2000 senesinde tarihinin zirvesine çıkıp Avrupa'da kupa kazanan ve planlanmış bir süreç ile bu noktaya gelen takımdan her sene yanlış tercihler yapıp başarı medet uman bir akılsızlar sürüsü tarafından yönetilen bozuk para gibi yönetici ve teknik direktör harcayan bir takıma evrildik.
Dört seneyi Fatih Terim ile tuğla üstüne tuğla koyarak, alt yapısından kazandırdığı değerler üzerine kaliteli oyuncular takviye ederek geçip müfakatını almışken, bir sezonda 3 teknik direktör bazen 2 başkan değiştiren bir takım olduk.
GENEL KURULLAR VE YÖNETİMLERİN KÖTÜ NİYETLERİ YÜZÜNDEN
Bugün gelinen 1 ileri 2 geri noktası, sadece Polat, Dursun, Aysal gibi isimlerin değil bu kötü niyetli ve/veya vizyonsuz adamları başkan diye yetkilendiren, iş hayatında pek kıymetli paracıklarını katlamak adına Galatasaray'ı birilerine meze yapmakta beis görmeyen bütün genel kurulun suçudur.
Ortaya hiç bir ortak akıl koyamayan, menfaatçiler sürüsü, kendi kişisel reklamları uğruna kulübü bataklığa sürüp Galatasaray üzerinden prim yaparken kanarak alkışlayan taraftar da tek kelime ile mantığı ile değil bugün tüm ülkeye sırayet eden fanatizm duygusu ile hareket ederek buna çanak tutmaktadır.
GEREKSİZ ROMANTİZM, FAZLA POPÜLİZM, ÇOK LAF AZ İŞ
Son 15 yılımızın özeti, olmayacak duaya amin demek, şartlara göre değil kişisel hesaplara göre takım yönetmek, birbirinin altını oymak, taraftara oynayan yöneticilerin prim yapması, çok laf üretip işe gelince sorumluluğu birbirine atmak, yetersiz ve akıldan uzak kişilere takım idaresini vermek, eskinin yıldızlarına performans vermese bile tapmak şeklinde.
Bu şartlarda da başarıda sürekliliği bulmak imkansız oluyor hali ile. Maalesef ki iyi niyetle yönetilmedikçe bu döngüyü kıramayacağız. Başımıza ya Aysal gibi muktedir ama kötü niyetli, ya da Polat ve Dursun gibi gönüllü ve güdümlü aptallar gelmeye devam edecek. Biz de taraftar olarak hep bu beş para etmez herifler arasından birini yüceltmeye çalışmaya devam edeceğiz.
Dört seneyi Fatih Terim ile tuğla üstüne tuğla koyarak, alt yapısından kazandırdığı değerler üzerine kaliteli oyuncular takviye ederek geçip müfakatını almışken, bir sezonda 3 teknik direktör bazen 2 başkan değiştiren bir takım olduk.
GENEL KURULLAR VE YÖNETİMLERİN KÖTÜ NİYETLERİ YÜZÜNDEN
Bugün gelinen 1 ileri 2 geri noktası, sadece Polat, Dursun, Aysal gibi isimlerin değil bu kötü niyetli ve/veya vizyonsuz adamları başkan diye yetkilendiren, iş hayatında pek kıymetli paracıklarını katlamak adına Galatasaray'ı birilerine meze yapmakta beis görmeyen bütün genel kurulun suçudur.
Ortaya hiç bir ortak akıl koyamayan, menfaatçiler sürüsü, kendi kişisel reklamları uğruna kulübü bataklığa sürüp Galatasaray üzerinden prim yaparken kanarak alkışlayan taraftar da tek kelime ile mantığı ile değil bugün tüm ülkeye sırayet eden fanatizm duygusu ile hareket ederek buna çanak tutmaktadır.
GEREKSİZ ROMANTİZM, FAZLA POPÜLİZM, ÇOK LAF AZ İŞ
Son 15 yılımızın özeti, olmayacak duaya amin demek, şartlara göre değil kişisel hesaplara göre takım yönetmek, birbirinin altını oymak, taraftara oynayan yöneticilerin prim yapması, çok laf üretip işe gelince sorumluluğu birbirine atmak, yetersiz ve akıldan uzak kişilere takım idaresini vermek, eskinin yıldızlarına performans vermese bile tapmak şeklinde.
Bu şartlarda da başarıda sürekliliği bulmak imkansız oluyor hali ile. Maalesef ki iyi niyetle yönetilmedikçe bu döngüyü kıramayacağız. Başımıza ya Aysal gibi muktedir ama kötü niyetli, ya da Polat ve Dursun gibi gönüllü ve güdümlü aptallar gelmeye devam edecek. Biz de taraftar olarak hep bu beş para etmez herifler arasından birini yüceltmeye çalışmaya devam edeceğiz.