Bu Borç Nasıl Biter? - Sayfa 2 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Bu Borç Nasıl Biter?


Galatasaray mevcut borçlarından kurtulacağına inanıyor musunuz?


  • Kullanılan toplam oy
    23
Açıkçası Fenerbahçe gibi bir yapımız olacağına ya liselilerde kalsın ya da satılsın. Bugün Aziz Yıldırım kurula dünya kadar kayıt yaptırmış. Tıpkı evlere Suriyeli yerleştirip oy kullandıranlar gibi. Bunun alasını Dursun Özbek yapmaz mıydı? Kurula çok yükleniyoruz ama özerkliğimizin teminatı gibiler.

Bu dediğinden farklı mı bizimkisi. Aziz Yıldırım yarın ölür gider. Ama kurumsal vesayetin bitme ihtimali yok. 25 milyonluk camianın üye sayısı zaten bir de bunalrın %40 civarı liseli. Üstelik lisesiz olanların da en az yarısı liseli olanların akrabaları deniyor. Referans olduklarını saymıyorum bile.

Can Lise konusunda konuşurken eğitim kurumunu kapatalım demiyor zaten. Ama bu takım lise takımı olsun diye kurulmamış. Ali Sami Yen ve arkadaşlarının bunu hedeflediğini de hiç zannetmiyorum. Eğer öyleyse açıkça söylesinler de TFF liseler arası turnuvaya soksun.
 
Bayern modeli. Tam bir halka arz. Liseye isim hakkının bedeli neyse ödenip defedilmesi. Bunun dışında tek bir seçenek var ki o da bir başkasına satılması. O da adamın keyfi estiği zaman seni 3. lige kadar düşürebilecek sıkıntıya sokması demektir. Üçüncü seçenek yok. Bu ilkel anlayışla zaten teker patlayacak. Zamanla ülke futbolunda Başakşehir, Göztepe, Altınordu gibi gerçekten sahipli kulüplerin artan oranda başarı kazanacğaını öngörmek zor değil.

Lise dediğiniz yapının özgürlükçülüğü 25 milyonu 2 bin kişinin hatta 20 kişinin kararıyla yönetme. Muhtemelen 20 kişilik demokrasi. Uyduruk bir üstünlük taslaması. Ve bunun bir takımın başına Aziz Yıldırım'ın gelmesinden bile daha kötü birşey olduğunu, 21. yüzyılın bu despotik aristokratik anlayışı kaldırmadığını 5-10 yıl içinde daa net anlayacağız.
Bazen 25 milyon kişinin yönetimi belirleme üzerinde söz sahibi olmasındansa, 2 bin kişinin söz sahibi olması iyidir. 1 kişi çıkar kendine yakın isimleri doldurur kulübe 25 milyon kişiyi yıllarca kandırır bir bakmışsın indiremeyecek kadar güçlenmiş. Ama 2 bin farklı kafayı bu kadar kolay kandıramazsın. Hele 20 farklı güç dengesini asla kandıramazsın.
 
Bazen 25 milyon kişinin yönetimi belirleme üzerinde söz sahibi olmasındansa, 2 bin kişinin söz sahibi olması iyidir. 1 kişi çıkar kendine yakın isimleri doldurur kulübe 25 milyon kişiyi yıllarca kandırır bir bakmışsın indiremeyecek kadar güçlenmiş. Ama 2 bin farklı kafayı bu kadar kolay kandıramazsın. Hele 20 farklı güç dengesini asla kandıramazsın.

Yukarıda da yazdım ama tekrar söyleyeyim. Peki Galatasaray şu an farklı mı yönetiliyor? Galatasaray'ı 3-5 kişinin yönettiği biliniyor. Üstelik bu 3-5 kişnin Galatasaray ve üyeler üzerindeki etkileri Galatasaray Spor Kulübü'ne bağlılıkları üzerinden değil başka menfaatler kovalamaları üzerinden. birbiriyle iş yapanlar, akrabalar, yarın iş yapabilecek olanlar filan. Halka arzda kar ve zarar durumu olacak. Zaten 25 milyon kişi üye olacak diye bir durum yok. Hisse sahiplerinin oy hakkı olacak yönetim belirlenirken.

Elitizmi kuru kalabalıkçılık dediğim halkçılığa tercih ederim. Ama bu meritokratik temelli olursa. Galatasaray Lisesi ile Galatasaray Spor Kulübü arasındaki elitizm ilişkisi ahbap-çavuş elitizmi ki buna da zaten elitizm denmez dense dense bir nepotizm denir.
 
Son düzenleme:
Bayern modeli. Tam bir halka arz. Liseye isim hakkının bedeli neyse ödenip defedilmesi. Bunun dışında tek bir seçenek var ki o da bir başkasına satılması. O da adamın keyfi estiği zaman seni 3. lige kadar düşürebilecek sıkıntıya sokması demektir. Üçüncü seçenek yok. Bu ilkel anlayışla zaten teker patlayacak. Zamanla ülke futbolunda Başakşehir, Göztepe, Altınordu gibi gerçekten sahipli kulüplerin artan oranda başarı kazanacğaını öngörmek zor değil.

Lise dediğiniz yapının özgürlükçülüğü 25 milyonu 2 bin kişinin hatta 20 kişinin kararıyla yönetme. Muhtemelen 20 kişilik demokrasi. Uyduruk bir üstünlük taslaması. Ve bunun bir takımın başına Aziz Yıldırım'ın gelmesinden bile daha kötü birşey olduğunu, 21. yüzyılın bu despotik aristokratik anlayışı kaldırmadığını 5-10 yıl içinde daa net anlayacağız.

Bu dediğinden farklı mı bizimkisi. Aziz Yıldırım yarın ölür gider. Ama kurumsal vesayetin bitme ihtimali yok. 25 milyonluk camianın üye sayısı zaten bir de bunalrın %40 civarı liseli. Üstelik lisesiz olanların da en az yarısı liseli olanların akrabaları deniyor. Referans olduklarını saymıyorum bile.

Can Lise konusunda konuşurken eğitim kurumunu kapatalım demiyor zaten. Ama bu takım lise takımı olsun diye kurulmamış. Ali Sami Yen ve arkadaşlarının bunu hedeflediğini de hiç zannetmiyorum. Eğer öyleyse açıkça söylesinler de TFF liseler arası turnuvaya soksun.

Eleştirilecek pek çok noktası olduğunu kabul etmekle beraber; o yerin dibine soktuğun yapının başını çektiği kulübün Avrupada ilklere imza atması, Türkiye'nin en başarılı kulübü olması da manidar. Sanki başka başarılı bir Türk modeli var gibi yazıyorsun. Neredeyse adamları nazi ilan edeceksin, bir sürü alaylı başkanımız oldu kendimizi kandırmayalım, hatta bazıları efsane olarak nitelendiriliyor. Öyle ya da böyle kırık dökükte olsa bir çeşit denetim mekanizmamız var, fener de bu yok.

Galatasaray her kulüpte olduğu gibi dönem dönem düşüşler yaşıyor, dönem dönem de zirveye çıkıyor. Zirveye çıktığı dönemlerde ise Türkiye'de eşi benzeri olmayan başarılar elde ediyor olan bu.
 
Eleştirilecek pek çok noktası olduğunu kabul etmekle beraber; o yerin dibine soktuğun yapının başını çektiği kulübün Avrupada ilklere imza atması, Türkiye'nin en başarılı kulübü olması da manidar. Sanki başka başarılı bir Türk modeli var gibi yazıyorsun. Neredeyse adamları nazi ilan edeceksin, bir sürü alaylı başkanımız oldu kendimizi kandırmayalım, hatta bazıları efsane olarak nitelendiriliyor. Öyle ya da böyle kırık dökükte olsa bir çeşit denetim mekanizmamız var, fener de bu yok.

Galatasaray her kulüpte olduğu gibi dönem dönem düşüşler yaşıyor, dönem dönem de zirveye çıkıyor. Zirveye çıktığı dönemlerde ise Türkiye'de eşi benzeri olmayan başarılar elde ediyor olan bu.

O başarı denilen şeyin kulübün yönetiminden tamamen bağımsız ülkede yakalanan tek bir jenerasyonla olduğunu ve ne öncesi ne de sonrası olduğunu unutmayalım. Birçok Avrupa ülkesinden fazla nüfus, maddi kaynak vb. imkanı olan ülkenin 100 yıllık kulüplerinin Avrupa'nın iki numaralı kupasını 1 kere kazanmış olması. Küçültmem asla ama büyük açıdan bakınca tablo bu. Sevilla nerdeyse her sene yapıyor bunu.
 
işin en kötüsü riva ve florya projelerinden gelecek olan 1.5 milyar liranın 500 milyon tl sini aldık.

dursun bu parayla banka borcu kapattı ama bir yandan gitti yeni kredi aldı.

eğer bundan sonra gelecek olan 1 milyar tl ile sadece banka borcunu kapatırsak ve gelirimizden daha fazlasını harcamazsak borç sıkıntı yaratmaz.

şunuda eklemekte fayda var banka borcunu kapattıktan sonra geri kalan borçların bir önemi yok. o borçlar her zaman olacak. senin bilançonda futbolcunun 4 sene sonra alacağı para yazarken 1 sene sonraki tribün gelirin yada ayın gelirin yazmıyor. dolayısıyla bugün 2,5 milyarlık borcun 1-1.5 milyar tl sini temizlesek çok zengin bir kulüp haline döneriz.
 
ayrıca her dönem transferler üzerinden kulüp fakirleşirken birileri zenginleştiği için ben borcun kapanacağına inanmıyorum.

Galatasarayda hırsız var.
 
Yukarıda da yazdım ama tekrar söyleyeyim. Peki Galatasaray şu an farklı mı yönetiliyor? Galatasaray'ı 3-5 kişinin yönettiği biliniyor. Üstelik bu 3-5 kişnin Galatasaray ve üyeler üzerindeki etkileri Galatasaray Spor Kulübü'ne bağlılıkları üzerinden değil başka menfaatler kovalamaları üzerinden. birbiriyle iş yapanlar, akrabalar, yarın iş yapabilecek olanlar filan. Halka arzda kar ve zarar durumu olacak. Zaten 25 milyon kişi üye olacak diye bir durum yok. Hisse sahiplerinin oy hakkı olacak yönetim belirlenirken.
Galatasaray'da şuan irili ufaklı en az 10 farklı görüş mevcut bunları tek çatı altında toplamak zor, son seçimde bunun en güzel örneğini gördük zaten tek bir tarafa yığılma olmadı. Eğer farklı bir kulüpte olsaydı o seçim Özbek'i hiçbir güç indiremezdi. 3 yılda gerekli yatırımı yapardı, üyeyi toplardı.

Diğer kulüpler gibi yaparsan Özbek gelir 3 yılda kendi adamını doldurur ve bir daha inmesi imkansız bir güç haline gelir kendi inmek istemediği sürece de inmez. Yerine başkası gelince yine demokrasi falan olmaz bu sefer o doldurur kendi adamlarını. En güzel örnekleri Demirören ve Yıldırım hala bizim bu kulüplerle aynı olduğumuzu nasıl iddia edebiliyorsun anlamıyorum.
 
Galatasaray'da şuan irili ufaklı en az 10 farklı görüş mevcut bunları tek çatı altında toplamak zor, son seçimde bunun en güzel örneğini gördük zaten tek bir tarafa yığılma olmadı. Eğer farklı bir kulüpte olsaydı o seçim Özbek'i hiçbir güç indiremezdi. 3 yılda gerekli yatırımı yapardı, üyeyi toplardı.

Diğer kulüpler gibi yaparsan Özbek gelir 3 yılda kendi adamını doldurur ve bir daha inmesi imkansız bir güç haline gelir kendi inmek istemediği sürece de inmez. Yerine başkası gelince yine demokrasi falan olmaz bu sefer o doldurur kendi adamlarını. En güzel örnekleri Demirören ve Yıldırım hala bizim bu kulüplerle aynı olduğumuzu nasıl iddia edebiliyorsun anlamıyorum.

Ben onları mı örnek veriyorum Güray? Onlarla bizim aramızda fark yok. Orada 1 kişi yapıyor bu işi belki, bizde lise üzerinden 2-3 kişi yapıyor. Aynı kulüpler, aynı hatalar, aynı borçlar. Hiçbir farkları yok. Davranışlar, tepkiler, filan hep aynı. Onlar da aynı dernekler kanununa tabi. Ama kabul edelim ki onlar değişime daha açık. Bizimkisi ise tam bir kapalı kutu.

Benim örneğim Bayern ve Barca.

Bu ara son seçimle ilgili de konuşulan şey yine lise içinde ayrışmanın olması. Yoksa başka birşey değil. Yarın götürüp bir başka destekledikleri adama verecekler kulübü.
 
İsim değişikliğimi yapsak Yeni Galatasaray gibi mümkün müdür aramızda anlayan hukukçular var mı aklıma bu geldi.
 
Hakikaten 2-3 kişinin "Abi şimdi başkanlığı Dursun'dan alıp, Mustafa'ya veriyoruz" falan deyip değiştiğini mi düşünüyorsunuz? ,Dediğim gibi farklı dönemler farklı görüşler var içeride bunlar yönetim savaşı veriyorlar. Cengiz'i destekleyen 2-3 kulüp içerisinde sözü gecen insan varsa Dursun'u da destekleyen 2-3 insan var. Eleştirsem de her türlü bu sistemi tek adamın yandaşlarını doldurup 2. Seçimi garantilediği sisteme tercih ederim.

Bizim demokrasi anlayışımız hiç o kadar gelişmedi. Önerdiğin sistemde çıksa çıksa tek adam çıkar. Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi olmaktan öteye gidemeyiz. Başkan keyfi gelince bırakır.

Bugün siyasi partilerden, stklara, kıçı kırık derneklere kadar sistem böyle başkanlar kendi istemedikleri sürece istediği kadar kötü yönetsin ben bırakıyorum demeden o koltuktan indirirsen mucize olur.
 
O başarı denilen şeyin kulübün yönetiminden tamamen bağımsız ülkede yakalanan tek bir jenerasyonla olduğunu ve ne öncesi ne de sonrası olduğunu unutmayalım. Birçok Avrupa ülkesinden fazla nüfus, maddi kaynak vb. imkanı olan ülkenin 100 yıllık kulüplerinin Avrupa'nın iki numaralı kupasını 1 kere kazanmış olması. Küçültmem asla ama büyük açıdan bakınca tablo bu. Sevilla nerdeyse her sene yapıyor bunu.

Ne tek jenerasyonu yav koskoca Galatasray 2000'den mi ibaret ? Şampiyon kulüpler kupası, kupa galilerinde elde edilen yarı finaller, çeyrek finaller var... ŞL'de elde edilen çeyrek ve 2. tur başarıları var.

Sevilla dediğin kulüp psikopat gibi UEFA kazanan bir kulüp ve İspanya liginde yer alıyor ve başka bir örnek yok. İspanyolların spor alanındaki atılımı yalnızca futbolu kapsamıyor adamlar basketbolda da, olimpiyatlarda da teniste de boy gösteriyorlar. Öyle sadece kulüplerin altından kalkabileceği işler değil onlar.

Galatasaray Türkiye'de faaliyet göstermesine rağmen inanılmaz işler yaptı. Birçok avrupa ülkesinden fazla nüfusumuz olmasını maddi kaynakları falan örnek vermişsin mesajında ki doğru, o bahsettiğin durum Galatasaray'ın ne kadar zor şartlar altında avrupa ile rekabet edip başarılı olduğunu gösteriyor. 80 milyonluk ülkede futbolcu yetişmiyor, futbolcuyu bırak sporcu yetişmiyor. Olimpiyat sporcularında durmadan doping çıkıyor, olimpiyatlara fazla sporcu yolladık diye sevinirken bir bakıyoruz pek çoğu ya sonuncu olmuş ya da sondan ilk 5'te yer alıyor. Böyle bir ortamda başarılı olmak bir tarafta, Sevilla gibi İspanyol devleti tarafından kusursuza yakın şekilde planlanmış yapı içinde faaliyet göstermek bir tarafta.

Sen bizim 2000 olayını biraz yanlış anlamışsın bence... Gözde büyütülen kupanın kendisi değil, şartlara rağmen o kupanın kazanılması. Ve evet, bütün bunları başaran lise hegemonyası altındaki Galatasaray.

Artık mızrağın çuvala sığmadığı ve alaylılar lehine yeni düzenlemelere gidilmesi gerektiği de doğru, buna zaten itiraz eden yok. Ama liseyi itin g.tüne sokmanın da alemi yok, gerçekler ortada.
 
Ne tek jenerasyonu yav koskoca Galatasray 2000'den mi ibaret ? Şampiyon kulüpler kupası, kupa galilerinde elde edilen yarı finaller, çeyrek finaller var... ŞL'de elde edilen çeyrek ve 2. tur başarıları var.

Sevilla dediğin kulüp psikopat gibi UEFA kazanan bir kulüp ve İspanya liginde yer alıyor ve başka bir örnek yok. İspanyolların spor alanındaki atılımı yalnızca futbolu kapsamıyor adamlar basketbolda da, olimpiyatlarda da teniste de boy gösteriyorlar. Öyle sadece kulüplerin altından kalkabileceği işler değil onlar.

Galatasaray Türkiye'de faaliyet göstermesine rağmen inanılmaz işler yaptı. Birçok avrupa ülkesinden fazla nüfusumuz olmasını maddi kaynakları falan örnek vermişsin mesajında ki doğru, o bahsettiğin durum Galatasaray'ın ne kadar zor şartlar altında avrupa ile rekabet edip başarılı olduğunu gösteriyor. 80 milyonluk ülkede futbolcu yetişmiyor, futbolcuyu bırak sporcu yetişmiyor. Olimpiyat sporcularında durmadan doping çıkıyor, olimpiyatlara fazla sporcu yolladık diye sevinirken bir bakıyoruz pek çoğu ya sonuncu olmuş ya da sondan ilk 5'te yer alıyor. Böyle bir ortamda başarılı olmak bir tarafta, Sevilla gibi İspanyol devleti tarafından kusursuza yakın şekilde planlanmış yapı içinde faaliyet göstermek bir tarafta.

Sen bizim 2000 olayını biraz yanlış anlamışsın bence... Gözde büyütülen kupanın kendisi değil, şartlara rağmen o kupanın kazanılması. Ve evet, bütün bunları başaran lise hegemonyası altındaki Galatasaray.

Artık mızrağın çuvala sığmadığı ve alaylılar lehine yeni düzenlemelere gidilmesi gerektiği de doğru, buna zaten itiraz eden yok. Ama liseyi itin g.tüne sokmanın da alemi yok, gerçekler ortada.

Bunların sorumlusu kulüp yönetimleri değil de sanki sen benim. Galatasaray kulübünü lise 2.5 milyon lira borca soktu ve 100 yılda bir kere Avrupa'da 2 numaralı kupayı aldı. Doğru düzgün altyapı kuramadı. Dİğer branşlara verdikleri zararı saymıyorum bile. Fenerbahçe'yi Aziz Yıldırım gibi adamlar yönettiği için o halde. BJK'de keza öyle. Bunların hiçbirinin birbirinden bir farkı yok.

O başarı diye saydıklarını Avrupa çapında her takıma uygulasak muhtemelen Türkiye'den takımlar ilk 100'e giremez.

Bundan kurtulmanın yolu da çok basit. Dernekler kanunundan çıkılacak, şirketleşilecek, doğal olarak liseyle bağ kopacak ve gerçekten akıllıca yönetilen bir kulüp olacak Galatasaray. Lisenin en ahmak adamı, en işi bilmez ve hatta gizli Fenerli, Beşiktaşlı bile olsanız sırf liseli olduğunuz için kulübe üye, başkan filan olabilirsiniz. Bunun savunulacak nesi varsa savunmaya devam edilebilir.

Ama kulüplerin kayyumdan, hatta alt liglere düşürülmemesinin tek sebebinin siyasetin oy kaybetmeme korkusu olduğu, herhangi bir gerçek ekonomik ve hukuki denetimde kilit vurulacağı gerçeği de herhalde lisenin suçu değildir. Sonuçta lise özgürlükçü, mükemmel, her yıl insanüstü mezunlar veren bir yer. Cumhuriyet liselerinden çıkan ve genel olarak hem ülke çapında hem de dünya çapında birçok modern beşik uleması sarı binalı liselinin esamesi okunmazken başarı kazanan Galatasaraylının kulübe üye olamaması veya olacaksa da bunu ancak liseye minnet borcuyla yapması da hiç sorun değil.

Ayrıca mesleye alaylı-liseli ayrımının gerçekliği üzerinden bakıyorsak o daha da vahim. Alaylı dediklerin de liselilerin oluruyla üye yapılan göbekten bağlı adamlar büyük oranda.
 
Üst Alt