Gaël Clichy: “Herkesin bildiği gibi, futbolcular sık sık kuaföre gidiyorlar. Türkiye’de başkan da bu sebeple antrenman tesislerine bir kuaför salonu açtı. Türkiye’de güç sahibi bir insana çok büyük saygı var. Başkan açılışta “mutlu musunuz” sorusu olan var gibi sorular sordu. Türkiye’de böyle sorulara kimse ses çıkarmaz genelde ama ben elimi kaldırıp söz aldım. Tercümandan da söylediklerimi olduğu gibi çevirmesini, sözlerimi mümkün olduğunca birebir çevirmesini istedim. Başkana kuaför salonu ve iyi niyeti için teşekkür ettim ama ne gibi işimize yarayacağını sordum çünkü tesislerde rezalet bir sahamız vardı, toprak kum üzerinde oynuyorduk. Antrenmanda zemin yüzünden iki pas yapamıyorduk. Yemeklerimiz arasında Nutella, Fast Food, Coca Cola gibi şeyler vardı, ben Veganım.. beni getiriyorsunuz ama böyle bir ortamda faydalı olmamı bekliyorsunuz.. böyle bir ortamda kimse katkı veremez. Akşam 22:30’da yatıyordum, gece 3-4’e kadar ayakta olanlar vardı ve onların sesine maruz kalıyordum. Gece 3’te uyandırılıp maç saatine kadar uyuyamıyordum. Kötü oynadığım zaman da bunun tek sorumlusu ben miyim? Başkana bütün bunları değiştirin dedim. Değişmezse de yollarımızı ayıralım dedim.”
Gaël Clichy: “Manchester City ve Arsenal gibi takımlarda tek düşünmeniz gereken şey saha içi. Fakat karakter olarak İngiltere’deki Clichy olarak devam edemezdim Türkiye’de. Geleceğe dönük antrenör olma hayali kuran biri olarak, oyunculara iyi bir örnek olmam ve sadece işimi yapmakla yetinmemem gerektiğini anladım. Kendi konfor alanımdan çıktım. Söyleyeceğim çok saçma gelebilir ama üç yılın sonunda oyuncuların tabaklarımda meyve ve sebze gibi şeyler görmek güzeldi. Başta sabahları spor salonuna gittiğim zaman sadece Emmanuel Adebayor ile ikimiz oluyorduk.”