“Drogba’nın gelecek sezon MLS’ye geleceği yönünde ben de haberler okudum ama ne kadar doğru bilmiyorum çünkü Galatasaray’da çok önemli işler yaptı."
DROGBA’NIN TAKIMI ZAYIF OLMAZ
Avrupa liglerini takip edemediğini ama Şampiyonlar Ligi maçlarını kaçırmadığını söyleyen Thierry Henry, “En azından geniş özetleri mutlaka izliyorum. Galatasaray’ın Juventus’u yendiği maçı da izledim. Galatasaray’ın Juventus’u son maçta yenip gruptan çıkmasına sürpriz diyebilirler ama bence değil çünkü Galatasaray’da çok büyük futbolcular var. Pası Drogba’nın verdiği golü Sneijder’in attığı bir takımdan bahsediyoruz. Takımdaki diğer oyuncular da çok kaliteli ve tecrübeli. Geçen sezon da Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkmayı başarmışlardı. Chelsea ile de şansları bence eşit. Drogba’nın olduğu takıma hiçbir zaman zayıf taraf diyemezsiniz” ifadesini kullandı.
YILLAR SONRA TAFFAREL İTİRAFI
Arsenal formasıyla Galatasaray’a karşı penaltılarla kaybettiği UEFA Kupası’na da sözü getiren Fransız yıldız, “Benim için kaybettiğim kupalar da önemlidir. Mesela 2006 Dünya Kupası veya 2000′de Galatasaray’a kaybettiğimiz UEFA Kupası. O maçta Taffarel’in kurtardığı kafa vuruşum mesela. Galatasaraylılar Taffarel’in çok zor bir pozisyonu kurtardığını düşünmüştür hala da öyle düşünüyordur ama bana göre Taffarel için kolay bir toptu. O yerini almıştı ve benim vuruş açım yoktu, zor olan benim içindi. Kopenhag’da asıl iyi olan Hagi idi. Çok büyük oynadı. O gün bütün G.Saray takımı bizden iyi oynadı ve kupayı hakettiler. Bazı günler rakibiniz sizden iyi olur ve sizi yener, bunu kabul etmeniz lazım. O gün de (17 Mayıs 2000) Galatasaray, Arsenal’den daha iyi bir takımdı ve bizi yendiler” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’DE HİÇBİR ŞEYİN ORTASI YOK!
“İtalya’da, İngiltere’de, İspanya’da futbol oynadım ama her zaman amacım oynadığım takımın taraftarlarını mutlu etmekti. Bunu her seferinde başaramadığımı biliyorum. Baskı üzerimizde her zaman var. Türkiye’yi de biliyorum. Sizde de hiçbir şeyin ortası yok. Ya sevinç ya üzüntü. Her şeyi uç noktaları yaşıyor taraftar. Medya benim için her yerde aynı. İşler yolunda gittiğinde sorun yok ama takım kötü olduğunda peşimizi bırakmazlar. Barcelona’da sürekli beni takip eden gazeteciler vardı. Akşam yemekte ne yediğimi, hangi peyniri sipariş ettiğimi, hangi marka soda içtiğimi ertesi gün gazetede okuyordum. Kabul edin bu biraz garipti.”