TT Arena'da oynanan 8. Hafta mücadelesinde Trabzonspor'u konuk eden takımımız 43.000 taraftarı önünde tutuk bir oyun sergilediği maçta 1-0 mağlup oldu.
Maça sezon başında ideal olarak tanımlanacak 11'i ile başlayan Galatasaray ilk dakikalarda rakibin direncini kırmakta zorlanırken, maça 35. dakikadan sonra dahil olabildi. Kanatlardan Bruma dışında tempolu gelmekte zorlanan sarı-kırmızılı ekipte bu maç ile birlikte bazı defolar da ortaya çıktı.
Ligde 7 hafta da 17 puan toplayarak iyi bir giriş yapsak da, oyun bakımından sıkıntılı maçların çokluğu da göz ardı edilemezdi. Akhisar ve G.Birliği önünde 2. devre baskı yiyen, Beşiktaş maçında mükemmel oynadığı ilk yarının ardından ikinci yarı oyundan düşen, Karabük önünde oldukça deorganize bir görüntü çizip son saniye de şans golü ile kazanan takımın hem taraftar hem de medya nezdinde fazla pohpolanması, bugün çektiğimiz sıkıntının aslında temelinin olduğunu gösteriyor.
ENERJİ VE TEMPO DÜŞTÜ
Bu sezon tek artısı kötü oynadığı maçlarda bile enerji ve tempo koyması olan takımımız Yasin-Podolski, Sabri-Cavanda değişikliği ile bu özelliğini de kaybedince sıradanlaştı.
Futbolda kalitenin her zaman sonuç etmediği bir gerçek... Podolski her ne kadar büyük bir bitirici de olsa enerjisi sönümlenmiş bir yaydan farksız durumda. İkili mücadele gücü oldukça düşük, topsuz oyunda bu kadar etkisiz oluşu takımın önde çoğalmasına engel teşkil ediyor. Gole etki de edemediği zaman direkt zarar bir performans bu.
İkinci değişiklik ise Cavanda'nın 11'e girişiydi. Geldiği günden beri kendisinden zaten beklenti düşük aslında zira taraftarın gözünde biten Sabri'yi keser performansı gösterse yetecek ama ne o ne de Linnes oynadığı maçlarda bu ışığı zerre vermedi. Bırakın Sabri'yi kesmeyi saha içinde hiç bir varlık gösteremezken sürekli boşalttığı alanlar, hucüma bir akıl koyamayışları, düşük tempoları ile bek için facia performanslar sergilediler.
SNEİJDER SORUNSALI
Arena'da son golünü atalı 1 yılın üzerinde zaman geçen, pas temposu dışında maalesef tek bir özelliği kalmamış bir görüntü çiziyor artık Sneijder. Bunu uzun süre ben de kabullenmek istemedim. Ama Sneijder sanki 2015 baharında emekli olmuş yerine de dublorü oynuyor. Dün maçta çektiği ve normalde topu döndürerek kaleciyi çaresiz bırakacak mesafeden vurduğu top o kadar cılız bir şekilde kaleciye gitti ki orada kaslarının bittiğine de şahit olduk.
Takımımızda belki hala en zeki oyuncu konumunda ama el ayak-beyin koordinasyonu kaybolduğu zaman çok özel bir yeteneğin de yoksa sıradanlaşırsın. Sneijder şu an bu futbolu ile aldığı 5 Milyon Euro'nun hizmetini vermekten çok uzak durumda.
SELÇUK DE JONG DEĞİŞİKLİĞİ YOLDA GİBİ...
Sezon başından beri attığı bir frikik golü dışında hayalet adam olarak sahada dolaşan Selçuk da Sneijder gibi terhis bekleyen asker kıvamında artık. Geçtiğimiz seneler burada bence haksız yere çok eleştiri aldı ama bu sene belki de artık en az eleştirildiği ortamda en çok eleştiri hak eden oyunu sergiliyor.
Oyun içinde zaten kaybolarak oynayan ama en azından kilit pas atarak oyunu açabilen bir oyuncudan en yakınında kimse ona topu veren, zaten dribbling gücü olmadığı için hızlı düşünmek zorunda olan ancak onu da artık beceremeyen bir oyuncuya dönüşmüş. Dün de sahada Cavanda ve Podolski ile birlikte en kötü 3-4 isimden biriydi.
Haftalardır hazır olmayan De Jong bile girdikten sonra en azından sürekli topu sert ve öne doğru oynayarak nasıl oynamamız gerektiğini gösterdi. Kendisi ne derece verimli olur bilemem ama mentalite olarak Selçuk'un yapması gerekeni dün o küçük 12 dakikalık periyotta gösterdi.
TOLGA KOŞMAZSA BU TAKIMDA YEDEK BİLE OLAMAZ
Sene başında transfer edildiğinde herkesin burun kıvırdığı bir isimden vazgeçilmez kontenjanına o kadar çabuk yükseldi ki kendisi bile şaşırmıştır herhalde buna. Ama bence ikisinin tam ortasında bir oyuncu Tolga. Olmayan tekniğini mücadelesi ile kapatmak zorunda. Bunu bilerek oynadığı zaman bu takımda yeri var. Ama büyük hedeflere giden Galatasaray'da bir Avrupa maçında kendisinin yeri ne kadar olur tartışılır. Ben R.Madrid önünde Tolga'yı hayal ettiğimde maçın sonunu göremiyorsam vazgeçilmez değildir.
Koşu temposunun biraz düştüğü son 2-3 hafta da sallanan bir performans göstermesi de tam bu yüzden. Gol atmalıyım ben kafasına girerse çok değil 1 aya vazgeçilmezden satın şu adamı konumuna düşüşünü de görürüz.
TRANSFERDE BÜYÜK FİYASKO YAŞANMIŞ
Galatasaray taraftarının maalesef çoğunluğunda transferin adedi artınca niteliğini çok umursamadan yönetim veya transferden sorumlu isimleri övmek gibi bir sıkıntı ezelden beridir mevcuttur.
Daha önce Haldun Üstünel, Adnan Polat sonra da Aysal, ve şimdi de Nazifoğlu bu tarz ile savunuldu. Ancak bu sene yapılan transferlere baktığımız zaman Eren Derdiyok ve De Jong dışında bu takıma direkt olarak oynar dediğimiz tek bir isim katılmadı.
Kağıt üzerinde en iyi transferimiz olan De Jong henüz 67 dakika oynayabilirken, defansa çare olsun diye alınan Serdar, forvete tempo koysun diye getirilen Sigthorsson henüz topa bile değmediler. Yine Josue ve Cavanda'da seviye olarak büyük takım değil Anadolu'nun mütevazı takımları klasmanında olduğunu her geçen hafta ispat ediyorlar.
Şu an ok beğenilen Tolga bile aslında temposu düştüğü an çok sıkıntılı bir oyuncu. Konsantrasyonunu buradan alıp daha farklı işlere verirse büyük zarar verebilir.
SON SÖZ: TRABZONSPOR CAMİASI VE TARAFTARINA
Bu adamlar gerçekten en büyük kötülükleri hak ediyorlar. Dün oynanan maçta önce stadyumumuzda bize küfür eden taraftarından, iktidar değneği yöneticilerine, ve cafelerde her maç olay çıkartan ruh hastası destekçilerine kadar küme düşseler şeref turu atacak kıvama geldim.
2010-2011 sezonunda şampiyon olduklarını sanıp, kendi yaptıkları teşvikleri kenara koyan mafyöz tipler bunlar... O sezon o kadar pis bir lig vardı ki o ligin bana göre en şerefli takımı Bursaspor ve biz olduk.
Maça sezon başında ideal olarak tanımlanacak 11'i ile başlayan Galatasaray ilk dakikalarda rakibin direncini kırmakta zorlanırken, maça 35. dakikadan sonra dahil olabildi. Kanatlardan Bruma dışında tempolu gelmekte zorlanan sarı-kırmızılı ekipte bu maç ile birlikte bazı defolar da ortaya çıktı.
Ligde 7 hafta da 17 puan toplayarak iyi bir giriş yapsak da, oyun bakımından sıkıntılı maçların çokluğu da göz ardı edilemezdi. Akhisar ve G.Birliği önünde 2. devre baskı yiyen, Beşiktaş maçında mükemmel oynadığı ilk yarının ardından ikinci yarı oyundan düşen, Karabük önünde oldukça deorganize bir görüntü çizip son saniye de şans golü ile kazanan takımın hem taraftar hem de medya nezdinde fazla pohpolanması, bugün çektiğimiz sıkıntının aslında temelinin olduğunu gösteriyor.
ENERJİ VE TEMPO DÜŞTÜ
Bu sezon tek artısı kötü oynadığı maçlarda bile enerji ve tempo koyması olan takımımız Yasin-Podolski, Sabri-Cavanda değişikliği ile bu özelliğini de kaybedince sıradanlaştı.
Futbolda kalitenin her zaman sonuç etmediği bir gerçek... Podolski her ne kadar büyük bir bitirici de olsa enerjisi sönümlenmiş bir yaydan farksız durumda. İkili mücadele gücü oldukça düşük, topsuz oyunda bu kadar etkisiz oluşu takımın önde çoğalmasına engel teşkil ediyor. Gole etki de edemediği zaman direkt zarar bir performans bu.
İkinci değişiklik ise Cavanda'nın 11'e girişiydi. Geldiği günden beri kendisinden zaten beklenti düşük aslında zira taraftarın gözünde biten Sabri'yi keser performansı gösterse yetecek ama ne o ne de Linnes oynadığı maçlarda bu ışığı zerre vermedi. Bırakın Sabri'yi kesmeyi saha içinde hiç bir varlık gösteremezken sürekli boşalttığı alanlar, hucüma bir akıl koyamayışları, düşük tempoları ile bek için facia performanslar sergilediler.
SNEİJDER SORUNSALI
Arena'da son golünü atalı 1 yılın üzerinde zaman geçen, pas temposu dışında maalesef tek bir özelliği kalmamış bir görüntü çiziyor artık Sneijder. Bunu uzun süre ben de kabullenmek istemedim. Ama Sneijder sanki 2015 baharında emekli olmuş yerine de dublorü oynuyor. Dün maçta çektiği ve normalde topu döndürerek kaleciyi çaresiz bırakacak mesafeden vurduğu top o kadar cılız bir şekilde kaleciye gitti ki orada kaslarının bittiğine de şahit olduk.
Takımımızda belki hala en zeki oyuncu konumunda ama el ayak-beyin koordinasyonu kaybolduğu zaman çok özel bir yeteneğin de yoksa sıradanlaşırsın. Sneijder şu an bu futbolu ile aldığı 5 Milyon Euro'nun hizmetini vermekten çok uzak durumda.
SELÇUK DE JONG DEĞİŞİKLİĞİ YOLDA GİBİ...
Sezon başından beri attığı bir frikik golü dışında hayalet adam olarak sahada dolaşan Selçuk da Sneijder gibi terhis bekleyen asker kıvamında artık. Geçtiğimiz seneler burada bence haksız yere çok eleştiri aldı ama bu sene belki de artık en az eleştirildiği ortamda en çok eleştiri hak eden oyunu sergiliyor.
Oyun içinde zaten kaybolarak oynayan ama en azından kilit pas atarak oyunu açabilen bir oyuncudan en yakınında kimse ona topu veren, zaten dribbling gücü olmadığı için hızlı düşünmek zorunda olan ancak onu da artık beceremeyen bir oyuncuya dönüşmüş. Dün de sahada Cavanda ve Podolski ile birlikte en kötü 3-4 isimden biriydi.
Haftalardır hazır olmayan De Jong bile girdikten sonra en azından sürekli topu sert ve öne doğru oynayarak nasıl oynamamız gerektiğini gösterdi. Kendisi ne derece verimli olur bilemem ama mentalite olarak Selçuk'un yapması gerekeni dün o küçük 12 dakikalık periyotta gösterdi.
TOLGA KOŞMAZSA BU TAKIMDA YEDEK BİLE OLAMAZ
Sene başında transfer edildiğinde herkesin burun kıvırdığı bir isimden vazgeçilmez kontenjanına o kadar çabuk yükseldi ki kendisi bile şaşırmıştır herhalde buna. Ama bence ikisinin tam ortasında bir oyuncu Tolga. Olmayan tekniğini mücadelesi ile kapatmak zorunda. Bunu bilerek oynadığı zaman bu takımda yeri var. Ama büyük hedeflere giden Galatasaray'da bir Avrupa maçında kendisinin yeri ne kadar olur tartışılır. Ben R.Madrid önünde Tolga'yı hayal ettiğimde maçın sonunu göremiyorsam vazgeçilmez değildir.
Koşu temposunun biraz düştüğü son 2-3 hafta da sallanan bir performans göstermesi de tam bu yüzden. Gol atmalıyım ben kafasına girerse çok değil 1 aya vazgeçilmezden satın şu adamı konumuna düşüşünü de görürüz.
TRANSFERDE BÜYÜK FİYASKO YAŞANMIŞ
Galatasaray taraftarının maalesef çoğunluğunda transferin adedi artınca niteliğini çok umursamadan yönetim veya transferden sorumlu isimleri övmek gibi bir sıkıntı ezelden beridir mevcuttur.
Daha önce Haldun Üstünel, Adnan Polat sonra da Aysal, ve şimdi de Nazifoğlu bu tarz ile savunuldu. Ancak bu sene yapılan transferlere baktığımız zaman Eren Derdiyok ve De Jong dışında bu takıma direkt olarak oynar dediğimiz tek bir isim katılmadı.
Kağıt üzerinde en iyi transferimiz olan De Jong henüz 67 dakika oynayabilirken, defansa çare olsun diye alınan Serdar, forvete tempo koysun diye getirilen Sigthorsson henüz topa bile değmediler. Yine Josue ve Cavanda'da seviye olarak büyük takım değil Anadolu'nun mütevazı takımları klasmanında olduğunu her geçen hafta ispat ediyorlar.
Şu an ok beğenilen Tolga bile aslında temposu düştüğü an çok sıkıntılı bir oyuncu. Konsantrasyonunu buradan alıp daha farklı işlere verirse büyük zarar verebilir.
SON SÖZ: TRABZONSPOR CAMİASI VE TARAFTARINA
Bu adamlar gerçekten en büyük kötülükleri hak ediyorlar. Dün oynanan maçta önce stadyumumuzda bize küfür eden taraftarından, iktidar değneği yöneticilerine, ve cafelerde her maç olay çıkartan ruh hastası destekçilerine kadar küme düşseler şeref turu atacak kıvama geldim.
2010-2011 sezonunda şampiyon olduklarını sanıp, kendi yaptıkları teşvikleri kenara koyan mafyöz tipler bunlar... O sezon o kadar pis bir lig vardı ki o ligin bana göre en şerefli takımı Bursaspor ve biz olduk.