Para biriktirmek diye bir şeyin kalmadığı bir dönemdeyiz.
Geçen hafta yurt dışına iş seyahatine gittim.
Açıkçası bizim alıtşığımız büyük şehir tarzı imkanı olan yaşanabilir yerlerin kirası ve yaşam maliyeti ile İstanbul'un çok da büyük farkı yok.
Berlin, Düsseldorf gibi yerlerde aylık kira 2000 Euro civarında sanırım. Maaşın yarısından çoğu yine kiraya gidiyor. Evet açıkçası market ürünlerinde kesinlikle daha ucuz Almanya. Giyim de ise Türkiye'de de olan 1-2 marka ile Euro/TL karbon kopya gibi geldi. (Burada 1000 TL satılan orada 30 Euro gibi). Temizlik ve bakım ürünleri daha ucuz. Araba vs de çok daha kolay alınabilir durumda. Yine de buraları değerlendirmek için daha çok dataya ihtiyaç var.
Konuya dönecek olursak burada ne kazanıyorsam neredeyse o harcanıyor. Ya da en geç bir sonra ki ay bir şey çıkıyor orada harcanıyor kaldıysa da. Bir şey biriktirmek için tek yol borçlanmak ya da paran varsa satın almak.
Aylık geliri 100.000 TL altı olan biz dahil her aile ya da birey de bence bu sıkıntıyı yaşıyordur. Ortada hedefsiz kalmışlık var çünkü.
Biriktirip araba alamazsın.
Biriktirip ev hiç alamazsın.
Arsa 10 yıl biriktirsen kervan geçmez bir yerden belki alırsın.
Bunun yanında aldıkların eskiyor. Telefon, araba, giysi vs dönemsel yenilemek zorundasın. Üç kuruş fazla geçerse zaten onu yapıyorsun. Küçük ihtiyaçları gideremeyen insan, gider harcar.
Yoksa dışarıda olmuş bir kahve 120 TL kimse vermez, ama her yer tıklım tıklım. Bir tane isyan eden yok. Çünkü zaten bir tek ondan keyif alıyor artık insanlar. Orada unutuyor biraz biriktirememe derdini.
Kısacası günümüzde çalışma hayatı bizim daha az okumuş anne ve babalarımızın çok kolay erişebildiği evlere, arabalara; bugün bizim ek iş yapsak bile çok zor erişilebildiği, sürekli yaparsak fark yaratırız diye yutturulan ''Yüksek Kalite'' Master, Doktora diplomalarının süs niteliğinde çerçevede asılacak kağıt parçası haline geldiği, ve fark yaratmayı geçtim o zaten olacak ama seviyesine indiği bir şey haline geldi.
Doğacak çocuklar neleri görecek merak ediyorum?