GSC Haber - Dursun Özbek Önemli Açıklamalarda Bulundu - Sayfa 3 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

GSC Haber Dursun Özbek Önemli Açıklamalarda Bulundu


ne yazık ki max dursun özbek

Babamın bir arkadaşı vardı Mustafa Amca, 'Kasanız olsun çocuklar' dedi. Peki dedik, biz de cebimizdeki bütün parayla bir çelik kasa aldık. Dükkana sokmak için kapıyı kırdık, kayışlarla indirdik. Oturduk. Kardeşim 'Abi biz bu kasayı aldık da içine ne koyacağız' dedi. 'Mustafa Amca kasayı aldık' dedim, 'Siz yanlış anlamışsınız, bir kasa defteri tutun demek istemiştim' dedi.
 

Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, gündeme dair açıklamalarda bulunuyor.​

Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Habertürk'te gündeme dair açıklamalar yapıyor.

DURSUN ÖZBEK'İN AÇIKLAMALARI

"Herkesin kendine özgü bir hayat hikayesi var. Benim de hayat hikayem... 1950 doğumluyum. Herkes kendi hayatını bir gözden geçirir. Neydik, nereye geldik, neler geçti başımızdan diye düşünür. 1950 yılında Giresun'un Şebinkarahisar ilçesinde doğmuşum. Babam Alucralı, annem Şebinkarahisarlı. Çocukluğum Şebinkarahisar'da geçti. Normal bir Anadolu evinde doğdum. Bilirsiniz Anadolu'da büyük aileler vardır. Bir evin içinde babam, amcam, amcamın çocukları, annem, tek bir aile gibiydik. Herkesin bir iş bölümü var. Tarlaya gidiliyor, yemekler yeniliyor. O zaman ne elektrik var, ne su var. Öyle bir hayattan geldim. Gaz lambasında akşam yemeği var. Döşekler indiriliyor seriliyor. Güneş battı, hayat bitti. Güneş doğdu, hayat başlıyor. Kazma çapa görevinin başına gidiyor herkes. Böyle bir hayat. Türkiye'nin fakir mecralarından birisi. Çok büyük tarım yapma imkanı yok. O zaman tarım dediğin buğday arpa. Yüksek rakımlı bir yer. Domates ekiyoruz, ağustosta kızarıyor. Aileler zor şartlarda göç veriyor. Göç verilen yer İstanbul. Önce babam İstanbul'a yerleşiyor, sonra annem ablam biz geldik. Mehmet kardeşim İstanbul'da doğdu. Talimhane'ye geldik yerleştik. İki göz bir evde yaşam ama hep mutluyduk. Köyde de mutluyduk, İstanbul'da iki göz evde de mutluyduk."

"BABAM BENDEN ÖNCE GİTMİŞ"

"Babam o zaman Liman Lokantası vardı Karaköy'de. İstanbul'un en popüler ve en seçkin yerlerinden biri. Babam orada garsondu. O zamanlar müdavimleri oranın, devlet ricali. Galatasaray Lisesi'nden mezun devlet büyükleri, çalışanları. Babam orada Galatasaray'ı tanıyor. Benim de Galatasaray Lisesi'ne gitmem için devamlı anlatıyor, 'falan geldi Galatasaray Lisesi'nden, filan geldi'. İlkokula Taksim İlkokulu'nda başladım, Hasnun Galip'in bir üst sokağı. Okula giderken tam Hasnun Galip'in önünden geçiyoruz. O zaman Hasnun Galip'in köşesinde efsane oyuncumuz Suat Mamat'ın kahvesi var, kulüp binasıda az ötede. Tüm futbolcular rahmetli Suat Mamat'ın kahvesinde. Biz okul çıkışı özellikle orada beklerdik. Galatasaray sevgisi, rahmetlinin kahvesinin önünde beklerken başladı. Neticede ilkokuldan sonra Galatasaray Lisesi sınavlarına hazırlandım, girdim. Rahmetli babam benden çok daha heyecanlı sınavda. Neticelerin asıldığı gün, rahmetli babam benden önce koşmuş gitmiş oraya."

"SOSYAL OLARAK HERKES EŞİT"

"Kazananları okuyorlar. 11. sıradaki kazananı okuyorlar, benim ismimi duymuyor. Üzülüyor adam, duyamıyor. Beyoğlu'ndan eve yürüyerek dönüyor. Ben evden koşa koşa neticeyi öğrenmeye gidiyorum. Babam da gitmiş geri dönüyor. Eski Vakko'nun önünde karşılaştık. 'Baba asacaklar listeyi' dedim, 'Olmamış oğlum' dedi. 'Baba imtihanım iyi geçti, ben bir de listeye bakayım' dedim, bir baktım 10. sırada kazanmıştım. Koşa koşa gidip söyledim babama. Babam en çok o zaman sevindi. Tesadüfe bakar mısın, okula kaydoldum, okul numaram 1011. Rastlantı ama insanda iz bırakıyor. Galatasaray Lisesi'nde yatılı okudum. Şunu net ifade edebilirim, öyle bir kompozisyon vardı ki sınıflarda, Nihat Erim'in o zamanın başbakanı, yanyana oturuyordum. Adana'dan gelen çocuk da aynı sınıftayı, Hakkari'den, Mardin'den, Trabzon'dan gelen çocuklar. Böyle bir kompozisyon. Sınıfsal olarak nerede olursan ol aynı çeşmeden su içip aynı yatakhanede uyuyoruz. 500 yıllık birikimden gelen eğitim dışında sosyal olarak herkes eşit."

"BİTİRMEKTE ACELE ETTİM"

"Galatasaray'ın talebe mozaiği Türkiye'ydi. Ben bunları çok önemsiyorum. Galatasaray Lisesi eğitimle geçti. Hayıflandığım bir şey var. 8 sene okuduk, bitirdik. Bitirmekte de acele ettik. Galatasaray Lisesi, 8 senede bitirilecek okul değil. Sınıfta kalmayalım gayretiydi. Galatasaray Lisesi'nde 8. sınıftayken babam vefat etti, 13-14 yaşındaydım. Benim hayatımdaki zor dönemler orada başladı. 13-14 yaşında bir çocuğu düşünün, babası 44 yaşında ölüyor, çok erken bir ölüm. Şunu belirtmekte fayda görüyorum, çünkü dönemi anlamak için bazı şeylerin iyi bilinmesi lazım. Babam vefat etti, biz ortada kaldık. Annemin okuması yazması yok. Para hiç yok. Böyle bir ailenin içinde büyüyoruz. Galatasaray Lisesi'ni bitirdim, İTÜ Makine'yi kazandım. İlk ODTÜ Makine'yi kazanmıştım. Ankara'yı tercih ettim. Galatasaray Lisesi'nde Fransızca eğitim aldığımız için ODTÜ'de de İngilizce'yi pekiştiririz dedim, 60'lı yıllardı."

"ANKARA'DA BARINAMADIM"

"O yıllarda lisan bilen çok az. Geleceğe hazırlanan kişiler de lisan bilen insanlar. Biz de iki lisan bilen kişi olarak hayata atılalım dedim. ODTÜ'ye kaydoldum, Ankara'da barınamadım. Ulus'ta bir otelde kalıyordum. Cep sineması önünden ODTÜ'ye gidiyorum. Hafta sonu Gazanfer Bilge İstanbul. Rahmetli annem çamaşırları yıkıyor. Pazar akşamı Gazanfer Bilge Ankara. Ulus'taki otele yerleş, okul. Fazla barınamadım. Yaşam koşulları izin vermedi. Oradan İTÜ'ye nakil oldum. İTÜ yıllarım başarılı geçti. İyi bir öğrenciydim. Ancak, hayata erken atıldık. Çünkü geçim sıkıntısı var. Talimhane'de o yıllarda yedek parçacılar vardı. Babamdan kalan küçük bir dükkan vardı, yedek parça ticaretine başladık. Burada komik bir nokta var. Kardeşim lise mezunuydu, birlikte başladık. Merdivenle 3-4 basamak iniyorsun, kafanı eğiyorsun, öyle bir dükkan."

"HAYAT SINAVI BÖYLE BAŞLADI"

"Babamın bir arkadaşı vardı Mustafa Amca, 'Kasanız olsun çocuklar' dedi. Peki dedik, biz de cebimizdeki bütün parayla bir çelik kasa aldık. Dükkana sokmak için kapıyı kırdık, kayışlarla indirdik. Oturduk. Kardeşim 'Abi biz bu kasayı aldık da içine ne koyacağız' dedi. 'Mustafa Amca kasayı aldık' dedim, 'Siz yanlış anlamışsınız, bir kasa defteri tutun demek istemiştim' dedi. Hayat sınavı öyle başladı. Bu yedek parça ticaretinde en önemli isimlerden bir tanesi rahmetli Nirun Şahingiray. O kim, İstanbulspor'un başkanı. Eski futbolcusu. Gidip konuşayım dedim. Gittim, 'Nirun Bey, ben sizden kredi istiyorum. Yedek parça verin, alıp satayım, sizin paranızı vereyim' dedim. 'Sen kimsin?' dedi. 'Ben Galatasaray Lisesi mezunuyum. İTÜ'de Makine okuyorum, konuya aşinayım' dedim. 'Tamam ne istiyorsan verelim' dedi. Bayi toplantısına gittik. Tüm bayiler bölgesinin önemli insanları, 55-60-70'li yaşlardalar. Ben de 24 yaşındayım. Beni orada tanıttı Nirun Bey. 'Galatasaray Lisesi mezunu. Galatasaray Lisesi mezunu olduğu için parasına bakmadım' dedi. Bu bizim hayat başlangıcımız. Oradan en iyi bayi noktasına geldik. Galatasaray'ın hayatımız boyunca her noktada var."

"HAYATIN BANA ÖĞRETTİĞİ EN BÜYÜK ŞEY..."

"Hayat kavgasında bana en büyük desteği eşim verdı. Yedek parça ticareti demek o zaman, elde çanta otobüsün sırtında Hakkari, Van, Gaziantep, Adana, İzmir her yeri dolaşıyorsunuz. Her seyahat 15 gün. 24 yaşındayım, yeni evliyim. Ne telefon var, ne bir şey. O dönem Galatasaray'daki anlattığım kompozisyon, Türkiye mozaiği. Her seviyeden adam var. İTÜ'ye gittim, sınıf 180 kişi. Türkiye'nin her yerinden insan vardı. O zaman 67 vilayet vardı, hepsini geziyorum, ticaret yapıyorum. Hayatın bana öğrettiği en büyük şey budur. Türk insanını tanıyorum, hepsiyle alışveriş yapmışım, yemişim, içmişim."

"GALATASARAY'IN YANINDA OLDUM"

"Bu hayat çizgisinde iki önemli nokta var. Bir, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in her seviyedeki insana fırsat eşitliğini tanıdığının kanıtıyım. Köyden gelen bir çocuk olarak Galatasaray Spor Kulübü gibi Türkiye'nin en büyük, en gözden kulübüne başkan oldum. Bu çok önemli. Bu herkesin, tüm gençlerin hayaline de örnek olmalı. Biz Galatasaray'a borçlandık, ben şahsen borçlandım. Elim ekmek tuttuktan sonra her seviyede Galatasaray'ın yanında oldum. Yönetimde olduğum zaman da, olmadığım zaman da, her dönemde. Ne imkanım varsa kullandım. Dursun Özbek dediğin zaman Galatasaray Lisesi'nde taa Özhan Canaydın Ağabey döneminden beri içindeyim."

"EN BÜYÜK HAYALİM BUYDU"

Dursun Özbek: "Allah nasip etti, Galatasaray Lisesi'nde yatılı okuduk ya. 100 kişilik bir yatakhane. 21.30'da yatmak zorundasın, ondan sonra 10-11'e kadar yatak sohbeti başlıyor. O zaman Selahattin Ağabey, Galatasaray Spor Kulübü başkanıydı, rahmetli. Türkiye vergi rekortmeni. Çok büyük bir iş adamı. Hayal kuruyordum, 'Allahım bize de öyle bir hayat çizgisi ver ki Selahattin Ağabey gibi iyi bir iş adamı ve Galatasaray'a başkan olalım' dua ediyordum. En büyük hayalimiz buydu. Mektepli arkadaşlarıma bu hayalimi anlattım. Onlar da hayal etsinler. Hayal etmeden gerçeğe ulaşamazsınız. Ben hayal ettim, bu gerçeğe ulaştım. Benim bundan sonra çocuklarıma, torunlarıma bırakacağım en büyük miras bugün Galatasaray Spor Kulübü başkanı olarak Galatasaray'a verdiğim hizmetlerin anılması olacak. Onun için hizmet etmekten gurur duyduğum Galatasaray için geçmişte yaptığım gibi bugün de elimden ne geliyorsa hizmet etmek istiyorum. Galatasaray'ın neferi olmaya, hayatım boyunca devam ettim."

"NEDEN KAVGA EDELİM?"

Dursun Özbek: "Galatasaray'da yaptığımız işleri, yapacağımız projeleri anlatırken 'Biz Galatasaray'ı bir yere getirmek istiyorsak önce bir barışacağız' diyoruz. Geldiğim günden beri söylüyorum, bir sevgi iklimi yaratmak için çalışıyoruz. Alınan skordan, yapılan işlerden daha önemlisi bu. Bu barışı sağlayamazsam hiçbir şeyi yapabilme kabiliyetim yok. Birinci günden beri dilimizden düşürmedik, bu küskünlükler bitsin. İnsanlarla, eski başkanlarla konuşuyorum. 'Amacımız Galatasaray'ı iyi günlere taşımak' diyoruz. Böyle bir fikir birliği varsa, hedef aynıysa biz niye kavga, çekişme içine girelim. Ben bunları tüm eski başkanlara, Fatih Hoca'ya anlattım. Ben bu göreve bunun için geldim. Ben Galatasaray'da birlik ve beraberliği sağlamak, tek yumruk haline getirmek için geldim. Bunu yaparsak sportif manada bileğimizi kimse bükemez dedim. Bu yüzden Kemerburgaz'da temel atma törenine herkesi davet ettim. Sözüme inanarak hepsi geldi. Birbiriyle küs olanlar da geldi."

"NE YAPILMASI GEREKTİĞİNİ BİLİYORUM"

Dursun Özbek: "Seçim dönemi geldi. Ben rahmetli Duygun Ağabey'in başkan yardımcısıydım, görevlerim vardı. 7/24 stadyumda kaldım 7 ay boyunca. Başkanlık seçimi oldu. Maçların bitmesine 2 hafta kala mazbata aldım. Duygun Ağabey'e gittim, 'Mazbatayı almak istemiyorum', bu sizin döneminizde aldığınız şampiyonluktur, maçlar bittikten sonra mazbata alırım dedim. Başkanlığınız burada okunsun dedim, rahmetli kabul etti. Mazbata törenini erteledim, seçilmiş başkan bendim. Rahmetli Duygun Ağabey ile çok güzel bir çalışma yaptık, bana itimat ederdi. Kulübün maliyesi, insan kaynakları, amatör şubelerin hepsi bendeydi. Ali Dürüst ve Abdürrahim Albayrak futboldan sorumluydu. O dönem, çok önemli bir dönem benim için. Önemi şuradan geliyor, 7 aylık dönemde bir Galatasaray fotoğrafı çekiyorsunuz, sorunlarıyla, başarılarıyla... Hasarlı bir dönemdi. UEFA'dan aldığımız cezalar var. O dönemi Galatasaray'ın tam fotoğrafını çekmek suretiyle gördüm. Galatasaray'da ne yapılması gerektiğini tam olarak biliyordum. Başkanlığa adaylığımı koyduğum zaman, nereden başlayacağımı, ne şekilde devam edeceğimi biliyordum. Maliyeyi yönetmişim 1 dönem. İhtiyacının ne olduğunu da tespit etmişim."

"EN GÜZEL KULLANMA ŞEKLİ OTEL"

"Mecidiyeköy 2014 projesi, Duygun Ağabey döneminde başladı. Biz seçilip geldiğimiz zaman bir çukur vardı, sadece bir çukur. Duygun Ağabey bana 'Burayı ne yapalım' dedi. 'Bunun 500 metre ilerisinde bir otelim var. Buraya bir çalıştırma yaptıralım uzmanlara' dedim. Bir rapor çıktı, en güzel kullanma şekli otel. Dedim otel yaptıralım. O dönem ya iş hanı ya oteldi. Otel daha verimli çıktı. Duygun Ağabey, 'Neyle yaptıracağız Dursun, para yol pul yok' dedi. 'Ben hallederim' dedim. 'Nasıl' dedi. 'Ben bu işi yapıyorum, bu işin içinden geliyorum, şahsi kredimle bir fon temin ederim' dedim. Denizbank'a gittim, Hakan Ateş'e anlattım, 'Ben buraya otel yapacağım, bana 10 milyon dolar civarında bir limit aç' dedim. 'Galatasaray'ın durumu belli' dedi. 'Dursun Özbek olarak imza atacağım, parayı bana ver' dedim. Bir limit açtı, o binayı limit çerçevesinde bitirdik. Beyoğlunda bombalar falan patladı bir anda İstanbul turizmi çöktü. Otelde hala ısrarlıyım ama bitirsek de turizm kötü gidiyor, oteli açıp kiraya vereceğiz, Galatasaray'ın işletmesini düşünmüyoruz, Titanic Hotellerden Mehmet Aygün arkadaşım, sana burayı kiralayayım, güzel bir yer dedim. Bitir kiralayacağım dedim.

SEÇİMİ KAYBEDİNCE DURDU"

"İnşaatı bir yere kadar getirdik, 2018'deki seçimi kaybettim. Gelen yönetim binaya ilgi gösterdim. O bina, kaba inşaat halinde bizim yönetime kadar geldi. 2022'ye gelince konjonktür değişti. Biz burada ne yaparsak Galatasaray'a fayda getiririz diye baktık. O dönemde şöyle bir şey aklıma geldi, Mecidiyeköy'ü motor projesi düşünelim. Oradan bir para kazanalım, bu projeyi başka bir projenin başlangıcı olarak kabul edelim. En kolay ne yapılıyor, rezidanslar, 1+1, 2+1, 1+0 falan. Projeyi yaparken 2014'te flexible yaptım, ister otel, ister ofis, ister rezidans. Gerekli tadilatlarla orayı rezidansa çevirdik. Bu rezidansların satışı için büyük bir lansman yaptık. Daha lansmanda yüzde 70'i sattık. Metrekare brüt fiyatını 6500 dolardan sattık. Satıştaki başarı şudur, camia bu projeye sahip çıktı. Bu projenin büyük bir kısmı, Galatasaray camiasının büyük kısmı satın aldı. Yüzde 50'sini bu şekilde yaptık, diğerlerini de piyasa satışıdır. Buradaki amaca ulaştık. Aşağıdaki büyük dükkanı Halkbank'a sattık. 25-27'ye yakın rezidans hala var."

"170 MİLYON DOLAR KAZANDIRDI"

"Biz projeleri genel kurullarda, divanlarda anlattık. Genel kurullar ve divana gelmeyenler Riva sorusu soruyorlar. Riva'da inşaata başlamadan evvel, projeyi kendi içinde geliştirdik. 1400 villanın yapılacağı proje haline geldi. Bunu şu düşünceyle, aşağı yukarı 1 milyon 100 bin metrekare ham bir alan, hiçbir şey yok. Bu işi yapmak için, bu işe ehil, parasal yönden kuvvetli bir firmanın girmesi lazım. Bir inşaatı yapmak yetmiyor, bir de pazarlama firması lazım. O gün itibarıyla revaçta olan Emlak Konut. İstanbul'un en revaçta projelerinde hep 'Emlak Konut güvencesiyle' yazar. Her ne projeyi yapıyorsam, delikli kuruşun dahi Galatasaray'ın kursağına gitmesine çalışıyorum. Bunu yapabileceğim en sağlam firma devlet. Devletin organizasyonu en büyük, en lüks binalarda. O maksatla gerekli temasları yaptım. Riva'yı başlattık. Yüzde 50-60'lık kısmı yapıldı, inşaat devam ediyor. Şu anda orası yaşıyor, oturanlar var. Yaşam başladı. 1400'e gelmedi sadece. 700-800'de kaldı, gerisi devam ediyor. Bugüne kadar bitmiş olan şey, ülkenin ekonomik koşulları, bankaların konut kredilerini kesmesi satış hızını yavaşlattı. Yoksa bugüne kadar çoktan bitmişti. Riva bize ne sağladı? Riva bize 170 milyon dolar kar sağladı. Bugün gidin Konsorsiyum bankalarına, genel müdürleriyle konuşun, 'Hangi kulübün finansal yapısı daha düzgün' deyin, hepsi Galatasaray der."

"RİVA SAYESİNDE BÖYLEYİZ"

"Galatasaray bu durumdaysa Riva sayesinde. Gelen parayı kullanmadık, finansal borçlarını ödedik. Riva'dan beklentim, 170 kazandık ne kadar bekliyoruz? Şu an anlatıyorlar, ironik anlatıyorlar. 125 villa daha var, yapılacak ve Galatasaray'a ait olacak. Bunu cari fiyatla çarparsan 2-3 milyar TL yapıyor. Gelecek bir para var ama proje devam ediyor."

"Mecidiyeköy bir kaldıraçtı. Eş zamanlı bir proje yapıyoruz. Florya'yı Kemerburgaz'a taşıyoruz, her şey hazır imar falan, Florya'yı boşaltacağız da 21 dönüm Galatasaray, 42 dönüm Emlak Konut'un. Bir şey yapmak istiyorsan 42 dönümü satın alacaksın. Para nerede? Mecidiyeköy'ü yapıp satacağız, bu parayı da Florya'daki araziye vereceğiz."

"Bu üçlü proje başarıyla yapıldı. Florya'yı 1 milyar 85 milyona satın aldık. Parayı da Mecidiyeköy'deki dairelerden topladık. 18 aylık bir kredi aldım. Banka orada benim imzamı istedi. Hiç çekinmeden imzaladım. 18 aylık krediyi 6 ayda kapattık. Florya'da Galatasaray'ın 21 dönümlük arsası 65 dönüme çıktı. Tapusu Galatasaray'a aittir. Bu ticaretten 5 kuruş borcu yoktur."

"KEMERBURGAZ'I BEN TESPİT ETTİM"

Dursun Özbek: "Galatasaray'ın şu anda orada oturduğu arazi 80 dönüm. 20 dönümlük kazandırılmış bir yer daha var. Bitişik. Kemerburgaz projesinin yapılması 2017. 2017'de başkandım. Florya bize dar geliyor kardeşim, 2 nizami sahan var, birinde a takım idman yapıyor, diğerinde de altyapılar maç oynuyor. Birkaç tane sahamız daha var ama ebatları normal ölçüde değil. Ayrıca Florya'da bizim kapalı alan, akademi altyapı takım mutfağı fitnessı falan 4500 metrekare kapalı alanda. Allah Florya'yı bize kazandıran ağabeylerimizden, orayı 40 sene evvel yapanlardan razı olsun. Galatasaray'ın başarıya odaklandığı, çok büyük şeyler katmıştır Florya. Bu bir taraf. 40 senede futbol ekonomisi nereden nereye geldi, biz hep Florya'da kaldık. Bir ihtiyaç oluyor, ufak mutfak alanı lazım, dinlenme odası lazım, şuraya yapalım. Plan proje dahilinde yapılmış bir yer değil. Yapıldığı tarih itibarıyla bakınca deprem riskini taşıyan binalar. En iyi yapılan bir binanın ömrü 50 sene. O günkü şartlarda Galatasaray çok zor şartlarda yaptı. Kendileri harç karıştırarak yapılan bir bina. Çok değerli. İftiharla Galatasaray'ın önemli yeri diyoruz. Deprem bölgesinde deprem riski taşıyan yer. Belediye bize 2 mektup yazdı, 'Boşaltın burayı' diye. Dar geliyor. Altyapının ve a takımın yeterli idman yapacağı yer değil. 2017'de dedim ki, biz Florya'yı bir yere taşıyalım. Gittim insanlarla, devletle konuştum. Sayın Cumhurbaşkanı ile konuştum. Buradan taşınmak istiyoruz dedim. Çalışma yaptın mı dediler, yaptım dedim. Göktürk yoluna komşu Kemerburgaz'daki 130 dönümlük arazi. Bunu masaya koyduğum anda dosya hazırdı. Kemerburgaz'daki yeri ben tespit ettim ve Ankara'ya söyledim. Milli Emlak ile çalışmak suretiyle, kulüplere verilebilecek yerler neresidir. Birçok yer önerdiler. Stadyuma yakın olsun istedim. Florya'dan çıkınca stadyuma gelmek 1.5 saat otobüsle seyahat ediyoruz. İzmit'e gitmekle aynı şey. Performansı etkiliyor. 2017'de bunu kafama koydum. Orayı Milli Emlak'tan 49 yıllığına kiraladık. Hizmet sürem yetişmedi, 2018 Ocak'ta seçimi kaybettim."
Başkan hepsini okudum da,2-3 milyar TL dediğin paranın arasında tam 1 milyar TL fark var %50 yani.Öyle 2-3 denecek bir konu değil yani
 
Katılıyorum. Bu açıklamalarda en azından bazı konuları daha anlaşılır anlattı. Erden Timur ile ilgili dedikleri önemliydi ve Florya konusunda da anlaşma veya ihale olmuş ve onun sonuçlanması gibi ki peşkeş diyenler ihale olmuş gibi anlatıyordu olmadığını açıklaması ve ihale için GS TV'de canlı yayınlanma konusuna değinmesi yine Florya projesinin uluslararası denetim kuruluşlarınca denetlenecek olmasını tekrar belirtmesi önemliydi.
Erden bey ile gönül olarak sevgi bağını vurgulaması güzeldi, keza Erden bey benzer minvalde bir söylemde bulunmuştu. Ancak gelecek dönem için Sportif A.Ş. Başkanvekili olarak düşündüğümüz isim Erden Timur'dur söylemi beklenendi, bu gerçekleşmedi. Erden Bey tarafından da keza devam edeceği yahut bırakacağı konusu ile ilgili net bir söylem gelmedi. En azından bu kısım netleşmiş olsa idi muhtemelen seçimi çok daha rahat kazanırdı diye düşünüyorum. Belki de Erden bey seçime etki etmemek adına böyle bir yol izlemişte olabilir.

Bunun dışında ihale ile ilgili şeffaflık olması elbette en güzel olanı, bunun tercih edilmesi çok doğru.
 
Son düzenleme:
Tamam da Erden Timur'un da anlattığı gibi Florya'nın da finansmanını sağlamak için projedeyken satışa başlamak ya bizim plan ipotek olunca o satışlar nasıl olacak? Sorun orada çıkıyor işte.

Bugüne kadar gördüğünüz tamamlanmış ya da tamamlanmamış tüm büyük projelerde lansman ya da bina tamamlanmadan yapılan satışlarda alıcıya kat mülkiyeti tapusu zaten verilmiyor. En çok yapılan uygulama noter onaylı ya da onaysız protokol. Sizin kat mülkiyeti tapusunu müteahhitten almanız için o binanın neredeyse bitmiş olması gerekiyor.

Dolayısı ile alıcılara verilecek olan kat mülkiyeti tapusu için süre çok var ve arsa da ipotek olması satışa ya da binanın yapımına engel değildir.

Yani ortada bir sorun yoktur.

Eğer bina tamamlanıp insanlara kat mülkiyet tapuları verileceği zaman ipotek kapatılmaz ise o zaman sorun çıkar. O da böyle bir proje de çok ihtimal değil. Ancak yapan firmanın batması ya da paraları alıp kaçması gibi bir durumda ortaya çıkar.

Bu arada bazı büyük firmalar proje başlamadan önce kat irtifakı tapularını çıkartıp onu devredebiliyorlar. Ama kat mülkiyetine çevrilmeyen kat irtifakı tapusu kağıt parçasıdır. Zaten onunda 5 yıl süresi vardır.
 
Konut kredisi faizleri çığırından çıktı

Bugün 120 ay vadeli 2 milyon TL konut kredisi kullanmak isteyenin geri ödemesi gereken tutar 14 milyon TL’yi aşıyor. Faizler cigrindan çıkmış.

Zenginler alırsa alır.
 
Tamam rts ikna oldum satsınlar floryayi :D
Florya satılsın falan diyen yok. Kendimiz yapalım keşke yapabilsek ama hep her şeyin sorunsuz gittiği senaryoyu konuşuyoruz ya istenilen gibi gitmezse. Stad inşaatında ilk yüklenici firma Talu'lar battı mesela. Ben o iyi bu iyi diyemem kimse de diyemez 2 yöntemin avantajları ve dezavantajları var. Kendimiz yapacaksa bu işin en oluru bana göre Erden Timur ve belki bir kaç GS üyesi daha inşaat firması sahibinin bu işe ön ayak olup onların yapmasıydı ama o da daha gelmeden yapılan iftiralardan dolayı ben bu işin içinde olmam dedi.
 
Faizler bu haldeyken ya satışlar istenen düzeyde olmazsa ne olacak?
O proje lansmanı bugün olsun. 6 ay içinde tüm proje finansmanın sağlayacak satış yapılır. Gidin o bölgedeki tüm emlakçılara, müteahhitlere sorun hepsi aynı cevabı verecektir.

Yukarıda bir renktaş güzel yazmış. O daireleri alacak zenginler hazırdır zaten diye. Doğru demiş. Krizlerde sizce neden zengin sayısı arttı diye hep haber çıkar. Çünkü para parayı kazandırır. Krizlerde daha da çok kazandırır. Ve bu kadar çok kazanan insan da harcamak zorundadır.

Bence proje finansmanı burada en son sorundur.
 
O proje lansmanı bugün olsun. 6 ay içinde tüm proje finansmanın sağlayacak satış yapılır. Gidin o bölgedeki tüm emlakçılara, müteahhitlere sorun hepsi aynı cevabı verecektir.

Yukarıda bir renktaş güzel yazmış. O daireleri alacak zenginler hazırdır zaten diye. Doğru demiş. Krizlerde sizce neden zengin sayısı arttı diye hep haber çıkar. Çünkü para parayı kazandırır. Krizlerde daha da çok kazandırır. Ve bu kadar çok kazanan insan da harcamak zorundadır.

Bence proje finansmanı burada en son sorundur.
Her şey öyle olmuyor ben sizin kadar kesin diyemem bu konuda Riva'da satışlar çok yavaşlamış mesela. Ben o kadar kesin bakamıyorum açıkcası.
 
Kendimiz yapacaksa bu işin en oluru bana göre Erden Timur ve belki bir kaç GS üyesi daha inşaat firması sahibinin bu işe ön ayak olup onların yapmasıydı ama o da daha gelmeden yapılan iftiralardan dolayı ben bu işin içinde olmam dedi.

Ah be Adam çıktı 1 yıl önce ben ve şirketim inşaatın hiç bir aşamasında yokum dedi. Ticari olarak benim menfaatim olmayacak dedi. Sadece projeyi yöneteceğim dedi. Galatasarayımızın menfaatleri için ne gerekiyorsa yapacağız dedi. Hatta gitti herhangi bir ana müteahhit ile anlaşmayıp işi biz alt yüklenicelere verirsek ana müteahhitin alacağı %15-25 arası kar bize kalacak dedi. Bunu mu bile düşünüyordu bu adam.

Kimbilir neler dediler, neler yaptılar. Şimdi görev almak istemiyor.

Üstüne videolar var youtube da. Yeni gördüm. Erden Timur'un karalamak için hazırlanmış.

Yazık gerçekten.
 
Murat kurum olayının çok tepki çektiğini anlamış olacak ki alel acele imamoğlunu ziyaret etti

2018 de mc ile yarıştığı seçimden önce de hayati bi hatası olmuştu ve seçilememişti

Dursun galiba duramayacak
 
Ah be Adam çıktı 1 yıl önce ben ve şirketim inşaatın hiç bir aşamasında yokum dedi. Ticari olarak benim menfaatim olmayacak dedi. Sadece projeyi yöneteceğim dedi. Galatasarayımızın menfaatleri için ne gerekiyorsa yapacağız dedi. Hatta gitti herhangi bir ana müteahhit ile anlaşmayıp işi biz alt yüklenicelere verirsek ana müteahhitin alacağı %15-25 arası kar bize kalacak dedi. Bunu mu bile düşünüyordu bu adam.

Kimbilir neler dediler, neler yaptılar. Şimdi görev almak istemiyor.

Üstüne videolar var youtube da. Yeni gördüm. Erden Timur'un karalamak için hazırlanmış.

Yazık gerçekten.

Hocam Suheyl'in dediği gibi Galatasaray kendisi yapsa 900 milyon dolar civarında kazanır mı ? Senin fikrin nedir ?TL bazı da nerdeyse 30 milyar TL civarı para yapıyor. Aşırı abartı rakam degil mı ? Erden bey bile geçmiş röportajlarında 12 ila 14 milyar TL diyordu Florya'dan kazanilabilecek para ?
 
Her şey öyle olmuyor ben sizin kadar kesin diyemem bu konuda Riva'da satışlar çok yavaşlamış mesela. Ben o kadar kesin bakamıyorum açıkcası.
Zaten olaya sizin, benim bakmamız bir şey ifade etmiyor. Sonuçta yorum yapan 2 kişiyiz.

Bu işi yapan profesyonel firmalar var. Yerli ya da yabancı firmalar bunlar. Pazar araştırması yapıyorlar. Onların birisine verilse görülecek zaten. Ama nedense verilmiyor.

Zaten sorun da bu. Şeffaflık diye bir şey yok Florya'da. Kapım açık gelin,anlatayım diye bir söylem olmaz, olamaz. Tüm kongre üyelerini açıkça bilgilendirmek zorunda başkan.

Her şeyi geçtim şu an aldığı yetkiye aykırı davranacak gibi gözüküyor. Sözleri, son günlerde yaşananlar bunu gösteriyor. İhaleye çıkılacak ve hasılat paylaşımlı bir firmaya verecek. Bu olursa adı usulsüzlüktür. Emin olun işte o zaman kongre üyeleri gerekeni yaparlar. Nasıl seçtiler ise öyle de indirirler. Dursun başkan bu hataya düşmez umarım.
 
Başkan yolun açık olsun. Tecrübelerime dayanarak söylüyorum bu monşer tayfasından Galatasaray a hayır gelmez. İnşallah adı geçen projelerde muvaffak olur ve bizi gerçekten Turkiyenin Bayern i yaparsın.
 
Üst Alt