Saygıdeğer GSCimbom ailesi üyeleri... Yıllardır devam eden bir sorun üzerine nacizane fikirlerimi sizler ile paylaşmak ve bu konuyu istişare etmek üzere bu başlığı açıyorum.
Her takımını destekleyen taraftar gibi, başarılı bir ekip olabilmek için elde iyi malzeme olması gerektiğinin bilincinde biri olarak, son yıllarda artık çığırından çıkmaya başlamış bu husus üzerine yazmaya kendimi borçlu hissediyorum.
Artık başlı başına bir pazar haline gelmiş olan futbolun olmazsa olmaz pazarlama tekniklerinden biri olan transferler, ciddi ekonomi yönetimi gerektiren bir unsur haline dönüşmüşken taraftarın bu hususta duyduğu istek ve heyecanın bundan aşağı kalır bir seviyede olması ve pazar için arz ifade eden unsurların başında olmaması beklenemez.
TEK BAŞARI KRİTERİ TRANSFER OLMAMALI!
Ancak gelinen nokta da nerede ise transferin başarıya giden yolda tek kriter olarak görülmesi olayını bir türlü anlamdıramıyorum. Öyle ki aktif hizmette bulunan ve değerlerimiz olan sporcu ve teknik heyetlerin gidişlerine dahi samimi bir biçimde üzülmezken, gelen veya gelmeyen transferler üzerinden başarıyı veya başarısızlığı endekslemek ne kadar doğru.
DOĞRU KİMYA, ORGANİZASYON, VE HUZUR ETKİSİ
Başarıya giden yolda muhakkak ki güçlü bir kadro, güçlü bir teknik ekip başı çeker. Ancak mevcut şartların farkında olup, ona göre adımlar atmak da imkansız gibi görünenleri başarmak için o kadar önemlidir. Ve hatta maddi, manevi her türlü imkansızlıklar ölçüsünde kazanılmış başarılar yıllar yılı büyük haz ve mutluluklar ile yad edilirken, beklenen başarılar sabun köpüğü kıvamında kutlanıp unutulmaktadır.
Bu sebepledir ki 5 Milyon Dolar bütçe ile kazanılan EURO CUP zaferinden tutun, 2005-2006 sezonu şampiyonluğu, sadece 3-4 üst düzey yabancı ile kazanılan UEFA Kupası başarıları her zaman hafızalardadır. Bunları anmak demek, takılı kalıp yenilerini eklememek için sadece romantik biçimde düşünmek demek değildir.
Pek tabi ki bu kulübün sağlıklı bir organizasyon ile daimi büyükler arasına katılması, sağlıklı bir ekonomik yapıya kavuşması, taşıma su ile değil değirmen ile buğdayını öğütmesi gerekmektedir. Ama başarıya giden yolda Huzur, doğru organizasyon, uyum ve kimya gibi çok önemli mihenk taşlarını inkar ederek olayı sadece tek bir maddeye indirgersek büyük resmi görememiş oluruz.
MEVCUT DURUM HATIRLATMASI
Gelinen nokta da takımın bir önce ki başkanı paralı ama 10 yıl sonrasını düşünmekten uzak biri olduğunu 3 yıldır tescillemişken sırf bunun aksini iddia eden, taraftara yakın duracağını belirten bir yönetim başımıza da gelmişken mevcut duruma göz gezdirmekte fayda var.
Son 10 yılı hatırlatalım. Gazetelere bakan hemen herkes şu satırları sıkça görmüştür.
1. Galatasaray'da maaş krizi. Alacakları 4 aydır ödenmeyen futbolcular isyan bayrağını çekti. Maaşlar 15 gün içinde ödenmezse X,Y,Z isimleri serbest kalabilir.
2. Galatasaray basketbol takımında alacakları ödenmediği gerekçesi ile FIBA'ya başvuran X,Y,Z serbest kaldı.
3. Kredi için teminat bulamayan Galatasaray'da gelecek 5 yılın stadyum ve loca gelirlerine ipotek kondu.
4. Başkan X, kulübe Y Milyon Dolar kasa kolaylığı sağlarken kriz son anda önlendi.
5. Maaşını alamadığı için antremana çıkmak istemeyen futbolcular /sporcuların parasını cebinden ödeyen yönetici sorunu son anda çözdü.
6. Futbolcular sene de 3 Milyon Euro alırken, taraftar stadyuma bakın nasıl geliyor. Metro'da vahim olay...
7. Galatasaray'a sponsor şoku...X sponsor firması kulüpten desteğini mevcut durumdan ötürü çekme kararı aldı. Daha onlarca da yazarız da onu da sizlere bırakayım isterseniz. İşte tüm bunların olmasını istemiyorsanız biraz makul olup gelmeyen ilk transferde felaket tellahlığı yapmayı bırakıp taşın suyunu çıkarmaya çalışan yönetim ve teknik heyetlerin kurulmasına kafa yormak bizim için daha reel bir hedef olmalıdır.
Sonrası zaten gelir. Kurucu olmak zordur. Kurtuluş'a giden yolda nasıl Tekalif-Milliye emirlerini sorgulamadan uygulayan halkımız mihenk taşı olmuşsa, Galatasaray taraftarı da beklenen ve planlı başarıların Galatasaray'ı için seferber olup bu sinerjiye enerji katmak durumundadır.
Kulübe destek olmak sadece stadyuma gidip, maddi imkan ölçüsünde destek olup sıramı savdım demek değildir. Aşklar her türlü şımarıklıktan ve egodan arındırılmış şekilde yaşanması gereken duygulardır. Ve beslediğimiz bir aşk ise Galatasaray'a o zaman cefasını da çekeceğiz.
Her takımını destekleyen taraftar gibi, başarılı bir ekip olabilmek için elde iyi malzeme olması gerektiğinin bilincinde biri olarak, son yıllarda artık çığırından çıkmaya başlamış bu husus üzerine yazmaya kendimi borçlu hissediyorum.
Artık başlı başına bir pazar haline gelmiş olan futbolun olmazsa olmaz pazarlama tekniklerinden biri olan transferler, ciddi ekonomi yönetimi gerektiren bir unsur haline dönüşmüşken taraftarın bu hususta duyduğu istek ve heyecanın bundan aşağı kalır bir seviyede olması ve pazar için arz ifade eden unsurların başında olmaması beklenemez.
TEK BAŞARI KRİTERİ TRANSFER OLMAMALI!
Ancak gelinen nokta da nerede ise transferin başarıya giden yolda tek kriter olarak görülmesi olayını bir türlü anlamdıramıyorum. Öyle ki aktif hizmette bulunan ve değerlerimiz olan sporcu ve teknik heyetlerin gidişlerine dahi samimi bir biçimde üzülmezken, gelen veya gelmeyen transferler üzerinden başarıyı veya başarısızlığı endekslemek ne kadar doğru.
DOĞRU KİMYA, ORGANİZASYON, VE HUZUR ETKİSİ
Başarıya giden yolda muhakkak ki güçlü bir kadro, güçlü bir teknik ekip başı çeker. Ancak mevcut şartların farkında olup, ona göre adımlar atmak da imkansız gibi görünenleri başarmak için o kadar önemlidir. Ve hatta maddi, manevi her türlü imkansızlıklar ölçüsünde kazanılmış başarılar yıllar yılı büyük haz ve mutluluklar ile yad edilirken, beklenen başarılar sabun köpüğü kıvamında kutlanıp unutulmaktadır.
Bu sebepledir ki 5 Milyon Dolar bütçe ile kazanılan EURO CUP zaferinden tutun, 2005-2006 sezonu şampiyonluğu, sadece 3-4 üst düzey yabancı ile kazanılan UEFA Kupası başarıları her zaman hafızalardadır. Bunları anmak demek, takılı kalıp yenilerini eklememek için sadece romantik biçimde düşünmek demek değildir.
Pek tabi ki bu kulübün sağlıklı bir organizasyon ile daimi büyükler arasına katılması, sağlıklı bir ekonomik yapıya kavuşması, taşıma su ile değil değirmen ile buğdayını öğütmesi gerekmektedir. Ama başarıya giden yolda Huzur, doğru organizasyon, uyum ve kimya gibi çok önemli mihenk taşlarını inkar ederek olayı sadece tek bir maddeye indirgersek büyük resmi görememiş oluruz.
MEVCUT DURUM HATIRLATMASI
Gelinen nokta da takımın bir önce ki başkanı paralı ama 10 yıl sonrasını düşünmekten uzak biri olduğunu 3 yıldır tescillemişken sırf bunun aksini iddia eden, taraftara yakın duracağını belirten bir yönetim başımıza da gelmişken mevcut duruma göz gezdirmekte fayda var.
Son 10 yılı hatırlatalım. Gazetelere bakan hemen herkes şu satırları sıkça görmüştür.
1. Galatasaray'da maaş krizi. Alacakları 4 aydır ödenmeyen futbolcular isyan bayrağını çekti. Maaşlar 15 gün içinde ödenmezse X,Y,Z isimleri serbest kalabilir.
2. Galatasaray basketbol takımında alacakları ödenmediği gerekçesi ile FIBA'ya başvuran X,Y,Z serbest kaldı.
3. Kredi için teminat bulamayan Galatasaray'da gelecek 5 yılın stadyum ve loca gelirlerine ipotek kondu.
4. Başkan X, kulübe Y Milyon Dolar kasa kolaylığı sağlarken kriz son anda önlendi.
5. Maaşını alamadığı için antremana çıkmak istemeyen futbolcular /sporcuların parasını cebinden ödeyen yönetici sorunu son anda çözdü.
6. Futbolcular sene de 3 Milyon Euro alırken, taraftar stadyuma bakın nasıl geliyor. Metro'da vahim olay...
7. Galatasaray'a sponsor şoku...X sponsor firması kulüpten desteğini mevcut durumdan ötürü çekme kararı aldı. Daha onlarca da yazarız da onu da sizlere bırakayım isterseniz. İşte tüm bunların olmasını istemiyorsanız biraz makul olup gelmeyen ilk transferde felaket tellahlığı yapmayı bırakıp taşın suyunu çıkarmaya çalışan yönetim ve teknik heyetlerin kurulmasına kafa yormak bizim için daha reel bir hedef olmalıdır.
Sonrası zaten gelir. Kurucu olmak zordur. Kurtuluş'a giden yolda nasıl Tekalif-Milliye emirlerini sorgulamadan uygulayan halkımız mihenk taşı olmuşsa, Galatasaray taraftarı da beklenen ve planlı başarıların Galatasaray'ı için seferber olup bu sinerjiye enerji katmak durumundadır.
Kulübe destek olmak sadece stadyuma gidip, maddi imkan ölçüsünde destek olup sıramı savdım demek değildir. Aşklar her türlü şımarıklıktan ve egodan arındırılmış şekilde yaşanması gereken duygulardır. Ve beslediğimiz bir aşk ise Galatasaray'a o zaman cefasını da çekeceğiz.