Aslantepe'nin açılmasına 1 haftadan daha kısa bir süre kala eski Gençlik Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay'dan ilginç açıklamalar geldi.
Atalay, Seyrantepe'yi devletin yaptığını, Şükrü Saracoğlu'nun ise kimsenin katkısı olmadan Fenerbahçe kulübü tarafından yaptırıldığını ifade ederken, "O stat Fener'in hakkı" dedi. İşte Atalay'ın Hürriyet Gazetesi'ndeki röportajı:
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, “G.Saray’ın stadını devlet yaptı, biz de devletten bazı taleplerde bulunabiliriz” demişti. Bununla bağlantılı olarak Fenerbahçe Kulübü’nün, Şükrü Saracoğlu Stadı’nın arazisini satın alma girişimleri var. Fenerbahçe’ye bu konuda bir ayrıcalık sağlanmalı mı?
Fenerbahçe, stadyum konusunda haklı. Yaptığı yatırımı ödüllendirmek için onlara ekstra muamele yapmak gerekir. Kulüpleri daha üretken hale getirmek lazım. Devletin arazileri ne kulüplere ne de kişilere peşkeş çekilmemeli. Fenerbahçe Stadı’nın devlete bir kuruş yükü olmadı. Fenerbahçe Kulübü, stadını kendi yaptığı için harcadığı para arazinin fiyatından düşmeli. Ama Galatasaray, stadını devlete yaptırdığı için arazinin fiyatı normal seviyede olmalı. Bir kuruş para harcamadığı bir stat için Galatasaray’a ayrıcalık tanınabilir mi? Tabii ki tanınamaz.
YASA ÇIKARMAK YETMEZ"
Yeni Sporda Şiddeti Önleme Yasası’nın başarılı olacağına inanıyor musunuz?
Her Bakanlar Kurulu toplantısında vazgeçilmez 3 madde vardır; şiddetle, ırkçılıkla ve haksız rekabetle mücadele. 2004 yılında ilk defa Sporda Şiddeti Önleme Yasası çıkarıldı. Bu yasa layıkıyla uygulanabilseydi yeni bir yasaya ihtiyaç duyulmazdı. Sadece şike ve teşviki suç sayan 1-2 ek madde gerekirdi.
"BEŞİKTAŞ DIŞINDAKİLER ÇÖKÜŞTE"
Futbolumuzun geriye gittiğini savunanlara katılıyor musunuz?
Türkiye’de futbol ekonomisi çok bü-yüdü. Özerklik futbolumuzu daha da geliştirdi. Çalışmalarımız sırasında şunu gördük; Avrupa’daki Türkler futbolu ezilmişliğe karşı bir başkaldırı ve para kazanma yöntemi olarak görüyor. Son dönemde Beşiktaş haricinde hem kulüp hem de milli takımlar seviyesinde Avrupa’da çöküş yaşandı. Ama bu, ileride başarılı olmayacağımız anlamına gelmez.
Antrenör bazında ne durumdayız?
Bazı branşlarda Avrupa’yı yakaladık. Sudan’dan, “Bize antrenör gönderin” teklifi geldi. İyi olduğunuz branşlarda daha zayıf ülkelere destek olmak bir devlet politikası olmalıdır. Çünkü o ülkeler de yarın başka organizasyonlarda size destek verirler.
Futbol Federasyonu Başkanlığı’na aday olma gibi bir düşünceniz var mı?
Benim bu konuda bir çalışmam yok. Yıllarca Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü yapan bir kişi olarak spora emeğimiz geçti. Türkiye’yi spor ülkesi yaptık. 200 bin lisanslı futbolcu vardı, 450 bine çıktı. Türkiye liglerinin isim hakkının satılmasını sağladık, sponsorluk yasası çıkardık, İddaa’yı çıkardık; hem kulüpler hem de devlet büyük para kazandı. Böylelikle kulüplerle aramda sevgi saygı oluştu. Geçmişte Futbol Federasyonu Başkanlığı teklif edildiğinde kabul etmedim. Yıllardır sayın Başbakanımız’a bağlıyız. Federasyon Başkanlığı’na kimin geçeceğine karışmaz. Bizimle ilgili bir şey olursa teknik direktörümüz Başbakan’dır. O nerede oyna derse orada oynarım. Görevli federasyon varken ‘adayım’ diye ortaya çıkmam doğru olmaz.
"YABANCIDA SINIR OLMAMALI"
Futbolda yabancı kontenjanı çok tartışılıyor. Sizce sayı sınırlaması konmalı mı?
Yabancıyı yasaklayamazsınız. Avrupa Birliği’ne adayız; ama İngiltere’de uygulanan sistem gibi ‘kaliteli yabancıları getirecek bir sistem uygulamalıyız’ derseniz kimse size bir şey demez. Bunun yanında mutlaka gençleri yetiştirecek sistemi kurmak gerek. 16 bin antrenör var. Fazla görünebilir ama bu sayı az. Her ilçede bu ülkenin yapılanması gerek.
Kaynak: Hürriyet
