1/10 bütçesiyle mücadele eden Ufuk Sarıca'lı Pınar Karşıyaka'ya ligde şampiyonluk, 1/2 bütçesiyle mücadele eden Ergin Ataman'lı Efes'e hem Euroleague Final Four'u hem de ligde şampiyonluğu kaptıran(bu takımlara kaptırdığı Türkiye ve Cumhurbaşkanlığı kupalarını saymıyorum), herşey güzel giderken aldıkları mağlubiyetlerde sakat oyuncusu olsa bile bahane üretmeyen ve tüm sorumluluk benim diyen, şartlar biraz eşit seviyeye geldiğinde sakatlarından yakınan, kariyerimde böyle bir dönem geçirmedim diyen (sanki rakip 9 yabancıyla oynuyormuş gibi, bu arada bir devşirme oynatıyor ve yerlileri çok daha iyi) fener çatısı altında çalıştığını belli eden koç.
Kupalarına saygım var ama fenere geldiğinden beri başarı olarak fenerin loserlığının gereklerini yerine getiren koçtur kendisi.
Kötü hoca değil elbet ama teknik anlamda da çağın gereklerinin gerisinde kaldığını ve kendini yenileyemediğini düşünüyorum bu herifin. Yani düzen, sistem önemlidir ama artık basketbol birebir üzerinden oynanıyor, daha doğrusu iş oyuncular üzerinden dönüyor. (Buna son yıllardaki GSW etkisi mi dersiniz ne dersiniz bilmiyorum) Eli düzgün bir adam insiyatif alıp şut kullandığında ve kaçırdığında fırçalamak için kenara alamazsın, kenara alıp çocuk gibi azarlamamalısın mesela. Sezonun 2. yarısında hepimiz Larkin'e hayran kaldık ama mesela Larkin fenerde olsa bize çok daha sıradan bir herif gibi gelirdi. İçeri kafasına göre dalamazdı. Muhtemelen bir şeyler çizelecekti onun için bile; Vesely buraya çıkıp perde yaparken Melli de burada perde yaparken sen de buradan geçip içeri gireceksin falan denilecekti, topu alıp hızla hücuma geçip geçiş hücumunda kafasına göre üçlük atamayacaktı vs. vs.
Bu adamın Partizan, Real Madrid, Joventut, Benetton zamanlarını falan hatırlamıyorum ama efsane olduğu Panathinaikos'tayken de mütevazi bir kadroyla başarıya ulaşmadı. Avrupa'nın en iyi 2-3 kadrosuyla mücadele etti hep. Bodiroga,Diamantidis, Batiste, Jasikevicius, İbrahim Kutluay, Alvertis vs.
Klasik muhabbeti yapmak istemiyorum ama gerçekten bu bütçelerle Özhan Çıvgın da İstanbul'da oynanan bir Euroleague dörtlü finalinde bir şampiyonluk alırdı, bu kadar lig şampiyonluğu da kazanırdı.
Obradovic'in koçluğuna, başarılarına bir şey demiyorum ama gerçekten Türkiye macerası öyle "Ulan ne başarılı geçti, kupalara ambargo koydu, zor şartlarda şapkadan tavşan çıkardı, normalde kazanamayacağımız başarıları kazandırdı" şeklinde anılacak şekilde geçmedi, geçmiyor. Hakikaten fener laneti bence bu, işlerine bakmayıp başkalarına salça olmaya devam ettikleri sürece de böyle olacak.
Kupalarına saygım var ama fenere geldiğinden beri başarı olarak fenerin loserlığının gereklerini yerine getiren koçtur kendisi.
Kötü hoca değil elbet ama teknik anlamda da çağın gereklerinin gerisinde kaldığını ve kendini yenileyemediğini düşünüyorum bu herifin. Yani düzen, sistem önemlidir ama artık basketbol birebir üzerinden oynanıyor, daha doğrusu iş oyuncular üzerinden dönüyor. (Buna son yıllardaki GSW etkisi mi dersiniz ne dersiniz bilmiyorum) Eli düzgün bir adam insiyatif alıp şut kullandığında ve kaçırdığında fırçalamak için kenara alamazsın, kenara alıp çocuk gibi azarlamamalısın mesela. Sezonun 2. yarısında hepimiz Larkin'e hayran kaldık ama mesela Larkin fenerde olsa bize çok daha sıradan bir herif gibi gelirdi. İçeri kafasına göre dalamazdı. Muhtemelen bir şeyler çizelecekti onun için bile; Vesely buraya çıkıp perde yaparken Melli de burada perde yaparken sen de buradan geçip içeri gireceksin falan denilecekti, topu alıp hızla hücuma geçip geçiş hücumunda kafasına göre üçlük atamayacaktı vs. vs.
Bu adamın Partizan, Real Madrid, Joventut, Benetton zamanlarını falan hatırlamıyorum ama efsane olduğu Panathinaikos'tayken de mütevazi bir kadroyla başarıya ulaşmadı. Avrupa'nın en iyi 2-3 kadrosuyla mücadele etti hep. Bodiroga,Diamantidis, Batiste, Jasikevicius, İbrahim Kutluay, Alvertis vs.
Klasik muhabbeti yapmak istemiyorum ama gerçekten bu bütçelerle Özhan Çıvgın da İstanbul'da oynanan bir Euroleague dörtlü finalinde bir şampiyonluk alırdı, bu kadar lig şampiyonluğu da kazanırdı.
Obradovic'in koçluğuna, başarılarına bir şey demiyorum ama gerçekten Türkiye macerası öyle "Ulan ne başarılı geçti, kupalara ambargo koydu, zor şartlarda şapkadan tavşan çıkardı, normalde kazanamayacağımız başarıları kazandırdı" şeklinde anılacak şekilde geçmedi, geçmiyor. Hakikaten fener laneti bence bu, işlerine bakmayıp başkalarına salça olmaya devam ettikleri sürece de böyle olacak.