Sneijder’in Yeni Kitabı ve Galatasaray Hakkında Yazdıkları | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Sneijder’in Yeni Kitabı ve Galatasaray Hakkında Yazdıkları


Daha bitmedi. En güzel kısım, ve en ilgimizi çekecek kısmı daha yazacam. Kitabı alıpta okumak isteyen okumasın. Spoiler içerir.

Sizin için tercüme etmeye çalıştım en doğru şekilde. Hatalar vardır illa ki, kontrol edemedim yazıyı.

sayfa 121:



Benim Istanbul’la ilk tanışmam inanılmazdı. Kaotik bir ortamın oluşabileceğini öncesinden tahmin etmiştim fakat bu kadarını beklemiyordum. Hava trafiğini bir süreliğine kapattılar, çünkü iniş pistinde Galatasaray taraftarları yürüyordu ve bu yüzden bizim bulunduğumuz özel uçak iniş yapamıyordu. Içerde ve dışarda 20.000 G.Saray taraftarı beni bekliyordu, bulunduğumuz özel aracın üstüne çıkan taraftarlar vardı. Binlerce taraftara sarıldım o gün. 4.5 sene oynadım Galatasaray’da. Herkes benim çok kısa bir sürede oradan ayrılacağımı düşünüyordu. Kariyerimin, Inter’den sonra Galatasaray’a transfer olarak bittiğini düşünenler vardı.



Mükemmel bir hayat yaşadık Türkiye’de. Insanlar inanılmaz sıcak davrandı. Çok güzel bir yaşantımız vardı ve Türkler bizi hiç kıskanmadı. Bizim için her şeyi yapıyorlardı, ve bunu benim yeteneklerimden (şans eseri) dolayı yapıyorlardı. Tanıdığımız, tanıştığımız binlerce Türkler cana yakın insanlardı. Hepsi çok çalışkan insanlar, samimi ve dürüst insanlar. Ve ben bu özelliklerini seviyorum, siyaset ile ilgili hiç ilgim yok.



sayfa 122:



Ve Beşiktaş stadında yaşanan patlama sonrasında, beni cumhurbaşkanın da olacağı, özel bir maç için davet ettiler, Beşiktaş stadında. Ben bu teklifi geri çeviremezdim. O zaman böyle düşünüyordum, ve şu an da hâlâ aynı şekilde düşünüyorum.



Reina’ya yapılan saldırı adeta bir katliam idi. 39 kişi hayatını kaybetmişti. Korkunç. Yolanthe ve ben sıkça ziyaret ederdik Reina’yı. Sahibi bizi orada yılbaşını kutlamamız için bizi davet etmişti. Ama o yılbaşında Miami’deydik, ocak ayının ilk haftasında kupa maçımız vardı, fakat kupa maçı daha öncesinde ileri bir tarihe ertelenmişti, ve bu yüzden Miami’ye gitme şansı doğdu bizim için. Belki de böyle bir şey olmasaydı o geceyi Reina’da geçirirdik. Özel maç için her takım 2 oyuncusunu gönderdi. Galatasaray adına ben vardım, çünkü organisatörlere göre en popüler isim bendim. Bende bir yabancı futbolcu olarak gerçekten kendimi Türk gibi hissettiğimi ifade ettim. O insanlarla (Türkler) kendimi bir bütün hissediyordum. Sonuçta bu masum insanlar bu saldırıları istemedi, bende bu insanlar için bir şey yapmalıydım. Türkiye bize her zaman çok iyi davrandı, Galatasaray’da öyle. ‘Sneijder özel maç teklifini red edip, lüks evinde hayatını sürdürecek mi’ Kesinlikle hayır! Ve bir gün bile pişman olmadım. Bana bir suç işlemişim gibi davrandılar Cumhurbaşkanı Erdoğanın elini sıktığım için.



sayfa 123:

Aniden gelişen bir olaydı. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı yanımda durdu, ve birbirlerimizin elini sıktık. Ben sadece insanlara olan sevgimi, saygımı göstermek istedim. Insanlar bunu yadırgayabilir tabi, ama bu benim umrumda bile değil. Cumhurbaşkanını bugün tekrar görsem, yine elini sıkarım. Kaldı ki Türkiye ve Hollanda arasında ki o siyasi sıkıntısı o zamanlar söz konusu değildi.



Hemen hemen bir sene sonra, mart ayında, Umut Bulut travmasını yaşadık. Bir kaç oyuncuyla fizyoterapist odasındaydık. Televizyon açıktı, ve Ankara’da bir bomba saldırısının olduğunu öğrendik. Kemal Bulut, Umut’un babası, orada hayatını kaybetti. Umut adeta çıldırdı, deliye döndü. Ben de öyle. Kulüpte her zaman beraberiz sonuçta. Beraber seyahat ediyoruz, muhabbet ediyoruz. Ve ben de kadronun öyle sıradan bir oyuncusu değildim. Ve böyle bir şey olduğunda, bu seni inanılmaz etkiliyor ve sadece destek olmak istiyorsun. Bunun da siyasetle herhangi bir ilgisi yok. Bizim tam kadro olarak babasının cenazesinde bulunduk.



Sportif açıdan ilk başta Türkiye’de kendimi gösteremedim. Çok uzun zamandır Inter’de forma giymemiştim. Ve tam olarak hazır (fit) değildim. Ama insanlar beni görmek, beni izlemek istedi. Ve ben onlara da bir şeyler vermek istedim, bu yüzden sürekli küçük sakatlıklar yaşadım, ve her maçta forma şansı bulamadım. Fakat oynadığımda da kendimi ıspatlamak için elimden geleni yaptım.



sayfa 124:


O zamanlar 14 numaralı formayla oynuyordum. Brezilyalı Felipe Melo 10 numaralı formayı giyiyordu. Fakat yeni sezonda 10 numaralı forma benim olacaktı, bu benim sözleşmemde yazıyordu. Ama kendi performansımdan hala memnun değildim. Çok şükür Galatasaray’da çalışanlar ve görevliler bizim çok çabuk adapte olmamızı sağladı. Kendimizi hızlı şekilde kendi evimizdeymiş gibi hissettik. Önce mükemmel ‘Four Seasons Hotel’ ve daha sonra inanılmaz güzel olan Nişantaşında kaldık, Avrupa yakasında. Oyuncu grubu beni çok kısa sürede kendi aralarına aldı. Dil konusunda sıkıntı yaşıyordum, Türkçe zor bir dil, ama kendimi kurtaracak şekilde biliyordum. Zaten her zaman bir tercüman vardı yanımızda, Mert. Futbol’da, futbolcuların eğlenceleri hemen hemen her yerde aynıdır, bende bunu seviyorum, o soyunma odasını ve atmosferini seviyorum.



Sadece o trafik.. Bazen sadece 2 kilometre için bir saat bekliyordum! Sonrasında şoför ayarladı kulüp. Çünkü şehirde normal şekilde gezemiyordum. Inanılmaz kaotik, Istanbulun trafiği. Kulüp için bunu asla demem. Her şey mükemmel ayarlanmıştı. Yıllık ücretim 4.5 milyon euroydu. Bazen geç gelirdi, ama her zaman paramı yatırırlardı. Ve 8 kupa kazandık. 2 kere şampiyon olduk, 3 kere kupayı, ve 3 kere de Super Kupa’yı kazandık. Ve bu yolda bir çok teknik direktörle çalıştık..



Fatih Terim, Galatasaray’ın Imparatoru, dokunulmaz. Tam bir aile insanı aynı zamanda. ‘Evde sıkıntıların var mı, bana her şeyi her zaman söyleyebilirsin’ derdi. ‘Sana izin veriyorum. Bana mutlu olan, kendini iyi hisseden sporcu bir şeyler verebilir’. Sonra Türkiye Futbol Federasyonuna gitti.



sayfa 125:



Sonra Roberto Mancini geldi. Iyi bir hocaydı, ama sürekli transfer isterdi. Bunu çok sevmezler Türkiye’de. Sonra Cesare Prandelli, Türkiye’de Italyan futbolunu oynatmak istedi. Bu hiç bir şekilde yürümedi. Ayrıca yanına Italyan yardımcı hoca ve Italyan kondüsyoner alarak büyük hata etmişti. Galatasaray’da yardımcı hocanın her zaman Türk olması gerekiyor. Türkiye’de ve kulüpte işlerin nasıl yürüdüğünü o biliyor çünkü. Bir sonra ki hocamız, 2014 yılının sonunda, Hamza Hamzaoğluydu. Türkiye’de futbolcu ve hoca olarak şampiyon olan ilk yerli hocaydı. Bir önceki sezon da Türkiye’de yılın teknik direktörü seçilmişti. Bir sene sonra Mustafa Denizli geldi. Bize babamız gibi davranıyordu. Bizi çok seviyordu, biraz fazla bana sorarsanız. Odalarımızın kapılarını hafiften açık bırakmamızı isterdi. Bu şekilde birbirlerimle sohbet etmemizi istiyordu. Kendisi de gelirdi odamıza, bazen gece yarısı. Bunu her akşam yapardı Mustafa hoca. Ilk odama girdiğinde saat 23:30 civarındaydı. ‘Uyuyor musun’ diye sormuştu, ‘Evet’ diye cevap verdiğimde yinede bir yarım saat konuşurdu. Ikinci kez geldiğinde saat 00:15 civarındayı. ‘Biraz futbol konuşalım’ derdi. Sonrasında kapımı kitledim zaten. Bu sefer odamı telefonla arardı! Bu sefer de telefonun fişini çıkardım! Galatasaray’da çalıştığım son 2 teknik direktör Jan Olde Riekerink ve Igor Tudur idi. Igor Tudor benim gitmemi istiyordu. Her görevden alınan hoca sonrasında Claudio Taffarel kısa süreliğine geçerdi takımın başına.

sayfa 126:

Galatasaray’da kalecilik yapıp sonra kaleci antrenörlüğü yaptı. Çok zevk alıyorduk başımızda Taffarel varken. Bir partiydi. Relaxed.

Devamı gelecek. Ellerim yoruldu ve birazdan işe uğramak zorundayım. Istek olursa akşam gerisini yazabilirim.
 
405382553906839552.png
 
izi çok seviyordu, biraz fazla bana sorarsanız. Odalarımızın kapılarını hafiften açık bırakmamızı isterdi. Bu şekilde birbirlerimle sohbet etmemizi istiyordu. Kendisi de gelirdi odamıza, bazen gece yarısı. Bunu her akşam yapardı Mustafa hoca. Ilk odama girdiğinde saat 23:30 civarındaydı. ‘Uyuyor musun’ diye sormuştu, ‘Evet’ diye cevap verdiğimde yinede bir yarım saat konuşurdu. Ikinci kez geldiğinde saat 00:15 civarındayı. ‘Biraz futbol konuşalım’ derdi. Sonrasında kapımı kitledim zaten. Bu sefer odamı telefonla arardı! Bu sefer de telefonun fişini çıkardım!

:D
 
Fatih Terim, Galatasaray’ın Imparatoru, dokunulmaz. Tam bir aile insanı aynı zamanda. ‘Evde sıkıntıların var mı, bana her şeyi her zaman söyleyebilirsin’ derdi. ‘Sana izin veriyorum. Bana mutlu olan, kendini iyi hisseden sporcu bir şeyler verebilir’. Sonra Türkiye Futbol Federasyonuna gitti.

Terim hkk. Iyi konusmasi+ kitabinda bizde antrenör olmak istemesi Terimi memnun Edebilir
 
Üst Alt