Cevap: ŞL 12/13 ÇF 1. Maç | Real Madrid 3-0 Galatasaray | M.S | 3 Nisan
Maçı izlemedim öncelikle bunu söylemem gerek. Bunda biraz totemin de etkisi var.
Yorumlara, maçın özetine ve uefa.com'daki istatistiklere göre konuşmak gerekirse aslında Real Madrid deplasmanına göre fena top oynamamışız. Ben öyle anlıyorum. Özellikle yediğimiz golleri tekrar tekrar izledim. Schalke ile Madrid arasındaki fark sanırım şu; Schalke topu çok hızlı oynuyordu özellikle AliSamiYen'deki maçta ekran başında resmen başım döndü adamların ataklarını takip ederken. Bastos ve Farfan müthiş hızlı ve çok etkililer. Aslında düşünerek ama dışardan bakıldığında düşmeden ezbere top oynuyorlarmış görünüyor. Madrid'in atakları öyle gelişmemiş daha durağan kalemize gelmişler. Oyuncu resmen durup nereye orta keseceğini hesaplayıp öyle vurmuş topa. O sırada ona basan, alan daraltan bir defans oyuncumuz da yok. Ancak Schalke'li oyuncuların son vuruş becerileri yüksek değilken Madridliler malesef affetmemişler ve vurdukları gol olmuş. İlk gol hadi neyse de ikinci ve üçüncü gol defans anlamında rezillik olmuş, özellikle ikinci gol.
Verilmeyen iki penaltımız için denilecek birşey yok, burada herkes yazdığına göre haketmişiz ama verilmemiş. Kendi ligimizde Madrid, Barca etkisi yapıyoruz ama Avrupa'nın üst düzey takımları karşısında malesef ligimizin orta sıra takımlarının durumuna düşüyoruz. Hakemin bazı konularda takdir hakkını Madrid'ten yana kullanması bu sebeple doğal, sonuçta daha popüler, Avrupa Kupalarının ağa babalarından birisi ama yorumlardan anladığım kadarıyla takdir hakkını onlardan yana kullanacağım derken eşşeğin kulağına su kaçırmış. İşte tüm bu problemlerimizi aşabilmemiz için Şampiyonlar Ligi'nde bolca zaman geçirmeliyiz. Günü gelecek rakibe bu kadar basit pozisyonlar vermeyeceğiz ya da hakem takdir hakkını bu kadar kolay rakip için kullanamayacak.
Defansa gelince mevcut oyunculardan, teknik direktörden de bağımsız olarak aslında lig maçlarında da görünen birşey var. Basiretimiz mi bağlanıyor nedendir bilmem top rakipte ve ceza sahamıza yaklaşırken alan daraltamıyoruz ve rakibe basmıyoruz. Nerdeyse fiziksel bir müdahalemiz bile yok. Rakip koşuyor ama biz de ona eşlik ederek koşuyoruz o kadar. Hatta dip dipe koşuyoruz ama ne bir müdahale ne de birşey var. Oyuncularımız dokunmayayım faul çalınır kart görürüm korkusundan mıdır artık bunu bir türlü çözemedim top da rakip oyuncu da dibinde olsa bile müdahale etmiyor, ediyorsa da iş işten geçtikten sonra ediyor. Bu da haliyle helva gibi defansımızın olmasına sebep oluyor. Defans dediğin sert olacak, rakiplerin ayaklarını kıralım demiyorum ama ısırmamız lazım, sindirmemiz lazım ancak malesef bunlar bizim defansımızda yok.
Neyse artık hayırlısı umarım başta Terim olmak üzere bütün oyuncular ders çıkarmıştır. Buarada Terim'in Sneijder takıntısını bir türlü anlayamadım. Gene diyorum maçı izlemedim ama o adamın bölgesi koridor olsa da sahada yürüse de hücum için bize gerekli. Durur durur vur gol olur ya da bir ara pas gol attırır. Oyundan almanın mantığını çözemiyorum, hele Gökhan Zan ile yer değiştirmesini hiç çözemiyorum. Emre, Yekta ile değiştirse hatta Elmander ile yer değiştirse anlayacağım da Madrid maçında Sneijder - Gökhan değişikliğinin sebebini bana sanırımın kimse mantıklı bir şekilde izah edemez. İkna olamam gibime geliyor.
Artık turu geçmek zor. Belki İstanbul'da bir şekilde tesadüfi bir gol ardından ilk devre sonuna doğru ya da ikinci devre başında ani bir gol belki biraz şansımızı arttırır ama bunu gol yemeden başarmak çok zor. Yukarda eleştirdiğim defans anlayışımızı tamamen değiştirmemiz gerekiyor. Yine de buraya kadar geldiğimiz için Galatasarayımı tebrik ediyorum.
Maçı izlemedim öncelikle bunu söylemem gerek. Bunda biraz totemin de etkisi var.
Yorumlara, maçın özetine ve uefa.com'daki istatistiklere göre konuşmak gerekirse aslında Real Madrid deplasmanına göre fena top oynamamışız. Ben öyle anlıyorum. Özellikle yediğimiz golleri tekrar tekrar izledim. Schalke ile Madrid arasındaki fark sanırım şu; Schalke topu çok hızlı oynuyordu özellikle AliSamiYen'deki maçta ekran başında resmen başım döndü adamların ataklarını takip ederken. Bastos ve Farfan müthiş hızlı ve çok etkililer. Aslında düşünerek ama dışardan bakıldığında düşmeden ezbere top oynuyorlarmış görünüyor. Madrid'in atakları öyle gelişmemiş daha durağan kalemize gelmişler. Oyuncu resmen durup nereye orta keseceğini hesaplayıp öyle vurmuş topa. O sırada ona basan, alan daraltan bir defans oyuncumuz da yok. Ancak Schalke'li oyuncuların son vuruş becerileri yüksek değilken Madridliler malesef affetmemişler ve vurdukları gol olmuş. İlk gol hadi neyse de ikinci ve üçüncü gol defans anlamında rezillik olmuş, özellikle ikinci gol.
Verilmeyen iki penaltımız için denilecek birşey yok, burada herkes yazdığına göre haketmişiz ama verilmemiş. Kendi ligimizde Madrid, Barca etkisi yapıyoruz ama Avrupa'nın üst düzey takımları karşısında malesef ligimizin orta sıra takımlarının durumuna düşüyoruz. Hakemin bazı konularda takdir hakkını Madrid'ten yana kullanması bu sebeple doğal, sonuçta daha popüler, Avrupa Kupalarının ağa babalarından birisi ama yorumlardan anladığım kadarıyla takdir hakkını onlardan yana kullanacağım derken eşşeğin kulağına su kaçırmış. İşte tüm bu problemlerimizi aşabilmemiz için Şampiyonlar Ligi'nde bolca zaman geçirmeliyiz. Günü gelecek rakibe bu kadar basit pozisyonlar vermeyeceğiz ya da hakem takdir hakkını bu kadar kolay rakip için kullanamayacak.
Defansa gelince mevcut oyunculardan, teknik direktörden de bağımsız olarak aslında lig maçlarında da görünen birşey var. Basiretimiz mi bağlanıyor nedendir bilmem top rakipte ve ceza sahamıza yaklaşırken alan daraltamıyoruz ve rakibe basmıyoruz. Nerdeyse fiziksel bir müdahalemiz bile yok. Rakip koşuyor ama biz de ona eşlik ederek koşuyoruz o kadar. Hatta dip dipe koşuyoruz ama ne bir müdahale ne de birşey var. Oyuncularımız dokunmayayım faul çalınır kart görürüm korkusundan mıdır artık bunu bir türlü çözemedim top da rakip oyuncu da dibinde olsa bile müdahale etmiyor, ediyorsa da iş işten geçtikten sonra ediyor. Bu da haliyle helva gibi defansımızın olmasına sebep oluyor. Defans dediğin sert olacak, rakiplerin ayaklarını kıralım demiyorum ama ısırmamız lazım, sindirmemiz lazım ancak malesef bunlar bizim defansımızda yok.
Neyse artık hayırlısı umarım başta Terim olmak üzere bütün oyuncular ders çıkarmıştır. Buarada Terim'in Sneijder takıntısını bir türlü anlayamadım. Gene diyorum maçı izlemedim ama o adamın bölgesi koridor olsa da sahada yürüse de hücum için bize gerekli. Durur durur vur gol olur ya da bir ara pas gol attırır. Oyundan almanın mantığını çözemiyorum, hele Gökhan Zan ile yer değiştirmesini hiç çözemiyorum. Emre, Yekta ile değiştirse hatta Elmander ile yer değiştirse anlayacağım da Madrid maçında Sneijder - Gökhan değişikliğinin sebebini bana sanırımın kimse mantıklı bir şekilde izah edemez. İkna olamam gibime geliyor.
Artık turu geçmek zor. Belki İstanbul'da bir şekilde tesadüfi bir gol ardından ilk devre sonuna doğru ya da ikinci devre başında ani bir gol belki biraz şansımızı arttırır ama bunu gol yemeden başarmak çok zor. Yukarda eleştirdiğim defans anlayışımızı tamamen değiştirmemiz gerekiyor. Yine de buraya kadar geldiğimiz için Galatasarayımı tebrik ediyorum.