mal nedir? | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

mal nedir?


—Huk. Mallar, “taşınır" ve "taşınmaz" olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Taşınır mal, değer ve niteliğine zarar vermeksizin bir yerden başka bir yere taşınabilen eşyadır. Bu yer değiştirmenin eşyanın kendi hareketinin sonucu olması (örneğin hayvanlar) ya da başka bir etkenle meydana gelmesinin önemi yoktur. Niteliği ve değeri değişmeden taşınabilen her şey, taşınır mal sayılır. Örneğin otomobil, radyo, kitap vb. taşınır mallardır. Taşınmaz mal ise arsa, ev gibi bir yerden başka bir yere götürüle- meyen eşyadır, icra hukuku, gemileri de taşınmaz mal sayar. Hukuk alanında, taşınır ve taşınmaz nitelikteki, fiziksel varlıkları olan eşyaların dışında, mal sayılan kimi haklar da vardır. Bunlara maddi olmayan mallar denir (fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar).

Mal ayrılığı


Eşler, sözleşmeyle mal birliği ya da mal ortaklığı rejimlerinden birini kabul etmemişlerse uygulanan, genel ve yasal mal rejimidir. Bu rejimde malların mülkiyeti, gelirleri ve yönetimi mala sahip olan eşe aittir. Kadın, mallarının yönetimini kocasına vermişse, evlilik süresince hesap sormaktan vazgeçmiş ve mallarının tüm gelirini, ev giderlerine karşılık olarak, ona bırakmış sayılır. Eşlerden her birinin mallarının gelirleri ve kendi kazançları kendilerinin olur (Türk med. k. md. 189). Koca, aile giderlerine karısının uygun bir ölçüde katılmasını isteyebilir.

Mal birliği


Eşlerin ancak sözleşmeyle seçebilecekleri bir mal rejimidir. Bu mal rejiminde eşlerin mahfuz malları dışındaki tüm mallar ve bunların gelirleri, birliğe girer. Birlik mallarını koca yönetir ve yönetim giderleri ona düşer. Kadının, ancak evlilik birliğini temsildeki yetkisi oranında yönetim yetkisi vardır. Mal birliği rejiminde eşlerden her biri birliğe giren malların sahibi olarak kalırlar; bu sistemde karı koca arasında mülkiyette ayrılık esası kabul edilmiştir. Ancak yasaya göre koca karısının kişisel mallarından yararlanma hakkına sahiptir (Türk med. k. md. 197). Mal birliği rejimi eşlerden birinin ölümü, boşanma, evliliğin feshi, başka bir mal rejiminin benimsenmesi nedeniyle sona erer.

Mal ortaklığı


Eşlerin sözleşmeyle kabul edebilecekleri bir mal rejimidir. Bu rejimde eşlerin mahfuz malları dışındaki kişisel malları ortak bir servete dönüşür. Bu rejimde eşler, ortaklık mallarının ve gelirlerinin ortaklaşa sahibi olur ve hiçbiri kendi payına tek başına tasarruf edemez. Eşlerin tüm mallarını ve gelirlerini kapsayan mal ortaklığı rejimine, genel mal ortaklığı rejimi denir. Kimi malların ortaklık dışında kalması kararlaştırılabilir. Bu duruma da sınırlı mal ortaklığı adı verilir. Bir malın ortaklığa girmediğini iddia eden eş, bunu kanıtlamak zorundadır. Ortaklık mallarını koca yönetir. Yönetim giderleri ortaklık mallarından ödenir. Kadın, evlilik birliğini temsildeki yetkisi oranında yönetim hakkına sahiptir. Karı ve koca, olağan yönetim işleri dışında, ortaklık mallarına ancak elbirliğiyle ya da birbirlerinin onayını alarak tasarruf edebilirler (Türk med. k. md. 213).

Mal varlığı


Mal varlığı, hukuksal bir bütündür. Bu bütünü oluşturan haklar ve borçlar değişebilir, ancak mal varlığının bütünlüğü bozulmaz. Bir mal varlığı bütün olarak hakkın konusu olmaz. Mal varlığı içindeki çeşitli haklar onun aktifini, borçlar da pasifini oluşturur, ilke olarak, herkesin ancak tek bir mal varlığı olabilir. Mal varlığı yalnızca parasal değeri olan haklardan ve borçlardan oluşur. Kişilik hakları gibi, parasal değeri olmayan haklar, manevi yükümlülükler mal varlığına girmez.

—ikt. iktisatçılara göre, bir malın başlıca niteliği yararlığıdır; başka bir deyişle, bir gereksinimi karşılama yeteneğidir. Dolayısıyla bir nesne, ancak onunla karşılanabilen gerçek ya da potansiyel bir gereksinim varsa mal sayılabilir. Bir nesne, ona gereksinim olduğu ya da olacağı düşünüldüğü için satın alınır.

Malların sınıflandırılması önce kıtlık (nedret) kavramına dayanır. Çünkü, yararlanılabilecek malların sınırlı sayıda olmasına karşılık, gereksinimler sınırsızdır. Kıtlık kavramı iktisadi etkinliğin temelidir: kıtlık olmasaydı, iktisat bilimi de olamazdı. Sonuç olarak, yararlanılabilme derecesine göre mallar, serbest mallar ve kıt (nadir) mallar olarak ikiye ayrılırlar. Serbest mallar, her bireyin, hiçbir fedakârlık seçeneği karşısında kalmaksızın istediği kadar ve dilediği gibi kullanabileceği kadar bol miktarda doğada bulunabilen mallardır. Bunun klasik örneği hava ve sudur; her ikisi de yaşamsal gereksinimleri karşıladıkları halele, iktisat bilimi için hiçbir önem taşımazlar. (Bununla birlikte, havayla suyun kirlenmeleri durumunda, bunların serbest mal olma niteliğini yitirip yitirmedikleri sorusu haklı olarak sorulabilir.) Bir mal, belli bir gereksinimin tam olarak karşılanmasına elvermeyecek ölçüde bulunabildiği zaman kıt mal olmuş demektir. Aynı şey, bütün mallar için geçerlidir, çünkü hepsi de ancak başka mallarla mübadele edilerek elde edilebilirler. Öyleyse malların üretiminin belli bir maliyeti vardır: hacimleri, gereksinimlere oranla yetersizdir, iktisadi çözümleme, yalnızca bu tip malların ortaya koyduğu sorunlarla uğraşır.

Kıt malları iki gruba ayırabiliriz:
  1. tüketim mallan: kullanım sonucu tükenen bu mallara bazen dolaysız mallar da denir (yiyecek, giyecek gibi);
  2. üretim malları: dolaysız ya da dolaylı malların üretimine yönelik olduklarından bunlara dolaylı mallar ya da donatım mallan da denir.
Bu temel ayırım, sermaye, yatırım, değer, üretim ve çevrimsel dalgalanmalar kuramlarının esasını oluşturur.
Malların kullanım süresini göz önüne alan başka bir sınıflama daha ileri sürülmüştür. Bu görüş açısına göre, ilk kullanımları sonunda yok olan mallara dayanıksız tüketim malları adı verilir. Yiyecek maddeleri bu tür mallardandır Az ya da çok uzun bir kullanım sûresi sonunda yok olan mallar ise (otomobiller ev aletleri) dayanıklı ya da yarı dayanıklı tüketim malları adını alır, iktisadi büyümeme göstergesi dayanıklı ya da yarı dayanıklı malların çoğalması olduğuna göre, bu kategori iktisadi çözümlemede büyük bir önem kazanmıştır.

Nihayet, mallar, kendi aralarındaki ilişkilere göre, tamamlayıcı ya da ikameci olurlar. Tamamlayıcı malların talepleri bir biriyle bağlantılıdır: otomobil talebiyle tekerlek lastiği talebi gibi, ikameci malların talepleri ise ortak ya da birbirinin yerini alabilir niteliktedir: tereyağı talebi ile margarin talebi gibi. Bu son durumda, söz konusu mallardan birinin sağladığı tatminle ötekinin sağladığı tatmin eşdeğerdedir.

Kamu malı


Temelde bölünmez bir talep konusu oluşturması bakımından kamu malı, özel maldan ayrılır. Gerçekten de, kamu malı için hiçbir zaman salt bireysel ya da özel bir tüketin söz konusu olamaz; tam tersine kamu malı ancak az ya da çok ortak tüketirjPteiçimlerine konu olabilir.

Kamusattiğın çeşitli dereceleri vardır: örneğin bir yol sözkonusu olduğunda bu nitelik fazla belirgin olmayabilir, çünkü her kişinin ondan sağladığı yarar, onu kullananların sayısından bir ölçüde bağımsızdır; ama, milli savunma söz konusu olduğunda bu nitelik kendini açıkça gösterir (toplum üyelerinin hiçbiri, bu konuda verecek hiçbir şeyi olmasa ya da vermeyi reddetse bile, milli savunmanın nimetlerinden yararlanmaktan yoksun bırakılamaz). Çağdaş ekonomik çözümleme, kamu mallarının temel niteliğinden dört özellik çıkarmıştır. Birincisi, kamu malı, kullanıcısı çok olan bir üründür: nitekim, bir hizmet biriminin bir kişiye arzı ile aynı hizmet biriminin başka kişilere de arzı, ortak ürünler ya da hizmetler arzı oluşturur; bir hizmet biriminin üretilmesi, bu hizmetin potansiyel kullanıcılarının sayısı kadar ortak hizmetler yaratır. İkincisi, kamu malı artan randımanlı bir üretim sürecinden doğar: kamu hizmetleri arzının bölünmez nitelikte olması nedeniyle, bir hizmet birimi bir kere üretildi mi, bir kimsenin yapacağı fazla tüketim, öteki kullanıcıların yararlanabilecekleri hizmet miktarında aynı ölçüde bir azalışa yol açmaz (yeter ki, kamu malının kapasitesinde bir azalma olmasın). Radyo ve televizyon yayınları buna örnek gösterilebilir, Üçüncüsü, kamu malı, piyasa tarafından dışlanma ilkesinden etkilenmez. Kamu malı bir kere üretilip kullanıma arzedildikten sonra, herkesin emrinde demektir; hiç kimse onu kullanmaktan alıkonulamaz: klasik fiyat tespiti mekanizmasıyla, tüketicilerden bir bölümünün bu malın kullanımından dışlanmasına olanak yoktur. Onun için, dördüncü olarak, bazı tüketicilerin fiyat yoluyla kullanımdan dışlanmasının olanaksız olduğu durumlarda, kamu malları, onları kullananlarca ortaklaşa tüketilebilmeleri nedeniyle, büyük ölçüde dış etkilerin doğmasına yol açarlar.

Devlet tarafından sağlanan belli başlı hizmetler, katıksız kamu hizmetiyle, piyasa ekonomisi alanına ilişkin mal ve hizmetler arasında aracı görünümündedirler. Bazen karşılıksız, bazen de bir bedel karşılığında sunulan bu mallar, bölünebilen ve bireyselleştirilebilen bir tüketime konu olabilirler. Bundan başka, çağdaş iktisat kuramı, devlet halinde örgütlenmiş bir toplulukta, bireylerin bir arada yaşamalarının, salt piyasa ekonomisi çerçevesi İçinde yer alan menfaat hareketlerinden kaynaklanmayan bazı özgül kamusal gereksinimlerin doğmasına yol açtığını da kabul etmektedir. Bu gereksinimlerin giderilmesi, devletin vesayetini gerekli kıldığı için, bu gereksinmeleri karşılayan mallara da, “vesayet malları" adı verilir. Bu gereksinimlerin karşılanması, devletin zorlayıcı müdahalesine konu olabilir. Öyle ki, devlet, tüketimin gemlenmesi gerektiği hallerde kamu malının fiyatı ya da piyasaya arz edilen miktarı üzerinde değişiklik yapabilir (alkollü içkilerde olduğu gibi) ya da, ortak tüketim söz konusu olduğunda, mal ve hizmetlerin üretim ve kullanımını doğrudan doğruya denetimi altına alabilir (zorunlu öğretimde olduğu gibi.).

Mal varlığı


Özel kişilerin mal varlığı içine giren türlü öğeler nesnel yapılarına göre sınıflandırılabilir. Bu durumda mal varlığı şunlardan oluşur: taşınabilir (menkul) öğeler (dayanıklı mallar, makineler), taşınmaz (gayrimenkul) öğeler (araziler, bina ve tesisler), mali öğeler (banknot, çek, poliçe, her türlü borç senedi gibi parasal bir nitelik taşıyan bir itibari değeri; ya da anonim şirket pay senedi, belli bir getirisi olan tahviller gibi bir gerçek değeri temsil eden senetler), maddi olmayan öğeler (kira hakkı, serbest meslekte bulunanların müşteri çevresi). Öte yandan, işlevlerine göre de şöyle bir sınıflandırma yapılır: ev hizmetlerinde kullanılan mallar (asıl ya da geçici ikametgâh olarak kullanılan konutlar, dayanıklı ev eşyası), mesleki kullanım malları (kişisel işletme durumunda, işletmenin işleyişine ayrılan gerçek malların; öteki durumlarda da işletmeyle ilgili mali ya da maddi olmayan öğelerin tümü), gelir sağlayan mallar (sahipleri tarafından, belirli bir bedel karşılığında, kullanıcılara kiraya verilen malların tümüyle, bir gelir [faiz ya da kâr] getiren mali öğelerin tümü), tasarruf ya da spekülasyon ya da giderek bir yardım ve hayır işlevi gören mallar (kullanımı ücretsiz olarak başkalarına bırakılmış konut gibi).

—Mil. muhs. Doğal mal varlığı. Bunun muhasebesi iki amaca yöneliktir:
1. Kavramsal düzeyde amaç, refahı değilse bile serveti yalnıza milli hasılaya göre ölçen milli muhasebe sistemlerinin ortak kusurunu düzeltmektir. Gerçekten de, doğal mal varlığı adı verilen ve yenilenmesinin olanaksızlığından ya da onarılamazcasına hasara uğramaya elverişli olmasından ötürü özel bir değer taşıyan sermaye sözkonusu olduğunda, "akım” türünden verinin yerine, tam tersine, "stok" türünden bir değerlendirmenin konulması gerekir.
2. işlemsel düzeyde ise amaç, karar vericileri, mal varlıkları konusundaki sorumluluklarını kavramalarına yardımcı olabilecek ve tercihlerine, özellikle de doğal mal varlığı konusunda kural olduğu üzere uzun vadeli tercihlerine ışık tutabilecek bir aletle donatmaktır.
Kaynak: Büyük Larousse​
 
Üst Alt