Galatasaray Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar, 22 Ekim'deki Olağanüstü Genel Kurul öncesi, GSTV'de Gün Ortası programına konuk oldu. Melisa Çizmeci'nin sorularını yanıtlayan İrfan Aktar'ın sözleri şöyleydi:
“YÖNETİM KURULU VE KOMİSYON SUNUM YAPACAK”
22 Ekim'deki toplantımız Olağanüstü Genel Kurul. Yıllık genel kurullarımızdan farklı. Gündemi sabit. Gündeme ekleme veya değişiklik yapılamıyor. Kulübümüzün çok önemli konusu olduğu için etraflıca görüşülüp oylamaya gidilecek. Açılıştan sonra Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu'na söz verilmesi icabet eder. Konuyla ilgi genel kurul üyeleri bilgilendirilir. Burada farklı bir uygulama olacak. Bilgilendirme sonrası Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ ile yapılmış olan bir protokol var. Seçilmiş bir de 7 kişilik komisyon var. Bu komisyonun kurulmasındaki esas sebep, Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ halka açık bir şirket. Büyük hissesi TOKİ'ye ait. Devletin büyük hissedar olduğu bir şirket. Halka açık olduğu için kulübümüzle yapılan protokolün gizli kalmasında mutabık kalınmış. 7 kişilik komisyon bu protokolü aldı ve inceledi. Yönetim Kurulu'nun sunumundan sonra komisyon da bir sunum yapacak. Kanaatini açıklayacak. Sonra da üyeler konuyu değerlendirip oylamaya gidilecek.
“ENİNE BOYUNA GÖRÜŞÜLECEK”
Normal olarak bizim üyelerimiz önemli konuları yakından takip eder. İlgileneceklerini ve katılacaklarını zannediyorum. Çünkü önemli bir proje ve enine boyuna görüşülerek neticeye bağlanması lazım.
"TEKRARLAMA HAKKIMIZ YOK"
Genel kurulun esas konusu yapılmış protokolün değerlendirilmesi. Başkan Dursun Özbek, Divan Kurulu'ndaki sunumunda da ifade etti. Kulübümüzün şu anda içinde bulunduğu durumlara bir daha düşmemesi için kriterleri tespit etmek için komisyon kurmuş. O komisyon vasıtasıyla önümüzdeki aylar içinde yapılması gereken tüzük tadil kongresi var. Beli maddelerin konulmasını başkan ısrarla takip ediyor. Bizim kulüp olarak borçlanmaya başlamamız 1996, 1997 civarıydı. Bu seviyeye gelmemiz bizim eksikliğimiz, hatta hatamız. Bu hatayı gayrimenkullerle sıfırlayabiliyorsak bundan sonra benzer hatayı tekrarlama hakkımız yok. Başkanın bunu da tüzükle bağlama hakkını makul görüyorum.
"MALİ DURUM İYİ OLMAZSA..."
Mali yapınız düzgün değilse arzu ettiğiniz transferleri de yapamazsınız. 'Mali durum iyi değil' dedikodusu yayılmışsa yıldız sporcular sizinle çalışmak istemiyorlar. Başkan bu mali bağımsızlık konusunda haklı. Vereceğiniz teminatlar belli bir sınıra ulaşmışsa başka çözüm üretme mecburiyetiniz var. Gayrimenkul değerlendirme konusu 5 dakikalık bir iş değil. Adnan Polat dönemine teşekkür etmemiz lazım. İmar durumu yoktu. O arazinin imar durumu olmadan vasfı yoktu. Bilhassa Işın Çelebi arkadaşımızın çok emeği var. İmar durumu çıkarıldı. İmara bağlı olarak proje hazırlandı. Projeyle ilgili de önemli miktarda harç yatırıldı. O para sokağa gitmiş değil. İmar onayının çıkmasıyla arazi değerlendi. O günün şartlarıyla yapılan çalışmalarda alınan iki teklifin biri kabul edilebilir değildi. İkincisi ise çok uzun vadeliydi, olmadı.
"DEVLET ETKİSİ ŞART"
Ünal Aysal döneminde gazete ilanı çıkıldı ancak gerekli talebi görmedi. Herkesin çalışması oldu. Başkan da kendi dönemindeki çalışmasını Emlak Konut ile yapmayı uygun gördü. Daha önce Ünal Aysal döneminde ben bir komisyon kurmuştum. O komisyonun sonuç bölümünde bir gayrimenkul geliştirme işlemi yapılacaksa devlet müesseselerinin dahil olduğu bir grupla olmasını tavsiye etmiştim. Doğrusu da bu. Şöyle hatırlatalım; Emlak Konut ve TOKİ'nin devletten aldığı bir yetki var; imar planını düzenleme yetkisi. Bu önemli bir yetki. Mesela Florya'daki arazi ile ilgili imar planı düzenleme işine siz başlasanız benim ömrüm yetmez. Uzun bir prosedürü vardır ve değişmesi zordur. TOKİ veya Emlak Konut vasıtasıyla değişiklik mümkün olabilir.
"BEYAZIT ELEŞTİRİLMİŞTİ"
Divan Toplantısı'nda başkanın açıklamalarını herkes olumlu buldu. Riva arazisini satın alan Selahattin Beyazıt'ın da bu toplantıya katılması çok anlamlıydı. Oğuz İmregün hocamız arazinin alınışıyla ilgili bir anekdot anlattı. O dönem için büyük eleştiriler yapıldığını hatırlıyorum. 'Ne işimiz var dağın başında, futbol takımına takviye yapalım' denmişti.
"UNIQ UYGUN BİR SALON"
"Genellikle Lütfi Kırdar'ı kullanıyorduk. Ancak o salon ile ilgili talep fazla olduğu için fiyatlar artmış. Randevu almak da başlı başına problem. Haliç Kongre Merkezi'nde bir kısım sorunlar varmış. Kulüp gerekli araştırmayı yaptı ve UNIQ'e karar verdi. Büyük otopark imkanı olan, ulaşımı zor olmayan, fiziki şartları iyi olan bir salon. Bizim toplantımız için de yeterli olacaktır."
"GALATASARAY İÇİN HAYIRLI OLSUN"
Üyelere mesajım; katılımın iyi olması... Önemli konu, gereksiz detaylara takılmadan usulüne uygun şekilde, Galatasaray değerlerine yakışan şekilde görüşülsün tartışılsın ve nihai oylamaya gidilsin. Her şey Galatasaray için hayırlı olsun.
"FABRİKA AYARLARINI BOZMAMAK LAZIM"
Antalyaspor maçında stadımız dolduğunda çok keyifliydi. Bu oyuncuları da olumlu etkiliyor. Kulübümüzün belli fabrika ayarları var. Bu ayarlarda da şöyle detaylar var. Florya'daki futbol bölümümüze yönetim kuruludan yetkili bir isim ayırmışız. Benim delikanlılık dönemimde Turgan Ece vardı... Sonraları Ergun Gürsoy, Yurdaşen Karahasan, Ali Dürüst... Şu anda Levent Nazifoğlu bu işi üstlendi. Böyle bir yönetim tarzı olmadan oradaki birbirine bağlı aile havasını sağlamamız kolay olmuyor. Zira oranın münferit dertlerimiz olabiliyor. Orayı dengeleyen toparlayabilen bir insana ihtiyaç her zaman var... Üstelik Levent Nazifoğlu Başkan dursun Özbek'e karşı listeden aday olmuş bir arkadaşımızdı. Başkan rica etti. Zira seçim, seçim günü biter. Aynı şey Alp Yalman Başkan için de geçerli. Sportif AŞ'den girerek, konuyu yakın takibe alarak başarıya katkıları oldu. Fabrika ayarlarını bozmamak lazım.
"RİEKERİNK BEY..."
Politik davranmak da bir yol ama Levent Nazifoğlu'nun şeffaflık politikası doğru. Transfer haberlerini ben de okuyorum. Her zaman yüzde 100 isabet sağlayamazsınız. Antrenörü devam ettirmekle doğru yaptıklarını görüyoruz. Hem iyi niyetli hem de futbolcularla iletişimi iyi olan bir karakteri var. Adnan Polat, Rijkaard'ı getirmişti. Barcelona'da harikalar yaratmıştı ama bizde olmadı. Ülkenin felsefesine ayak uyduramadı. Şu anda Riekerink Bey'in başarısının devamını ümit ediyorum. Bruma ise Fatih Terim döneminde acemiydi. İspanya'ya giderek tecrübe kazandı. Şimdi maşallah kendisini geliştirmiş ve futbolunu olgunlaştırmış. Ciddi bir transfer olarak bize geri döndü açıkçası.