Ünal Aysal | Başkan (2011-2014) - Sayfa 50 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu
Yazmayacaktım aslında ama tanıdığım için ve burada halen bu sahtekarın peşinde yürüyen Renktaşlarım olduğunu gördüğüm için bu yazıyı paylaşıyorum. Ister inanın ister inanmayın size kalmış.

Aysal aslında Galatasaraylı bile sayılmaz pek.

Kendi menfaatleri adına kulübü kunlanarak geldi ki bu projesi 2000 yılların başında yürütüleğe soktu. Büyük iş adamıdır ve inanılmaz strajeleri olan birisi kendi işleri ilgili. Türkiye'de cahil taraftar topluluğu olduğunu bildiği için çoğunu parmağında oynattı bir müddet boyunca ve görüldüğü gibi bir sürü hattaları olsada bazı taraftarlar halen bu adamın arkasını görülüyor.

Ünal Aysal asıl hal etmek istediği işleri ki, bu işler hükümet ayağına bağlıydı, çözüme getiremedi ki baya baya uğraştı yani bu konular üzerinden.

Rte'ye bir türlü yanaşamadı ki bu konular basınıda yansıdı az çok.

Bu arada başka kişisel işleri için yaralı olmasına sağladı başkanlık koltuğuna oturduğu müddetçe ki bu adamın b....c...d planları her zaman mevcuttur kendi iş menfaatleri ise konusu.

Bu tür Avrupa'da zengin olan birisi zaten böyle düşünen ve yürüyen olması kadar doğal bir şey olamaz. Iş adamı olarak büyük saygı duyuyorum adama ama Galatasaraylı olarak duygusal davranarakta sevmem mümkün değil. Milyonların duygu kaynağı ocağı olan bir camiayı kendi çıkarları adına ve milletin sevgilerini kunlanarak bu yolu seçtiği için büyük sahtekar diyorum kendilerine. Kaçtığı için sahtekar demiyorum yani.

Orada zaten belliydi gideceği. UEFA'dan neye imzaladığını biliyordu bu adam sonuçta ve cezanın geleceğini herkesten önce biliyordu doğal olarak. Yeterince kulübün başında kalmıştı zaten ve İlk hedefine ulaşmamış olsa bile gayet başarılı gelir sağlamasını bildi kendi adına. CNN kanalına çıkması bile başlı başına büyük bir iştir bir iş adamı düşüncesi ile global olarak.

Ha bu adam zaten milyar serveti mevcut diyenler olabilir ama bu adamlar senin gibi düşünmüyor işte. Herzaman daha çok kazanmaya isteyen insanlar bunlar. Makine gibi bir şey işte.

Saygılar...
 
Yazmayacaktım aslında ama tanıdığım için ve burada halen bu sahtekarın peşinde yürüyen Renktaşlarım olduğunu gördüğüm için bu yazıyı paylaşıyorum. Ister inanın ister inanmayın size kalmış.

Aysal aslında Galatasaraylı bile sayılmaz pek.

Kendi menfaatleri adına kulübü kunlanarak geldi ki bu projesi 2000 yılların başında yürütüleğe soktu. Büyük iş adamıdır ve inanılmaz strajeleri olan birisi kendi işleri ilgili. Türkiye'de cahil taraftar topluluğu olduğunu bildiği için çoğunu parmağında oynattı bir müddet boyunca ve görüldüğü gibi bir sürü hattaları olsada bazı taraftarlar halen bu adamın arkasını görülüyor.

Ünal Aysal asıl hal etmek istediği işleri ki, bu işler hükümet ayağına bağlıydı, çözüme getiremedi ki baya baya uğraştı yani bu konular üzerinden.

Rte'ye bir türlü yanaşamadı ki bu konular basınıda yansıdı az çok.

Bu arada başka kişisel işleri için yaralı olmasına sağladı başkanlık koltuğuna oturduğu müddetçe ki bu adamın b....c...d planları her zaman mevcuttur kendi iş menfaatleri ise konusu.

Bu tür Avrupa'da zengin olan birisi zaten böyle düşünen ve yürüyen olması kadar doğal bir şey olamaz. Iş adamı olarak büyük saygı duyuyorum adama ama Galatasaraylı olarak duygusal davranarakta sevmem mümkün değil. Milyonların duygu kaynağı ocağı olan bir camiayı kendi çıkarları adına ve milletin sevgilerini kunlanarak bu yolu seçtiği için büyük sahtekar diyorum kendilerine. Kaçtığı için sahtekar demiyorum yani.

Orada zaten belliydi gideceği. UEFA'dan neye imzaladığını biliyordu bu adam sonuçta ve cezanın geleceğini herkesten önce biliyordu doğal olarak. Yeterince kulübün başında kalmıştı zaten ve İlk hedefine ulaşmamış olsa bile gayet başarılı gelir sağlamasını bildi kendi adına. CNN kanalına çıkması bile başlı başına büyük bir iştir bir iş adamı düşüncesi ile global olarak.

Ha bu adam zaten milyar serveti mevcut diyenler olabilir ama bu adamlar senin gibi düşünmüyor işte. Herzaman daha çok kazanmaya isteyen insanlar bunlar. Makine gibi bir şey işte.

Saygılar...
Türkiye'de bir kulübe başkan olmak akıl işi değil. Sadece şahsi menfaatlerinle örtüşüyorsa bu topa girersin zaten. Ya da soygunculuk düşünüyorsan. O yüzden şahsi menfaat elde etmek için başkan olması iddiana katılmakla beraber takılmıyorum.
Ancak rte yanaşmak maksadının olmadığı çok açıktı. Twitter yasağını resmi siteden kınayan birisi böyle bir amaç taşıyor olamaz. Gezi direnişi hakkindaki tutumları da ortada ayrıca.

SM-A105F cihazımdan Gscimbom mobil uygulaması ile gönderildi
 
devraldığı adnan polat ve devrettiği* dursundan çok daha başarılı bir yönetim sergilemesi kendisini sevmem için yeterli bir sebep

*duygun değerlendirme yapılamayacak kadar çok kısa süre görev aldı
 
Genelde teknik direktör kulübü olan Galatasaray'ın, kötü başkan olmasına rağmen lise efsanesi olduğundan haddinden fazla saygı gören Canaydın'la birlikte hatırladığım son alfa başkanıydı. Öyle ki Canaydın, Fatih Terim'i Lucescu'nun üstüne getirip bir görüşmede aynı Terim'in istifa etmesini ''tavsiye'' etmişti. Fiilen ortaya koyamasa da manevi olarak Galatasaray'da bir daha gelmesi zor tipte otoriter bir başkandı. Ünal Aysal ise Canaydın'dan sonra Fatih Terim'le karşı karşıya gelebilen tek başkandı. Adam ilk geldiğinde Terim'in istediği hemen herkesi aldı, daha sonra Fatih hocanın adı bence de gereğinden ön plana çıkınca Sneijder-Drogba patlatıp topu hocanın kucağına attı. Milli takım mevzusu işi çok bozdu ki burada esas hata başkanın arkasından iş çeviren Fatih hocadaydı. Tabii ki Fatih hocanın da Şenol gibi tek milli takıma geçip yılın 300 günü yatışta olmak istemediği aşikardı ama zaten hali hazırda 3 kulvarda doludizgin ve bugünkü gibi değil, hakikaten bir hedef doğrultusunda yarışan Galatasaray'ın antrenörünün bir de milli takımla uğraşıp zaten haftada nispeten kalacak 2-3 gününü de milli takıma oyuncu bakmayla geçirmesini beklemek saçmaydı.

En nihayetinde hem yetişme tarzlarıyla, hem futbola bakışlarıyla, hem de kulüp yönetim tarzlarıyla belki de Fatih Terim'le çalışan en zıt başkandı. Buna rağmen ikisi de işinde müthiş başarılı oldukları için ilk 2 yıllarında kulübün yakın tarihini değiştiren muazzam işlere imza attılar. İşin doğrusu bugünkü Mustafa Cengiz yönetimi gibi pasif, geçici, oyalayıcı yönetimleri Ünal Aysal gibi aykırı, aristokrat, vizyoner yönetimlerin yanında yok sayarım. Galatasaray'a zarar vermek için yerinde saymaktansa, kulübe seviye atlatmak için risk almayı da takdir ederim. Türkiye'de Serdar Bilgili'yle birlikte hakikaten aristokrat başkan olarak tanımlayabileceğim tek adamdı. Ali Koç gibi amelelerin yanında adamın ekranda yer aldığı her anda görmüş geçirmişliğini, burnunun havadalığını ve bir şeyler başarmış olmanın neticesinde biriken özgüvenini sezebiliyordun. Hayattaki tek başarısı Rahmi Koç'tan doğmak olanlardan farkı hissedilebiliyordu.
 
Türkiye'de bir kulübe başkan olmak akıl işi değil. Sadece şahsi menfaatlerinle örtüşüyorsa bu topa girersin zaten. Ya da soygunculuk düşünüyorsan. O yüzden şahsi menfaat elde etmek için başkan olması iddiana katılmakla beraber takılmıyorum.
Ancak rte yanaşmak maksadının olmadığı çok açıktı. Twitter yasağını resmi siteden kınayan birisi böyle bir amaç taşıyor olamaz. Gezi direnişi hakkindaki tutumları da ortada ayrıca.

SM-A105F cihazımdan Gscimbom mobil uygulaması ile gönderildi
Randevu talebi oldu ki basına da yansımıştı. Bu başlarda olmuştu özelikle. Sonra pes etmiş olabilir bu konuda.... bilmiyorum ama üstüne çizdiğin konulara bakınca çok üstüne gitmemiştir.

2000 yıllarında olan enerji anlaşması ilgili ciddi sorunları vardı ki onu çözmeye çalıştı.
 
Yanlış bir algı var ve ne söylenirse, ne ispat ortaya konursa konsun düzeltmek mümkün olamıyor;

Sanki Aysal, Terim-Dürüst-Albayrak ekibi ile, en başından can-ı gönülden kader birliği yapmış da süreç içinde sonradan güç paylaşımı konusunda ters düşmüşler zannediliyor...Oysa o yönetim camia içinde hemen her kesimin katılımıyla oluşmuş tam bir ''Koalisyon'' ürünüydü ve Ünal başkan, bu ekiple çalışmayı 'kerhen' kabullenmek zorunda kalmıştı. Böylesine egosu yüksek bir adamın Fatih Terim gibi dominant bir TD ve her işe karışacakları bilinen profilleriyle Dürüst-Albayrak ikilisini istememesinde anlaşılmaz bir durum da yok zaten...

İlk iki yıl, kerhen de olsa razı olduğu ekiple birlikte ciddi başarılar elde edilince de tasfiye işlemine Dürüst-Albayrak ikilisiyle başladı ki bu zaten FT i bertaraf etmenin ilk adımıydı; ''Eleman'' vs lafları elbette tesadüf değildi, FT iminde bunlara kayıtsız kalmadığı malum, o da kendince gardını alıp fırsat buldukça karşı ataklarda bulundu. Sonraki süreci herkes biliyor...

Ha, bu süreci ben nasıl algıladım ve nasıl bir pozisyon aldım?..Doğru algılamış olmakla birlikte, doğru pozisyon alıp almadığımdan emin değilim; Ünal Aysal' a güvenmekle hata ettiğim sonucu çıkıyor hatta, maalesef...''Madem fikir ayrılıkları var, Dürüst-Öztürk-Albayrak ile yollar ayrılsın; Galatasarayımızda başkanlık sistemi işler, mutlaka daha iyi anlaşacağı ve yeterliliği yüksek birilerini getirirdi nasıl olsa, Avrupalı 'vizyon sahibi' başkanımız''...Hiç öyle olmadı; şu an meşhur köpeksever şarkıcı Candan ablamızdan başka hiçbirisinin adını hatırlayan yoktur o -sözümona- yönetimden!..Peki varsın yönetimde işe yarar biri de olmasındı, Ünal Başkanımızın mutlaka bir bildiği vardı nasıl olsa?..O dönem kadro planlamasını hiç beğenmeyip eleştirdiğim FT de huysuzlanıp duruyordu, ''Birileri rahat etsin diye sözleşme uzatacak değilim!'' açıklaması bardağı taşıran son damla idi artık. Hiçbir TD, Galatasaray başkanına böyle posta koyamazdı...Böylelikle Aysal-Terim ayrışmasında net olarak Aysal' dan yana tavır aldım (Kendisinin sıçıp batırdığı kesinleşinceye kadar da sürdürdüm bunu)...Yönetim olmasa da olurdu, Fatih Terim' i gönderiyorsa da bir bildiği vardı nasıl olsa, koskoca Ünal Aysal' ın!..Sonraki süreç tam bir hayal kırıklığı; ''Anglo-Sakson TD vs'' saçmalıkları sonrasında, ''Transfer TD ü'' diye tanımladığım Mancini' yi, imza attığı FFP yaptırımlarına rağmen, olmadık vaadlerle işbaşına getirmekle dönülmez yola girmişti bile. Devamına girerek uzatmaya hacet yok. Kendi ifadesiyle futboldan anlamadığı gibi aklı başında birilerine danışmadığı da anlaşılıyor...

Aysalseverler beni Aysal düşmanı diye tanır, birkaçı sırf bu yüzden engellemişti hatta!..Bakın burada yine itiraf ediyorum; bütün o süreçte Aysal' a güvenip, destek verdiğim mesajlarımla sabittir. Keşke çok çok başarılı olsaydı, vaadettiği 'kurumsallık' ı gerçekleştirebilseydi de, ne Terim' in, ne Albayrak' ın adını bile anmasaydık. Maalesef bütün güvenimi boşa çıkardı; fena yanıldım vesselam!..
 
Kendisini sevme nedenlerimin başında Abdürrahim Albayrak adlı arkadaşı sadece getir-götür işlerinde görevlendirmesi oldu.
Melo'nun suyu kesiliyor Apo faturasını ödüyor suyunu açtırıyor, Florya'da çimlerde sorun var gidip çim biçme personelini çağrıyor çimleri düzeltiyor.
Albayrak sadece bu tarz işleri becerebilecek birisi.
 
kaprisliydi birazda para göz ama gel gelelim iyi transferler yapardı.

sneijder, drogba eboue falan almıştı ama tüm doğrularını selçuğa sözleşme uzatarak mahvetti.

inş. tekrar bu kulübün kapısında girmez. girersede bize verdiği zararları nakit olarak (cash) banka hesabımıza yatırsın bir zahmet.

tarıkları, salihleri, umutları babam mı aldı bu herif aldı. sizi cl de başarılı yapacam diyip bizden onlarca forma parası aldı.

utanmadan şimdi gündeme gelmeye çalışıyor.
 
fb hegemonyasını yıkan başkan. Polat nasıl Aziz'in yancısı gibi dolaşıyordu unutmadık. Adam sermaye artırımı yapıp fb ile baş edecek kadro kurmamızı sağladı. O dönemde fb'nin önüne geçemeseydik arka arkaya şampiyon olurlar, 3 temmuzu kolay atlatırlardı. Onlar bize 3 şampiyonluk fark atmış olurdu. Aziz ve fb'yi yakan adam Ünal başkan.
 
fb hegemonyasını yıkan başkan. Polat nasıl Aziz'in yancısı gibi dolaşıyordu unutmadık. Adam sermaye artırımı yapıp fb ile baş edecek kadro kurmamızı sağladı. O dönemde fb'nin önüne geçemeseydik arka arkaya şampiyon olurlar, 3 temmuzu kolay atlatırlardı. Onlar bize 3 şampiyonluk fark atmış olurdu. Aziz ve fb'yi yakan adam Ünal başkan.


bütün mesele fb mi yani fenerin önünde bitir sonra kulübün orta yerine yap bu mu

eğer mesele fener hegemonyasını yıkmaksa o zaman terime senin hiç laf etmemen lazım 1996'a götürmem gerekir seni

zira 1996'da fener şampiyonlukta da saymadım ama total kupada da taraftarda da reytingde de bizim önümüzdedir
 
Galatasaray tarihinin en basarili ikinci baskani oldugu gercegi uzun sure degismeyecektir. Futbol disi branslar dahil kupalarla dolu baskanlik donemini finansal olarakta olabilecek en iyi seviyede yonetmistir. 310 milyon dolar borcla aldigi kulubu, stad isim ve forma sponsorluklari, 1.5 yillik kombineleri ve localari kendisinden hemen once Adnan Polat tarafindan carcur edilmesine ragmen, 29 kupaya ulastirmistir. %70'i dovizle olan borcu, %70'i TL'ye cevirmistir. Sadece bu adimin kulube uzun donemde kazandirdigi, TL'nin geldigi nokta goze alindiginda 100lerce milyon TL'ye es degerdir. Baskanligi donemini eski borcun getirdigi 80 milyon dolar faiz odemesine ragmen, yalnizca 20 milyon dolar artisla 330 milyon dolar borcla tamamlamistir. Cahil kesimin ne soyledigi yada neye inandirildigi degil, raporlarla sabit olan gercekler bunlardir. Baskanligi doneminde yonetmekte zorlandigi tek konu Fatih Hoca'dir. Fatih Hoca, gayet rahat bir sekilde siritarak 6 ay once cemkirdigi en buyuk Galatasaray dusmani tupcu pisliginin evinde sabah kahvaltisina gidene kadarda herkes gibi etmedigim kufur kalmamis baskandir. O sabah kahvaltisi resmini gordugum andan itibaren, yaptigi hareketin ne kadar dogru oldugunu gorebilmistim. O gune kadar magdur oldugunu dusundugum Fatih Hoca'nin aslinda hic masum olmadigini da anlamis oldum.
 
ifb hegemon yoktu ki
06 biz
07 i...eler
08 biz
09 tjk
10 burzo
11 sike

ztn hegemon varsada sikeciler enselenince bitmisdi..??
 
hah şunu da ekleyelim isimlere yaklaşımlar zamana göre sürekli değişiyor

2013ten baktığınızda sosyal medyayı biliyorum burası da öyledir muhtemelen

herkes terime ağzına geleni sayıyordu demirörenle ağzı kulaklarında diye

eminimki bugün burda terimcilikle milletin başına kuş muş diye bitenler o gün hocaya en ağır alfları söyleyip aysal aysal diye ölüyorlardır

2011 yılından baktığınızda da aysalın iyi yaptığını da kabul etmeniz gerekir zira terim son galatasaray tecrübesi fiyasko ile sonuçlanmış, kulübün transfer ilk büyük zarara uğratıldığı dönemin imajıyla orda bugünkü gibi değil, ayrıca terim 6 ay önce adnan polatın çaprısına cevap vermemiş kimine göre korkmuş kimine göre rasyonel davranmış ve enkazı hagi üstlenmiştir yani galatasaray ihtiyaç duyduğunda gelmemiştir

varacağım nokta şu ki insanları tanrılaştırmayın

bugün terim iyi diye geriye dönüp abartılı çakıyorsunuz veya o zaman tersini yapmışsınızdır muhtemelen

eylemleri, işlerini nasıl yaptıklarını mantıklı eleştirin
 
bütün mesele fb mi yani fenerin önünde bitir sonra kulübün orta yerine yap bu mu

eğer mesele fener hegemonyasını yıkmaksa o zaman terime senin hiç laf etmemen lazım 1996'a götürmem gerekir seni

zira 1996'da fener şampiyonlukta da saymadım ama total kupada da taraftarda da reytingde de bizim önümüzdedir

Bazıları ısrarla yaptığı kötü işleri vurguluyor. Bende iyi yaptığı şeyleri vurguladım. Ne yani yaptığı büyük işleri unutalım mı sonradan hata yaptı diye? Terim ile ne alakası var şimdi? Terimi Terim başlığında konuşursun. Ben ft-üa tartışması yapmıyorum.
 
Üst Alt