Beşiktaş dünyanın en primitif oyununu olabilecek maksimum verimle oynuyor. Savunmaları kötü, yerleşimleri kötü ama 30 küsurluk 3 savunmacılarıyla canla başla oynuyorlar. Karius da bir Muslera olmasa da en azından Altay kadar yakmıyor takımını. Hücumda da ekstra bir şey aramadan ya Burak'a savunma arkası top atıyorlar ya da Caner'le gevelemeden orta açıyorlar. Burada esas nokta sadece orta yapmak değil yukarıda arkadaşın da söylediği gibi en az 4-5 oyuncuyla ceza sahasına girmek. Ki Elneny yerine Doğukan sağlıklı olsa bu oyuncular sayısı bir daha artacak. Bizde bu özellikte topçu yok, bu planda hücum yok. Beşiktaş belki futbolun en temel planını oynuyor ama çözümü basit de olsa bir planla oynuyor. Bizde ne plan var, ne program. Ne santraforun kafaya bir top indirebiliyoruz, ne ceza sahasına sürpriz oyuncu sokabiliyoruz, ne savunma arkasına top atabiliyoruz. Üstüne üstlük şu eksik kadroyla bile bunlardan kaliteli olmamıza rağmen mücadele konusunda da sallantıda Beşiktaş'ın fersah fersah gerisindeyiz. Beşiktaş her şartta kağıt üzerinde kalitede bizden geride ama takım olma hususunda bizden 2-3 gömlek üstte olduklarını kabul etmek gerek. Biz o kaliteyi bir zahmet mücadeleyle birleştirirsek fark yaratabiliriz yoksa kıçını yırtan, sürekli deneyen, yetersiz de olsa zorlayan takım, her iç saha maçına 3 puan için favori başlayan bir büyük takımsa hele bizim üstümüzde bitirecektir yarışı. Biz maçın en kritik anında altıpasta Muslera'yı rakip santraforla karşı karşıya bırakırken heriflerin 34'lük beki 93'te maçın kaybedileceği pozisyonda 50 metre depar atıp kendi kalesinden top çıkartıyor. Bu bile aradaki mentalite farkını net şekilde ortaya koyuyor.