Cevap: Tarihte Bugün
1998'deki 1-1 kaldığımız maçta grupda 2.olmuştuk ama ne yazikki sadece 1.ler cıktığı için biz elenmiştik.
1998'deki 1-1 kaldığımız maçta grupda 2.olmuştuk ama ne yazikki sadece 1.ler cıktığı için biz elenmiştik.
Cevap: Tarihte Bugün
17 Ağustos 1957
ADA GALATASARAY’IN
1957 yılında devrin Başbakanı Adnan Menderes’in talimatıyla İstanbul’da kapsamlı bir imar operasyonu başlatılır. Bu operasyonlarda yeni yollar açılır ve pek çok bina yıkılmak zorunda kalır. Bu arada Galatasaray’ın Bebek semtindeki su sporları lokali de bu yıkımdan payını alır. Yeni bir lokal arayışına giren Galatasaraylılar tam o sırada Kuruçeşme sahilindeki adanın yeni su sporları merkezi olması için girişimde bulunurlar. Bir dönem Şirket-i Hayriye tarafından sonraki yıllarda ise Denizcilik işletmesi tarafından kömür deposu olarak kullanılan ada, o dönemdeki Galatasaray Başkanı Sadık Giz başta olmak üzere Galatasaraylıların çabaları sonucunda Başbakan’ın da bu işe olur vermesiyle satın alınır. Ardından Bebek’teki lokalin acil bir şekilde sökülüp buraya taşınmasıyla, tam olarak hazır olmasa da kullanıma hazır hale getirilir.
Ve 17 Ağustos 1957 günü yapılan bir törenle adaya bayrak çekilir. Ada artık Galatasaraylılar’ındır. Bir başka ifade ile ada artık sarı kırmızıdır.
17 Ağustos 1957
ADA GALATASARAY’IN
1957 yılında devrin Başbakanı Adnan Menderes’in talimatıyla İstanbul’da kapsamlı bir imar operasyonu başlatılır. Bu operasyonlarda yeni yollar açılır ve pek çok bina yıkılmak zorunda kalır. Bu arada Galatasaray’ın Bebek semtindeki su sporları lokali de bu yıkımdan payını alır. Yeni bir lokal arayışına giren Galatasaraylılar tam o sırada Kuruçeşme sahilindeki adanın yeni su sporları merkezi olması için girişimde bulunurlar. Bir dönem Şirket-i Hayriye tarafından sonraki yıllarda ise Denizcilik işletmesi tarafından kömür deposu olarak kullanılan ada, o dönemdeki Galatasaray Başkanı Sadık Giz başta olmak üzere Galatasaraylıların çabaları sonucunda Başbakan’ın da bu işe olur vermesiyle satın alınır. Ardından Bebek’teki lokalin acil bir şekilde sökülüp buraya taşınmasıyla, tam olarak hazır olmasa da kullanıma hazır hale getirilir.
Ve 17 Ağustos 1957 günü yapılan bir törenle adaya bayrak çekilir. Ada artık Galatasaraylılar’ındır. Bir başka ifade ile ada artık sarı kırmızıdır.
Cevap: Tarihte Bugün
20 Ağustos 1920
FRANSIZ GARNİZONUNA KARŞI
1919 yılından itibaren İstanbul’daki işgal kuvvetlerinin oluşturdukları takımlarla Türk takımları arasında maçlar yapılmaya başlanır. Bu maçlar zaman içinde milli hassasiyetlere bağlı olarak önem kazanmaya başlar. Galatasaray da bu süreçte İstanbul’daki Fransız ve İngilizlerin oluşturdukları takımlara karşı sahaya çıkar. Bu maçlardan birisi de 20 Ağustos 1920 günü Bakırköy Çayırı’nda Fransız Garnizonu’ndaki askerlerin kurdukları takıma karşı yapılır. Galatasaraylıların işgal kuvvetlerine karşı yaptığı ilk 6 maçın hepsi Fransızlarla oynanmıştı. 20 Ağustos günü oynanan bu maç söz konusu karşılaşmaların beşincisiydi. Baştan sona çekişme içinde geçen bu maç 3-3 berabere bitecekti. Galatasaray, Fransızlara karşı yaptığı bu 6 maçta, 2 galibiyet, 3 beraberlik 1 de yenilgi alacaktı. Galatasaray 16 gol atarken, karşılığında ise 11 gol yiyecekti. Fotoğrafta iki takımın oyuncuları maç öncesinde görülüyor. İşgal eden ve edilen ise belli değil. Belki de futbolun en ilginç yanı da bu olsa gerek.
20 Ağustos 1920
FRANSIZ GARNİZONUNA KARŞI
1919 yılından itibaren İstanbul’daki işgal kuvvetlerinin oluşturdukları takımlarla Türk takımları arasında maçlar yapılmaya başlanır. Bu maçlar zaman içinde milli hassasiyetlere bağlı olarak önem kazanmaya başlar. Galatasaray da bu süreçte İstanbul’daki Fransız ve İngilizlerin oluşturdukları takımlara karşı sahaya çıkar. Bu maçlardan birisi de 20 Ağustos 1920 günü Bakırköy Çayırı’nda Fransız Garnizonu’ndaki askerlerin kurdukları takıma karşı yapılır. Galatasaraylıların işgal kuvvetlerine karşı yaptığı ilk 6 maçın hepsi Fransızlarla oynanmıştı. 20 Ağustos günü oynanan bu maç söz konusu karşılaşmaların beşincisiydi. Baştan sona çekişme içinde geçen bu maç 3-3 berabere bitecekti. Galatasaray, Fransızlara karşı yaptığı bu 6 maçta, 2 galibiyet, 3 beraberlik 1 de yenilgi alacaktı. Galatasaray 16 gol atarken, karşılığında ise 11 gol yiyecekti. Fotoğrafta iki takımın oyuncuları maç öncesinde görülüyor. İşgal eden ve edilen ise belli değil. Belki de futbolun en ilginç yanı da bu olsa gerek.
Cevap: Tarihte Bugün
25 Ağustos 2000
SÜPER KUPA BİZİM
Siyah beyaz televizyon zamanlarından başlayarak böylesi kupa finallerini hep televizyon ekranlarından izlemiştik. O zamanlar bize çok uzak görünürdü bu finaller. Sadece seyirlikti bizler için. Türk takımları için Avrupa kupaları demek katılmanın zorunlu olduğu bir formaliteydi sanki. İlk turda elenmek çok normaldi. Kazara bir tur geçmek ise büyük bir zafere bedeldi. Ve hepsi de bu kadardı. Taki, Galatasaray, Türkiye’de bir futbol devrimini başlatana kadar. Taki, bu gidişi hiç kimse inanmazken tek başına değiştirene kadar.
80’li yıllarda ilk işaretleri verilen bu süreç önce 17 Mayıs 2000’de Kopenhag’da UEFA Kupası’nın kazanılmasıyla bir büyük aşama kaydedecekti. Ardından da o senenin Şampiyonlar Ligi sahibi Real Madrid’i Süper Kupanın finalinde devirerek zirveye varacaktı. Galatasaray normal süresi 1-1 biten maçta uzatmada altın golle Real’i devirecek ve Süper Kupa’nın sahibi olacaktı. Artık kupa bize çok yakındı. Müzemizdeydi. Bizimdi...
25 Ağustos 2000
SÜPER KUPA BİZİM
Siyah beyaz televizyon zamanlarından başlayarak böylesi kupa finallerini hep televizyon ekranlarından izlemiştik. O zamanlar bize çok uzak görünürdü bu finaller. Sadece seyirlikti bizler için. Türk takımları için Avrupa kupaları demek katılmanın zorunlu olduğu bir formaliteydi sanki. İlk turda elenmek çok normaldi. Kazara bir tur geçmek ise büyük bir zafere bedeldi. Ve hepsi de bu kadardı. Taki, Galatasaray, Türkiye’de bir futbol devrimini başlatana kadar. Taki, bu gidişi hiç kimse inanmazken tek başına değiştirene kadar.
80’li yıllarda ilk işaretleri verilen bu süreç önce 17 Mayıs 2000’de Kopenhag’da UEFA Kupası’nın kazanılmasıyla bir büyük aşama kaydedecekti. Ardından da o senenin Şampiyonlar Ligi sahibi Real Madrid’i Süper Kupanın finalinde devirerek zirveye varacaktı. Galatasaray normal süresi 1-1 biten maçta uzatmada altın golle Real’i devirecek ve Süper Kupa’nın sahibi olacaktı. Artık kupa bize çok yakındı. Müzemizdeydi. Bizimdi...
Cevap: Tarihte Bugün
16 Aralık 1989
Galatasaray 1988-89 sezonu sonunda Mustafa Denizli ile yollarını ayırmış, takımın başına 1989-90 sezonunda Alman teknik adam Sigi Held’i getirmişti. Transferde ses getiren bir isim de Galatasaraylı olmuştu. Bir önceki sezon Fenerbahçe’de forma giyen Hasan Vezir hayli maceralı bir transferden sonra Galatasaray formasını giymişti.
O sezon, 16 Aralık 1989 tarihinde 12. hafta maçında Galatasaray ile Fenerbahçe karşı karşıya gelmişti. İhsan Türe’nin yönettiği maçta iki takımda bolca pozisyon bulmuş fakat son dakikalara girilirken gol gelmemişti. Dakika 90’a olduğunda ise Ali Sami Yen Stadı’nda yeni açık tarafındaki kaleye Uğur sağ kanattan ortalamış, Tanju kafayla topu altı pasa indirmişti. Boşta kalan topu -kaderin bir cilvesi- bir sezon önce Fenerbahçe’de forma giyen Hasan Vezir ağlara göndermişti. Ofsayt olup olmadığı günlerce tartışılan gol neticesinde Galatasaray maçtan 1-0 galip ayrılmıştı.
Galatasaray 1989-1990 sezonunda, ligi şampiyon Beşiktaş’ın 12 puan gerisinde 63 puanla 4. sırada tamamlamış; Hasan Vezir ise ilk geldiği sezon Galatasaray’a ligde attığı 12 golle katkı sağlamıştı.
Galatasaray: Simovic, İsmail, Cüneyt, Erhan, Bülent Korkmaz, Yusuf, Prekazi, Muhammet, Savaş Koc, Tanju, Hasan
Fenerbahçe: Nurettin, İsmail, Nezihi, Müjdat, Visnevski, Hakan, Şenol, Turhan, Oğuz, Erdi, Aykut
16 Aralık 1989
Galatasaray 1988-89 sezonu sonunda Mustafa Denizli ile yollarını ayırmış, takımın başına 1989-90 sezonunda Alman teknik adam Sigi Held’i getirmişti. Transferde ses getiren bir isim de Galatasaraylı olmuştu. Bir önceki sezon Fenerbahçe’de forma giyen Hasan Vezir hayli maceralı bir transferden sonra Galatasaray formasını giymişti.
O sezon, 16 Aralık 1989 tarihinde 12. hafta maçında Galatasaray ile Fenerbahçe karşı karşıya gelmişti. İhsan Türe’nin yönettiği maçta iki takımda bolca pozisyon bulmuş fakat son dakikalara girilirken gol gelmemişti. Dakika 90’a olduğunda ise Ali Sami Yen Stadı’nda yeni açık tarafındaki kaleye Uğur sağ kanattan ortalamış, Tanju kafayla topu altı pasa indirmişti. Boşta kalan topu -kaderin bir cilvesi- bir sezon önce Fenerbahçe’de forma giyen Hasan Vezir ağlara göndermişti. Ofsayt olup olmadığı günlerce tartışılan gol neticesinde Galatasaray maçtan 1-0 galip ayrılmıştı.
Galatasaray 1989-1990 sezonunda, ligi şampiyon Beşiktaş’ın 12 puan gerisinde 63 puanla 4. sırada tamamlamış; Hasan Vezir ise ilk geldiği sezon Galatasaray’a ligde attığı 12 golle katkı sağlamıştı.
Galatasaray: Simovic, İsmail, Cüneyt, Erhan, Bülent Korkmaz, Yusuf, Prekazi, Muhammet, Savaş Koc, Tanju, Hasan
Fenerbahçe: Nurettin, İsmail, Nezihi, Müjdat, Visnevski, Hakan, Şenol, Turhan, Oğuz, Erdi, Aykut
Cevap: Tarihte Bugün
13 Mayıs 2001
GALATASARAY:1 ANKARAGÜCÜ:2
1996-2000 yılları arasında Galatasaray’ın dört yıl üstüste şampiyon olduktan 2000-2001 sezonunda beşinci kez olup olamayacağı merak konusuydu. Lucescu’nun teknik patronluğunda başlayan sezonda Galatasaray son haftalara kadar iddiasını sürdürmüştü. Bitime üç hafta kala Fenerbahçe karşısında alınan 2-1’lik yenilgiyle iki takım arasındaki puanlar eşitlenmişti.
Ve sondan üçüncü hafta İstanbul’da oynanan Ankaragücü maçı bir anlamda bu şampiyonluk yolundaki en önemli kırılma noktasını oluşturacaktı. Galatasaray, mutlak kazanmak amacıyla çıktığı maçın 10. dakikasında Faruk’un attığı golle 1-0 yenik duruma düşmüş, bu arada Okan Buruk’un kırmızı kart görmesi de Galatasaray’ın işini zorlaştıran bir başka etken olmuştu. 61. dakikada Ankaragücü Rogerio ile bir gol daha bulmuş, Galatasaray buna 63. dakikada Hasan Şaş’la cevap verebilmişti. Ancak Galatasaray sahadan 2-1 mağlup ayrılarak şampiyonluk şansını yitiren taraftı. Bu arada Ankaragücü’lü Cafer tribünlere yönelik olarak yaptığı çirkin hareketlere maçın en çok tepki toplayan ismi olmuştu.
13 Mayıs 2001
GALATASARAY:1 ANKARAGÜCÜ:2
1996-2000 yılları arasında Galatasaray’ın dört yıl üstüste şampiyon olduktan 2000-2001 sezonunda beşinci kez olup olamayacağı merak konusuydu. Lucescu’nun teknik patronluğunda başlayan sezonda Galatasaray son haftalara kadar iddiasını sürdürmüştü. Bitime üç hafta kala Fenerbahçe karşısında alınan 2-1’lik yenilgiyle iki takım arasındaki puanlar eşitlenmişti.
Ve sondan üçüncü hafta İstanbul’da oynanan Ankaragücü maçı bir anlamda bu şampiyonluk yolundaki en önemli kırılma noktasını oluşturacaktı. Galatasaray, mutlak kazanmak amacıyla çıktığı maçın 10. dakikasında Faruk’un attığı golle 1-0 yenik duruma düşmüş, bu arada Okan Buruk’un kırmızı kart görmesi de Galatasaray’ın işini zorlaştıran bir başka etken olmuştu. 61. dakikada Ankaragücü Rogerio ile bir gol daha bulmuş, Galatasaray buna 63. dakikada Hasan Şaş’la cevap verebilmişti. Ancak Galatasaray sahadan 2-1 mağlup ayrılarak şampiyonluk şansını yitiren taraftı. Bu arada Ankaragücü’lü Cafer tribünlere yönelik olarak yaptığı çirkin hareketlere maçın en çok tepki toplayan ismi olmuştu.
Cevap: Tarihte Bugün
Cevap: Tarihte Bugün
bir 17 mayısı bilirim..
ardına 14 mayısı dizerim..
bir 17 mayısı bilirim..
ardına 14 mayısı dizerim..
Cevap: Tarihte Bugün
Denizlispor'a ne kadar teşekkür etsek az helal olsun onlarada bu başarıyı bize yaşatan herkese teşekkürler...
Denizlispor'a ne kadar teşekkür etsek az helal olsun onlarada bu başarıyı bize yaşatan herkese teşekkürler...
Cevap: Tarihte Bugün
18 Temmuz 1997
BEŞİKTAŞ’A GOL YAĞDIRDIK: 6-0
Türkiye Spor Yazarları Derneği Kupası (TSYD) maçları bir zamanlar futbol kamuoyunun en önem verdiği organizasyonlardan biri konumundaydı. İlk kez 1963 yılında düzenlenen bu turnuva sezon başında 3 büyük kulübün durumunu görmek açısından önem arzetmekteydi..
Bu turnuvada kazanılan maçlar ve kupalar, atılan goller ve parlayan oyuncular özellikle mercek altına alınırdı. Ve o sezonun nasıl geçeğine yönelik değerlendirmeler bu turnuva üzerinden yapılırdı. Gerçi 2000’li yıllara doğru eski öneminden ve esprisinden çok şey kaybetmiş olsa da, takımlar için TSYD Turnuvası her şeye rağmen önemliydi. Hele ki, 1997 yılında olduğu gibi sansasyonel sonuçlar alıyorsanız.
Fatih Terim yönetiminde bir önceki sezon şampiyon olan Galatasaray, 1997 yılındaki turnuvanın ilk maçında Beşiktaş ile oynamış ve rakibini çok üstün bir oyunla Adrian İlie (3), Suat Kaya (2) ve Hakan Ünsal’ın golleriyle 6-0 yenmişti. Ardından Fenerbahçe’yi de 4-2 yenen Galatasaray, o sezon TSYD Kupası’nın kazanan takım olmuştu. Ezeli rakiplerine tam 10 gol atarak…
18 Temmuz 1997
BEŞİKTAŞ’A GOL YAĞDIRDIK: 6-0
Türkiye Spor Yazarları Derneği Kupası (TSYD) maçları bir zamanlar futbol kamuoyunun en önem verdiği organizasyonlardan biri konumundaydı. İlk kez 1963 yılında düzenlenen bu turnuva sezon başında 3 büyük kulübün durumunu görmek açısından önem arzetmekteydi..
Bu turnuvada kazanılan maçlar ve kupalar, atılan goller ve parlayan oyuncular özellikle mercek altına alınırdı. Ve o sezonun nasıl geçeğine yönelik değerlendirmeler bu turnuva üzerinden yapılırdı. Gerçi 2000’li yıllara doğru eski öneminden ve esprisinden çok şey kaybetmiş olsa da, takımlar için TSYD Turnuvası her şeye rağmen önemliydi. Hele ki, 1997 yılında olduğu gibi sansasyonel sonuçlar alıyorsanız.
Fatih Terim yönetiminde bir önceki sezon şampiyon olan Galatasaray, 1997 yılındaki turnuvanın ilk maçında Beşiktaş ile oynamış ve rakibini çok üstün bir oyunla Adrian İlie (3), Suat Kaya (2) ve Hakan Ünsal’ın golleriyle 6-0 yenmişti. Ardından Fenerbahçe’yi de 4-2 yenen Galatasaray, o sezon TSYD Kupası’nın kazanan takım olmuştu. Ezeli rakiplerine tam 10 gol atarak…
Cevap: Tarihte Bugün
19 Temmuz 1984
DERWALL İSTANBUL’DA
Batı Almanya’nın 1984 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda aldığı sürpriz yenilgi sonrasında ilk etapta hiç kimse Derwall gibi bir ünlü hocanın Türkiye’ye gelerek Galatasaray’ın başına geçeceğini düşünmemişti. Ancak Alp Yalman ile Faruk Süren’in çabaları neticesinde Jupp Derwall ikna edilmişti.
Ve tarihler 19 Temmuzu gösterdiğinde Derwall sözleşme imzalamak üzere İstanbul’daydı. O gün havaalanında coşkulu bir kalabalık kendisini karşılamıştı. Gördüğü ilgi karşısında şaşıran Derwall, kendisine niçin Türkiye’yi tercih ettiğini soranlara da, “Ne kadar ilginç bir ülkeye geldiğimi görüyorsunuz” diye cevap verecekti.
Jupp Derwall, futbol sahalarında daha yapacak şeyleri olduğunu söyleyecek ve bu yüzden de Galatasaray gibi hedefleri olan bir kulübü seçtiğini de sözlerine ekleyecekti. Ve zaman onu haklı çıkaracaktı. Bir kere daha hoş geldin Derwall…
Tarihte Bugün
19 Temmuz 1984
DERWALL İSTANBUL’DA
Batı Almanya’nın 1984 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda aldığı sürpriz yenilgi sonrasında ilk etapta hiç kimse Derwall gibi bir ünlü hocanın Türkiye’ye gelerek Galatasaray’ın başına geçeceğini düşünmemişti. Ancak Alp Yalman ile Faruk Süren’in çabaları neticesinde Jupp Derwall ikna edilmişti.
Ve tarihler 19 Temmuzu gösterdiğinde Derwall sözleşme imzalamak üzere İstanbul’daydı. O gün havaalanında coşkulu bir kalabalık kendisini karşılamıştı. Gördüğü ilgi karşısında şaşıran Derwall, kendisine niçin Türkiye’yi tercih ettiğini soranlara da, “Ne kadar ilginç bir ülkeye geldiğimi görüyorsunuz” diye cevap verecekti.
Jupp Derwall, futbol sahalarında daha yapacak şeyleri olduğunu söyleyecek ve bu yüzden de Galatasaray gibi hedefleri olan bir kulübü seçtiğini de sözlerine ekleyecekti. Ve zaman onu haklı çıkaracaktı. Bir kere daha hoş geldin Derwall…
Tarihte Bugün
Cevap: Tarihte Bugün
20 Temmuz 1931
İSTANBUL SUTOPU ŞAMPİYONUYUZ
Sutopu sporunun bu ülkede 30’lu yılların başında başladığı kabul edilir. O günlerin koşullarında doğru düzgün bir havuzun olmadığı ortamlarda bu sporu yapmak hiç de kolay değildir. Zaten bu işe soyunan kulüp sayısı da çok azdır. Bu kulüplerden birisi de denizcilik faaliyetlerine çok erken bir tarihte başlamış olan Galatasaray’dır.
Şirket-i Hayriye’nin Büyükdere’de inşa ettiği havuzun açılışı için ilk kez resmi bir turnuva düzenlenir. Onun ardından da İstanbul Şampiyonası adıyla ilk sutopu şampiyonası yapılır bu ülkede. Galatasaray, Beylerbeyi’ni 8-0, Beykoz’u da 6-0 yenerek ilk kez düzenlenen İstanbul Sutopu Şampiyonası’nda adını kayıtlara ilk şampiyon takım olarak yazdırır.
Aradan geçen yaklaşık 80 yıllık zaman diliminde ise bu gerçek fazla değişmez. Galatasaray, sutopu’nda hala rakipsiz konumundadır ve son yılların sürekli şampiyon olan takımıdır. Kısacası bu alanda en büyüktür. 1931’den 2008’e değişmez bir gerçeklik olarak.
"Fotoğrafta 1931 yılının şampiyon kadrosu görülüyor...
(Ayakta soldan sağa) : Mehdi Ağaoğlu, Nevin Hassan, Kemal Özbek, Suat Erter
(Oturanlar soldan sağa): İbrahim Göktalay, Bekir Macur, Orhan Saka"
Tarihte Bugün
20 Temmuz 1931
İSTANBUL SUTOPU ŞAMPİYONUYUZ
Sutopu sporunun bu ülkede 30’lu yılların başında başladığı kabul edilir. O günlerin koşullarında doğru düzgün bir havuzun olmadığı ortamlarda bu sporu yapmak hiç de kolay değildir. Zaten bu işe soyunan kulüp sayısı da çok azdır. Bu kulüplerden birisi de denizcilik faaliyetlerine çok erken bir tarihte başlamış olan Galatasaray’dır.
Şirket-i Hayriye’nin Büyükdere’de inşa ettiği havuzun açılışı için ilk kez resmi bir turnuva düzenlenir. Onun ardından da İstanbul Şampiyonası adıyla ilk sutopu şampiyonası yapılır bu ülkede. Galatasaray, Beylerbeyi’ni 8-0, Beykoz’u da 6-0 yenerek ilk kez düzenlenen İstanbul Sutopu Şampiyonası’nda adını kayıtlara ilk şampiyon takım olarak yazdırır.
Aradan geçen yaklaşık 80 yıllık zaman diliminde ise bu gerçek fazla değişmez. Galatasaray, sutopu’nda hala rakipsiz konumundadır ve son yılların sürekli şampiyon olan takımıdır. Kısacası bu alanda en büyüktür. 1931’den 2008’e değişmez bir gerçeklik olarak.
"Fotoğrafta 1931 yılının şampiyon kadrosu görülüyor...
(Ayakta soldan sağa) : Mehdi Ağaoğlu, Nevin Hassan, Kemal Özbek, Suat Erter
(Oturanlar soldan sağa): İbrahim Göktalay, Bekir Macur, Orhan Saka"
Tarihte Bugün
Cevap: Tarihte Bugün
NİHAT İZİÇ GALATASARAY’DA
Pek çok şampiyonluğunda sahibidir bu arada. İşte böylesi bir maziye sahip olan Galatasaray’da 70’lerin sonundan itibaren basketbol düşüşe geçer. Müessese takımlarının artan hakimiyetinin yanısıra maddi sorunlar nedeniyle Galatasaray’da basketbol giderek geriler. Ve 80’lerin başında küme düşmenin eşiğine kadar gelir. Hatta federasyonun takım sayısını artırmasıyla Galatasaray ve Fenerbahçe kümede kalırlar.
İşte tam bu süreçte kendisi de basketboldan gelen bir başkan olan Ali Uras duruma el koyar ve yeniden bir yapılanma süreci başlar. Yetenekli pek çok genç oyuncu takıma kazandırılırken, deneyimli yabancılar da kadroya dahil edilir.
Bu yabancılardan birisi de Boşnak asıllı Nihat İziç’tir. O zamanların henüz dağılmamış Yugoslavya’sının önde gelen kulüplerinde guard mevkiinde oynayan İziç, o yıllarda Yenişehir formasını giymektedir ve Galatasaray’ın teklifini kabul eder.
Ve ardından İziç’in de yer aldığı kadronun birbiri ardına kazandığı şampiyonluklar gelir, kupalar birer ikişer havaya kaldırılır. Basketbolun ancak Spor Sergi Sarayı’nın elverişsiz salonunda oynanabildiği o günlerde, Galatasaray, İziç’li kadrosuyla zaferden zafere koşar. 90’lı yıllara değin ara vermeksizin.
NİHAT İZİÇ GALATASARAY’DA
Pek çok şampiyonluğunda sahibidir bu arada. İşte böylesi bir maziye sahip olan Galatasaray’da 70’lerin sonundan itibaren basketbol düşüşe geçer. Müessese takımlarının artan hakimiyetinin yanısıra maddi sorunlar nedeniyle Galatasaray’da basketbol giderek geriler. Ve 80’lerin başında küme düşmenin eşiğine kadar gelir. Hatta federasyonun takım sayısını artırmasıyla Galatasaray ve Fenerbahçe kümede kalırlar.
İşte tam bu süreçte kendisi de basketboldan gelen bir başkan olan Ali Uras duruma el koyar ve yeniden bir yapılanma süreci başlar. Yetenekli pek çok genç oyuncu takıma kazandırılırken, deneyimli yabancılar da kadroya dahil edilir.
Bu yabancılardan birisi de Boşnak asıllı Nihat İziç’tir. O zamanların henüz dağılmamış Yugoslavya’sının önde gelen kulüplerinde guard mevkiinde oynayan İziç, o yıllarda Yenişehir formasını giymektedir ve Galatasaray’ın teklifini kabul eder.
Ve ardından İziç’in de yer aldığı kadronun birbiri ardına kazandığı şampiyonluklar gelir, kupalar birer ikişer havaya kaldırılır. Basketbolun ancak Spor Sergi Sarayı’nın elverişsiz salonunda oynanabildiği o günlerde, Galatasaray, İziç’li kadrosuyla zaferden zafere koşar. 90’lı yıllara değin ara vermeksizin.
Cevap: Tarihte Bugün
HAGİ İMZAYI ATTI
Gheorghe Hagi 5 Şubat 1965’te dünyaya geldi. Futbolculuğu döneminde Karpatların Maradonası olarak tanındı. Türk futbol kamuoyu ise onu gerçek anlamda ilk kez 1989 yılında Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Steau Bükreş formasıyla Galatasaray’a karşı oynarken tanıdı. 1983 yılında 18 yaşındayken yer aldığı Romanya Millî Futbol Takımı’nın formasını 1984, 1996 ve 2000 yıllarında 3 Avrupa Futbol Şampiyonası ve 1990, 1994 ve 1998 yıllarında 3 Dünya Kupası da dahil olmak üzere toplamda 125 kere giydi. Milli maçlarda tam 35 gol attı. Ülkesi Romanya’da 6 kez yılın futbolcusu ve son olarak da yüzyılın futbolcusu seçilen Hagi, ülkesi dışında İspanya’da Real Madrid, Barcelona ve Galatasaray'da da oynadı. İtalya’da futbol kariyerinin sona ermek üzere olduğu sanılan bir sırada 1996 yılında Galatasaray’a transfer olarak adeta ikinci baharını yaşadı. Galatasaray ile 4 lig şampiyonluğu yaşarken UEFA ve Süper Kupaları kazanan kadroda yer aldı. Mevki olarak orta sahanın ortasında, ileriye dönük orta saha, ve sol kanat oyuncusu olarak görev yapan Hagi, yer yer forvet mevkiinde de top koşturdu. 2004-2005 sezonunda Galatasaray’da teknik direktörlükte yapan Hagi, bütün bu yönleriyle sarı kırmızılı tarihte hiç şüphe yok ki, kendisine müstesna bir yer edindi. Elimizdeki gazete kupürü Hagi’yi 1996 yılında o zamanki yöneticiler Özhan Canaydın ve Ergun Gürsoy ile birlikte kendisini Galatasaraylı yapan sözleşmeye imza atarken gösteriyor.
HAGİ İMZAYI ATTI
Gheorghe Hagi 5 Şubat 1965’te dünyaya geldi. Futbolculuğu döneminde Karpatların Maradonası olarak tanındı. Türk futbol kamuoyu ise onu gerçek anlamda ilk kez 1989 yılında Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Steau Bükreş formasıyla Galatasaray’a karşı oynarken tanıdı. 1983 yılında 18 yaşındayken yer aldığı Romanya Millî Futbol Takımı’nın formasını 1984, 1996 ve 2000 yıllarında 3 Avrupa Futbol Şampiyonası ve 1990, 1994 ve 1998 yıllarında 3 Dünya Kupası da dahil olmak üzere toplamda 125 kere giydi. Milli maçlarda tam 35 gol attı. Ülkesi Romanya’da 6 kez yılın futbolcusu ve son olarak da yüzyılın futbolcusu seçilen Hagi, ülkesi dışında İspanya’da Real Madrid, Barcelona ve Galatasaray'da da oynadı. İtalya’da futbol kariyerinin sona ermek üzere olduğu sanılan bir sırada 1996 yılında Galatasaray’a transfer olarak adeta ikinci baharını yaşadı. Galatasaray ile 4 lig şampiyonluğu yaşarken UEFA ve Süper Kupaları kazanan kadroda yer aldı. Mevki olarak orta sahanın ortasında, ileriye dönük orta saha, ve sol kanat oyuncusu olarak görev yapan Hagi, yer yer forvet mevkiinde de top koşturdu. 2004-2005 sezonunda Galatasaray’da teknik direktörlükte yapan Hagi, bütün bu yönleriyle sarı kırmızılı tarihte hiç şüphe yok ki, kendisine müstesna bir yer edindi. Elimizdeki gazete kupürü Hagi’yi 1996 yılında o zamanki yöneticiler Özhan Canaydın ve Ergun Gürsoy ile birlikte kendisini Galatasaraylı yapan sözleşmeye imza atarken gösteriyor.