Hariciye Odası - Sayfa 2 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Hariciye Odası


WHEEL-UL FORTUNE





wheel-of-fortune_419791.jpg






HOSGELDINIZ Demir BEY




BUYRUN KELIME






_ _ _ _ _


- I ALAYIM


_ i _ i _




- hmmmm


- s alayim



- yok


_ i _ i _




- hmmmm


h alayim



- o da yok




_ i _ i _













hay allah

o zaman T alayim lutfen





*ding





_ i _ i t



ooo cok iyi
bu cok iyi oldu gercektende




cevap verem o zaman


SIMIT MI







x


degil

simit yanlis cevap
ne simiti birader




- ipucu verebilir misiniz peki



tabi




zirva konulara yapilan bir islemin argodaki karsiligi






hmmm

yine cozemedim yaw





o zaman harf al








.....

alam


K lutfen
KERZO konunun Ksi olarak kodlayabilirim eger kafaniz karistiysa







- zurna zurna konusma
biliyoruz heralde k harfini

.





.





BAKALIM K varmi









***** PING

K i _ i t









-TEBRIKLER


4 HARF ACILDI SALT 1I KALDI

HERALDE BILIRSINIZ ARTIK ESSEK DEGILSENIZ





- LUTFEN ADAM GIBI KONUSUN YARISMACILARLA










...



...




HA


NE DEDIN




- HARF SOYLEYEBILIR MIYIM





EWT






tamam o zaman








T






T demistin ya keriz


hakkaten kerizmissin ya







- Lutfen bana hitap ederken adam gibi hitap edin madam gibi degil







ha?


ne dedin duyamadim






- lutfen bana edepli konusunuz






....
pardon

haklisiniz Demir bey

SAOL Mehmet BEY


size bir soru sorabilirmiyim Mehmet beyfendi


- tabi ne soracaksiniz


IPUCU verebilir misiniz

- tabi

pek anlam ifade etmeyen GSC konularina yapilan bir hamledir
eger konu gercekten sacma ise ve de konuyu acan arkadasin bir daha yapmamasi gerektigini dusunuyorsak o zaman bu kelimeyi kullanabiliriz renktas

-. hmm

o zaman L HARFINI deneyebilirmiyiz acaba Mehmet bey


bakalim



WING****


K I L I T


TEBRIKLER


Demir Baş


DOGRUYDU TAHMIN ETTIGINIZ HARF


-- OLEY



COK SEVINDIM HARBIDENDE



- EWT BENDE SIZIN ADINIZA OYLE OLDU



SAOL Mehmet Bey


HEDIYEM NEDIR



- BIR ADET


KİLİT

:asd:
 
WHEEL-UL FORTUNE





wheel-of-fortune_419791.jpg






HOSGELDINIZ Demir BEY




BUYRUN KELIME






_ _ _ _ _


- I ALAYIM


_ i _ i _




- hmmmm


- s alayim



- yok


_ i _ i _




- hmmmm


h alayim



- o da yok




_ i _ i _













hay allah

o zaman T alayim lutfen





*ding





_ i _ i t



ooo cok iyi
bu cok iyi oldu gercektende




cevap verem o zaman


SIMIT MI







x


degil

simit yanlis cevap
ne simiti birader




- ipucu verebilir misiniz peki



tabi




zirva konulara yapilan bir islemin argodaki karsiligi






hmmm

yine cozemedim yaw





o zaman harf al








.....

alam


K lutfen
KERZO konunun Ksi olarak kodlayabilirim eger kafaniz karistiysa







- zurna zurna konusma
biliyoruz heralde k harfini

.





.





BAKALIM K varmi









***** PING

K i _ i t









-TEBRIKLER


4 HARF ACILDI SALT 1I KALDI

HERALDE BILIRSINIZ ARTIK ESSEK DEGILSENIZ





- LUTFEN ADAM GIBI KONUSUN YARISMACILARLA










...



...




HA


NE DEDIN




- HARF SOYLEYEBILIR MIYIM





EWT






tamam o zaman








T






T demistin ya keriz


hakkaten kerizmissin ya







- Lutfen bana hitap ederken adam gibi hitap edin madam gibi degil







ha?


ne dedin duyamadim






- lutfen bana edepli konusunuz






....
pardon

haklisiniz Demir bey

SAOL Mehmet BEY


size bir soru sorabilirmiyim Mehmet beyfendi


- tabi ne soracaksiniz


IPUCU verebilir misiniz

- tabi

pek anlam ifade etmeyen GSC konularina yapilan bir hamledir
eger konu gercekten sacma ise ve de konuyu acan arkadasin bir daha yapmamasi gerektigini dusunuyorsak o zaman bu kelimeyi kullanabiliriz renktas

-. hmm

o zaman L HARFINI deneyebilirmiyiz acaba Mehmet bey


bakalim



WING****


K I L I T


TEBRIKLER


Demir Baş


DOGRUYDU TAHMIN ETTIGINIZ HARF


-- OLEY



COK SEVINDIM HARBIDENDE



- EWT BENDE SIZIN ADINIZA OYLE OLDU



SAOL Mehmet Bey


HEDIYEM NEDIR



- BIR ADET


KİLİT

#1 Sato:hat:
 
Tito'nun Yugoslavya'sı fiilen Zvonimir Boban'ın yugoslav polisini tekmelemesi


ve ardından Sırp mafyası Arkan'ın sokaklarda olay çıkarmasıyla


parçalanmış olsa da sırasıyla Slovenya, Hırvatistan ve Bosna'nın bağımsızlığını ilan etmesiyle resmi olarak parçalandı.

Makedonya ise 25 Eylül 1991'de %95.26'lık evet oyu çıkan referandumla bağımsızlığını ilan etti...

Kuzey'deki savaşlarla meşgul olan Sırplar, Makedonya'nın bağımsızlığına ses çıkarmadığı gibi tarihe III.Balkan Savaşı olarak geçen 1991-1995 arasındaki dönemi oldukça huzurlu geçirdi. Lakin Makedonya'nın bağımsızlığından rahatsız olan bir devlet vardı; YUNANİSTAN!!!

Yunanlılar yıllarca ortodoks arnavut olan keçi çobanı, sünger avcısı ve balıkçı halkını Antik Grek kültürünün devamı gibi göstermişti...Makedonya İmparatorluğunun devamı zannediyorlardı kendilerini :) Bir anda soğuk savaş bitip ardından Yugoslavya'da parçalanınca Kuzeylerinde kendi vilayetleriyle ve tarihlerindeki imparatorluklarıyla aynı adı taşıyan Makedonya karşısında şok geçirdiler...

Malum rumlar sadece bizimle düşmandı, kuzeydeki titonun makedonları ve enver hocanın arnavutları komünizm sayesinde Yunanistan ile etkileşime girmemiş ve batı kulübünde yer alan Yunanistan şımarık çocuk olarak hareket etmişti...

Ne yapacaklardı? Bunlar gerçek Makedon idi kendileri gibi çakma değildi ve türklere karşı geliştirdikleri retorik ve politika Makedonya'ya sökmüyordu malum onlar da ortodokstu...Ortodoksluğun yalçın savunuculuğuna soyunup müslüman düşmanlığı yapamıyorlardı....Komünizm de çökmüştü artık ellerinde oynayabilecekleri bir soğuk savaş karşıtı da yoktu...

Rumlar her zamanki gibi şımarma yolunu tercih edip Kenan Evren'in lütfuyla NATO'ya dönmüş olmanın rahatlığı ve Avrupa Topluluğunun bir parçası olarak batıya yönelmek isteyen Makedonya'yı hem ileride AB hem de NATO üyelikleri için veto etti...Dahası BM'ye başvurarak Makedonya Cumhuriyeti'nin adına itiraz edip F.Y.R.O.M (Former Yugoslavian Republic of Macedonia) olarak tescil edilmesini sağladı...

Makedonya batı bloğuna züppe rumlar yüzünden yanaşamadı...Kuzeyindeki 1996 başına kadar süren savaş ve ardından başlayan Kosova Savaşıyla da artan ekonomik sıkıntılardan dolayı göç verdi, iktisadi krizlere gark oldu...

Böylece nüfusu ve nüfuzu güdük kalan Makedonya bugün sadece 2.1 milyon nüfuslu bir ülkedir...Dahası Kosova Savaşının neticesinde ülkede toplam nüfusun üçte birini teşkil eden Arnavutlar 2001'de Presevo Vadisinde başlattıkları isyanla anayasayı değiştirip Makedonya Makedonların ve Arnavutların ülkesidir ibaresini anayasanın değiştirilemez maddesi olarak işletti...

Bugün Makedonya'nın %45'i müslümandır ve Pew Research'e göre 2030'da müslüman bir ülkeye dönüşecektir yapılan demografik araştırmalarda zira ülkenin çok ciddi arnavut, türk ve aroman nüfusu vardır...Çocuk doğurma oranları makedonlara göre yüksektir ayrıca savaş zamanında gelen 360.000 müslüman arnavutta geri dönmemiştir...

Makedonların yeniden Mustafa Kemal, Eyüb Sabri, İsmail Enver, Resneli Niyazi zamanındaki gibi müslüman bir millete ve devlete dönüşmesi fikri artık çok ciddi bir gerçek halini aldığından geçtiğimiz günlerde Çipras tarihi bir adım atarak Makedonya İsim Krizini çözerek AB ve NATO vetolarını kaldırdı...Amaç batı sistemine entegre olarak müslümanlaşacak olan Makedonya'nın en azından idari olarak seküler kalmasını sağlamak...Zaten hemen ardından AB müzakerelere başlama tarihi vereceğini açıkladı...Bu sayede nüfusu 1.7 milyona düşecek olan Makedonya'nın daha fazla göç vermemesi amaçlanıyor ama ben makedonyaya defahatle gittim makedon gençleri Schengen ve Prümü buldu mu bağlasan durmaz...Dolayısıyla sadece 110 sene sonra İttihatçılar geri dönecekler...

Size tavsiyem henüz vize istenmiyorken, ekonomi kötüyken ki yaklaşık olarak 10-12 sene sürer bu durum tam üyelik alana kadar, gidin gezin görün Atatürk'ün dedesinin evini, Eyüp Sabri'nin memleketini, Ohri gölü kıyısında dolanın, bir makedon kızıyla evlenip kutlu davamıza katkıda bulunun sadece 1 saatlik mesafede avrupanın göbeğinde...Kim derdi ki kurşun atmadan geri döneceğiz diye :)

NOT: Bundan sonraki postum son 10 yılın en önemli akademik çözümlemelerinden olan Offensive Realism ve mucidi büyük alim John Mearsheimer hakkında olacak...Hürmetler...
Inanmayabilirsiniz ama okudum tepki verdigim kadar da kotu birsey yazmamis :-/
 
Haftabaşında dünya tarihine geçecek bir olay gerçekleşti ama maşallah türkiye'de ne bir haber ne bir analiz hiçbir şey yok ne televizyonda ki izlemem fazla hususi takip ettim, ne internet sitelerinde, ne sosyal medyada, ne de sözümona düşünce kuruluşlarında...

En azından ben birkaç bir şey karalayım ayıptır yahu ondan sonra Türkiye neden böyle...Güya bilgi çağındayız...Eskiden daha fazla gündemi takip ederdik...

Efendim 9 Temmuz 2018 tarihi itibariyle Etiyopya ve Eritre arasındaki sorunlar sulh yoluyla halledilmiş oldu...Bunun birkaç tarihi önemi var;

1) 20 Yıllık Mesele Çözüldü...

2) Kızıldeniz Çıkışı Husiler de Hudeyde Limanından atıldıktan sonra güven altına alınmış olacak...

3) İlk defa böylesi büyük ölçekli bir uluslararası ilişkiler sorunu aracı olmadan hele ki bölgesel yahut küresel güç olmadan bilateral bir şekilde sulh yoluyla çözüldü...

Şimdi detaylar;

Zirve, 8-9 Temmuz 2018 tarihinde Eritre Başkanlık Sarayında gerçekleştirildi...Görüşmelerde Etiyopya tarafını müslüman başbakan Abiy Ahmed (o da ilginç hıristiyan etiyopyayı müslüman başbakan, müslüman eritreyi de hıristiyan cumhurbaşkanı temsile diyor :) işte bunlar hep liberal politcal correctness o zaman hür bırakın ogedayı da büyük somali kurulsun...) Eritre tarafını ise cumhurbaşkanı Isaias Afwerki temsil etti.

Bu zirve ile etiyopya ve eritre arasındaki nihai sınır aşağıdaki gibi çizildi;

index.php


Aslında olması gereken aşağıdaki gibi bir sınırdı;

index.php


Zaten bu yüzden önce 6 Mayıs 1998 – 18 Haziran 2000 arasında Eritre-Etiyopya Savaşı çıktı...Bu savaşı eritre kazandı ancak geçen pazartesi masabaşında alabildiği Badme ve Tserona şehirlerini habeşi işgalinden kurtaramadılar...

Bu yüzden her ne kadar 12 Aralık 2000 tarihinde BM ve Cezayir güdümünde imzalanan Cezayir Anlaşmasıyla barış de jure olarak sağlansa da savaş de facto olarak devam etti...

Zaten ilki 1961-1991 arasında 30 sene süren ikincisi de 1995'te başlayıp geçen pazartesi gününe kadar devam Afar Direnişi bunun kanıtıydı...Lakin 6 Mayıs 1998 – 9 Temmuz 2018'e kadar süren zaman zarfında iki devlet arasında fiili olarak sınır çatışmaları devam etmişti...

İşte tüm bu sorunlar geçtiğimiz pazartesi günü son buldu...Aslında Etiyopya yukarıda görmüş olduğunuz etnik haritada da görüldüğü üzere karlı çıkmış görünüyor lakin bu aslında etiyopya'nın artık bir daha denize çıkışının olmayacağını hukuken geri döndürülemez bir şekilde kabulü anlamına geliyor...

12 Eylül Darbesini yaptıran büyük uluslararası ilişkiler ve güvenlik uzmanı Paul Henze'nin Amerikan Think Tank'i Rand Corporation tarafından basılan ama o zaman ki gizli istihbarat raporunu okumanızı tavsiye ederim ki esasında nelerin döndüğünü anlayabilesiniz..Konu hakkında çokça çalışması olan Paul Henze aslında Eritre'nin Kurucu Babasıdır...Komplo teorilerini bırakın kültürlenmek isteyen renktaşlarıma rand corporationdan rahatlıkla temin edebileceğiniz ki benim kütüphanemde 11 senedir varlar, şu şekilde hardcopy bulabilirsiniz;

papers.gif


Ha nereden bulacağız diyorsanız size pdf formatında olanları aşağıya sıralıyorum...buyrun efendim iyi okumalar;



Not: Dosyalardan çok uzun olanları almadı sadece kısa paperları gönderebiliyorum...Hariciye Odası çalışıyor efendim...
 

Ekli dosyalar

  • N3021.pdf
    1.9 MB · Görüntüleme: 3
  • N2857.pdf
    665.7 KB · Görüntüleme: 2
  • RB1006.pdf
    252.3 KB · Görüntüleme: 1
  • P7054.pdf
    2.6 MB · Görüntüleme: 1
Geçen Haftaki Etiyopya-Eritre Barışı yüzünden işbu postu geç atmış oluyorum kusura bakmayın...Evet şimdi Ofansif Realizm ve fikir babası John Mearsheimer'dan bahsedeceğim...Hayırlı okumalar...

John Mearsheimer realpolitik ve balance of powers'a inanan bir akademisyendir...Ne var ki klasik realizm doktrinlerinin great power olarak tarihin farklı dönemlerinde adlandırlan emperyal güçlerin yıkılmasını tam olarak açıklayamadığı ve halihazırdaki amerikan emperyalizminin de bu doktrinsel eksikliten dolayı yıkılacağını varsayarak dünya uluslararası ilişkiler literatürüne geçen The Tragedy of Great Powers kitabında ortaya koymuş olduğu Offensive Realism mevhumu ile bilimsel bir şekilde ortaya koymuştur...Kitabın türkçe çevirisi yok ve bende de şu kapaklı olan baskısı var;

18043625598.jpg


Aslında bu baskının paperbacki var ucuz olduğundan almıştım :) Neyse efendim aslında eserin en önemli tarafı sosyal bilimler olan uluslararası ilişkileri tamamen bir fen bilimi gibi irdeleyerek yanlışlanamayacak şekilde tek doğru dış politikanın ofansif realizm olduğunu ortaya koymasıdır...

İlk olarak 2001 yılında bir pasaj şeklinde Foreign Affairs dergisinde yayınlanınca ses getirip artından W.W.Norton & Company tarafından basıldı ne var ki ben ancak 2006'da kampüsteki pandora kitabevi vasıtasıyla yurt dışından getirtip okuyabilmiştim...

Özetle büyük emperyal güçlerin tali sebepler dışında esasında yanlış bir dış politika takibinden yıkıldıklarını ortaya koyuyor...Şöyle ki klasik realizmde de anlatıldığı gibi her büyük güç emperyal olabilmek için öncelikle bölgesel hegemon olmalı, zenginliğini maksimize etmeli eğer modern dönemdeyse de nükleer güç elde etmeli...Ama bunlar tek başına yetmez...Tüm büyük emperyal güçlerin yaptığı en büyük hataysa ya kendi bölgesindeki yahut okyanus ötesinde kıyıdaş olduğu bölgedeki yeni bir tehdit oluşturacak güçlere odaklanmasıdır...

Örneğin Fransa-Almanya'nın birbirine odaklanması yahut İngiltere'nin kıta avrupasına odaklanması ve şimdilerde de ABD'nin Çin'e odaklanması gibi...Aynı hatayı Roma da yaptı der Mearsheimer ve hepsinin sonu bölge dışından gelen ve kıyıdaş olmayan güçler tarafından getirildiğini de ispatlar...Örneğin Gotlar, Amerikalılar, Ruslar v.s...

Mearsheimer Putin Rusya'sı öncesinde bu eseri %90 olarak bitirdiğinden kitapta fazla yer etmese de ardından defahatle belirttiği gibi ABD'nin sonu Rusya ve Hindistan gibi güçlerin ittifakıyla gelebilir..Şu an Orta Doğu, Çin ve Avrupa ile ABD gereğinden fazla ilgili...Esas tehlikeyi göz ardı ediyorlar zira bu iki gücün hem bölgesel hegemonyası kurulabilir hem kaynakları yeterli hem de nükleer güçler...

Mearsheimer'ın paradigması üzerinden gidersek ABD'nin yapması gereken zamanında İngilizlerin yaptığı gibi Pakistan'ı Hindistan'a karşı kullanmak; aynı mantaliteyle Türkiye'yi Rusya'ya karşı kullanmak...Maalesef ABD tam tersini yapmakta...

Bir tas su dökenin de !!!


HEPİNİZE GEÇİRECEĞİZ!!! ABD-RUSYA-AB-ÇİN..! BİZE ALLAH YETER !!!
 
AB'nin boş bir antite olduğuna dair uzun bir entry-post girecektim bir anda aklıma yes minister'ın ilgili bölümü geldi :)

 
Hazar Denizi 12 Ağustos 2018 itibariyle paylaşıldı...Bugün tarihi bir gün renktaşlar...1991'den beri süre gelen 27 yıllık sorun nihayete erdi...Şimdiye kadar sadece Rusya ve Kazakistan kendi aralarında anlaşabilmişti...Lakin Azerbaycan, Türkmenistan, İran arasında sorun devam ediyordu...

Kazakistan'ın Aktau kentinde düzenlenen 5. Hazar Ülkeleri Devlet Başkanları Zirvesi'ne Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhammedov katıldı.

Hazar'da ekonomi, ulaştırma, çevre, güvenlik ve diğer alanlardaki iş birliği konularının ele alındığı zirvede taraflar, Hazar'ın hukuki statüsünü belirleyen anlaşmaya imza attı.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev, zirvede yaptığı konuşmada, bazı uzmanların Hazar'ın hukuki statüsünün belirlenmesi sürecine şüpheyle baktıklarına işaret ederek, "Bugün dünyanın gözü önünde Aktau'da ortak çalışmalar sonucu karşılıklı anlayış sağlamayı başardık." dedi.

Hazar'ın statüsüyle ilgili fikir birliğine varmanın kolay olmadığını, müzakerelerin 20 yıldan fazla sürdüğünü anımsatan Nazarbayev, Hazar'ı dostluk, karşılıklı güven ve iş birliği denizine dönüştürdüklerini dile getirdi.

Nazarbayev, anlaşmanın beşli iş birliği tarihinde yeni sayfa açacağına işaret ederek, "Bu bağlamda, anlaşmanın imzalanmasını yeni koşullarda ülkelerimiz arasındaki iş birliğinin başlangıcı kabul etmeliyiz" ifadesini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı Putin de anlaşmanın Hazar Denizi'nin kaderi için ülkelerin hak ve sorumluluğunu güvence altına aldığını, denizin toplu kullanımı için net kuralları belirlediğini vurguladı.

Putin, "Anlaşmanın, gerekli paylaşım, denizcilik ve balıkçılık, katılımcı ülkelerin askeri ve siyasi etkileşimi konularını açık bir şekilde düzenlemesi, Hazar'ın sadece barışçıl amaçlarla kullanılması ve bölgesel güçlerin dışındaki askeri kuvvetlerin bulunmamasını garanti altına alması önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev de ikili ve çoklu iş birliğinin Hazar bölgesindeki istikrar ve güvenlik faktörü olduğunu belirterek, "Hazar'ın hukuki statüsünün belirlenmesi, deniz dibi ve yüzeyinin ülkeler arasında uluslararası hukuk ve normlara uygun paylaşılmasının tamamlanmasını sağlayacak." değerlendirmesinde bulundu.

Türkmenistan Cumhurbaşkanı Berdimuhammedov da Hazar ülkelerinin yasa dışı eylemlerle mücadele çabalarının sıkı koordinasyonun bölgede istikrar ve güvenliğin sağlanmasının kilit faktörü olduğuna dikkati çekerek, güvenlik alanında imzalanan protokollerin ülkeler arasındaki güveni pekiştireceğini söyledi.

Berdimuhammedov, "Hazar Denizi, sonsuza dek barış, iyi komşuluk, karşılıklı anlayış ve güven bölgesi olmalı." görüşünü paylaştı.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de anlaşmanın imzalanmasını, Hazar Denizi'ne kıyı ülkeler arasındaki iş birliğini arttırma yönünde önemli bir adım olarak değerlendirdi.

Mevcut Harita
index.php


Anlaşmaya göre, Hazar Denizi'nin dibi ve toprak altı bölgeleri, deniz sahası, deniz hududu, balıkçılık alanları ve kaynakların kullanımı gibi esaslara göre paylaştırılacak.

Özel statünün verileceği Hazar Denizi'ne Birleşmiş Milletlerin (BM) 1982'deki deniz hukuku anlaşması uygulanamayacak ve suyun derinliği göl prensibine dayanarak belirlenecek.

Anlaşma, ayrıca kıyıdaş beş ülke dışında Hazar Denizi'nde yabancı askeri varlıkların bulunmasının yasaklanmasını öngörüyor.

Hazar Denizi'nin hava sahasının kullanımına ilişkin istişarelere devam edilecek.

İran, Rusya, Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan, tam bir enerji denizi olan Hazar'dan daha fazla pay alabilmek için 1996 yılından bu yana müzakereler sürdürüyordu. Müzakereler, Hazar'ın deniz mi yoksa bir göl mü olduğu noktasında kilitleniyordu.

Hazar'da 50 milyar varil petrol ve 9 trilyon metreküp doğalgaz rezervinin bulunduğu tahmin ediliyor. Hürmetler...
 
İsveç Parlamento Seçimleri yaklaşırken toplumsal olaylar tırmanıyor...Muhaccir nüfusun yoğun olarak yaşadığı Malmö ve Hjallbo'da çeteler 2 gündür 13-14 ağustosta 80'in üzerinde aracı ateşe verdi...Polis çaresiz...

1-126.jpg
 
Üst Alt