UEFA'dan gelen 1 yıl Avrupa kupalarından men cezasının ardından Dursun Özbek ve yönetiminin ağır eleştirilerine hedef olan Galatasaray'ın eski başkanı Ünal Aysal, Mali Genel Kurul toplantısında bir konuşma yaparak suçlamalara yanıt verdi. Aysal'ın açıklamaları şöyle:
Genellikle biliyorsunuz son 15 yılın retoriği şudur, paramız yok borcumuz çok. Bende 2011 yılında geldiğimde aynı borç yükünü kucağımda bulmuştu. Ancak bu rakamlarla uğraşmayı iyi bildiğim için kucağımdan atıp kaçmamıştım. Galatasaray çok büyük bir kulüp. Büyük kulüplerin, büyük sorunları olur. Büyük şirketlerinde büyük rakamlarla uğraşır. 2011 yılında borç nasılsa, şuanda aynıdır. Bugün yönetimdeki arkadaşlarım, biraz ciddi çalışma ile bu sorunları çözerler. Başkan bir söz verdiyse, bir şeylere güvenerek vermişti. Hepimizin güvenmesi lazım.
"YATIRIMI MARKAYA YAPTIK DROGBA'YA DEĞİL"
Bir tek şeyde mutabık değilim. Galatasaray'ın marka değeri yükseltilmesi olması lazım. En büyük yatırımımız marka değerine olmalıdır. Kendi dönemimde en büyük getiriyi marka yapmıştır. Drogba ya da Sneijder'e değil. Geçen seneki mali genel kurulda, sizlere hitap ederken, Galatasaray'ın tek bir alternatifi vardır demiştim.
Özellikle bir sene içerisinde hiç bir televizyona çıkmadım. Eğer bir soru ve yanlış anlaşma varsa, bir algı operasyonu sürdürülüyorsa, yine kendi camiam içerisinde cevap vermeyi tercih ettim. Bazı algı operasyonlarında medyayı yanıltabilirsiniz, kendinizi de ikna edebilirsiniz ama sorunları çözmez. Kaldı ki, bu makam şikayet değil, çözüm üretme makamıdır.
"BAŞINDA ASLAN OLAN KUZULAR ORDUSU..."
Galatasaray'ı yönetmek için milyarlar, milyonlar lazım değil. Erdemli, güçlü ve cesur olmak gerekir. Arap atasözünün altını çizmek istiyorum, "Başında aslan olan kuzular ordusu, başında kuzu olan aslan ordusunu her zaman yener."
En büyük sorumlu tutulduğumuz konu: UEFA. Zarar, tüm büyük şirketlerde aynı sebepten oluşur. Yanlış operasyon yapar para kaybedersiniz. Pahalıya alınmış, ucuza satılmış bir oyuncu yok. Demek ki futbolcu alım satımı ile dolayı edilmiş zarardan bahsetmiyoruz.
"EN HAYSİYETLİ OLAY GÖREVİ BIRAKMAKTIR"
2011 yılında aldığımız, bugünde aynen duran ağırlık döviz cinsinden olması ve her sene artan faiz üretmesinden bahsediyoruz. Her sene kronik olarak zarar ediyoruz. Ben borç yükünü karlılık oluşturarak kapatacağım dedi Başkan. Ben başka bir şey demiştim, gayrimenkuller süs gibi duramaz, likit hale getirmek lazım, bunları satarsak olmaz, gayrimenkul ortaklığına çevirmemiz lazım demiştim, genel kuruldan onay alamamıştım. En haysiyetli olay görevi bırakmaktır.
"OYUNCU SATMADAN ALMAMAYI KABUL EDEMEZDİK"
Bize 5 yıl verdiler, biz niye 2 yılı kabul ettik. Biraz tanışıyorsak, böyle bir tercihi bizim yapmamış olacağımızı kimsenin düşüneceğini düşünmüyorum. 5 yıl gibi bir süre yok. Bizim dönemimizde, 2014 sezonu verilen süre ya 2 sene ya 3 sene. Bu da bedava değildi. 7 kulübün içinde Manchester City, PSG, Zenit gibi kulüpler vardı. Bazıları 2 seneyi, bazıları 3 seneyi seçti. Manchester City ve PSG'nin cebinde 60 milyon Euro vardı. Parayı ödediler 3'ü seçtiler. A takım oynucularını 21'e düşürdüler. Oyuncu satmadan, almamayı da kabul ettiler. Bizim öyle bir şansımız var mıydı?
"9 AYRI FORMÜL ÜRETTİK!"
Arkadaşlardan bazıları sen geldiğin vakit biz UEFA FFP kriterlerine uyumluyduk sen bozdun diyorlar. Şunu hatırlatayım, 2011 yılından evvel UEFA FFP kuralı yoktu. İki olsaydı dahi bizden önceki yönetim böyle bir uyumluluk sağlayamazdı. 2009-2010 yılında 43 milyon Euro zarar yazmıştı. 2010-2011 yılında ise 71 milyon Euro zarar etmişti kulüp. Peki biz ne yaptık? 200 bin Euro ödedik, 2 yıl süre aldık da sırt üstü yattık mı? Biz parayı ödedik, hemen çalışmaya başladık. 9 ayrı formül ürettik. Bu tedbirler bu seneki cezayı önlemeye dönük tedbirlerdi.
Futbol gelirlerini Sportif AŞ'ye devredeceksiniz dedi UEFA. Biz de peki dedik Sportif AŞ'ye devrettik. Eğer siz, 1 adet sermaye artışı yaparsanız, 5 milyon değil, 30 milyon istinası tanırız size. Biz iki tane sermaye artışı yaptık.
"ZARARIMIZIN TEMEL SEBEBİ..."
Şampiyonlar Ligi yayın hakları gelirini artırmak için GSTV ile ihaleye katıldık. Benim aldığım 3 milyon Euro, sizin aldığınız 40 milyon Euro dedim Juventus başkanına. UEFA ikili çalışma içerisinde olursa, bizde Avrupa Ligi'nin kurulup, UEFA'dan ayrılmak üzere takımları ayarlarız dedik. Bu sayede bu sene 5.3 milyon Euro'dan 30 milyon euro'ya çıktı. 2015 yılındaki şampiyonluktan sonra 170 milyon liralık paranın, 30 milyon Euro'luk kısmı budur. Baktık ki zararımızın temeli kur farklarında. Ben ilk geldiğim gün size 328 milyon dolar borcu ödeyeceğim demedim. Başarılı olacağımızı söyledim ve de olduk.
2012 yılında 7.5 yıla yaymak üzere bankalarla anlaştık, %73'ünü TL olarak ayarladık. 11 futbolcunun sözleşmesini de TL kuruna geçirdik. Burada personel ve genel giderlerde düşüş konusunda en yüksek maaşlı yöneticilerin ayrılmasıyla tasarruf sağlanmıştı. Sonraki yönetimlere teşekkür ediyorum, devam ettikleri için.
"BENDEN ÖNCEKİ YÖNETİM NE YAPMIŞ?"
Önemli olan hedefleriniz, paranızı programlarınıza göre harcayıp, harcamadığınız. Ben ilk geldiğim gün 328 milyon Dolar borç var bunu ödeyeceğim demedim. Başarı başarı başarı dedim. Ve başarılı da olduk. 42 futbolcuya 110 milyon Euro ödemiş, benim dönemimde. En yakın rakibimiz 27 futbolcuya 100 milyon Euro ödemiş. Başarılara baktığınız zaman her şeyi görürsünüz. Benden önceki yönetim ne yapmış? 33 futbolcu ve 7 teknik direktör almışlar. İlk yıl beşinci, ikinci yıl üçüncü, sonraki yıl 8. olmuşlar. Ne ekerseniz onu biçersiniz, aynayla falan alakası yok.
"BİR ÇOCUK BİLE 9 AYDA YAPILIYOR"
Başkan Yarsuvat çok esprili bir açıklama yapmış. "1 kuruş harcamadım, 1 futbolcu almadım ama 3 kupa kazandım." 6 ayda çok büyük başarı. Bir çocuk bile 9 ayda yapılıyor.
Efsane oldu bizim otomobiller. Ben kullanmadım. Yöneticilerim de kullanmadı. Oyuncular ve teknik ekip kullandı. Bunlar da sponsorlar tarafından karşılandı.
Gelirlerin çok uzun süreli temlik edildiği iddiası gerçekle hiç alakalı değildir. Biz geldiğimizde isim hakkı temlik edilmişti ama biz bıraktığımızda en uzun temlik 5 yıllık yayın geliridir. Bu tip temlikler bizden evvel vardı.
"UEFA'NIN KUCAĞINA DÜŞTÜK"
Galatasaray, Mağazacılık'ın Sportif AŞ'den kulübe satış olayıdır. Bunun getirisi 58 milyon Euro'dur. Bu bugün bizi UEFA'nın kestiği cezayı etkileyecek çok etkili bir efektti. Bir Allah'ın kulu da bunu yapmayın demedi. Neden geçen sene Ekim ayında bu iptal edildi. Bu yüzden UEFA'nın kucağına düştük. Eğer bunu savunsaydık, 1 sene değil, hiç ceza almazdık. Ben başkanı aradım, 1 ay önce, bu savunmayı yapın diye. Yok dedi, UEFA'dan bunu yapmamız yönünde tavsiye aldık. Araştırdım böyle bir şey yokmuş. CAS'a gidiyorlarsa bu tedbirin arkasında dursunlar.
"NE EKERSENİZ ONU BİÇERSİNİZ, BAŞARIYI BİZ ELDE ETMİŞİZ"
TFF'nin tüm aleyhteki kararlarına rağmen bizden sonraki yönetim 4. yıldızı takmıştır. Ne ekerseniz onu biçersiniz. Geçenlerde Duygun Hocanın (Yarsuvat) açıklamasını okudum. '1 lira para harcamadım. 1 futbolcu almadım. 6 ayda 3 kupa aldım' demiş. Tebrik ederim. Bir çocuk bile 9 ayda oluyor!'
(Bu sözlerin ardından salonda alkış ve kahkaha sesleri yükselince Aysal, en ön sırada oturan Yarsuvat'a 'Bir şey demedim, tebrik ettim hocam' dedi.)
Bizim dönemimizde futbolculara dağıtılan otomobiller sponsorlardan alındı, para ödenmedi. Bunları söylüyorum bir daha konuşmam. Dönemimizde 42 oyuncuya 110 milyon Euro ödemişiz, rakibimiz 24 oyuncuya 100 milyon Euro ödemiş. Başarıyı biz elde etmişiz."
Hürriyet
Moderatör tarafında düzenlendi:
