Cevap: Karl Heinrich Marx'ın Felsefesi
Güzel bir konu, belki edepli bir tartışma dönüyordur diye bir bakayım dedim, insanlar deyim yerindeyse saçmalamış. Neyse, cehalet halkımızın kronik sorunu. Bilenle bilmeyeni tartışma adabıyla birbirinden ayırmak kolay oluyor.
Birincisi Marx'ın felsefesini ardıllarının hiçbiri üzerinden tartışamazsınız. Aynı Mustafa Kemal'i Deniz Baykal üzerinden tartışamayacağınız gibi.
Marx kimdir, ne ön görmüştür? Neleri yanlış neleri doğru konuşmuştur? Buna bakmamız gerekiyor. Daha doğrusu çoğunuz bakmadan yorum yapacak ama ben gene de fikrimi belirteyim.
Karl Marx dediğimiz adam bilimsel sosyalizmin kurucusudur. Sosyalizm= Marksizm gibi görenler çok keskin bir şekilde yanılıyorlar. Örneğin ben de bir sosyalistim ama Marksist değilim. Karl Marx dediğiniz adam David Ricardo'nun emek-değer teorisini geliştirerek ekonomi bilimine önemli katkılar sağlamıştır. Kendisi kapitalist sistemi yeterince çözümleyebilmiş bir insandır. Ekonomik rol değişimini tarihsel materyalizm ile açıklamış ve bu dönüşümün son kertede zorunlu olarak komünizme varacağını öngörmüştür. Ben onun bu fikirlerine kesinkes katılmaktayım. Bu onun ekonomik yönüdür, bir de olayın siyasi boyutuna bakmamız gerekiyor.
Aynı burjuvaların aristokratları devirdiği gibi, işçi sınıfının da burjuvaziyi alt ederek sınıfsız bir topluma ulaşacağını belirtir. Bunun içiç "proleterya diktatörlüğü" diye bir ön aşama öngörmektedir. Yeterli meta birikimi sağlandığı ve karşı-devrim riski sıfıra indirildiği zaman proleterya diktatörlüğü kendi kendisini söndürecek ve sınıfsız topluma geçilecektir. En azından onun öngörüsü bu şekildedir. 1. Enternasyonalde anti-otoriteryen sosyalistlerle Marksistler arasındaki temel çatışma budur. Anti-otoriteryen sosyalistler, günümüz söylemiyle anarşistler, proleterya diktatörlüğüne karşı çıkmakta ve her türlü devlet oluşumunun insanı köleliğe götüreceğini savunmaktadır. Bakunin ve Marx arasında çıkan tartışmalardan dolayı çeşitli hile hurdalarla anarşistler enternasyonalden atılmış ve enternasyonal başka bir yere taşınmıştır. Zaten bu da 1. enternasyonalin bitmesine neden olmuştur.
Gelelim Lenin'e. Lenin üzerinden Marx'ı eleştiremezsiniz; çünkü Lenin "öncü parti" kavramını ortaya koyup proleterya diktatörlüğü değil "işçi partisi diktatörlüğü" kurmuştur. Yani onun felsefesini kendisine göre basitleştirmiş ve pratikleştirmiştir. Her ne kadar öncü parti kavramını ben de saçma buluyor olsam da Lenin'e mahalle kahvehanesi ağzıyla saydırabilmeniz için kırk fırın ekmek yemeniz gerekiyor. Kurtuluş Savaşı sırasında Sovyet Rusya'nın Türkiye'ye olan silah desteği olmasa o savaş zor kazanılırdı; ama sizi yadırgamıyorum. Türkiyede "komünizm" denilince, "la bunlar karılarını paylaşıyor laaa" dan daha ileri entelektüel bir birikim görebilmiş değiliz.
Okuyup öğrenin, ondan sonra konuşun. İnsan bilmediği konu hakkında konuşunca çok komik durumlara düşer ama kendisi bunun farkında olmaz.
Saygılarımla.