Total Futbol && Gegenpressing | Selami Görmezler | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Total Futbol && Gegenpressing | Selami Görmezler


Konu : "1970li yıllardaki Michel'in ortaya koyduğu total futbol ile Jurgen Klopp'un futbol literatürüne yerleştirdiği gegenpressing'in dünya futbolu üzerinde ve kendi aralarında tez-antitez olarak kıyaslanması."

Konu önyargı ve önkabul ile oluşturulmuş olsa da yine de bu bir meydan okuma olduğundan ve keramettin üstadın da kabul ettiği gibi tesadüf eseri A.M.Kalyoncu'nun yazdığı konularla alakalı bir başlık olduğundan daha fazla bu mevzuyu irdelemeyeceğim sadece şerh düşüyorum...

Peki esas itirazım ne? Mesele Hegelian bir mevzuu zira ciddi bir kategorizasyon hatası yapılmakta...Neden? Çünkü gegenpressing ve total futbol tez-antitez değildir bilakis aynı kategoridir...Nedir bu kategori? Turnover Position vs Takeover Position...

Evet Association Football yani Amerikalıların tabiri ile Soccer'ın kodları belirlenirken bu kıstaslar ön plana çıktı...Dolayısıyla gegenpressing ve total futbolun tez-antitez olması için farklı kategorilerde olması lazımdır. Halbuki her ikisi de Takeover Position kategorisindedir. Yani her iki ekolde de amaç rakibin hücum sırasını çalmak ona hücüm fırsatı vermemek ani ve yoğun pres ile topu kazanmak yani top hakimiyetini mümkün olan en kısa zamanda geri kazanmaktır...Tıpkı tiki-taka gibi...Dolayısıyla bunlar birbiriyle tez-antitez olarak kıyaslanamaz dolayısıyla konu başlığı esastan hatalı zira bu futbol ekolleri birbirinin karşıtı değil bilakis muadlilidir...Yani hangisi daha iyi takeover ekolü diye kıyaslanabilir ve tabii ki dünya futbolu üzerine etkisi ortaya konulabilir...

Ara ara renktaşlara sorduğum soruyla en başından başlayıp bu ekollerin hangi ekollerin karşıtı olduğunu, nedenlerini tek tek irdeleyip ayrı ayrı gegenpressing ve total futbol değerlendirmelerini yapıp geçmişten günümüze ve teoriden pratiğe bu gerçekleri ortaya koyacağım sevgili gscliler...Evet ara ara size postlarda sorduğum soru ve onun ontolojik açıklamasıyla başlayalım; Futbol Sahası neden dikdörtgendir?

1800'lerin başında futbol Britanya'da çok farklı şekillerde güruh halinde sokaklarda çok değişik formlarda oynanan bir çeşit mob sporuydu...Örgün eğitimin yaygınlaşmasıyla 19. yüzyılın ortalarından itibaren özellikle hocalar ve hevesli talebeleri sayesinde Kolejlerde bu spor yaygınlaşmaya başladı ancak kimisi bugün bizim bildiğim şekle yakın yani soccer; kimisi rugby gibi; kimisiyse avustralya yahut amerikan futbolu gibi oynanıyordu...

Hayatın doğal akışında kolejlerdeki hoca ve talebelerin sosyo-ekonomik durumu, katolik-anglikan dengesi ve sosyal sınıflarıyla belli başlı eğitim kurumlarında oynanan futbol tektipleşmeye ve diğer kolejlerden farklılaşmaya başladı oluşan konsensus ile...

Mob sporunu lad sporu haline getirmek ve medenileştirmek adına bu okullarda her okula özgü temelde ayakla dribbling ve top taşıma olarak tanımlayabileceğimiz iki ayrı çeşit ayak topu şekillenmeye başlandı...

Daha çok asillerin ve aşırı anglikanların gittiği içinden onlarca ingiliz başbakanı çıkaran aristokrat sınıfın tercihi Eton College istisnai olarak futbolun ayak sürmeyle yani soccer olanını Eton Field Game, rugby-amerikan futbolu tarzı olan elle taşınanı ise Eton Wall Game adları altında kodifiye etti...

Mamafih Eton College dışındaki okullar daha çok belirli bir tarafa kaydılar hatta bazıları kendi özgün futbol türlerini icat ettiler...Böylece artık futbol avam mobların değil asil ladların sporu haline evrilmişti ve gönül rahatlığıyla oynanabilirdi...

Dünyanın en eski okulu olan Aldenham Okulu, Eton Kolejinden sonra futbol kurallarını ilk defa kağıda döken ekol olma açısından da mühimdir.

En güzel örnek de Rugby Okulu'dur :) Evet bu okulda belirlenen futbol kurallarından yola çıkılarak oynanan futbol türüne Rugby denir. Adını kurallarının belirlendiği okulundan alır.

Westminster, Marlborough, Cheltenham, Shrewsbury, Charterhouse, Harrow ve Winchester okulları da diğer örneklerdir...Harrow okulundaki futbol tipi tıpkı rugby gibi kendi ayak topu branşını oluşturmuş Harrow Futbolu; Winchester da aynı şekilde Winchester Kolej Futbolunu ortaya çıkarmıştır.

Ne var ki bu çokbaşlılık sonucunda topu ayakla sürmeyi topu taşımaya tercih eden ayak topu severleri bir association olarak futbolu derleyip toparlamak adına Cambridge Üniversitesinden bir araya geldiler. Tarihe Cambridge Kuralları olarak geçen bu kurallar manzumesiyle futbol yani amerikalılar dediği gibi soccer yani bugün bildiğimiz anlamda futbolun çerçevesi çizildi.

Ardından okul takımları olarak kurulan bu futbol takımlarının birbiriyle maçları yapılmaya başlandı ve bu müsabakaların yönetimi ile ilgili sorunlar baş gösterdi. Zira başlarda sadece mezunlar ilgiliyken en azından taraftar olara moblar yani geniş halk kitleleri de yeniden ilgi göstermeye başladı böylece İngiltere'deki bugün de halen varlığını sürdüren dünyanın en eski futbol idari yapısı olan FA (The Football Association) kuruldu 1863'te...

Buna göre association footbal tıpkı, tenis gibi end to end bir branş olacaktı ve satranç gibi hamle sırası üzerine kurulacaktı....Çok eskiden elle taşınan futbol forumunda özellikle katolilk fabrika işçileri arasındaki rugby'e benzer formda saha ebatları belli değil ve kale de iki selvi ağacı yahut direk yahut çalılık olmaktaydı...Bu direkler arasına line deniyordu ama association futbol ruhuna uygun değildi zira saha sınırlarından farklı bir manası olmalıydı sayı sınırının bunun için maskülen, ingiliz savaş ahlakına uygun, efemine tavırlardan kaçınan goal kelimesi seçildi...Yani hedef, amaç...Zaten futbol erkek oyunudur denmesinin sebebi de erkek okullarından çıkmış olması ve ingiliz aristokrasisi tarafından kurallarının belirlenmesidir. Zaten gaelic futbolu olarak da adlandırılan bir başka çeşit elle taşınan toplu futbolu da katolik irlandalılar oynamaktaydı ki onlar da dindar katoliklerdi ve kadına yer yoktu...

Bunun dışında en büyük ayrışma saha şekli ve ebatlarında yaşandı...Association football taraftarları kare ve oval gibi şekilleri reddedip dikdörtgen de karar kıldı ve kaleler yani goaller dikdörtgenlerin kısa kenarlarına yerleştirildi tam merkezlerine adeta bir süvari savaş pozisyonu gibi...

Saha dikdörtgen olacak kaleler kısa kenarların merkezine yerleştirilecekti bu ne demekti? Sahada 11 kişi var ise ve kaleler merkez kısa kenarlardaysa bu 4-4-2 dizilişini ve dikey futbolu gerektiriyordu...Ne var ki rugby ve gaellic football gibi diğer britanyalı futbol türlerinde amaç dikey koşup topu kucaklayarak sayı çizgisini geçmek vardı oysaki association football da elle topu taşımak yasaktı ve ayakla driplingle dikey ilerleniyordu iyi ama koşuya saha kenarında saha çizgisine paralel koşarak dikine ilerleyen futbolcu nasıl gol atacaktı? Tabii ki ortayla...

Dolayısıyla saha şekli dikdörtgen ve kaleler de kısa kenarların merkezinde olduğundan tüm dünyada futbol tanındıkça allahın emri gibi herkes dikey futbol oynamaya ve simetrik saha dağılımı için 4-4-2 olarak dizilmeye başlandı zira asimetri ne anglikan ne de katolik kiliseleri tarafından doğru kabul edilmiyor gayri nizami bulunuyordu hem ayrıca büyük iskender dışında ağırlık merkezi kullanan bir askeri taktisyen de yoktu ve herşey simetrik olmalıydı...

Ve en önemlisi centilmenlik hücum sırası başarısız oluncaya kadar rakip kaleye hücum etmeyi ancak beceremeyince satranç yahut bilardo da günümüzde olduğu gibi sırayı karşı tarafa vermeyi gerektiriyordu. Yani association footbal total futbol dönemine kadar takeover değil turnover olarak devam etti...

Diğer futbol türleri ise başka sporlara adeta evrildiler...Oval sahası olan avustralya futbolu britanyadan bu kolejler vasıtasıyla taşındı...İrlanda'da günümüz futbolunun gelişmeme sebebi de bir çeşit rugby olan gaellic football'un katolik irlanda ruhuna daha uygun olmasıydı...Aynı şekilde amerikan futbolu da rugby sever britanyalıların Princeton Üniversitesinde amerikan futbolu olarak anılacak amerikan tipi rugbyi yayması sonucu ortaya çıktı ki rugby de dediğimiz gibi başta iskoçya ve galler olmak üzere Britanya'da rugby adıyla oynanmaya devam etti böylece soccer yani association footbal the FA sayesinde dikey futbolu adeta allahın emri olarak tüm dünyaya yaydı ki Lafontaine Biradeler ve hem kaptanımız hem de hocamız olan Horace Armitage tarafından Britanya'dan sonra avrupa'da en hızlı futbolun tuttuğu ülke biz olduk ve Galatasaray bu konuda öncü oldu...Fethi İsfendiyaroğlu, Galatasaray Tarihi adlı çalışmasını yazarken ki kendisi hem müdürümüz hem de başkanımızdı Galatasaray'ın ingiliz futboluna yatkın olduğunu bizzat Ali Sami Yen tarafından kendisine Horace Armitage'ın izah ettiğini aktarmaktadır. Özetle Gül Baba bir mücahittir ve Galatasaray Batıya uzanan bir mızrak uzudur daima dikey futbol oynar ve amacı goldür tüm karakteristiği dikdörtgen sahaya göre şekillenmiştir...

Özetle 1970'lere kadar tüm dünyada futbola the FA sayesinde yani futbolun çıktığı İngilterenin bakış açısı hakim oldu...Neydi bu? Dikey futbol, turnover position...Yani tüm gücünle kurallar dahilinde rakip kaleye hücum et...Savaş alanında olduğu gibi düşman silahını doldururken sen ateş et sonra sen doldururken düşman sana ateş etsin...Futbolda da hücum et rakip takım senin hücumunu müdafa etsin beceriksizliğin yahut rakibin başarı müdafasıyla gol yemeden hücumu geçiştir sıra sana geçsin sen hücum et...

Bu ne demek sevgili renktaşlar? Futboldan anlayan, iyi olan, yetenekli olan, dürüst ve namuslu olan kazansın demek...Bu nedenle arjantin-uruguay-brezilya-almanya-ingiltere-macaristan-italya çok başarılı oldu...

Ne var ki aralarındaki milli husumetten ötürü ispanya, hollanda, belçika,fransa gibi ülkeler başarısız olup farklı yollar deniyorlardı bu tek tip centilmen futbol anlayışına...İlk kırılmayı görece başarısız ve beceriksiz fransızlar VERROU adını verdikleri bir taktiksel sistemle gerçekleştirdi...Dünya futbol tarihi böylece ilk kez stratejik, geleneksel taktik sistemleriyle tanışıyordu...

Verrou fransızca da zincir kilidi demekti bu sistemde libero hayatiydi ve kalecinin dibinden ayrılmıyordu...Önünde 4 defans oyuncusu tandem şeklinde adeta birbirine zincirli frenk askerleri gibi diziliyorlardı...Takımda sadece serbest oynayan 4 kişi vardı...Bir oyun kurucu bir forvet ve iki kanat... Bunlar da eş zamanlı hücum kalkıyorlardı...Adeta zinciri uzun askerlerdi...Savunmadakilerin ise zinciri kısaydı...Verrou 1930'larda uygulanıp kısmi başarı yakaladı ne var ki fransızlar futboldan anlamıyorlardı ancak bu sistem avusturyalı, isviçreli, bohemyalı almanlar tarafından da savaş yıllarında kullandı fakat çok da başarılı olmadı...

Taa ki İtalyanlar mukayeseli üstünlüklerini brezilya-ingiltere-almanya üçlüsüne kaybetmeye başlayıncaya kadar...İşte o zaman Catenaccio 1950'lerden 1970'lerin başına kadar başarıyla uygulanmaya devam etti...

Sonuçta Fransızların Verrou'su ve İtalyanları Catenaccio'su taktiksel sistemlerdi ama association football'un ruhuna uygundu yani Turnover Position temelliydi diğer bir deyişle yıkıcı değil yapıcı; negatif deği pozitifti...Futbol sahasına ve amacına (goal) uyumluydu...

İşte bu sırada ezilen bir başka futbol ülkesi olan Hollanda Rinus Michels önderliğinde futbolda başarılı olamayacak kadar yetersiz ve yeteneksiz bir ulus olduklarını bildiklerinden;

kanat organizasyonlarıyla, uzun toplarla, fizikli forvetlerle nam yapmış İngiliz Futboluna;

dikey, direkt, son ana kadar oynayan, disiplinli, soğukkanlı adeta panzer gibi kademe kademe hücum eden dengeli, bitirici son vuruşları olan Alman Futboluna;

yumuşak bilekli, çalımlı, fuleli, yetenekli, top cambazı, göze hoş gelen, sürekli golü düşünen Brezilya Futboluna;

catenacciosuyla, katı defans anlayışıyla, yüksek konsantrasyonuyla, tatlı sert futboluyla, çirkefliğiyle İtalyan Futboluna

üstünlük kurabilmek adına futbolda devrim yaparak güzelim association futbolun içine ettiler ve tüm centilmenlik anlaşmasını bozdular...Zira verrou, catenaccio gibi taktiksel sistemler olsa da; her futbol ülkesinin yukarıda sıraladığım gibi bir futbol anlayışı olsa da tüm bunlar kurallar dahilinde futbolun özüne uygun sistemlerdi...Hepsi dikey, sonuç odaklı ve turnover position temelliydi...

Michels oyunun kurallarını bozdu ve oyun kuralları dahilinde bulduğu açıklardan nemalanarak futbolu takeover position'a çevirdi...Bu sistemin adı Total Futbol'du...O zamana kadar pres bir savunma silahıydı ancak Michels presi hücum silahına çevirdi...

Tüm takım toplu hücum ediyor ve toplu savunma yapıyordu...Peki niye yıllar önce denenmemişti? Zira eskiden ofsayt kuralı yoktu...Michels sadece savunma oyuncularına değil hücum oyuncularına da savunma yaptıryor ve ofsayt taktiği uyguluyordu...Toplar ağır olduğundan o zamanlar ara topu da atılamıyordu düşünün o zamanlar daha kaleciler eldiven kullanmıyordu :) Resmen mızıkçı çocuklar gibi Michels 1971-1973 arasında bu sistemi uyguladı...Önce 1973'de catenaccioyu şampiyon kulüpler kupasında yok etti ajax-inter maçında ardından da 3 sene boyunca milli takım ve ajax'ta Cruyff önderliğinde Total Futbol uygulandı...Bu sistem aslında oldukça basitti herkes topun arkasına geçer ve toplu halde top neredeyse, kimin ayağındaysa üstüne gidilir ve toplu pres yapılarak rakibin organize atak geliştirmesine izin vermezdi...

Peki bu sistemi başka bir takım niye uygulamadı? Zira öncelikle ikinci bir Cruyff yoktu ve ilk 3 sene sonra o dönemki maç sayılarının azlığından da faydalanarak süpriz ve şaşırtıcı taktik alışılır ve zaafları tespit edilir hale geldi....Cruyff Turn adında kendine has çalımı olan son derece yetenekli bir oyuncu sayesinde Michels köylü, ufak bir futbol ülkesini icat ettiği yeni spor dalıyla yani Total Futbol ile association football'a savaş açtı...Eee kötü mü oldu? Dünya futbolu için evet ama o zamana kadar zavallı bir ülke olan Hollanda için muazzam oldu...Eeee ne oldu kupa kazandılar mı hayır? Niye çünkü dünya kupaları 4 yılda bir yapılıyordu ve karşılarında Helmut Schön vardı...Beckenabuer-Maier-Müller gibi efsaneler tıpkı Michels'in Catenaccio'yu bitirmesi Almanlar da klasik oyunlarıyla association football'u 2008 yılına kadar kurtarıp Dünya Kupasını alıyor, Cruyff Ajax'tan Barcelona'ya kaçıyor ve Kaiser Franz bayern münih ile üst üste 3 defa avrupa şampiyon kulüpler kupasını kazanıyordu...

Her şey yoluna girmiş yeniden yetenekli brezilyalıları, zalim italyanları, iş bitirici almanları, muhafazakar ingilizleri ve tangocu arjantinlileri izlemeye devam ettik. Rossiler, Kempesler, Socratesler, Zicolar, Rummenigeler, Maradonalar bize dünya futbolunun zirvesini yaşattılar...Maçlar bir o kalede bir bu kalede sürekli bir hücum-savunma dengesi, muazzam maradona çalımları, fiş çeken rummenige golleri; Derwall taktikleri, derken 1990'lara geldik...Aynı hız ve fifa-uefa'nın iyice kurumsallaşmasıyla Baggiolar, Romariolar, Taffereller, Bobalar, Savicevicler, Hagiler, Baresiler, Donadoniler, Stoichkovlar, Sammerler, Ladruplar döktürdü...Sonra Zidane'lar, Thuram'lar, Cannavarolar, Keaneler, Di Caniolar, Poborskyler, Gerçek Ronaldolar, Rivaldolar, Roberto Carloslar, Vieralar, Giggslr ardı ardına çıktı...Son olarak 2000lerin başında ve sonuna doğru Riberyler, Robbenler, İbrahimoviçleri Rooneyler, Gerrardlar, Carragherlar, Cechler, Drogbalar, Lahmlar...

Bu arada her turnuva faşizmin getirdiğini snobluk ve cahillikle bir ülke her turnuva rezil olmaya devam ediyordu; İSPANYA...2008 Avrupa Şampiyonası başladığında Guardiolanın barca altyapısında henüz Rijkard varken uygulamaya çalıştığı yeni nesil bir taktiksel sistem vardı...Buna göre futbol sahası dikdörtgen değil kare gibi düşünülecek dikey değil yatay oynanacaktı...Peki ama nasıl gol atılacaktı??? Yüzlerce mantıksız saçma sapan yan pas yapıp rakibi uyutmak ve ani bir ara pasıyla gol atmak...Bunun için yetenekli olmaya gerek yoktu zira bu yeni bir spor çeşidiydi adı da Tiki-Taka...

Aslında 2006 dünya kupasında fransa karşısında çaresizce tık edercesine topu dokundurarak aval aval bakan ispanyol futbolcular için maçın spikeri tarafından kullanılan uydurulmuş bir tabirdir ve aşağılama amaçlı kullanılmış pejoratif bir ifadedir ne var ki Michels-Cruyff Total Futbolu ile birleşmediğinden bir halta yaramamıştır...Ribery İspanyolların içinden geçmiştir 3-1 ile o maçta...

Ne var ki sonrasında Guardiola tiki-taka denen bu rezil futbolu presle birleştirmişti zira kendi kendine top çevirip durursan rakip hata yapmazsa pozisyon bulamazsın ayrıca hiç mi maç içinde bir turnover olmayacak? Buna çare olarak Dünya Association Football'unda ikinci bir taktiksel sistem olan Tiki-Taka geliştirildi...Burada amaç yine kısa paslarla, yatay futbolla rakibi bunaltmak ve arapası kollamak ama top rakibe geçince 3-5 saniye içinde toplu hücum edip hemen takeover position ile maçı uyutmak, rakibi yavaşlatmak ve maçı öldürmek vardı...Barcelona'da bu oldu ama 2008 avrupa şampiyonasında çok da zorlanmadılar zira sadece 2 kere rusyayla oynayıp italya ile 0-0 kalıp penaltılarla finalde almanya ile karşılaştılar ve uyuz bir maç sonrası tarihlerinin ilk başarısını elde ettiler...

Yine zayıf bir futbol ülkesi yine negatif, yıkıcı ve sıkıcı association football ruhuna ters bir taktiksel sistem ile rezilliğini örtbas edip ilk büyük başarısına ulaşıyor ve looserlıktan kurtuluyordu...

Aynı taktik 2010 dünya kupasında sökmedi zira dünya kupasında barcelonayı kollayan hakemler yoktu ve rakip alman efsanesi Ottmar Hitzfeld'in İsviçresiydi açılış maçında rezil olup yenildiler...Luis Aragonez bunu bile başaramayacak dendiği sırada İsviçre son maçta golü bulamayınca İspany gruplardan çıkıp görece kolay istikametten kısır bir almanya yarı finali ve robbenin elleriyle verdiği hollanda finaliyle üstüste 2. uluslaraarası kupasını alıyordu ispanya...2012'de de aynı senaryo tekrarlanıyor ve ispanya ömrü hayatında yarı finalden öteye gidememişken tiki taka sayesinde 6 senede 3 kupaya sahip oluyordu...


Tiki-taka daha önce çözülürdü ancak unicef-nike-fifa-ab gibi beynelmilel organizasyonlar tarafından kollandığından ancak Mourniho-Sneijder işbirliğiyle tahtından edildi...Barcelona rezil olmuştu ama ya milli takım? Tiki taka'nın işini total football'un da işini bitiren Almanlar gördü...Bayern-Barcelona yarı finalinde 7 tane gol attılar barcaya...Dünya Kupasında da Hollanda paspas etti 2014'te İspanyayı hem de total football'ün ülkesi hollanda tipik kanat organizasyonuyla işi çözdü...

Tiki taka'nın şifresi çözülmüştü ya otobüs topla beraber interin yaptığı gibi maçboyunca hareket edecek tandem gibi yahut ortalarla uzun boylu forvetler birbirlerine topu indirmeden kafayla pas verecekti bayernin yaptığı gibi...Hatta uçan hollandalı lakabını alan van persie bile böylesi bir maçta attığı ortayla gelen kafa golüyle hak kazandı...

Evet son derece vasat bir futbolcu olan bir alman defans oyuncusuna değinmem gerekiyor artık Klopp...Mainz'da uzun boylu pozisyon hatası yapan bir stoperdi...Mainz'da hoca olarak disiplinli çalışması ve rakip analizleriyle çok başarılı oldu...Ne var ki bir sonraki seviyeye geçemiyordu takımı onun için kendisi bir üst seviye takımı olan dortmunda gitti... Dortmund şampiyonlar ligi şampiyonluğu yaşamış ancak kriz sonrası sammer tarafından toparlanmıştı...Sammer çalışmıştı Klopp yiyecekti...Öyle de oldu ama karşısında bayern dominasyonu vardı...Ne yapmalıydı...Takımı yetersizdi...Total Football çökmüştü lakin Tiki-Taka hala revaçtaydı...Tiki-takayı mı uygulamalıydı? Hayır zira mobil presten farklı olarak total football'un ve tiki-taka'nın ana mevhumu olan presi negatif ve yıkıcı olarak kullanmalıydı zira kendisinden yetenekli olan rakipleri hücum edebilse kendisini darmadağan edecekti...Ne yapmalıydı??? Futbolun özüne ihanet edecekti ama ara pası üstadı bir xavi-iniestası yoktu...Bunun üzerine kendisini 2 şampiyonlar ligi ve 1 uefa kupası finaline ulaştıran hybrid tiki-taka sistemini geliştirdi zira yazdığım gibi tiki-takanın defoları da çıkıyordu ve ikinci bir xavi-iniesta ikilisi yoktu...

Nasıl ki tiki-taka Xavi-Iniesta'sız feasible değilse Total Football da Crufyy'suz uygulanamıyordu...Ne yapacaktı belirli bir oyuncu grubunu sürekli her gittiği takıma ardından mı sürükleyecekti Klopp??? İsterdi ama yapamazdı bunun üzerine kendi hybrid takeover position negatif ve yıkıcı futbol taktik sistemini geliştirdi; gegenpressing...Bu da uydurma bir tabirdir ama en azında bir spikerin alayı değil alman olan bir hoca tarafından almanca kelimeyle adlandırılmış bir taktiksel sistemdir...

Yalnız Türkçe'ye çok yanlış çevrildiğinde bu taktisek sistemin kavranması zorlaşıyor zira türkçeye şok pres, ani pres, karşı pres olarak çevriliyor...Halbuki gegen kelimesi almancada; doğru, yönelik demektir...Yani Klopp'un takeover position presi daha klasik bir mobil prestir sadece işin sırrı taktikte değil uygulayıcı futbolcuların çok atletik olmasındadır...Peki Klopp topu kaptıktan sonra ne yapıyor? Tiki-taka mı :) Hayır işte almanlık burada devreye giriyor ve direkt sonuca gitmeye odaklanılıyor yani öldürücü ara pası öncesi bayıcı yan paslar yok...Top rakipteyken rakip hücum başlangıç noktasına doğru, yönelik yoğun baskıyla topu kazanmak ve it gibi topun peşinden koşmamak...Topu kazanınca da pas yapmadan yetenekli, feraset sahibi hücumcular ile daha önce çalışılmış saha parselasyonlarıyla adeta basketboldaki set hücumu gibi ezbere ve çabuk bir şekilde rakip müdafasına düşünecek zaman bırakmadan hücum edip golü bulmak şeklinde özetlenebilir...Bunu her futbolcuyla yapar mısın? Güçlü, hızlı ve ezber yapabilen her çalışkan-disiplinli topçuyla yapabilirsin ne Cruyff gibi istidat sahibi olmana ne de Xavi-İniesta gibi manyakça yan pas ve ara pas yeteneğine ihtiyacın yok...

Eee o zaman gegenpressing modern futbol mu? Dünya futbolunu mu şekillendirecek :) Ne alakası var ne milli takım düzeyinde ne de kulüpler bazında bu sistem daha kupa kazanamadı...Bırakın tiki-takayı geçmesini total football'u bile geçemedi...

Önce Bayern bunları kanat organizasyonları ve Baoteng-Lahm-Neuer-Alaba-Martinez gibi anında anticipate edebilen savunma oyuncularıyla dağıttı...Daha sonra da Sevilla uefa kupasında finalde geri düşmesine rağmen disiplinden kopmayarak tokatladı en son da Real Madrid sert savunmayla ve yüksek konsantrasyonla gegenpressingi çökertti...

Özetleyecek olursak total football ve tiki takanın devri kapanmıştır; gegenpressing ise halen revaçta olduğundan modern futbolun bir parçası sanılmaya devam edecektir lakin hiçbir başarısı yoktur...Bunların birbirinden etkileşimi şöyle olmuştur; Total Football, Tiki-Taka'yı doğurmuş zaman içinde evrilerek görece daha dikey ve daha az passız olanı gegenpressing olarak raflardaki yerini almıştır lakin bu taktiksel sistemler tez-antitez olarak sınflandırılamaz zira bu büyük bir kategorizasyon hatası olur zira bu 3 sistem de association football'a tepki ve turnover-regroup anlayışına muhaliftir yani bunlar yıkıcı-negatif taktiksel sistemler olup takeover positioning futbol anlayışının tezahürleridir ve birbirlerinin ancak muadili olurlar...

Tez yazdığım gibi Verrou-Catenaccio hatta Zona Mista bir kategoridir; Anti-Tez ise Total Football-Tiki Taka-Gegenpressing'tir...Hürmetler...

Not: 20:30 civarı yazmaya başladığımdan vakit daraldı işbu notu 23:36 gibi düştüm özel mesajdan makalemin bir parçası olarak Keramettin Üstada dolayısıyla yazım yanlışı olduysa affola ve görsel ekleyemedim vakit kalmadı ama esas önemli olan içerik dolayısıyla sıkıntı yok. İsteyen beğenir isteyen beğenmez beni alakadar etmez ben meydan okumalarına herdem açığım çünkü bende ricat yok...GALATASARAY KİND'DİR!!! YAŞASIN TURNOVER KAHROLSUN TAKEOVER!!!
 
2010'da İspanya hocası Aragones değildi, yanlış okumadıysam bu şekilde yazılmış.

Onun dışında da hatalar var şu an değinmeyeceğim, @Talha Küllü ile ortak bir eleştiri yazısı yazacağız

@Alp Memduh Kalyoncu itiraz noktalarında itiraz edebilirsin yazıya zira bu da jüri puanlamasına etki edecek.
 
2010'da İspanya hocası Aragones değildi, yanlış okumadıysam bu şekilde yazılmış.

Onun dışında da hatalar var şu an değinmeyeceğim, @Talha Küllü ile ortak bir eleştiri yazısı yazacağız

@Alp Memduh Kalyoncu itiraz noktalarında itiraz edebilirsin yazıya zira bu da jüri puanlamasına etki edecek.
Yok 2008 yazdım üstat işte virgül filan olmadığından anlaşılamıyor yoksa 2008 yazdım Guiza işbirliği :)
 
Yok 2008 yazdım üstat işte virgül filan olmadığından anlaşılamıyor yoksa 2008 yazdım Guiza işbirliği :)

"Aynı taktik 2010 dünya kupasında sökmedi zira dünya kupasında barcelonayı kollayan hakemler yoktu ve rakip alman efsanesi Ottmar Hitzfeld'in İsviçresiydi açılış maçında rezil olup yenildiler...Luis Aragonez bunu bile başaramayacak dendiği sırada İsviçre son maçta golü bulamayınca İspany gruplardan çıkıp görece kolay istikametten kısır bir almanya yarı finali ve robbenin elleriyle verdiği hollanda finaliyle üstüste 2. uluslaraarası kupasını alıyordu ispanya...2012'de de aynı senaryo tekrarlanıyor ve ispanya ömrü hayatında yarı finalden öteye gidememişken tiki taka sayesinde 6 senede 3 kupaya sahip oluyordu... "

2008'de İspanya grubunda İsviçre yoktu, 2010'da vardı, 2010'da da Aragones değildi hoca.
 
Şu kısım beklediğim gibi olmuş tam
Sonra Zidane'lar, Thuram'lar, Cannavarolar, Keaneler, Di Caniolar, Poborskyler, Gerçek Ronaldolar, Rivaldolar, Roberto Carloslar, Vieralar, Giggslr ardı ardına çıktı...Son olarak 2000lerin başında ve sonuna doğru Riberyler, Robbenler, İbrahimoviçleri Rooneyler, Gerrardlar, Carragherlar, Cechler, Drogbalar, Lahmlar...
 
Bu arada her turnuva faşizmin getirdiğini snobluk ve cahillikle bir ülke her turnuva rezil olmaya devam ediyordu; İSPANYA...2008 Avrupa Şampiyonası başladığında Guardiolanın barca altyapısında henüz Rijkard varken uygulamaya çalıştığı yeni nesil bir taktiksel sistem vardı...Buna göre futbol sahası dikdörtgen değil kare gibi düşünülecek dikey değil yatay oynanacaktı...Peki ama nasıl gol atılacaktı??? Yüzlerce mantıksız saçma sapan yan pas yapıp rakibi uyutmak ve ani bir ara pasıyla gol atmak...Bunun için yetenekli olmaya gerek yoktu zira bu yeni bir spor çeşidiydi adı da Tiki-Taka...

Aslında 2006 dünya kupasında fransa karşısında çaresizce tık edercesine topu dokundurarak aval aval bakan ispanyol futbolcular için maçın spikeri tarafından kullanılan uydurulmuş bir tabirdir ve aşağılama amaçlı kullanılmış pejoratif bir ifadedir ne var ki Michels-Cruyff Total Futbolu ile birleşmediğinden bir halta yaramamıştır...Ribery İspanyolların içinden geçmiştir 3-1 ile o maçta...

Ne var ki sonrasında Guardiola tiki-taka denen bu rezil futbolu presle birleştirmişti zira kendi kendine top çevirip durursan rakip hata yapmazsa pozisyon bulamazsın ayrıca hiç mi maç içinde bir turnover olmayacak? Buna çare olarak Dünya Association Football'unda ikinci bir taktiksel sistem olan Tiki-Taka geliştirildi...Burada amaç yine kısa paslarla, yatay futbolla rakibi bunaltmak ve arapası kollamak ama top rakibe geçince 3-5 saniye içinde toplu hücum edip hemen takeover position ile maçı uyutmak, rakibi yavaşlatmak ve maçı öldürmek vardı...Barcelona'da bu oldu ama 2008 avrupa şampiyonasında çok da zorlanmadılar zira sadece 2 kere rusyayla oynayıp italya ile 0-0 kalıp penaltılarla finalde almanya ile karşılaştılar ve uyuz bir maç sonrası tarihlerinin ilk başarısını elde ettiler...
Tiki-taka tam anlamıyla Total Futbol içerisinden çıkmıştır.Aksi iddia tamamiyle yanlış.Hatta ve hatta üst seviye ve modern halidir.Tiki-taka yapmak için yetenek gerekmiyormuş.Tiki-taka yaparken kullanılan akli ve fiziki yetenek çok daha yoğun ve solid bir yetenek olmalı.O yüzdendir ki başarılı oynayan tek tük takım oldu futbol tarihi boyunca.O pas sirkülasyonunu yapabilmek büyük yetenek ister.Hayatında amatör de olsa büyük sahada futbol oynayan herkes beni anlayacaktır.O kısa mesafelerde doğru pası atabilmek her babayiğidin harcı değil o yüzden İniesta ve Xavi inanılmaz futbolcular.2008 Rusyasını küçümsemek de ayrı bir bilgisizlik olmuş.Turnuvayı izleyenler ne kadar iyi oynadıklarını hatırlayacaktır.Arshavin,Zhirkov,Kolodin,Pavlyuchenko gibi üst düzey futbolcular çıkardılar ve turnuva sonrası hepsi transfer yaptı
neredeyse.İspanya da Almanya'yı eze eze yendi.Devam edeceğim cevap vermeye.
 
"Aynı taktik 2010 dünya kupasında sökmedi zira dünya kupasında barcelonayı kollayan hakemler yoktu ve rakip alman efsanesi Ottmar Hitzfeld'in İsviçresiydi açılış maçında rezil olup yenildiler...Luis Aragonez bunu bile başaramayacak dendiği sırada İsviçre son maçta golü bulamayınca İspany gruplardan çıkıp görece kolay istikametten kısır bir almanya yarı finali ve robbenin elleriyle verdiği hollanda finaliyle üstüste 2. uluslaraarası kupasını alıyordu ispanya...2012'de de aynı senaryo tekrarlanıyor ve ispanya ömrü hayatında yarı finalden öteye gidememişken tiki taka sayesinde 6 senede 3 kupaya sahip oluyordu... "

2008'de İspanya grubunda İsviçre yoktu, 2010'da vardı, 2010'da da Aragones değildi hoca.
Sehven olmuş dedim ya üstat imla filan düzeltme gerek yok dediğiniz için böyle kalabilir isterseniz düzeltin fark etmez...Karşı tarafı da çürütecek bir şey yok zira ben bunları tek bir kategori gördüğümü muadil olduklarını yazdım yani bana göre 3'ü de çöp dolayısıyla bu sadece bilgiler hariç zevkler-renkler meselesi...Gegenpressing de total football da başarısız taktiksel sistemlerdir...Herhangi bir dünya ve avrupa kupası zaferleri yok...88 avrupa şampiyonası cruyff total football'undan farklıydı bir tek ajax'ın 3 avrupa kupaso var kulüp bazında ki gegenpressing de ise kaybedilmiş 3 avrupa kupası finali...Bu kadar...
 
Tiki-taka tam anlamıyla Total Futbol içerisinden çıkmıştır.Aksi iddia tamamiyle yanlış.Hatta ve hatta üst seviye ve modern halidir.Tiki-taka yapmak için yetenek gerekmiyormuş.Tiki-taka yaparken kullanılan akli ve fiziki yetenek çok daha yoğun ve solid bir yetenek olmalı.O yüzdendir ki başarılı oynayan tek tük takım oldu futbol tarihi boyunca.O pas sirkülasyonunu yapabilmek büyük yetenek ister.Hayatında amatör de olsa büyük sahada futbol oynayan herkes beni anlayacaktır.O kısa mesafelerde doğru pası atabilmek her babayiğidin harcı değil o yüzden İniesta ve Xavi inanılmaz futbolcular.2008 Rusyasını küçümsemek de ayrı bir bilgisizlik olmuş.Turnuvayı izleyenler ne kadar iyi oynadıklarını hatırlayacaktır.Arshavin,Zhirkov,Kolodin,Pavlyuchenko gibi üst düzey futbolcular çıkardılar ve turnuva sonrası hepsi transfer yaptı
neredeyse.İspanya da Almanya'yı eze eze yendi.Devam edeceğim cevap vermeye.
Doğru oku ama xavi-iniesta tiki takanın en iyi uygulayıcısı hatta tek başarılı uygulayacılarıdır minvalinde yazmışım...Zaten onlar yok diye başarı yok...
 
Sehven olmuş dedim ya üstat imla filan düzeltme gerek yok dediğiniz için böyle kalabilir isterseniz düzeltin fark etmez...Karşı tarafı da çürütecek bir şey yok zira ben bunları tek bir kategori gördüğümü muadil olduklarını yazdım yani bana göre 3'ü de çöp dolayısıyla bu sadece bilgiler hariç zevkler-renkler meselesi...Gegenpressing de total football da başarısız taktiksel sistemlerdir...Herhangi bir dünya ve avrupa kupası zaferleri yok...88 avrupa şampiyonası cruyff total football'undan farklıydı bir tek ajax'ın 3 avrupa kupaso var kulüp bazında ki gegenpressing de ise kaybedilmiş 3 avrupa kupası finali...Bu kadar...

Hiç başarı yok demek ha.

Peki.
 
Üst Alt