Cevap: Rotamız G.Birliği | M.Pektemek ve O.Şam 'a kanca
arkadaslar bi blogdan alıntı yaptım biraz uzun ama yazıyı begendim bu arada aykut demirde mi transfer listesinde ve kimdir bilen var mı?
Mustafa Pektemek, Orhan Şam, Aykut Demir & Galatasaray Geleceği
Alparslan Erdem'in tamamen Gençlerbirliği'ne (bonservissiz) verilmesinin ardından.
Serkan Çalık'ın da verileceğini öğrendim bugün. İki klup anlaşmış, Serkan Çalık'ın onayına kalmış transfer.
Kesin olmasa da büyük ihtimalle, Gençlerbirliği ile Galatasaray arasında sıcak bir transfer ilişkisi olacaktır önümüzdeki dönemlerde.
Bu tamamen benim kişisel tahminim.
Hem bu ülkede hepimizden farklı dilde konuşabilen iki adamın, iki takımın başında bulunması, hem Cavcav'ın sözde Galatasaraylılığı... Hem Galatasaray yönetiminin sportif aklı beni bu şekilde düşündüren şeyler.
Evvela dediğim gibi, Rijkaard ve Doll bu ülkede bizim anlayamadığımız dilden konuşabilen adamlar.
Muhtemelen aralarında bir kültür aşkı oluşmuştur. Birbirimizden yararlanalım diye düşünmüşlerdir.
Hani derler ya, davul bile dengi dengine diye.
Hani derler ya ilk okul mezunu ile üniversite mezununun evliliği yürümez diye.
Onlarınkide o hesap.
Doll, alt yapıya değer veren Galatasaray ve gençlere çok önem veren Rijkaard'ın havuzunu kullanmak isteyecektir.
Rijkaard'ta kendisine süper ligden iyi bir eğitici hocası olan bir pilot klup bulmuş olacaktır.
Kısacası 'kazan - kazan'dır bunun adı.
İşte bu 'kazan - kazan'ın ilk meyveleri Galatasaray tarafından iki hediye ile verildi.
Dedi ki Galatasaray! "Alın beyler bunlar bizden size birleşme hediyesi."
Şimdi senaryonun devamı önemli olan.
Gençlerbirliği'nde bir çok genç yetenek var.
Başlıktakiler dışında daha Soner Aydoğdu var, Bruce Djite var, Harbuzi var.
Ama öncelik bunlar!
Bunlar çünkü Galatasaray rotasyonuna direk girebilecek, yeterliliğe ulaşmış oyuncular bu adamlar.
Aykut ve Mustafa 88 doğumlu.
Aykut'tan inanılmaz umutluyum. Çok sert, güçlü, dayanıklı, cesur bir adam.
Üstelik tüm bu fiziksel canavarlığının yanı sıra da alt yapı eğitimini Hollanda'da almış!
Yani Flemenkçe midir ne konuşulursa Hollanda da onu da biliyor.
Yani bizim teknik ekiple çok kolay anlaşabilecek bir adam.
Üstelik bence şuan ligimizdeki en potansiyelli oyuncu.
Ve üstelik hem hırslı, hem profesyonal bir oyuncu.
Bu ne demek? Kısaca anlatayım... Genç bir oyuncunun mevcut potansiyeline ulaşabilmesi için öncelikle yaklaşık 24 yaşına kadar zamanı var. 24 yaşından sonra bir futbolcu kolay kolay futboluna büyük çaplı ilerlemeler ekleyemez.
Evet, bir genç futbolcu 24 yaşına kadar kendisini potansiyeli doğrultusunda geliştirebilir. Kimisinin potansiyeli atıyorum 5'tir, kimisinin 8...
Her hırslı ve profesyonal genç oyuncu Messi olacak değil! Messi potansiyeli kimseye nasip olacak iş değil çünkü!
Ama diyor ya Arda Turan! Aslında Aydın benden yetenekli diye, aslında Mehmet Güven çok yetenekli bir oyuncu diye!
Çok doğru diyor da biz ne demek istediğini anlamıyoruz esasen.
Arda'nın dediği şu. Aydın o kadar çabuk hızlanabiliyor ki bana neredeyse 10 metrede 7-8 metre fark atıyor! Aydın öyle çabuk ki ben kendi etrafımda dönene kadar adam fırlıyor.
Yada Mehmet Güven o kadar teknik ki 30-40 metrelik benim atamadığım pasları 'tak' adamın ayağına bırakabiliyor!
Ama! Ama işte her şey yetenek değil! Her şey potansiyel değil! O potansiyele erişebilmektir mesele.
Sen çok çabuksan fakat bu çabukluğuna Keita gibi 'denge'yi gücü ekleyemiyorsan mıymıntı Aydın olursun.
Sen çok tekniksen fakat bu tekniğine Hagi gibi hırsını, Lincoln gibi çabukluğunu ekleyemiyorsan ağır Mehmet Güven olursun. Yada bu tekniğine öz güvenini, liderliğini ekleyemiyorsan... Pısırık Mehmet Güven olursun.
İşte bu eklemek, komple oyuncu olabilmek işi de... Hırsla olur, profesyonallikle olur.
Benim bildiğim Arda Turan Galatasaray alt yapısının en iyi oyuncusu değildi!
Sonradan parladı, öz güveniyle parladı.
Herkes Cafercan'ı konuşurken o birden çıktı ortaya.
Tıpkı herkes Emre Çolak'ı konuşurken Serdar Eylik'in çıkması gibi.
Serdar ve Arda'yı diğer Galatasaray gençlerinden farklı yapan nedir?
Hemen söyleyeyim 'öz güven'
Biz yapabiliriz diyorlar yahu!
Bu 'biz yapabiliriz' öz güveni. Zamanla cesarete dönüşüyor, zamanla soğukkanlılığa dönüşüyor, zamanla liderlik vasfına evriliyor, zamanla sorumluluk almaya evriliyor... Gidiyor da gidiyor.
Bu öz güven o kadar önemli bir şey ki!
Hani diyoruz ya Arda çok zeki.
Hayır, bence tamam zeki ama ortalama bir zekası var. Fakat öz güveni o kadar yüksek ki! O kadar kendinden emin ki biz ondan çok etkileniyoruz. Bir onun karizmasından çok etkileniyoruz ve diyoruz ki adam zeki.
Yok! Adam zeki değil, adam kendine çok güveniyor ve bu da zeka kadar önemli!
Ha Sabri de kendisine güveniyor ama onda bu güveni destekleyecek zeka yok o ayrı.
Tekrarlayayım sonra adım Arda düşmanına çıkıyor.
Arda tamam zeki ama öz güveni zekasından üstün olan bir oyuncu.
Ki mesela Elano'yu bize bu kadar kötü gösteren şey sene başından beri kaybetmiş olduğu öz güvenidir.
Açık söyleyeyim Elano Arda'dan çok daha zeki bir oyuncu.
Ama şu dönemlerde Arda Elano'dan 10 kere daha cesur bir oyuncu o da var!
Dönelim tekrar, hırs ve profesyonalliğe.
Aydın'ın özel yeteneklerine rağmen bir türlü 'olamama'sının nedeni hırs eksikliği.
Aydın profesyonal adam aslında. Evlenmişmiydi en son hatta öyle bir şeyler hatırlıyorum. Gece gezmesi yoktur, paparazziye çıkmaz, idman kaçırmaz.
Ama hırsı da yoktur.
Sabri'nin ise olamama nedeni hırslı olmasına rağmen profesyonal olmamasıdır.
O kendisini geliştirmeye çalışacağına gitti zamanında Bülent ağabeyleriyle takıldı, gitti taraftarla çatıştı, gitti Skibbe'nin yeterliliğini tartıştı vs vs.
Hırs ve Profesyonallik! Bu yüzden çok önemli. Biri olmadığında diğeri işe yaramıyor
Bu yüzden Aykut Demir büyük futbolcu olacak. Tabi karakterini pek bilmiyorum bu da yanılma yapım.
Bir oyuncunun iyi oyuncu olabileceğini 1- Potansiyeli keşfederek, 2- Karakterini tahlil ederek anlayabilirsiniz.
Bir Mehmet Topuz'un ederi bellidir aslında... İyi oyuncudur ama asla çok iyi oyuncu olamayacak bir oyuncudur.
Sonra Arda'nın da ederi bellidir, çok iyi oyuncudur ama bir star olamayacak oyuncudur.
Çünkü şut çekmeyi bilmeyen ve kalça büyüklüğü bu kadar çabukluğuna engel olan oyuncu bu kadar ilerletebilir futbolunu.
Yine keza aklı ile oynamayı bilmeyen bir Topuz bu kadar adam olabilir en fazla.
Yıllarca Daum... Servet'i belli teknik eksiklikleri yüzünden yedek bıraktı, geri plana itti.
O Alman genç stoperler gibi alt yapı eğitimi almamıştı.
16-17 yaşında günde 100 kere sağa 30 metrelik pas, dönüp 100 kere sola 40 metrelik pas çalışması yapmamıştı ki! Nasıl iyi oyuncu olabilirdi!
Fakat! İyi bir potansiyel analizcisi olan Daum kadar, iyi de bir karakter analizcisi olan Feldkamp'ta vardı diğer bir tarafta.
Sadece Daum gibi oyuncunun potansiyelinden anlamıyor onun karakterinden de anlıyordu.
Hep veririm bu örneği daha önce yine benden okuyanlar af buyursun.
Feldkamp'ın 2004'te Zaman gazetesine verdiği bir yazı var.
Diyor ki üstat (o dönemler birkaç hafta Daum'un Fenerbahçe'de şans verdiği Servet için)
"Daum çok doğru bir iş yapıyor, çünkü Servet çok çok özel bir oyuncu! Daum onu kazanırsa, Türkiye çok önemli bir stoper kazanır!"
Nedir onu özel yapan? Feldkamp'ın görüpte. Diğer bir dolu hocanın Servet 26 yaşına gelene kadar göremediği nedir? Hırs ve Profesyonallik!
O kadar tavan derecededir ki Servet'te! Feldkamp bu adam her şeyi yapabilir sanırım diye düşünmüştür.
Ve yaptırmıştır da o adama! Hem de değil 24'üne kadar olan kısımda... 26'sından sonra yaptırmıştır bir dolu şeyi.
Tekrar edeceğim! Feldkamp benim gördüğüm hocalar arasında insan psikolojisinden en iyi anlayan adamdı.
Mesela Orkun'un eleştiri ile ayakta durduğunu, konsantrasyonunu öyle topladığını bilirdi ve Orkun'u sık sık eleştirirdi. Onu pek övmezdi çünkü öyle kamçılandığını bilirdi.
Mesela Servet'in ise tam tersi övüldükçe daha iyisini yapmak için kendini yırtan bir adam olduğu bilir Servet'i sürekli överdi. "11 Servet'im olsa keşke" derdi.
Mesela Hakan Şükür'ün baskı kaldıramayan bir adam olduğunu bildiği için... 240. gol evresine geldiğinde, ülkenin en çok gol atan oyuncu olma eşiğine geldiğinde.
Mikrofonlara şöyle demişti konu için.
- Bu çok önemli bir olay siz ne diyorsunuz diyen gazeteciye.
- Benim için bir önemi yok açıkçası, bunlar sadece süstür gibi çok umarsız bir açıklama yapmıştır.
Bunun Türkçesi Hakan'ın tansiyonunu düşürmektir.
Ve ömrü boyunca baskı kaldıramayan, Yimpaş Yozgatspor maçında bile soğukkanlılığını korumayı başaramayan Hakan Şükür o açıklamanın ardından ilk defa baskıyı üzerinden atıp 239. golde haftalarca kalmamıştır.
Hemen o haftası golünü atmıştır.
Ve eminim bir başkası Feldkamp'ın aksine "bu çok önemli bir olay, hep birlikte kutlayacağız Hakan'ın başarısını" gibi açıklamalar yapsaydı bu Hakan'ın işini çok daha fazla zorlaştırırdı.
Neyse... Bu potansiyelden ziyade insan karakterini de çok iyi ölçebilen Feldkamp'ın geçmişine bakın... Zira 2000 UEFA Kupası şampiyonu kadro da o adamın dönemindendir.
Şimdi de Barış, Uğur, Mehmet Topal, Emre Güngör, Servet, Hakan Balta gibi adamlar yine o adamın elinden çıkmadır.
O adamın en büyük özelliği budur.
Geçelim...
Potansiyel olgusu teknik bir olaydır, algısı zordur. Hırs ve Profesyonallik olgusu mental bir olaydır algısı daha da zordur.
Bu yüzden scoutların işi oturdukları yerden maç izlemek falan değildir.
Bu yüzden Galatasaray'ın Feldkamp'ı hâlâ maç izlemeye gönderir Yunanistan'a falan.
Bizim Aceto (Bülent ağabey) da alay eder. Feldkamp gitti izledi, o sayede yendi Galatasaray Olimpiakos'u gibi
(geçen sene UEFA kupası grup maçı)
Adamın röportajlarından, yedikleri yemeklere kadar takip ederler scoutlar. Bizim bildiğimiz gibi diyar diyar gezip maç izlemekten ötedir yani yaptıkları.
Benim öyle bir takip şansım yok tabi.
O yüzden kısa kısa anlatacağım. Orhan ve Mustafa Pektemek'i de...
Orhan Şam 86 doğumlu. Ali Turan'dan 3 kat fazla potansiyeli vardır. Oyun bilgisi kuvvetlidir.
Geçen sene Hacettepe'de bu sene Gençlerbirliği'nde kaptanlık yapmıştır ve bu ona büyük olgunluk kazandırmıştır. Sağ bek - stoper oynar. Emre Güngör ile (ki duyduğuma göre artık tamamen gözden çıkarılmış) bir takasta kullanılabilir.
Son adamımız, Aykut gibi 88'li olan Mustafa.
Çok iyi bir çıkış yapmasına rağmen aynı oranda gelişimini devam ettiremedi. Anahtar oyuncu konumundan bu sene rotasyon oyuncusu konumuna düştü.
Ama onun da olayı potansiyeli.
Uzun bacaklı, fuleli ve komple bir oyuncu. Sağ açık ve santrafor oynar.
Yani eğitilmeye, almaya çok müsait. Eee dünyanın vermeye en müsait hocasılarından biri (bence birincisi) de zaten Rijkaard! Hatta bu sayede profesyonal olmaya ilk kez karar vermiş Sabri'yi bile bu yaştan sonra Alves kıvamına getirdi...
İşte bu adam Mustafa'dan neler yaratır tahmin bile edemiyorum.
Öyle işte... Gelecek güvende, emin ellerde Galatasaraylı... Keyfini çıkar sadece... Bu zırva yazıyı da okumasan olurdu hani Spor bu, seninki de taraftarlık, otur Rijkaard ve takımını izle. Zevk bu sadece. Kafanı şişirdiysem affola. İşin özü Rijkaard'ın varlığıdır, gerisi zırvalıktır.
Alıntı
arkadaslar bi blogdan alıntı yaptım biraz uzun ama yazıyı begendim bu arada aykut demirde mi transfer listesinde ve kimdir bilen var mı?
Mustafa Pektemek, Orhan Şam, Aykut Demir & Galatasaray Geleceği
Alparslan Erdem'in tamamen Gençlerbirliği'ne (bonservissiz) verilmesinin ardından.
Serkan Çalık'ın da verileceğini öğrendim bugün. İki klup anlaşmış, Serkan Çalık'ın onayına kalmış transfer.
Kesin olmasa da büyük ihtimalle, Gençlerbirliği ile Galatasaray arasında sıcak bir transfer ilişkisi olacaktır önümüzdeki dönemlerde.
Bu tamamen benim kişisel tahminim.
Hem bu ülkede hepimizden farklı dilde konuşabilen iki adamın, iki takımın başında bulunması, hem Cavcav'ın sözde Galatasaraylılığı... Hem Galatasaray yönetiminin sportif aklı beni bu şekilde düşündüren şeyler.
Evvela dediğim gibi, Rijkaard ve Doll bu ülkede bizim anlayamadığımız dilden konuşabilen adamlar.
Muhtemelen aralarında bir kültür aşkı oluşmuştur. Birbirimizden yararlanalım diye düşünmüşlerdir.
Hani derler ya, davul bile dengi dengine diye.
Hani derler ya ilk okul mezunu ile üniversite mezununun evliliği yürümez diye.
Onlarınkide o hesap.
Doll, alt yapıya değer veren Galatasaray ve gençlere çok önem veren Rijkaard'ın havuzunu kullanmak isteyecektir.
Rijkaard'ta kendisine süper ligden iyi bir eğitici hocası olan bir pilot klup bulmuş olacaktır.
Kısacası 'kazan - kazan'dır bunun adı.
İşte bu 'kazan - kazan'ın ilk meyveleri Galatasaray tarafından iki hediye ile verildi.
Dedi ki Galatasaray! "Alın beyler bunlar bizden size birleşme hediyesi."
Şimdi senaryonun devamı önemli olan.
Gençlerbirliği'nde bir çok genç yetenek var.
Başlıktakiler dışında daha Soner Aydoğdu var, Bruce Djite var, Harbuzi var.
Ama öncelik bunlar!
Bunlar çünkü Galatasaray rotasyonuna direk girebilecek, yeterliliğe ulaşmış oyuncular bu adamlar.
Aykut ve Mustafa 88 doğumlu.
Aykut'tan inanılmaz umutluyum. Çok sert, güçlü, dayanıklı, cesur bir adam.
Üstelik tüm bu fiziksel canavarlığının yanı sıra da alt yapı eğitimini Hollanda'da almış!
Yani Flemenkçe midir ne konuşulursa Hollanda da onu da biliyor.
Yani bizim teknik ekiple çok kolay anlaşabilecek bir adam.
Üstelik bence şuan ligimizdeki en potansiyelli oyuncu.
Ve üstelik hem hırslı, hem profesyonal bir oyuncu.
Bu ne demek? Kısaca anlatayım... Genç bir oyuncunun mevcut potansiyeline ulaşabilmesi için öncelikle yaklaşık 24 yaşına kadar zamanı var. 24 yaşından sonra bir futbolcu kolay kolay futboluna büyük çaplı ilerlemeler ekleyemez.
Evet, bir genç futbolcu 24 yaşına kadar kendisini potansiyeli doğrultusunda geliştirebilir. Kimisinin potansiyeli atıyorum 5'tir, kimisinin 8...
Her hırslı ve profesyonal genç oyuncu Messi olacak değil! Messi potansiyeli kimseye nasip olacak iş değil çünkü!
Ama diyor ya Arda Turan! Aslında Aydın benden yetenekli diye, aslında Mehmet Güven çok yetenekli bir oyuncu diye!
Çok doğru diyor da biz ne demek istediğini anlamıyoruz esasen.
Arda'nın dediği şu. Aydın o kadar çabuk hızlanabiliyor ki bana neredeyse 10 metrede 7-8 metre fark atıyor! Aydın öyle çabuk ki ben kendi etrafımda dönene kadar adam fırlıyor.
Yada Mehmet Güven o kadar teknik ki 30-40 metrelik benim atamadığım pasları 'tak' adamın ayağına bırakabiliyor!
Ama! Ama işte her şey yetenek değil! Her şey potansiyel değil! O potansiyele erişebilmektir mesele.
Sen çok çabuksan fakat bu çabukluğuna Keita gibi 'denge'yi gücü ekleyemiyorsan mıymıntı Aydın olursun.
Sen çok tekniksen fakat bu tekniğine Hagi gibi hırsını, Lincoln gibi çabukluğunu ekleyemiyorsan ağır Mehmet Güven olursun. Yada bu tekniğine öz güvenini, liderliğini ekleyemiyorsan... Pısırık Mehmet Güven olursun.
İşte bu eklemek, komple oyuncu olabilmek işi de... Hırsla olur, profesyonallikle olur.
Benim bildiğim Arda Turan Galatasaray alt yapısının en iyi oyuncusu değildi!
Sonradan parladı, öz güveniyle parladı.
Herkes Cafercan'ı konuşurken o birden çıktı ortaya.
Tıpkı herkes Emre Çolak'ı konuşurken Serdar Eylik'in çıkması gibi.
Serdar ve Arda'yı diğer Galatasaray gençlerinden farklı yapan nedir?
Hemen söyleyeyim 'öz güven'
Biz yapabiliriz diyorlar yahu!
Bu 'biz yapabiliriz' öz güveni. Zamanla cesarete dönüşüyor, zamanla soğukkanlılığa dönüşüyor, zamanla liderlik vasfına evriliyor, zamanla sorumluluk almaya evriliyor... Gidiyor da gidiyor.
Bu öz güven o kadar önemli bir şey ki!
Hani diyoruz ya Arda çok zeki.
Hayır, bence tamam zeki ama ortalama bir zekası var. Fakat öz güveni o kadar yüksek ki! O kadar kendinden emin ki biz ondan çok etkileniyoruz. Bir onun karizmasından çok etkileniyoruz ve diyoruz ki adam zeki.
Yok! Adam zeki değil, adam kendine çok güveniyor ve bu da zeka kadar önemli!
Ha Sabri de kendisine güveniyor ama onda bu güveni destekleyecek zeka yok o ayrı.
Tekrarlayayım sonra adım Arda düşmanına çıkıyor.
Arda tamam zeki ama öz güveni zekasından üstün olan bir oyuncu.
Ki mesela Elano'yu bize bu kadar kötü gösteren şey sene başından beri kaybetmiş olduğu öz güvenidir.
Açık söyleyeyim Elano Arda'dan çok daha zeki bir oyuncu.
Ama şu dönemlerde Arda Elano'dan 10 kere daha cesur bir oyuncu o da var!
Dönelim tekrar, hırs ve profesyonalliğe.
Aydın'ın özel yeteneklerine rağmen bir türlü 'olamama'sının nedeni hırs eksikliği.
Aydın profesyonal adam aslında. Evlenmişmiydi en son hatta öyle bir şeyler hatırlıyorum. Gece gezmesi yoktur, paparazziye çıkmaz, idman kaçırmaz.
Ama hırsı da yoktur.
Sabri'nin ise olamama nedeni hırslı olmasına rağmen profesyonal olmamasıdır.
O kendisini geliştirmeye çalışacağına gitti zamanında Bülent ağabeyleriyle takıldı, gitti taraftarla çatıştı, gitti Skibbe'nin yeterliliğini tartıştı vs vs.
Hırs ve Profesyonallik! Bu yüzden çok önemli. Biri olmadığında diğeri işe yaramıyor
Bu yüzden Aykut Demir büyük futbolcu olacak. Tabi karakterini pek bilmiyorum bu da yanılma yapım.
Bir oyuncunun iyi oyuncu olabileceğini 1- Potansiyeli keşfederek, 2- Karakterini tahlil ederek anlayabilirsiniz.
Bir Mehmet Topuz'un ederi bellidir aslında... İyi oyuncudur ama asla çok iyi oyuncu olamayacak bir oyuncudur.
Sonra Arda'nın da ederi bellidir, çok iyi oyuncudur ama bir star olamayacak oyuncudur.
Çünkü şut çekmeyi bilmeyen ve kalça büyüklüğü bu kadar çabukluğuna engel olan oyuncu bu kadar ilerletebilir futbolunu.
Yine keza aklı ile oynamayı bilmeyen bir Topuz bu kadar adam olabilir en fazla.
Yıllarca Daum... Servet'i belli teknik eksiklikleri yüzünden yedek bıraktı, geri plana itti.
O Alman genç stoperler gibi alt yapı eğitimi almamıştı.
16-17 yaşında günde 100 kere sağa 30 metrelik pas, dönüp 100 kere sola 40 metrelik pas çalışması yapmamıştı ki! Nasıl iyi oyuncu olabilirdi!
Fakat! İyi bir potansiyel analizcisi olan Daum kadar, iyi de bir karakter analizcisi olan Feldkamp'ta vardı diğer bir tarafta.
Sadece Daum gibi oyuncunun potansiyelinden anlamıyor onun karakterinden de anlıyordu.
Hep veririm bu örneği daha önce yine benden okuyanlar af buyursun.
Feldkamp'ın 2004'te Zaman gazetesine verdiği bir yazı var.
Diyor ki üstat (o dönemler birkaç hafta Daum'un Fenerbahçe'de şans verdiği Servet için)
"Daum çok doğru bir iş yapıyor, çünkü Servet çok çok özel bir oyuncu! Daum onu kazanırsa, Türkiye çok önemli bir stoper kazanır!"
Nedir onu özel yapan? Feldkamp'ın görüpte. Diğer bir dolu hocanın Servet 26 yaşına gelene kadar göremediği nedir? Hırs ve Profesyonallik!
O kadar tavan derecededir ki Servet'te! Feldkamp bu adam her şeyi yapabilir sanırım diye düşünmüştür.
Ve yaptırmıştır da o adama! Hem de değil 24'üne kadar olan kısımda... 26'sından sonra yaptırmıştır bir dolu şeyi.
Tekrar edeceğim! Feldkamp benim gördüğüm hocalar arasında insan psikolojisinden en iyi anlayan adamdı.
Mesela Orkun'un eleştiri ile ayakta durduğunu, konsantrasyonunu öyle topladığını bilirdi ve Orkun'u sık sık eleştirirdi. Onu pek övmezdi çünkü öyle kamçılandığını bilirdi.
Mesela Servet'in ise tam tersi övüldükçe daha iyisini yapmak için kendini yırtan bir adam olduğu bilir Servet'i sürekli överdi. "11 Servet'im olsa keşke" derdi.
Mesela Hakan Şükür'ün baskı kaldıramayan bir adam olduğunu bildiği için... 240. gol evresine geldiğinde, ülkenin en çok gol atan oyuncu olma eşiğine geldiğinde.
Mikrofonlara şöyle demişti konu için.
- Bu çok önemli bir olay siz ne diyorsunuz diyen gazeteciye.
- Benim için bir önemi yok açıkçası, bunlar sadece süstür gibi çok umarsız bir açıklama yapmıştır.
Bunun Türkçesi Hakan'ın tansiyonunu düşürmektir.
Ve ömrü boyunca baskı kaldıramayan, Yimpaş Yozgatspor maçında bile soğukkanlılığını korumayı başaramayan Hakan Şükür o açıklamanın ardından ilk defa baskıyı üzerinden atıp 239. golde haftalarca kalmamıştır.
Hemen o haftası golünü atmıştır.
Ve eminim bir başkası Feldkamp'ın aksine "bu çok önemli bir olay, hep birlikte kutlayacağız Hakan'ın başarısını" gibi açıklamalar yapsaydı bu Hakan'ın işini çok daha fazla zorlaştırırdı.
Neyse... Bu potansiyelden ziyade insan karakterini de çok iyi ölçebilen Feldkamp'ın geçmişine bakın... Zira 2000 UEFA Kupası şampiyonu kadro da o adamın dönemindendir.
Şimdi de Barış, Uğur, Mehmet Topal, Emre Güngör, Servet, Hakan Balta gibi adamlar yine o adamın elinden çıkmadır.
O adamın en büyük özelliği budur.
Geçelim...
Potansiyel olgusu teknik bir olaydır, algısı zordur. Hırs ve Profesyonallik olgusu mental bir olaydır algısı daha da zordur.
Bu yüzden scoutların işi oturdukları yerden maç izlemek falan değildir.
Bu yüzden Galatasaray'ın Feldkamp'ı hâlâ maç izlemeye gönderir Yunanistan'a falan.
Bizim Aceto (Bülent ağabey) da alay eder. Feldkamp gitti izledi, o sayede yendi Galatasaray Olimpiakos'u gibi
(geçen sene UEFA kupası grup maçı)Adamın röportajlarından, yedikleri yemeklere kadar takip ederler scoutlar. Bizim bildiğimiz gibi diyar diyar gezip maç izlemekten ötedir yani yaptıkları.
Benim öyle bir takip şansım yok tabi.
O yüzden kısa kısa anlatacağım. Orhan ve Mustafa Pektemek'i de...
Orhan Şam 86 doğumlu. Ali Turan'dan 3 kat fazla potansiyeli vardır. Oyun bilgisi kuvvetlidir.
Geçen sene Hacettepe'de bu sene Gençlerbirliği'nde kaptanlık yapmıştır ve bu ona büyük olgunluk kazandırmıştır. Sağ bek - stoper oynar. Emre Güngör ile (ki duyduğuma göre artık tamamen gözden çıkarılmış) bir takasta kullanılabilir.
Son adamımız, Aykut gibi 88'li olan Mustafa.
Çok iyi bir çıkış yapmasına rağmen aynı oranda gelişimini devam ettiremedi. Anahtar oyuncu konumundan bu sene rotasyon oyuncusu konumuna düştü.
Ama onun da olayı potansiyeli.
Uzun bacaklı, fuleli ve komple bir oyuncu. Sağ açık ve santrafor oynar.
Yani eğitilmeye, almaya çok müsait. Eee dünyanın vermeye en müsait hocasılarından biri (bence birincisi) de zaten Rijkaard! Hatta bu sayede profesyonal olmaya ilk kez karar vermiş Sabri'yi bile bu yaştan sonra Alves kıvamına getirdi...
İşte bu adam Mustafa'dan neler yaratır tahmin bile edemiyorum.
Öyle işte... Gelecek güvende, emin ellerde Galatasaraylı... Keyfini çıkar sadece... Bu zırva yazıyı da okumasan olurdu hani
Spor bu, seninki de taraftarlık, otur Rijkaard ve takımını izle. Zevk bu sadece. Kafanı şişirdiysem affola. İşin özü Rijkaard'ın varlığıdır, gerisi zırvalıktır.Alıntı
