dün yine birisi ile konuşuyorum. kabullenmiş durumu. morali falan iyiydi.
diyor ki "seneye yine bir ton en baştan yapılanmamız gerekecek". "en başta yeni bir kaleci bulmak lazım" diyor.
dedim, neden ki? (ben livakovic'i yetersiz bulduğunu düşünüyorum, herhalde daha iyi birisini istiyor falan).
meğerse livakovic, dünya çapında, genç, her daim piyasası olan bir kaleciymiş. trabzon maçı olaylarından sonra, bu ligde kalmak istemiyormuş. zor ikna etmişler sezon sonuna kadar. sene sonu kesin gidecekmiş. ailesi de üst düzey bürokrat olduğu için (burası kısmen doğru), oğullarını geri çağırmış.
muhtemelen yine x çöplüğünde "fenerinboğası1907" nickli hesaptan bir şey okudu ve sorgusuz sualsiz inandı.
bir kere dedim ki, "adam 30 yaşında. tamam bir kaleci için çok yaşlı değil ama çok da genç de değil. bir de bu adam ilk defa hırvatistan ligi dışına çıktı. nasıl her daim bir piyasası olabilir?"
ayrıca, ben o coğrafyanın dinamiklerini detaylıca biliyorum. eski yugoslavia, gerilmiş etnik farlılıkların bir futbol maçındaki patlak veren bir kıvılcımı yüzünden dağıldı.
"oradaki holigan kültürü, atıyorum bir zvejzda-partizan maçından önce/sonra yaşanan olayları (aynısı split-zagreb için de geçerlidir) bir bilsen, trabzon-fb maçları diz çöker tövbe ister. bu adam böyle bir futbol ortamından geliyor. bu adam bir norveçli, finli falan olsa haydi tamam. sen buna inanıyor musun yani?" dedim.
elektrik oldu, cevap veremedi.
ben, "paralel evren" kavramının adını "fenersel evren" olarak değiştirelim derim. sadece inanmak istedikleri şeye, kendi kurdukları hayal dünyasına inanıyorlar. inanılmazlar yaw.