Son 5 yılda 3 defa şampiyonluk kazanıp toplamda 10 kupa sevinci yaşayan bir takımın bu kadar eleştirilmesi normalde beklenmez. Ancak ortada kazanılan başarılara rağmen umut vermeyen bir tablo varsa bunu normal karşılamak lazım.
Galatasaray'da değişmez bir kural vardır. Hiç bir başarının cezasız kalmaz ya başarıyı getirenler tarafından sabote edilir, ya da daha derin bir güç tarafından engellemeye maruz kalır.
Çok değil 3 sezon önce Şampiyonlar Ligi'nde Çeyrek Final oynayan takım 2 sezon sonra her maç dörder dörder yine bir hale geliyorsa şapka öne koyup düşünülmeliydi. Ama düşünülmedi tabi.
Her şeyin bu kadar hasır altı edildiği yerde de ne başarının tadı çıkarılabilir adam gibi ne de başarısızlıktan ders çıkarabilirsin.
Sürekli komplo teorileri ile dolan beyinlerimiz beğendiğimiz isimler için bir bahaneler kalkanı, beğenmediklerimiz için ise Oscarlık film senaryoları ürettiriyorsa bizlere taraftarın da yanlış yönlendirildiği ortaya çıkar.
HATALAR SİLSİLESİ: BUGÜNÜN GELİŞİ
Fatih Terim'den sonrası tufan diye bir söz vardır Galatasaray'da. Doğrudur, onun gidişinin ardından hep sıkıntı çekilmiştir. Bunda da şüphesiz hocanın karizmasınından doğan boşluğun, derin ilişkilerinin, lobisinin ve adamdan çok adamcı medyanın payı büyüktür. Ama tüm suçu da buna sığınarak atamayız.
2013 sonrası yönetimlerin çok büyük ve ölümcül hataları ile bugüne gelindi. Aysal döneminden başlayıp Dursun Özbek'e kadar uzanan süreçte 3 senede 5 teknik direktör ile çalışıp 34 haftalık maratonda başarılı olmayı bekleyemezsin.
DÖNEM DÖNEM YAPILAN YANLIŞLAR
Roberto Mancini: Bu dönem yapılan mantıksız transfer hamleleri yer etti. Aslında tam da Mancini'nin kariyer özeti gibiydi. Gittiği her takımı bir transfer çorbasına çevirip kendi getirttiği isimlerin bile yüzüne bakmayan transfer oburu vasat bir hoca Mancini tam olarak. Etiketi var diye, Terim sonrası karizması ile boşluk oluşturmaz diye büyük ihtimal Tulun tavsiyesi ile Aysal'ın kafasına sokulan bir isimdi. Ve 6 ay da 20 Milyon Euro harcama yaptırıp bu isimlerden Telles hariç 0 verim alarak takımdan ayrıldı. Deplasmanda 1 puan iyidir anlayışını o kadar benimsemişti ki 90. dakika da Drogba'yı çıkarıp Ceyhun'u alıyordu vasat Rize önünde.
Cesare Prandelli: Galatasaray'a büyük şaşa ile romantik sözler eşliğinde geldi. Ve bu şekilde gelen bütün muadilleri gibi çok kısa sürede bırakın saygıyı en ufak bir sevgi kırıntısı bile bırakmadan ayrıldı. Sahi bütün zaferler gökyüzüne idi değil mi? Şu an Valencia'da 5 hafta da topladığı 4 puan ile yine berbat gidiyor.
Hamza Hamzaoğlu: Terim'in sonrasında gelip de belki de kağıt üzerinde başarılı olan tek hoca olarak tarihe geçti. Sneijder'e 2014 Dünya Kupası sırasında yorumcu iken söylediği sözler nedeni ile 1-0 mağlup girdiği Galatasaray kariyerinde, ilk senesin de ki başarının Sneijder, Muslera gibi isimlere borçlu olunduğunu düşünenlerin bunu sıkça dillendirmesi onun da ''dengesini'' bozdu ve ikinci sene daha mütevazı bir kadro ile başarırım inatlaşmasına itti. Umut'u kollaması taraftar tarafından tepki çekti. Yönetim bu kadar kendini kollayan tüm suçu üzerine alan paratoner olmayı bile kabul etmişken pat diye gönderdi. Gittiğinde haftalar 10 topladığımız puan ise 21 idi ve liderin sadece 1 puan gerisinde ligin en çok gol atan takımı konumuyda idik aslında. Bugün Bursa ile kendini yeniden ispat peşinde.
Mustafa Denizli: Lig Tv'de söyledikleri sebebi ile çok değil 4 ay önce pankart açılan adam konumunda olan Denizli bir anda kurtarıcı rolü ile bize gönderildi. Peşin olarak aldığı paraları dışında tek bir olumlu maç oynatmadan 3 ayı doldurmadan takımdan ayrıldı. Ondan sonrasında sanırım aldığı emekli ikramiyesini Bodrum'da yiyor. Bitince yine Şansal'ının yanında görürüz.
Jan Olde Riekerink: Alt yapıya çare olsun diye getirildiği ortamda, Orhan Atik'in A Lisansı eksik olduğu için geçici olarak takımın başına getirildiğinde kendi bile bunu beklemiyordu büyük ihtimalle. Oldukça kötü giden sezonda pozitif bir futbol da oynatmamıştı ve halefi Denizli'den bile az puan toplamıştık o geldikten sonra ama yeni sezon 1.5 ay yanı yıkıla Terim'i bekleyip istediğini alamayınca yönetim büyük bir çapsızlık ile bu adama sarıldı. Üzerine birde Riekerink Bey diyeceksiniz diye bir saçmalık ile reklamı yapıldı 2-3 maç kazanınca.
YÖNETİM AYAĞI:
Say say bitmeyen hatalar son 1 senede yapılırken taraftarın umutlu olması şaşırtıcı aslında. O kadar büyük hatalar yaptılar ki başlıcalarını sayayım sadece yoksa sayfalar yetmez.
1. Hamza'yı 2 ay geç, veya 8 ay erken göndermek.
2. Takımın saha içinde hakkı doğranırken sırf birilerine yaranmak için sessiz kalmak
3. Uefa'da yapılan savunma da ''bilekliklerimizle savunduk ama pek kaale almadılar'' vs... gibi gevşek söylemlerde bulunmak.
4. Mustafa Denizli ile peşin para karşılığı yapmak. (Sahi hani verecekti bize o parayı ne oldu soran var mı?). Bu madde Denizli ile anlaşmak olarak da güncellenebilir.
5. 1.5 ay yerine T.D arayıp, Temmuz ortasına kadar takımı teknik direktörsüz bırakmak.
6. Sonrasında gidip biz seni düşünmüyorduk ama gel çalıştır takımı yine demek. Bunu başarı gibi yutturmaya çalışmak.
7. Alt yapıyı düzenlesin diye getirdiğin antrenörü 53 yaşında kariyerinin en büyük takımı Galatasaray olacakken kurtarıcı gibi medyaya pohpohlamak.
8. Transfer de ''XX'' e kefilim, ben aldırdım gibi 20 yıl öncesinin kafasına ait saçmalıklara rağmen prim yapma çabaları.
9. Devlet ile masaya oturup masadan mağlup ayrılıp, bu yetkiyi alamazsak takım kötü etkilenir demek (o haftadan sonra 3 maçta 2 defa yenildik).
10. O kadar görüşüp ASY STADYUMUNA gidiş konusunda çekilen çileleri ivedilikle çözülmesi için tek adım dahi atmamak.
Bunlardan daha ağır maddeleri sizde bulabilirsiniz pek tabi. Ama bu süreçte emeği geçen herkes şapkasını önüne koyup düşünmek ve gereğini yapmak ile yükümlüdür.
Futbolcusundan, yönetimine kadar herkes gerekli öz eleştiriyi yapıp gerekirse kendi hakkında malum kararları vermek ile sorumludur. Burası ne geçmişinin ekmeğini yemeye çalışan çakal futbolcuların, ne kendi işlerine Galatasaray'ı alet edip içini boşaltan yöneticilerin yeridir. Burası Ttevfik Fikret ve Ali Sami Yen'in mottosu ile var olan bir kültürün beşiğidir.
Galatasaray'da değişmez bir kural vardır. Hiç bir başarının cezasız kalmaz ya başarıyı getirenler tarafından sabote edilir, ya da daha derin bir güç tarafından engellemeye maruz kalır.
Çok değil 3 sezon önce Şampiyonlar Ligi'nde Çeyrek Final oynayan takım 2 sezon sonra her maç dörder dörder yine bir hale geliyorsa şapka öne koyup düşünülmeliydi. Ama düşünülmedi tabi.
Her şeyin bu kadar hasır altı edildiği yerde de ne başarının tadı çıkarılabilir adam gibi ne de başarısızlıktan ders çıkarabilirsin.
Sürekli komplo teorileri ile dolan beyinlerimiz beğendiğimiz isimler için bir bahaneler kalkanı, beğenmediklerimiz için ise Oscarlık film senaryoları ürettiriyorsa bizlere taraftarın da yanlış yönlendirildiği ortaya çıkar.
HATALAR SİLSİLESİ: BUGÜNÜN GELİŞİ
Fatih Terim'den sonrası tufan diye bir söz vardır Galatasaray'da. Doğrudur, onun gidişinin ardından hep sıkıntı çekilmiştir. Bunda da şüphesiz hocanın karizmasınından doğan boşluğun, derin ilişkilerinin, lobisinin ve adamdan çok adamcı medyanın payı büyüktür. Ama tüm suçu da buna sığınarak atamayız.
2013 sonrası yönetimlerin çok büyük ve ölümcül hataları ile bugüne gelindi. Aysal döneminden başlayıp Dursun Özbek'e kadar uzanan süreçte 3 senede 5 teknik direktör ile çalışıp 34 haftalık maratonda başarılı olmayı bekleyemezsin.
DÖNEM DÖNEM YAPILAN YANLIŞLAR
Roberto Mancini: Bu dönem yapılan mantıksız transfer hamleleri yer etti. Aslında tam da Mancini'nin kariyer özeti gibiydi. Gittiği her takımı bir transfer çorbasına çevirip kendi getirttiği isimlerin bile yüzüne bakmayan transfer oburu vasat bir hoca Mancini tam olarak. Etiketi var diye, Terim sonrası karizması ile boşluk oluşturmaz diye büyük ihtimal Tulun tavsiyesi ile Aysal'ın kafasına sokulan bir isimdi. Ve 6 ay da 20 Milyon Euro harcama yaptırıp bu isimlerden Telles hariç 0 verim alarak takımdan ayrıldı. Deplasmanda 1 puan iyidir anlayışını o kadar benimsemişti ki 90. dakika da Drogba'yı çıkarıp Ceyhun'u alıyordu vasat Rize önünde.
Cesare Prandelli: Galatasaray'a büyük şaşa ile romantik sözler eşliğinde geldi. Ve bu şekilde gelen bütün muadilleri gibi çok kısa sürede bırakın saygıyı en ufak bir sevgi kırıntısı bile bırakmadan ayrıldı. Sahi bütün zaferler gökyüzüne idi değil mi? Şu an Valencia'da 5 hafta da topladığı 4 puan ile yine berbat gidiyor.
Hamza Hamzaoğlu: Terim'in sonrasında gelip de belki de kağıt üzerinde başarılı olan tek hoca olarak tarihe geçti. Sneijder'e 2014 Dünya Kupası sırasında yorumcu iken söylediği sözler nedeni ile 1-0 mağlup girdiği Galatasaray kariyerinde, ilk senesin de ki başarının Sneijder, Muslera gibi isimlere borçlu olunduğunu düşünenlerin bunu sıkça dillendirmesi onun da ''dengesini'' bozdu ve ikinci sene daha mütevazı bir kadro ile başarırım inatlaşmasına itti. Umut'u kollaması taraftar tarafından tepki çekti. Yönetim bu kadar kendini kollayan tüm suçu üzerine alan paratoner olmayı bile kabul etmişken pat diye gönderdi. Gittiğinde haftalar 10 topladığımız puan ise 21 idi ve liderin sadece 1 puan gerisinde ligin en çok gol atan takımı konumuyda idik aslında. Bugün Bursa ile kendini yeniden ispat peşinde.
Mustafa Denizli: Lig Tv'de söyledikleri sebebi ile çok değil 4 ay önce pankart açılan adam konumunda olan Denizli bir anda kurtarıcı rolü ile bize gönderildi. Peşin olarak aldığı paraları dışında tek bir olumlu maç oynatmadan 3 ayı doldurmadan takımdan ayrıldı. Ondan sonrasında sanırım aldığı emekli ikramiyesini Bodrum'da yiyor. Bitince yine Şansal'ının yanında görürüz.
Jan Olde Riekerink: Alt yapıya çare olsun diye getirildiği ortamda, Orhan Atik'in A Lisansı eksik olduğu için geçici olarak takımın başına getirildiğinde kendi bile bunu beklemiyordu büyük ihtimalle. Oldukça kötü giden sezonda pozitif bir futbol da oynatmamıştı ve halefi Denizli'den bile az puan toplamıştık o geldikten sonra ama yeni sezon 1.5 ay yanı yıkıla Terim'i bekleyip istediğini alamayınca yönetim büyük bir çapsızlık ile bu adama sarıldı. Üzerine birde Riekerink Bey diyeceksiniz diye bir saçmalık ile reklamı yapıldı 2-3 maç kazanınca.
YÖNETİM AYAĞI:
Say say bitmeyen hatalar son 1 senede yapılırken taraftarın umutlu olması şaşırtıcı aslında. O kadar büyük hatalar yaptılar ki başlıcalarını sayayım sadece yoksa sayfalar yetmez.
1. Hamza'yı 2 ay geç, veya 8 ay erken göndermek.
2. Takımın saha içinde hakkı doğranırken sırf birilerine yaranmak için sessiz kalmak
3. Uefa'da yapılan savunma da ''bilekliklerimizle savunduk ama pek kaale almadılar'' vs... gibi gevşek söylemlerde bulunmak.
4. Mustafa Denizli ile peşin para karşılığı yapmak. (Sahi hani verecekti bize o parayı ne oldu soran var mı?). Bu madde Denizli ile anlaşmak olarak da güncellenebilir.
5. 1.5 ay yerine T.D arayıp, Temmuz ortasına kadar takımı teknik direktörsüz bırakmak.
6. Sonrasında gidip biz seni düşünmüyorduk ama gel çalıştır takımı yine demek. Bunu başarı gibi yutturmaya çalışmak.
7. Alt yapıyı düzenlesin diye getirdiğin antrenörü 53 yaşında kariyerinin en büyük takımı Galatasaray olacakken kurtarıcı gibi medyaya pohpohlamak.
8. Transfer de ''XX'' e kefilim, ben aldırdım gibi 20 yıl öncesinin kafasına ait saçmalıklara rağmen prim yapma çabaları.
9. Devlet ile masaya oturup masadan mağlup ayrılıp, bu yetkiyi alamazsak takım kötü etkilenir demek (o haftadan sonra 3 maçta 2 defa yenildik).
10. O kadar görüşüp ASY STADYUMUNA gidiş konusunda çekilen çileleri ivedilikle çözülmesi için tek adım dahi atmamak.
Bunlardan daha ağır maddeleri sizde bulabilirsiniz pek tabi. Ama bu süreçte emeği geçen herkes şapkasını önüne koyup düşünmek ve gereğini yapmak ile yükümlüdür.
Futbolcusundan, yönetimine kadar herkes gerekli öz eleştiriyi yapıp gerekirse kendi hakkında malum kararları vermek ile sorumludur. Burası ne geçmişinin ekmeğini yemeye çalışan çakal futbolcuların, ne kendi işlerine Galatasaray'ı alet edip içini boşaltan yöneticilerin yeridir. Burası Ttevfik Fikret ve Ali Sami Yen'in mottosu ile var olan bir kültürün beşiğidir.