Kalbimin ilk kez kırılmasına neden olan maç UEFA Şampiyonlar Ligi 2005 finaliydi.
Eğer Liverpool taraftarıysanız bu hayatınızın en mutlu anı olabilir. Ancak benim gibi Milan taraftarı iseniz değil
2005 yılında çok küçük bir çocuktum. Sanırım izlediğimi ilk şampiyonlar ligi finaliydi. O gece Shevchenko formasını üstüme giymiştim, babamla birlikte takımın Şampiyonlar Ligi'ni kazanmasını büyük bir umutla bekliyorduk.
Maç başlar başlamaz ilk golü büyük kaptan Paolo Maldini atmıştı. 1-0
Babamla çığlık atıyor, delilerce kutluyorduk böyle erken bir golü beklemiyorduk
Temel hedefimiz ilk yarıyı 1-0 'da tutmaktı ama oyun devam ederken dakika 39'da Hernan Crespo skoru 2-0 yapmıştı bile..
Babamla formaları ve atletleri çıkarmış salonda sevinirken, 5 dakika sonra bir gol daha gelmişti Hernan Crespo 3-0!
Milan'ın kupayı kazanmasını öylesine çok istiyordum ki anlatamam. Devre arası olmuş ve biz çoktan 3-0 lık skor ile kupayı kazandığımızı düşünmeye başlamıştık bile..
İkinci yarı başladığında ise 54. dakikada Steven Gerrard'ın attığı kafa vuruşu skoru 3-1'e getirmişti.
Gerrard attığı golden sonra gole sevinmek yerine takımını ateşlemeye çalışmasıyla bana çok saçma gelmişti. Çünkü bir çocuktum ve hayallerimi kimsenin bozmasını istemiyordum.
İki dakika sonra adını o güne kadar asla duymadığım ve o golden sonrada duymayacağım bir herif gol atmıştı.
Vladimir Smicer skoru 3-2 'ye getirmişti.
Dürüst olmak gerekirse skorun 3-2 olması hiç bir şeyi değiştirmemişti hala inancım tamdı ama babamla birlikte ne olur ne olmaz diye atlet ve formalarımızı tekrar giymiştik.
60. dakikada Gerrard köpeği ceza sahası içinde kendini yere atmıştı. Hiç bir suçu olmayan Gattusso onu ittiği gerekçe gösterilerek penaltı kararı verilmişti.
Birdenbire endişelenmiştik. Mutluluk duygusu bir anda uçup gitti. Baba bu olabilir mi diye sordum. İlk şampiyonlar ligi finalimdi, yoksa Milan'ımız kupayı kazanamayacak mıydı? Xabi Alonso topa vurmadan önce Dida'nın topu kurtarması için İsa'ya dua ettiğimi hatırlıyorum.
Sonra şutu çekti ve Dida kurtardı, duam gerçek olmuştu
Penaltıyı kurtarmıştı ama götü büyük dida'nın kalkıp topu dışarı çelmeye gücü yetmemişti. Eksik dua'mı fırsat bilen Alonso skoru 3-3'e getirdi.
maçın devamında oda da nefesler kesilmişti bir yandan maçı izliyor bir yandan da ACcimbom forumundaki yorumları okuyordum..
90 dakika bitmiş uzatmalar oynanmaya başlanmıştı, babam ve ağabeyim bana maçın henüz bitmediğini ve Milan'ın hala kazanabileceğini söylediler.
Uzatmalar oynanırken çok kritik bir pozisyon olmuştu, Ceza sahasına gelen ortaya Shevchenko müthiş bir kafa vurmuştu fakat Dudek kurtardı ve sonra tekrar Andriy vurdu fakat Dudek onu yine kurtarmıştı!
Nihayet uzatmalarda bitmişti acayip öfkeliydim. Babam bana sakin olmamı ve ısrarla Milan'ın penaltı atışlarında hala kazanabileceğini söyledi.
Penaltı atışları Serginho'nun ilk penaltıyı kaçırmasıyla başladı. Dürüst olmak gerekirse ilk penaltı vuruşundan sonra tüm umudumu kaybetmiştim. Fakat babam sakin ol doruk, maçı hala kazanabiliriz demeye devam etti.
Devamında Riise'ın kaçan penaltısını ile umutlarım geri döndü. Ardından son penaltı geldi. Shevchenko en sevdiğim oyuncumdu ve penaltıyı o kullanacaktı.
Ama sonra…
Dudek kurtardı. Bitmişti. Ne olduğunu anlayamadım. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım resmen çökmüştüm, Babam saatin çok geç olduğunu söylerek beni yatağıma götürdü, üzerime çarşaf örttü ve anlımdan öptü.
Yaşadığım bu olay yüzünden büyük bir travma yaşıyorum. O günden beri asla bitiş düdüğü çalmadan kutlama yapmıyorum.