Mevcut yönetim ve icraatleri üzerine bolca kritik yaptığımız, ve hatta öfkemizi kontrol etmekte zorlandığımız şu günlerde son dönemde yaşananlar doğrultusunda hafızamızı tazelememizin faydalı olacağı kanaatindeyim.
Evvela Dursun Aydın Özbek yönetimi felaket bir yönetimdir. Yaptıkları, yapmadıkları her icraat ile bunu hergün kendileri zaten bizlere gösteriyor. Riva ve Florya, Grosskreutz, Finansiyel Fair Play sürecini kötü yönetmeleri, hemen hergün yapılan yalan haberler, Galatasaray haklarını savunmaktan bir haber olmaları say say bitmez ama bu tablonun tek sorumlusu da onlar değil. Seçenler vesaire geyiğine girmeden tablonun oluşmasında emeği geçenleri anmak gerek.
Bunlara gelmeden mevcut yönetim ile başlayarak neden olmayacaklarını bir kez daha hatırlayalım.
DURSUN ÖZBEK YÖNETİMİ İLE NEDEN OLMAZ
AYSAL DÖNEMİ ÜZERİNE
Dönemin akılda kalan skandalları: Terim-Aysal ego savaşı, başarılı giderken yönetimin değiştirilmesi, 2013-2014 ara transfer dönemi vurgunu, Lütfü Arıboğan gibi sabıkalı bir adamın kulüp çatısından sokulması sonrası çöküşümüz.
POLAT DÖNEMİ: OMURGASIZLIKTA ÇIĞIR
Adnan Polat dönemi gerek saha içi , gerek de saha dışında Galatasaray'ın küçük düşürüldüğü bir dönem olarak tarihe geçti. Alp Yalman ekolünden yetişen ve daha önce futbol yönetiminden sorumlu iken iyi işler çıkartan biri olarak geldiği noktayı, ihanet, ispiyonculuk, peşkeş lekesi ile utanç verici biçimde terketmek zorunda kaldı.
Transferde harcanan milyonlara rağmen Baros, Kewell ve rüzgar gibi geçen Keita hariç bugün bir kişinin bile minnet ile andığı bir ismi kulübe kazandıramadı. Sportif açıdan zaten her kararda fiyasko yarattı ama asıl onun bu kredisini bitiren stadyum açılışında Galatasaray taraftarına hain diyerek devlete ispiyonlaması oldu.
Mali açıdan düzenlemeler, şirket birleşmesi gibi sevapları sportif başarısızlık sonrası kaybolan gelirler,transferde yapılan fahiş hatalar ile berbat ederek kulüpten ayrıldı.
Dönemin akılda kalan skandalları: TT Arena Açılışı, Adnan Sezgin ve komisyon transferleri, ligde sırası ile 3. 5. ve 8. oluşumuz, oyuncuların elinde oyuncak olunması-Arda'nın formaya ettiği laflar, laçka tavırlar vb...
CANAYDIN DÖNEMİ: DURAKLAMA-GERİLEME DÖNEMİ
Mali sorunların tavan yaptığı 2001 krizi sonrası süreçte kulübe başkan olduğunda 10 senede 7 şampiyonluk vaat ediyordu. Sportif açıdan yapılacak en büyük hatalardan birini yaparak 2000'de kulüpten zirve görerek ayrılmış ancak başarıyı henüz sindirememiş ve tanrı kompleksine yakalanmış Fatih Terim'i Lucescu'Yu harcıyarak yeniden getirdi.
Bunu yaptığında aslında taraftar da destek oldu. Ama yuva yıkanın yuvası olmaz derler ya Terim Galatasaray çatısı altında en başarısız dönemini yaşayacaktı.
Şişen egosu ile ben odunu bile oynatırım kafasına girmesi, onu ''imparator'' yapan hırsını kaybetmesi, takip etmeyi bırakması ile ikinci dönemi tatsız bitecek, Galatasaray mali açıdan dolar karşısında devaüle olan TL kuru yüzünden kısa vadeli borcu yüzünden en krizle boğuşan kulüp olacaktı.
Yine bu dönem ASY Arazisine stadyum yapmak için 1 sene ayrıl kaldığımız Ali Samiyen'e stadyumu yenileyemeden dönüp, bugün ki şartlarının 10 katı daha karlı SEYRANTEPE anlaşmasını yapmıştık. Ancak burada mali durum bizi yine kıskaç altına alacak ve üst kullanım hakkı hariç bütün imtiyazlardan vazgeçmek durumunda kalacaktık.
Dönemin aklında kalan skandalları: Sahip Som, Stadyum özlük hakları ve Seyrantepe arazisinde ki kaybolan haklar, ezik bir politika sergilenmesi yüzünden sahada doğranmamız.
SONUÇ: HEMEN HEPSİNİN ORTAK NOKTASI GALATASARAY ÇIKARLARINI DÜŞÜNMELERİ GEREKTİĞİ DÖNEMLERDE KENDİ ÇIKARLARINI DAHA ÖN PLANDA TUTMALARI, İŞ ZORA GİRİNCE GALATASARAY SEVGİSİ İLE DEĞİL BİREYSEL HAREKET ETMELERİ. ZEKA SEVİYELERİ, SOSYAL KONUMLARI, KÜLTÜRLERİ FARKLI AMA HEPSİ KULÜBÜ PROFESYONEL DEĞİL AMATÖR BİR ALGI İLE YÖNETTİ. TARAFTARA YALANLAR SÖYLEDİ. SÜREKLİ BİRİLERİNİN ARKASINDAN İŞLER ÇEVİRDİ VEYA BUNU YAPANLARI YÖNETEMEDİ. DÜRÜSTLÜK, SADAKAT, EKİP ÇALIŞMASI GİBİ OLMASI GEREKEN ERDEMLERİ TAŞIMAKTAN UZAK BENCİL, EGOİST KİŞİLİKLER OLMALARI (CANAYDIN BİRAZ DAHA BELKİ AYRILIR BU HUSUSTA). SIKIŞINCA HEP BİRBİRİNİ SUÇLAMALARI VE ÇUVALDIZI HİÇ KENDİLERİNE BATIRMAMALARI.
Evvela Dursun Aydın Özbek yönetimi felaket bir yönetimdir. Yaptıkları, yapmadıkları her icraat ile bunu hergün kendileri zaten bizlere gösteriyor. Riva ve Florya, Grosskreutz, Finansiyel Fair Play sürecini kötü yönetmeleri, hemen hergün yapılan yalan haberler, Galatasaray haklarını savunmaktan bir haber olmaları say say bitmez ama bu tablonun tek sorumlusu da onlar değil. Seçenler vesaire geyiğine girmeden tablonun oluşmasında emeği geçenleri anmak gerek.
Bunlara gelmeden mevcut yönetim ile başlayarak neden olmayacaklarını bir kez daha hatırlayalım.
DURSUN ÖZBEK YÖNETİMİ İLE NEDEN OLMAZ
- Galatasaray Kulübü hemen her branşta doğranırken, haksız yere puanlarına gasp edilirken el pençe durdukları için (Kizer olayı, hakem kararları vb)
- Mali yönetimde çuvallamanın yanında Riva ve Florya için oldukça kar marjı düşük, dolar karşısında gün be gün eriyen bir TL kuru üzerinden anlaşma yaptıkları için.
- Belge unutmak, kaybetmek, ıslak imza da yetkisiz kişi kullanmak gibi sebepler ile GALATASARAY ADASI KİRA KONTRATI, GROSSKREUTZ, KIZER SKANDALI gibi sadece acemilik ile değil aptallıkla ilişkilendirilebilecek icraatlere imza attıkları için.
- Geçmiş yönetime göre görece daha az suçsuz oldukları UEFA FINANCIAL FAIR PLAY sürecini bununla alakasız olarak berbat şekilde yönetip ceza konusunda engelleyici olamadıkları için.
- Sportif açıdan kulübe dip yaptırdıkları için. Galatasaray'ı sıradan bir kulüp olarak konumlandırdıkları ve gün be gün erittikleri için.
- Transferde başı buyruk biçimde hareket edip, komisyon, menajer transferlerini engellemek bir yana ortakları olduğu için.
AYSAL DÖNEMİ ÜZERİNE
- Ünal Aysal ile ilgili hemen hiç kimse başarısız bir dönem olduğu yönünde eleştiri yapamaz. Avrupa ve yurt içinde başarılı olan bir takım vardı. Bir çok branşta zirve kovalandı bazılarında başarısız olundu yapılan yatırıma karşın, ama iyi sonuçlar elde edildi.
- Ancak koca bir ''AMA'' koymak gerekiyor. Zira kendisi arkasına aldığı 20 Milyon gücü bir hiç uğruna bölen, veya en azından bir bölünmeye gidilmesine engel olacak kudrete sahip iken buna set çekmek yerine alet olan biri konumunda olmayı tercih etti.
- Terim ile iyi anlaşamadıkları belli idi ama süreci yönetmek yerine karşılıklı hamleler ile birbirlerini medya önünde yemeyi, ve Galatasaray'ı kendi çıkarları söz konusu olduğunda harcamayı göze aldılar.
- Basketbol da Fenerbahçe ile oynanan seride final maçına çıkmama kararı alan ve dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın isteğini reddederek bunu uyguladıktan sonra devlet ile de kriz yaşayan biri konumuna düştü. (Burada olayı iki ayrı şekilde yorumlayabiliriz gerçekten samimiydi, veyahut gidecekti yol yapıyordu. Ben sonradan gelişen olaylar sebebi ile 2. senaryoya daha yakın düşünüyorum)
- Bunların yanında yapılan yatırımın karşılığı olan başarının maliyeti vardı. Ancak bu bizim ölçeğimizde planlanması iyi yapılmamış bir maliyet idi.
- Oyunculara hakkettiğinden fazla bonservis ve yıllık ücret vermek gibi bir yola girerek takımın gelecekte ki yapabileceği hamleleri kısıtlanmasına yol açıldı. (Selçuk, Burak, Muslera ile nerede ise %50 zam ile yapılan sözleşmeler ile bir tutumsuzluk dönemi başladı ve bugün hala saçma fiyatlandırma politikası devam ediyor)
- Son olarak yönetim değişimi, şartlara uygun olmayan Mancini-büyük paralar ile başarı vaat eden, ve uyumsuz Prandelli derken başarısız bir sürece doğru giderken kulüpten ayrıldı.
Dönemin akılda kalan skandalları: Terim-Aysal ego savaşı, başarılı giderken yönetimin değiştirilmesi, 2013-2014 ara transfer dönemi vurgunu, Lütfü Arıboğan gibi sabıkalı bir adamın kulüp çatısından sokulması sonrası çöküşümüz.
POLAT DÖNEMİ: OMURGASIZLIKTA ÇIĞIR
Adnan Polat dönemi gerek saha içi , gerek de saha dışında Galatasaray'ın küçük düşürüldüğü bir dönem olarak tarihe geçti. Alp Yalman ekolünden yetişen ve daha önce futbol yönetiminden sorumlu iken iyi işler çıkartan biri olarak geldiği noktayı, ihanet, ispiyonculuk, peşkeş lekesi ile utanç verici biçimde terketmek zorunda kaldı.
Transferde harcanan milyonlara rağmen Baros, Kewell ve rüzgar gibi geçen Keita hariç bugün bir kişinin bile minnet ile andığı bir ismi kulübe kazandıramadı. Sportif açıdan zaten her kararda fiyasko yarattı ama asıl onun bu kredisini bitiren stadyum açılışında Galatasaray taraftarına hain diyerek devlete ispiyonlaması oldu.
Mali açıdan düzenlemeler, şirket birleşmesi gibi sevapları sportif başarısızlık sonrası kaybolan gelirler,transferde yapılan fahiş hatalar ile berbat ederek kulüpten ayrıldı.
Dönemin akılda kalan skandalları: TT Arena Açılışı, Adnan Sezgin ve komisyon transferleri, ligde sırası ile 3. 5. ve 8. oluşumuz, oyuncuların elinde oyuncak olunması-Arda'nın formaya ettiği laflar, laçka tavırlar vb...
CANAYDIN DÖNEMİ: DURAKLAMA-GERİLEME DÖNEMİ
Mali sorunların tavan yaptığı 2001 krizi sonrası süreçte kulübe başkan olduğunda 10 senede 7 şampiyonluk vaat ediyordu. Sportif açıdan yapılacak en büyük hatalardan birini yaparak 2000'de kulüpten zirve görerek ayrılmış ancak başarıyı henüz sindirememiş ve tanrı kompleksine yakalanmış Fatih Terim'i Lucescu'Yu harcıyarak yeniden getirdi.
Bunu yaptığında aslında taraftar da destek oldu. Ama yuva yıkanın yuvası olmaz derler ya Terim Galatasaray çatısı altında en başarısız dönemini yaşayacaktı.
Şişen egosu ile ben odunu bile oynatırım kafasına girmesi, onu ''imparator'' yapan hırsını kaybetmesi, takip etmeyi bırakması ile ikinci dönemi tatsız bitecek, Galatasaray mali açıdan dolar karşısında devaüle olan TL kuru yüzünden kısa vadeli borcu yüzünden en krizle boğuşan kulüp olacaktı.
Yine bu dönem ASY Arazisine stadyum yapmak için 1 sene ayrıl kaldığımız Ali Samiyen'e stadyumu yenileyemeden dönüp, bugün ki şartlarının 10 katı daha karlı SEYRANTEPE anlaşmasını yapmıştık. Ancak burada mali durum bizi yine kıskaç altına alacak ve üst kullanım hakkı hariç bütün imtiyazlardan vazgeçmek durumunda kalacaktık.
Dönemin aklında kalan skandalları: Sahip Som, Stadyum özlük hakları ve Seyrantepe arazisinde ki kaybolan haklar, ezik bir politika sergilenmesi yüzünden sahada doğranmamız.
SONUÇ: HEMEN HEPSİNİN ORTAK NOKTASI GALATASARAY ÇIKARLARINI DÜŞÜNMELERİ GEREKTİĞİ DÖNEMLERDE KENDİ ÇIKARLARINI DAHA ÖN PLANDA TUTMALARI, İŞ ZORA GİRİNCE GALATASARAY SEVGİSİ İLE DEĞİL BİREYSEL HAREKET ETMELERİ. ZEKA SEVİYELERİ, SOSYAL KONUMLARI, KÜLTÜRLERİ FARKLI AMA HEPSİ KULÜBÜ PROFESYONEL DEĞİL AMATÖR BİR ALGI İLE YÖNETTİ. TARAFTARA YALANLAR SÖYLEDİ. SÜREKLİ BİRİLERİNİN ARKASINDAN İŞLER ÇEVİRDİ VEYA BUNU YAPANLARI YÖNETEMEDİ. DÜRÜSTLÜK, SADAKAT, EKİP ÇALIŞMASI GİBİ OLMASI GEREKEN ERDEMLERİ TAŞIMAKTAN UZAK BENCİL, EGOİST KİŞİLİKLER OLMALARI (CANAYDIN BİRAZ DAHA BELKİ AYRILIR BU HUSUSTA). SIKIŞINCA HEP BİRBİRİNİ SUÇLAMALARI VE ÇUVALDIZI HİÇ KENDİLERİNE BATIRMAMALARI.