer yanda terim ferguson gibi baba figürü hocalar karar sizin
 
Yasin itibari ile gormemis olabilirsin ama Mustafa Denizli'nin Galatasaray'i hucum presi 80'lerin sonunda yapiyordu. Cok zengin bir kadromuz vardi. Ayrica Prekazi gibi bir oyuncu bile 90. Dakikada muthis deparlar atiyordu. Herhangi bir macin I'll yarisinda iki, us ya da daha fazla gol atmamiz normal geliyordu.

Bundan ayri olarak, makaleyi kendin yazdiysan aferim ama bir cok yerde kotu bir tercume gibi duruyor. Bir edit etseydin iyi olurdu. Bir an once bitireyim de yayinlayayim havasinda yapilmis bir calisma olmus. Ama yine de emegine saglik. Bir yerde rahmetli Dogan Kologlu'nun yazilarina benzemis. Turk basininin en onemli ve de en entellektuel yazarlarindan birisiydi.
 
Üst Alt