Uruguay Ordusu'na ait 571 uçuş kodlu Air Force uçağı Güney Amerika'daki And Dağları'nın tepelerinden birine çarpar ve 60 günlük inanılmaz bir macera başlar.
Uçaktaki yolcuların hepsi "Old Christians Club" ismindeki ragbi takımının oyuncuları ve onların arkadaş ve ailelerinden oluşmaktadır.
Çarpışmanın ardından yolcuların 12 tanesi kaza anında ölmüş, sadece 33'ü yaşamayı başarmıştır. Ertesi sabah ise 5 kişi daha ölmüş, bu inanılmaz maceranın sonuna gelindiğinde ise sadece 16 kişi hayatta kalmayı başarabilmiştir.
Arjantin'deki Mendoza'da verilen ufak bir molanın ardın tekrar Uruguay'a doğru yola çıkan uçak, kötü hava şartları dolayısıyla Ant Dağları'nı aşamamıştı.
Yeterince yükselmeyen uçağın pilotları, sıradağların nispeten daha alçak olan bölgelerinden uçmak istemiş, ancak bulutlarla kaplı olan bu hava yolunun tehlikelerini ne yazık ki yeterince doğru hesaplayamamışlardı.
Yanlış hesaplamalar sonucu uçağın çarptığı zirve, önlerindeki 60 gün boyunca gözyaşı, ıstırap ve işkence ile dolu bir kapan haline dönüşecekti.
Elim 60 günün ardından bu zirveye Gözyaşı Buzulu ismi verilecekti.
Kazadan 12 gün sonra, 29 Ekim günü bir facia daha yaşandı.
Kaza alanının çok yakın bir noktasında patlak veren çığ, uçağı karla doldurdu ve 8 kişiyi daha öldürdü.
Çığın ardından hayatta kalabilenlerse metrelerce karın altına gömülmüşlerdi.
Hayatta kalanlardan sadece bir tanesi insan eti yemeyi reddetmişti. Liliana ismindeki bu yolcu, geride kalanlar arasında ilk ölen kişi oldu.
Uçağın kokpitinden kopardıkları parçalarla kar gözlükleri yapan yolcular, parlak beyazın yarattığı kısmi körlükle başa çıkmayı başarmışlardı.
Aynı zamanda uçağın telsizini yeniden programlayarak, yanıbaşlarında ama çok da uzaklarında akıp giden hayata dair haberlere ulaşabiliyorlardı.
Nando Parrado ve Roberto Canessa ismindeki iki yolcu, acı, gözyaşı ve ıstırap ile geçen iki ayın ardından yola düşmeye karar vermişlerdi.
Aşağı yukarı 55 kilometre boyunca yürüyen Parrado ve Canessa, sonunda atlı üç kişiye rastlayarak, arama kurtarma ekiplerini geride kalan arkadaşlarına yönlendirmeyi başarmışlardı.
Enkaz alanında kalan 14 kişi de nihayet kurtarılmış ve ailelerine ulaştırılmıştı. Kurtarılacaklarının haberini radyodan duyan bahtsız kazazedeler o anı şöyle anlatıyor:
"Kimimiz soğuktan uyumak üzeredeydi ki bu ölüm demek, kimimiz ise umutsuzluktan her şeyi bırakmıştı ki bu da ölüm demekti... Radyoda haberi duyunca bir süre inanamadık, anlamsızca birbirimize bakıp gaipten güzel haberler duyduğumuzu zannettik..."
Olayı sayfalarına taşıyan bir Türk gazetesi kupürü