Ankaragücü maçı için Ali Sami Yen tribünlerini dolduranlar, takımlarını desteklerken hepimizi şok eden görüntüler oluştu.
Kapalı tribünden bir seyircinin üstüne çullananlar, "Allah yarattı" demeden vatandaşı aşağıya fırlattılar. Kavga nedir, tepki nedendir bilemem. Ama metrelerce aşağıya düşen kişinin felç tehlikesi yaşadığını, ölümden döndüğünü biliyoruz.
Bunları neden yazıyorum? Galatasaray taraftarının bu hareketine Futbol Federasyonu'nun ne ceza vereceğini, temsilcilerin raporlarında neler yazdığını, hangi yargı ve görgü üstünden hareket edeceklerini merak ettiğimden.
Şöyle ki; sanıyorum 3-4 sezon önceydi. Olimpiyat Stadı'nda Everton ile yapılan hazırlık maçında, tribündeki bir taraftarın, nereden ve kimin tarafından sıkıldığı belirlenemeyen bir kurşunla yaralanması nedeniyle, Fenerbahçe ligdeki ilk maçını seyircisiz oynadı. Levent Bıçakcı Federasyonu stat güvenliğinden kulübü sorumlu tuttu ve cezayı kesti. Tahkim de kaldırmadı.
İkinci örnek: Beşiktaş İnönü Stadı tribünlerinde, taraftar kavgasında, kalbinden bıçaklanan bir kişi maalesef öldü. Soruşturmalar bunun maçla ilgili olmadığını, taraftar gruplarının kendi aralarındaki bir hesaplaşma olduğunu tespit etti. Ama Federasyon bu konuda taviz vermedi.
Olay kulübün sorumlu olduğu bir bölgede gerçekleştiğinden, Beşiktaş üç maç seyircisiz oynama cezası aldı. Karara itiraz bile etmedi Yıldırım Demirören yönetimi. Tribün terörünü savunmamak adına sustular.
KURULLAR MÜNFERİT Mİ?
Verdiğim iki örnekteki olaylar ve ceza mantığı, Pazar günü Ali Sami Yen Stadı'nda yaşananları da kapsamına alır. Federasyon, Diyarbakırsporlu taraftarların yaptıklarıyla uğraşırken, İstanbul'da olanlara gözünü kapatamaz. Eğer ortam güvenlikten uzaklaşmış, insanların hırsı, birilerini öldürme sınırlarına gelmişse, bundan sorumlu kulüpler de cezalarını almalı.
Bu noktada "münferit" kelimesi kullanılabilir. Ama o zaman, Fenerbahçe de, Beşiktaş da, Diyarbakırspor kulübü de der ki; "Bizim statlarımızda yaşananlar da münferitti. Niye ceza verdiniz?"
Bu noktada Futbol Federasyonu'nun ve kurullarının da, kendilerinin "münferit" olduğunu ispatlama hakkı vardır.
Gürcan Bilgiç
Kapalı tribünden bir seyircinin üstüne çullananlar, "Allah yarattı" demeden vatandaşı aşağıya fırlattılar. Kavga nedir, tepki nedendir bilemem. Ama metrelerce aşağıya düşen kişinin felç tehlikesi yaşadığını, ölümden döndüğünü biliyoruz.
Bunları neden yazıyorum? Galatasaray taraftarının bu hareketine Futbol Federasyonu'nun ne ceza vereceğini, temsilcilerin raporlarında neler yazdığını, hangi yargı ve görgü üstünden hareket edeceklerini merak ettiğimden.
Şöyle ki; sanıyorum 3-4 sezon önceydi. Olimpiyat Stadı'nda Everton ile yapılan hazırlık maçında, tribündeki bir taraftarın, nereden ve kimin tarafından sıkıldığı belirlenemeyen bir kurşunla yaralanması nedeniyle, Fenerbahçe ligdeki ilk maçını seyircisiz oynadı. Levent Bıçakcı Federasyonu stat güvenliğinden kulübü sorumlu tuttu ve cezayı kesti. Tahkim de kaldırmadı.
İkinci örnek: Beşiktaş İnönü Stadı tribünlerinde, taraftar kavgasında, kalbinden bıçaklanan bir kişi maalesef öldü. Soruşturmalar bunun maçla ilgili olmadığını, taraftar gruplarının kendi aralarındaki bir hesaplaşma olduğunu tespit etti. Ama Federasyon bu konuda taviz vermedi.
Olay kulübün sorumlu olduğu bir bölgede gerçekleştiğinden, Beşiktaş üç maç seyircisiz oynama cezası aldı. Karara itiraz bile etmedi Yıldırım Demirören yönetimi. Tribün terörünü savunmamak adına sustular.
KURULLAR MÜNFERİT Mİ?
Verdiğim iki örnekteki olaylar ve ceza mantığı, Pazar günü Ali Sami Yen Stadı'nda yaşananları da kapsamına alır. Federasyon, Diyarbakırsporlu taraftarların yaptıklarıyla uğraşırken, İstanbul'da olanlara gözünü kapatamaz. Eğer ortam güvenlikten uzaklaşmış, insanların hırsı, birilerini öldürme sınırlarına gelmişse, bundan sorumlu kulüpler de cezalarını almalı.
Bu noktada "münferit" kelimesi kullanılabilir. Ama o zaman, Fenerbahçe de, Beşiktaş da, Diyarbakırspor kulübü de der ki; "Bizim statlarımızda yaşananlar da münferitti. Niye ceza verdiniz?"
Bu noktada Futbol Federasyonu'nun ve kurullarının da, kendilerinin "münferit" olduğunu ispatlama hakkı vardır.
Gürcan Bilgiç
