Büyük Takımlarla Aramızdaki Farkı Nasıl Kapatabiliriz? | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Büyük Takımlarla Aramızdaki Farkı Nasıl Kapatabiliriz?


Değerli renktaşlar,

Türk futbolu olarak 99-01 yıllarındaki efsane Galatasaray dışında dünyanın en büyük kulüpleriyle başabaş gidebilecek bir takım maalesef ortaya çıkmadı, belki zamanında yarı finali zorlayan Galatasaray ve Fenerbahçe kadrosu tekrar sayılabilir ancak ortada net bir başarı yok.

En nihayetinde ligde bu kadar başabaş mücadele ve rekora koşan bu 2 Türk takımını Premier League’e koysak muhtemelen küme düşmemeye oynar.

Sizce Galatasaray’ın günün birinde Münich, Arsenal, Barcelona vb seviyelerine ulaşması ve bunu sürdürmesi mümkün mü?

Bunun yolu nelerden geçiyor?

Kendi şahsi fikrim;

- 20 yaş altı genç oyuncuların yabancı sınırına dahil edilmemesi çok önemli bir adım olur.
- Türk hakemlerinin net şekilde oyunu devam ettirmeye yönelik anlayış edinmesi gerekir. Maalesef Avrupa takımlarına karşı tempo olarak çok geride kalıyoruz.
- Türk futbolunun geliştirilmesi adına aslında tüm kulüplerin akıllıca yönetilmesi ve ligin değerinin artırılması bu noktada çok elzem.
- TFF’nin onun bunun isteklerini yapmaya değil gerçekten bir üst akıl olarak Türk futbolunu geliştirmek üzere toplanan kişiler tarafından yönetilmesi gerekmekte.
 
Oyuncu yetiştirmek lazım ve bu sadece A takım için değil. 650 bin verip genç bir gözlem transferi yapmak ve sonra geri alma opsiyonu ile 4-5 milyona satabilmek gerekir. Herkes yıldız olmayacak, her oyuncumuzu da A takımda oynatmak zorunda değiliz. Alırken ucuza almak ve kendilerini gösterecek alanı vermek gerekir. Çoklu kulüp formasyonu ne durumda, rezerv takımlar alt lige gelecek mi bunları düşünmemiz lazım.
 
Lig'den daha çok düzen olmalı.Galatasaraylı'yız ama bizim kulübün yapısında 1 düzen yok.Gelen başkan 1 yıl şampiyon olsa bile 2. yıl şampiyn olamazsa takım gidebiliyo.Böyle 1 ortam varken kimse sponsor olmak istemez yüksek fiyatlara.Lig farkı da olabilir ama 1 ara savaş olmadığı sıralar Shakhtar Donetsk'te 1 planlama vardı gerekli sponsorlarla iyi transferler yaptılar.O transferlerden de iyi para elde ettiler.Ve Avrupa'da az da olsa sesini duyurmaya başladılar..
 
Bu bütçe farkları ile istediğimizi yapalım imkansız. Zaten sistemde bizim gibi takımların seviye atlamasına engellemek üzerine kurulu.
 
Pazarlama, medya ve tanınırlık yani markalaşma bir süreç. O seviyeye çıkmak sadece teknik atılımla olabilen birşey değil maalesef. Yani şevk kırmak istemem ancak olayı sadece scout ve iç transferi parlatıp satıp nakit kazanımla açıklayamazsınız. Öyle olsa birçok diğer takım da ihya olurdu bir dönem hem başarı hem de satış geliri kazanmış takımlar. Olay işin pazarlama kısmında da yatıyor ancak bundan öte ülke gücü ve lig yönetimi. Örneğin, EPL ya da verilmiş örneklerdeki Real sponsorluk farkı. İstanbul’da bir billboard ile Şırnak’ta olanla aradaki kiralama farkı gibi. Bilboard materyaliniz burada pek de belirleyici değil maalesef. Daha saha kalitesi bile büyük liglerin çok gerisinde plan bir futbol ikliminde oyuncu bulma, satış ve geliştirmeden ötesi gerekiyor.

Bir de çok uç örnek Real. Avrupa ve dahi dünya futbol tarihinin en başarılı takımı kupa final ve genel bilinirlik olarak. Adamların stadında 300 milletten loca sahibi ya da taraftar var. Bize en fazla üç beş misafir kalanı klasik iç taraftar bilemedin toktokçu gurbolar dolu. Neyse, çok büyük bir mentalite farkı var ondan sonra teknik stratejiyi düşünürüz. Bu arada, diyelim ki CL kazandık sanmayın ki HP gelip size aynı paraları verecek :) ona istinaden yazdım biraz uzun olsada.

Biz şimdiden bugün olacak hakem hatalarını ve sonradan şike vs konuşalım.
 
Bence o kadar uzak değil. Bu yılki transferler, beklediğimiz gibi çıksa, Avrapa ya kafa tutabilirdik. Sonrasında yılda 1-2 transferle, iskeleti bozmadan sürdürmek gerekiyor.
 
Sizce Galatasaray’ın günün birinde Münich, Arsenal, Barcelona vb seviyelerine ulaşması ve bunu sürdürmesi mümkün mü?

Cevap net olarak hayır.

Bunun bizimle ilgisi de yok istediği kadar da iyi oyuncu yetiştir yada büyük turnuvalarda kendini göster.
Salzburg, Anderlecht ve bu kategorinin en büyük ikilisi sırasıyla Sevilla ve Ajax örnekleri var.

Bunlar net olarak sömürge takımlar. Leverkusen ve Dortmund bile bu grubun parçası. Ha avrupanın 2. sınıf takımları statüsüne erişir miyiz orası da muallakta.

Burada ekonomik özgürlük ve ligin kalite bakımına level atlaması gerekiyor. Adamlar alanen hakem şikesi yapıyor kimsenin umrunda değil şu lige yayıncının bile gelmesi büyük mucize.
Barcelonanın haftalık sponsor gelirini senelik alırsın bu nedenle.

Bu liglerin en dandiğinde bile uzun planlama vardır. İşler müthiş gittiğinde 3 sene üst üste şampiyon ol, bu sistem yanlış diye 11 yabancıdan 5'e düşer ama 5 yıllık planlama daha geçen sene gelmişti diye yakınırız.

Bu ligin tüm birimlerinin futboldan el çektiremediğin sürece işler bizim için de çok zor boşa kürek çekmekten farkı yok.
Ha yarın öbür gün atıyorum tam anlamıyla avrupa ligi kurulur ve bu ülke futbolu denilen bataklığın bir önemi olmayan şekilde katılım hakkı tanınırsa o zaman farklı şeyler konuşabiliriz.
 
Büyük takımlarla Doğu Avrupa kulüpleri arasındaki meşhur 'makas' bir daha kapanmamak üzere açıldı. İş bütçe ve organizasyonda bitiyor. Bizim için gerçekçi hedef Doğu Avrupa kulüpleri içinde düzenli şekilde öne çıkanlardan biri olabilmektir...

Alabildiğin yabancılar, ya kıyıda köşede kalmış underrated oyuncular yahut yaşlı/belli defolarını kabullenerek getirdiğin adamlar oluyorlar. Mesela Torreira' yı nasıl alabildiğimize hala şaşıyoruz; o yaş ve profilde nadir istisnalardan biridir...

Yerli çok iyi oyuncular yetiştirebilsen bile futbol piyasası sana bırakmıyor; daha filiz haldeyken kapıveriyorlar ki ekonomik döngü için mecbursun zaten. Erken yaşta büyük potansiyel vaad eden Ozan Kabak ve Arda Güler, kulüpleri çok ısrar etmesine rağmen kalmak istemediler mesela...

Bu şartlarda gerçekçilikten uzak hedefler belirlemek iyi sonuçlar getirmeyecektir. Kısa yoldan büyük takımlara kafa tutmanın yolu, kariyerinin sonlarına gelmiş, pahalı yıldız oyunculardan geçer ki ülkemizde o kumarı oynayan kulüpler hep kaybetmiştir; en çarpıcı örneği 6-7 yıl önceki BJK dır...

O yüzden yıldızların maharetlerinden çok kollektif oyun anlayışına yönelmek gerektiğini, açtığım başlıkta ifade etmeye çalışmıştım. O tip takımlar, birkaç yıldız oyuncu ile çok kaliteli futbol sergileyebiliyorlar. Büyük takımlara karşı başarılı olmak için takım oyunu ve onlardan daha fazla efor sarf etmek olmazsa olmazdır. Bireysel oyuncu kalitesinde sidik yarıştıramazsın...
 
Önecelikle hic borcun olmayacak, düzenli sekilde yüksek gelirin olacakki ellin rahatlasin.yurt disinda takimlar satin alinip onlari bir nevi alt yalpin olarak kullanacaksin ve bol bol yetenek ortaya cikarip kendini takimini bu seklide disardan transfer gerek olmadan güclendireceksin. Spor külübü yerine Futbol Külübü de olmamisi sart. Bunlari yapabilmek icin yönetim yemeye degil hizmet icin gelecek. Bunlar ama hic bir zaman olmiyacaktir. Bu isin en kestirme yolu külübü satmak dan gececektir. Türkiyede futbol külüpleri ayakta kalmak istiyorsa satilmasi gerek, baska dönmez artik bu cark.
 
İlk iş kadro istikrarı. Kadroyu koruyabilecek ekonomik yapı da olmasa olmaz. Bütün kulüpler borç batağında iken ülkenin yerli+yabancı genç oyuncuları ilk teklifte Avrupa'ya uçuyor. NBA ve Avrupa basketbolu arasında fark neyse Avrupa futbolu ve Türk futbolu arasında ki fark da o... Ha çözüm madem para o zaman da "zengin sermayeye satış" olması lazım PSG-City gibi. Onun da önü açılmadıkça Avrupa kulüpleri ile bu fark kapanmaz. Organizasyon felan sonraki işler, iyi organize olabilecek ekonomik gücü yokken Federasyon ve kulüpler hiçbir şekilde bunu önceleyemez.
 
O yıllarda futbol piyasasında böylesine devasa paralar dönmüyordu. Örneğin Avrupa Altın Ayakkabı ödülünü aldığı sene Jardel'i bir şekilde transfer edebiliyorduk.

Şu an kulüpler arasındaki ekonomik fark giderek uçuruma dönüştü. Karşında her transfer döneminde yüz milyonlarca euro harcayan kulüpler varken, aradaki farkı kapatamazsın. Sadece dönem dönem geçici ufak başarılar elde edersin ki elde ettiğin başarılar, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalden, maksimum yarı finalden öteye gidemez.

Genç yetenekler yetiştirmek de çözüm değil. Çünkü elinde yetenekli bir oyuncu varsa, ilk fırsatta soluğu büyük kulüplerde almak istiyor ve kaçarcasına gidiyor.
 
Bu soruyu Chatgpt ve Gemini'nin yapay zekasına sorduk:

Galatasaray'ın dünya futbolunun en üst seviyelerine ulaşması ve sürdürmesi için 10 yıllık bir strateji oluşturmak oldukça zorlu ancak mümkündür. İşte bu hedefe ulaşmak için izlenebilecek bir yol haritası:


1.Altyapı ve Genç Oyuncuların Gelişimi: Genç yeteneklerin keşfedilmes, doğru bir altyapı sistemine dahil edilmesi ve yeteneklerin geliştirilmesi büyük önem taşır. Altyapıya yatırım yapılmalı ve 20 yaş altı genç oyuncular yabancı sınırına dahil edilmemelidir. Bu, kulübün uzun vadeli başarısı için temel oluşturacaktır.

2. Teknik ve Fiziksel Altyapı Geliştirme: Modern antrenman tesisleri, teknik ekipmanlar ve bilimsel yaklaşımlarla oyuncuların teknik ve fiziksel olarak geliştirilmesi sağlanmalıdır. Bu, oyuncuların performansını artıracak ve sakatlık riskini azaltacaktır.

3. Kulüp Yönetimi ve Altyapı Entegrasyonu: Kulüp yönetimi, altyapıdan gelen genç oyuncuları takıma entegre etmeli ve genç yeteneklere fırsatlar sunmalıdır. Bu, kulübün uzun vadeli sürdürülebilirliği için önemlidir ve genç oyuncuların motivasyonunu artırır.

4. Teknik ve Taktiksel Gelişim: Teknik direktör ve teknik ekip, modern futbolun gereksinimlerine uygun olarak takımın oyununu geliştirmeli ve sürekli olarak yenilikçi taktikler denemelidir. Bu, takımın uluslararası arenada rekabet gücünü artıracaktır.

5. Mental ve Psikolojik Destek: Oyuncuların mental ve psikolojik olarak güçlendirilmesi için profesyonel destek sağlanmalıdır. Bu, bireysel performansın ve takım uyumunun artmasına yardımcı olur.

6. Türk Futbolu Genelinde Değişim ve İyileştirme: Türk futbolunun genel kalitesini artırmak için Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ve diğer paydaşlarla iş birliği yapılmalıdır. Hakem eğitimi ve lig standardının yükseltilmesi gibi konularda çalışmalar yapılmalıdır.

7. Uluslararası İşbirliği ve Tecrübe Kazanımı: Uluslararası kulüplerle dostluk maçları düzenlenmeli, antrenman kampı gibi etkinliklere katılmalı ve uluslararası turnuvalara katılarak daha fazla deneyim kazanılmalıdır.

8. Kulüp ve TFF İlişkilerinin Güçlendirilmesi: Kulüp yöneticileri ve TFF arasındaki iletişim ve iş birliği güçlendirilmeli, Türk futbolunun çıkarları doğrultusunda ortak stratejiler belirlenmelidir.

9. Pazarlama ve Gelir Oluşturma: Kulüp, uluslararası pazarlarda daha görünür olmalı ve gelir kaynakları çeşitlendirilmelidir. Sponsorluk anlaşmaları, ticari ortaklıklar ve diğer gelir kaynakları üzerinde çalışılmalıdır.

10. Sürdürülebilirlik ve Uzun Vadeli Planlama: Stratejik planlama süreci düzenli olarak gözden geçirilmeli ve güncellenmelidir. Kulüp, uzun vadeli hedeflerine odaklanmalı ve sürdürülebilir bir başarı için gereken adımları atmaya devam etmelidir.

Bu stratejik plan, Galatasaray'ın dünya futbolunun zirvesine ulaşması için bir çerçeve sunar. Ancak başarı için sabır, kararlılık ve sürekli bir çaba gerekmekted
## 10 Yıllık Strateji: Türk Futbolunu Avrupa Zirvesine Taşımak

Hedef: Galatasaray'ın ve diğer Türk takımlarının 10 yıl içinde Bayern Münih, Arsenal ve Barcelona gibi Avrupa'nın en büyük kulüpleriyle başa baş mücadele edebilecek seviyeye ulaşması ve bu başarıyı sürdürmesi.

Strateji:

1. Altyapıya Yatırım:

* 20 yaş altı genç oyuncuların yabancı sınırına dahil edilmemesi.
* Altyapı tesislerinin modernize edilmesi ve altyapı antrenörlerinin eğitimine yatırım yapılması.
* Yetenekli genç oyuncuların yurt dışına transferleri için kontrollü bir sistem kurulması.

2. Hakem Eğitimi:

* Hakemlerin oyunu devam ettirmeye yönelik bir anlayış geliştirmesi için eğitimlerin yoğunlaştırılması.
* VAR sisteminin doğru ve adil bir şekilde kullanılması.
* Avrupa'daki hakemlik standartlarına uyum sağlanması.

3. Kulüp Yönetimi:

* Tüm kulüplerin akılcı ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi.
* Finansal şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin benimsenmesi.
* Kulüplerin gelirlerinin artırılması için yeni pazarlama ve sponsorluk stratejileri geliştirilmesi.

4. TFF'nin Rolü:

* TFF'nin Türk futbolunun gelişimini sağlayacak uzun vadeli bir plan oluşturması ve uygulaması.
* Siyasi ve ticari baskılardan bağımsız bir şekilde faaliyet göstermesi.
* UEFA ve FIFA gibi uluslararası futbol organizasyonları ile aktif bir şekilde iş birliği yapılması.

5. Ligin Değerinin Artırılması:

* Süper Lig'in yayın haklarının daha yüksek bedellerle satılması.
* Stadyumların modernizasyonu ve seyirci konforunun artırılması.
* Ligin marka değerini ve bilinirliğini artırmak için global pazarlama çalışmaları yapılması.

6. Futbol Kültürünün Geliştirilmesi:

* Futbolun sadece bir spor dalı olmadığı, aynı zamanda bir kültür ve eğlence sektörü olduğu bilincinin yaygınlaştırılması.
* Fair-play ve centilmenlik ilkelerinin teşvik edilmesi.
* Taraftar şiddetinin önlenmesi için gerekli önlemlerin alınması.

Sonuç:

Bu stratejinin başarılı bir şekilde uygulanması halinde, Türk futbolu 10 yıl içinde Avrupa'da zirveye oynayabilecek bir seviyeye ulaşabilir. Bu başarı sadece Galatasaray için değil, tüm Türk takımları ve milli takım için de önemli olacaktır.

**Stratejinin başarısına katkıda bulunacak diğer unsurlar:**

* Yabancı futbolcu transfer politikasının gözden geçirilmesi ve Türk futboluna katkı sağlayacak oyuncuların tercih edilmesi.
* Futbol okullarının ve akademilerin sayısının ve kalitesinin artırılması.
* Futbolun bilimsel ve teknolojik gelişmelerden faydalanması.
* Türk futbolunun tanıtımı ve pazarlanması için yurt dışı çalışmalarının yapılması.

**Unutulmamalıdır ki, başarı bir gecede elde edilmez. Bu stratejinin uygulanması için sabır, kararlılık ve ortak bir vizyon gereklidir.**
 
Üst Alt