Bu ikisinin 'kerhen' birlikte görev yaptığı dönem gereğinden fazla abartılıyor...
İlk sezonla sonrasının ayrı değerlendirilmesi yerinde olacaktır, ben öyle yapıyorum. Sonuç;
2011-2012 sezonunda, devre arası enayice yapılan Yiğit transferi dışında her şey olumlu idi. Adnan Polat' ın giderayak takıma kazandırdığı Selçuk-Elmander ikilisinden başka nokta atışı diğer doğru transferlerle neredeyse sıfırdan kurulan kadro kısa sürede 'Takım' olabildi, büyük başarıdır. Aysal camianın dinamiklerini harekete geçirmek adına çok güzel mesajlar veriyor, Terim -nihayet- kariyerine yakışan olgunlukta tavırlar sergiliyordu...
İşin bu en zor kısmı aşıldıktan sonrası yapılacaklar belliydi, iyi bir futbol aklıyla 4-5 yıl ligi domine etmek işten bile değildi. Ancak önce Terim kadro planlaması adına saçmalamaya başladı; takım karakterine en çok katkı veren Ujfalusi-Elmander ikilisinin yerini doldurmak veya alternatif bulmak için gerekli kaynak da olmasına rağmen yapılan hamlelerin büyük çoğunluğu fiyasko ile sonuçlandı. Drogba faktörüyle şampiyonluk gelmiş olsa da ortaya konulan futbol bir önceki sezonun çok çok gerisinde kaldı, ligde keyifle izlediğim 5 maç ancak sayabiliyordum koca sezonda. FB uzun süren Avrupa macerasında yıpranmamış olsa şampiyonluk zordu o futbolla, sezon sonu puan farkı yanıltıcı, kırılma haftalarında FB tükenmişti zira...
2012-13 şampiyonluğu, tam bir zafer sarhoşluğu oluşturmak suretiyle, kurulan yaşlı kadronun giderek tükenmekte olduğu gerçeğini örtmeye yetti ve kadroyu diriltecek transferler yerine saçma sapan adamlar alınmaya devam edildi. Sanki ortada çok yeterli bir kadro varmış da ''Yıldız'' bir iki futbolcu katılımıyla takım uçacakmış algısı oluştu, ''Çilekçi Başkan'' da buna çanak tuttu, birde yönetimi kurcalayıp istemediği adamları bertaraf etti, yerlerine getirdiklerinden işe yarar tek bir isim söyleyebilenin alnını karışlarım!...
Şimdi bunları geriye dönük senaryo kurarak söylemek çok kolay ama benim yaptığım bu değil. Ahmet Çakar gibi dangalakların ''Drogba farkıyla Galatasaray arayı açacak!'' hezeyanına karşılık Temmuz 2013 de yazdığım mesajın girişi ''FB liler endişe etmesin; bu TD, bu başkan ve yönetim(?), bu basın ve bu taraftarla Galatasaray arayı filan açamaz...'' şeklinde idi...Aman Allahım! ne alaya almalar, ne linç girişimleri, ''İki EPL maçı seyreden, kendini Mourinho sanıyor'' aşağılamaları...Gidişat kötüydü, takımdan bir halt olmayacağını gören, başkanın kendisini harcamak için fırsat kolladığını bilen ''Şark kurnazı'' için MT tam piyango idi, mağdur rollerine bürünüp sıyrılıverdi işin içinden, Aysal da çok mutluydu durumdan...
Sonrasında bir taraftan UEFA' ya ağır FFP taahhütleri verip, bir taraftan ''Transfer TD ü'' Mancini' yi göz kamaştırıcı proje vaadleriyle iş başına getirmeler, vs vs vs. Uzatmayayım...
Hala bunların borusunu öttürmeye çalışanlara inat; ikisi de uzak kalsın bu kulüpten, o kadar!...
İlk sezonla sonrasının ayrı değerlendirilmesi yerinde olacaktır, ben öyle yapıyorum. Sonuç;
2011-2012 sezonunda, devre arası enayice yapılan Yiğit transferi dışında her şey olumlu idi. Adnan Polat' ın giderayak takıma kazandırdığı Selçuk-Elmander ikilisinden başka nokta atışı diğer doğru transferlerle neredeyse sıfırdan kurulan kadro kısa sürede 'Takım' olabildi, büyük başarıdır. Aysal camianın dinamiklerini harekete geçirmek adına çok güzel mesajlar veriyor, Terim -nihayet- kariyerine yakışan olgunlukta tavırlar sergiliyordu...
İşin bu en zor kısmı aşıldıktan sonrası yapılacaklar belliydi, iyi bir futbol aklıyla 4-5 yıl ligi domine etmek işten bile değildi. Ancak önce Terim kadro planlaması adına saçmalamaya başladı; takım karakterine en çok katkı veren Ujfalusi-Elmander ikilisinin yerini doldurmak veya alternatif bulmak için gerekli kaynak da olmasına rağmen yapılan hamlelerin büyük çoğunluğu fiyasko ile sonuçlandı. Drogba faktörüyle şampiyonluk gelmiş olsa da ortaya konulan futbol bir önceki sezonun çok çok gerisinde kaldı, ligde keyifle izlediğim 5 maç ancak sayabiliyordum koca sezonda. FB uzun süren Avrupa macerasında yıpranmamış olsa şampiyonluk zordu o futbolla, sezon sonu puan farkı yanıltıcı, kırılma haftalarında FB tükenmişti zira...
2012-13 şampiyonluğu, tam bir zafer sarhoşluğu oluşturmak suretiyle, kurulan yaşlı kadronun giderek tükenmekte olduğu gerçeğini örtmeye yetti ve kadroyu diriltecek transferler yerine saçma sapan adamlar alınmaya devam edildi. Sanki ortada çok yeterli bir kadro varmış da ''Yıldız'' bir iki futbolcu katılımıyla takım uçacakmış algısı oluştu, ''Çilekçi Başkan'' da buna çanak tuttu, birde yönetimi kurcalayıp istemediği adamları bertaraf etti, yerlerine getirdiklerinden işe yarar tek bir isim söyleyebilenin alnını karışlarım!...
Şimdi bunları geriye dönük senaryo kurarak söylemek çok kolay ama benim yaptığım bu değil. Ahmet Çakar gibi dangalakların ''Drogba farkıyla Galatasaray arayı açacak!'' hezeyanına karşılık Temmuz 2013 de yazdığım mesajın girişi ''FB liler endişe etmesin; bu TD, bu başkan ve yönetim(?), bu basın ve bu taraftarla Galatasaray arayı filan açamaz...'' şeklinde idi...Aman Allahım! ne alaya almalar, ne linç girişimleri, ''İki EPL maçı seyreden, kendini Mourinho sanıyor'' aşağılamaları...Gidişat kötüydü, takımdan bir halt olmayacağını gören, başkanın kendisini harcamak için fırsat kolladığını bilen ''Şark kurnazı'' için MT tam piyango idi, mağdur rollerine bürünüp sıyrılıverdi işin içinden, Aysal da çok mutluydu durumdan...
Sonrasında bir taraftan UEFA' ya ağır FFP taahhütleri verip, bir taraftan ''Transfer TD ü'' Mancini' yi göz kamaştırıcı proje vaadleriyle iş başına getirmeler, vs vs vs. Uzatmayayım...
Hala bunların borusunu öttürmeye çalışanlara inat; ikisi de uzak kalsın bu kulüpten, o kadar!...