16/17 H:8 | Galatasaray 0-1 Trabzonspor | M.S | 22 Ekim - Sayfa 76 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

16/17 H:8 | Galatasaray 0-1 Trabzonspor | M.S | 22 Ekim


En cok uzuldugum durum kaybetmemiz degil, Sinan Gumus'un oyuna sonradan girip hic bir is yapmamasi, bu cocuk inanilmaz garantici, gecen sene adamlarin icinden geciyordu simdi sadece yan pas yapiyor ne kanat'ta alip gidiyor ne iceriye girip kaleye sut atiyor, hic bir numarasi kalmamis, yazik sana cocuk, buyuk futbolcu olabilirdin, ne yazikki hayal kirikligi olmayi terchi ettin.
 
Dün Selçuk sneijder podolski oyunda yoktu. Resmen 8.5/9 kişi oynadık.
Gol atamamaktan çok verimlilik sifirdi.
Organize hiç olamadık. Adamlar 11 kişi kapanıyor, biz kısa paslarla kanat değiştirmeye çalışıyoruz. Top diğer kanada gidene kadar rakip yüzünü diğer kanada Göktan donmuş oluyor.
Takimda 1 tane adam akıllı uzun top oynayabilen biri yok.
Varsa yoksa yan pas.
İstatistiklere bak maçın farklı kazanmisiz gibi gözükmesi de bu yüzden.

XT1033 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
dün yasinin ksinlikl oyuna alınması gerekiyordu selçuk de yong değişikliği çok geç yapıldı sneijder oyundan alınması tam bence yanlış bir karardı çeviremeyeceğimiz bir maç değildi.
 
Haklısın taraftar çileden çıktı.Taraftarda olan coşkunun yarısı futbolcularda olsa onları sahaya gömüpte göndermiştik.Hamsi kafalı onun bunun evlatları D blok misafir tribünde camları tekmeleyip küfüler edip birde fetocu diye bağırınca çileden çıktık.Birde arkasına gol geldi bir tarafları daha da kalktı.Takımda iş yoktu hakem ve onur ve diğer karaktersiz takım arkadaşları maçın içine edenler oldu.Adam sakatlanıyor sedye ile geliyorlar adam hiç birşey olmamış gibi koşa koşa saha dışına çıktı.Adam sakatlanıyor saha kenarında yürümeyi bırak sürünse taç çizgisine ulaşır saha içinde sırf vakit geçirmek için tedavisini yaptırdı.Bu trabzon taraftarına birde 2010-2011 sezonu şampiyonu dedik ne diyoz ki iyilikten maraz doğarmış.Adamlar şikebahçenin uşağı olmuşlar.Net belli ettiler bunu dün.

ultraslan forumunda benim forum yoneticileri ile arami acan en net olaydi bu mevzu . orada bu sacma pankart ve destek isinin sonra bize ters donecegini , hem baskalarinca yalaka algilanacagimizi , arti benzer durum fb ile ts yer degistirse , fb icin yapilmayacagi icin tamamen oportunist goruntu verecegini soyledim

bana bir kac tanesinin cevabi "abiler oyle uygun gormus.." seklinde oldu .. ben de o zaman orta vadede gorursunuz dedim . gun oldu devran dondu ,bugun cogu insan dusmanin bile otesinde nefret ediyor o gunku destek cikilan ts den
 
En cok uzuldugum durum kaybetmemiz degil, Sinan Gumus'un oyuna sonradan girip hic bir is yapmamasi, bu cocuk inanilmaz garantici, gecen sene adamlarin icinden geciyordu simdi sadece yan pas yapiyor ne kanat'ta alip gidiyor ne iceriye girip kaleye sut atiyor, hic bir numarasi kalmamis, yazik sana cocuk, buyuk futbolcu olabilirdin, ne yazikki hayal kirikligi olmayi terchi ettin.

Dogru ama bir oyuncu o yasta islenip daha etkin olma yoluna gecirilemiyorsa suc ne sadece kendindedir , ne de sadece antrenorde . bir fb macinda da girip bitik goruntu sergilemisti ,fakat ona hep oynasin dedigimiz donemki etkinligi de akillarda

sinan kaybedilirse kendi kadar onu gelistirmede yetersiz kalanlarin da sucudur bu
 
Maç kaybetmek normal, burada sıkıntı yok. Sıkıntı olan motivasyon ve düzensizlik, takımın dünkü performansı açıkçası beni umutsuzluğa sürükledi. Bruma'nın yaptığı sıkı idman dışında, bomboş maçtı. Haftada bir maç oynayan bir takımsın ve bu kadar kaliteli ayaklara rağmen, sahada yan pas dışında bir şey yapamayan, bu kadar rezil temposuz bir takım kabul edilemez. Resmen zorlama oynadık. Adam gibi organize bir takımımız olsa, dün Trabzon'u 3'lerdi.
 
Maç kaybetmek normal, burada sıkıntı yok. Sıkıntı olan motivasyon ve düzensizlik, takımın dünkü performansı açıkçası beni umutsuzluğa sürükledi. Bruma'nın yaptığı sıkı idman dışında, bomboş maçtı. Haftada bir maç oynayan bir takımsın ve bu kadar kaliteli ayaklara rağmen, sahada yan pas dışında bir şey yapamayan, bu kadar rezil temposuz bir takım kabul edilemez. Resmen zorlama oynadık. Adam gibi organize bir takımımız olsa, dün Trabzon'u 3'lerdi.

Bu maci kaybetmemek gerekirdi , en kotu 1-1 ile gecistirebilmek lazimdi .. Bu mac hakikaten zor bir fiksturun baslangic maciydi ve kazansak bjk den ziyade fb uzerinde cok buyuk etkisi olurdu , maclarina 11 puan geride cikacaklardi .. simdi bjk ve basaksehir kazandigi takdirde , ki basaksehir kazandi , birden cok rakiple minimum 1 maclik mesafede olacagiz

evimizde uzun suredir sallanan bir takima , sadece savunma yapabilen bir takima yenildigimiz baska takimlarca da motivasyon unsuru olacak

yani sezon sonu beklemedigimiz bir sonuc olusursa bu maca baglarim cok net ... gecen sene de tam basimizi kaldiracakken 3-3 luk antalya maci bizi cikilamaz bir kuyuya atmisti
 
Çok büyük hayal kırıklığı yaşıyorum. Bu maçı kabullenebilmek çok zor. Olumlu tarafından bakmaya çalışıyorum, en azından şu yenilmeyen takım muhabbetini kapatır ve sırf şu yüzden ilk 11'den kesilemeyen bazı isimleri artık değiştiririz belki diyorum ama bir yandan da bunu basit bir iş kazası olarak görüp sorun yokmuş gibi devam edecekmişiz gibi geliyor. Doğrusu bu yenilgisizlik muhabbetini hiç anlamadım başından beri. Galatasaray yenilmemesi ile tatmin olacak bir kulüp değil. Bu genelde ligin flaş takımı diye tabir edilen anadolu takımlarının övünebileceği bir durum olabilir belki. 10 maçta 5 galibiyet 5 beraberlik alırsın yenilmemiş olursun. Ama 8 galibiyet 2 yenilgi alsan bu daha tercih edilebilir bir durum olur. Bizim de esas kovalamamız gereken budur zaten.

Uzun zaman sonra stadyumda maç izleme şansım oldu ve tv başındayken acaba ben mi yanlış düşünüyorum diye aklımdan geçenlerin aslında çok daha fazlasının olduğunu gördüm. Ve nihayetinde bende oluşan net kanı, bu takımın ağır topları olarak gözüken Selçuk, Sneijder ve Podolski takımın saha içindeki sorunlarının temelini oluşturan isimler. Bu 3 isimden sahada en fazla 1'i bulunmalı. Hatta 1'i bile fazla ama hepsinin birden kesileceğine ihtimal vermediğim için 2 tanesi kesilse buna da şükür derim.

Eren, Tolga ve Bruma'yı pamuklara sarıp sarmalamamız lazım. Bu adamlar bu takımın olmazsa olmazları. Sarfettikleri efor inanılmaz. Sadece toplu oyunda değil topsuz oyunda da hep oyunun içindeler. Bunlar dışında belki alternatifsizlikten dolayı Carole ve tabiki Muslera. Geri kalan 6 kişi net şekilde hep soru işaretli oyuncular. Günlük form durumları ve oyun tarzlarına göre hep değiştirilmesi gerekecek isimler.

Dünden beri konuşulduğunu gözlemlediğim bir konu var, o da sağ bek problemi... Maçta Cavanda o kadar çok efor sarfetti ki dün, onu izlerken ben yoruldum. Özellikle ilk yarıda devamlı ileri çıktı hep bindirdi, top kaybedildiğinde rakibin arkasından deparı atan da hep o oldu. Carole'dan çok daha fazla çalıştı ve önünde de hiç kimse oynamadı, tek başına idare etti o bölgeyi. Ve top o kadar çok sol tarafa sıkıştı ki, bunun sonucunda kendisi hep boş koşu yapmakla yetinmiş oldu. Ve kesin olan şey şu ki, bir oyuncu ne kadar çok boş koşu yaparsa o kadar çok yıpranır, hem fiziksel hem mental olarak maç içinde daha çabuk tükenir.

Peki bunu neden anlattım, Cavanda müthiş topçu ama biz kıymetini bilmiyoruz diye değil elbette. Şuna dikkat çekmek istiyorum. Mevcut düzende Sneijder'in bu saçma sapan sol kenara sandalye çekip oturmuş oyun tarzı yüzünden oyunun merkezi hep solda kalıyor ve dolayısı ile sağ kanat ve sağ bekteki oyuncular hiç oyuna katkı sağlayamadıkları gibi bir de gereğinden fazla efor sarfetmiş oluyorlar. Hatta en sonunda dün Riekerink ilk yarım saatten sonra Sneijder'i direk sol kanada aldı ki, hadi sende rahatla bizde rahatlayalım der gibiydi bir nevi. Bide dün ilk kez sağ açık olmadan oynadık o da ayrı bir konu tabi. Yani sağ bekin üzerine binen yük 2 katına çıkmış oluyor haliyle.

Peki o zaman sorarım ben, bu adamlar neye göre eleştiriliyor? Gerçekten bilinçli mi eleştiriliyor ben bundan şüphe duyuyorum. Tamamen ezber, başka da bir şey değil. Zamanında da Eboue'yi yere yattığı için eleştirirlerdi, o yüzden fazla dikkate almıyorum ben şahsen. Böyle diye diye Sabri 10 yıldır düzenli olarak forma şansı bulmaya devam ediyor. Alın bakın geçen haftaya kadar da hala o oynuyordu, memnun muydunuz kendisinden?

Bu yüzden haftalardır savunduğum bir şey var. Eğer sağ kanadı da işler hale getirmek istiyorsak, daha iyi bir futbol görmek istiyorsak ve bu sistemde devam ediyorsak, 10 numara bölgesine Josue'yi kullanmamız lazım. Bu Josue'nin mükemmel oluşundan değil, ama bu adam reel bir merkez oyuncusu ve o oynadığında oyun tek tarafa yığılmıyor. Ki burada gömüyorlar bu adamı ama ben beğeniyorum kendisini çoğunluğun aksine. Gençlerbirliği maçının ilk 20-25 dakikası oynadığımız oyun sezonun en iyi oyunuydu tartışmasız. Bunda da Josue'nin payı vardı, ki attığımız golde de başrolde o vardı.

Oyunu en verimli şekilde oynamak için, merkezi oturttuktan sonra sağ kenara da çizgiye inebilecek ve orta kesebilecek bir adam lazım. Yani solda ters ayaklı Bruma varken sağ tarafa sağ ayaklı oyuncu lazım. Senin kağıt üzerinde 2 tane santraforun var, Eren ve Kobein. Elindeki santrafor modellerin bu iken yeterli orta kesmemen ve sürekli içe kat eden kenar oyuncularıyla oynaman olabilecek en mantıksız iş. En kötü ihtimal yine yeteneksiz de olsa Yasin sağ kanatta oynayabilir ama benim tercihim unutulmaya yüz tutmuş Linnes'in sağ önde oynaması. Hatta ilk geldiğinde Denizli Linnes'i sağ önde oynatmıştı kupa maçında. Fena da oynamamıştı o maçta. Yasin'i bile savunmaya yardıma geliyor diye övüyordu çoğu kişi hücum katkısı için değil. Madem öyle orada Linnes oynasın, sonuçta savunmaya yardım edeceği garanti. Ayrıca Yasin'e göre çizgiye inme ve orta kesme eğilimi daha yüksek olacaktır şüphesiz.

Orta sahaya gelince de 4-2-3-1 düzeninde Tolga'nın partnerinin De Jong olması gerektiği dün bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Kayseri maçında da De Jong girdikten sonra hem Tolga ileriye daha rahat destek verebilmiş hem de dönen topları daha çabuk alıp, rakibi iyice sindirmiştik. Pozisyon bulduk, rakibi bunalttık anlamında söylemiyorum, daha net hakim olduk oyuna. Açıkçası dün maçta en etkili olduğumuz bölüm 80.dakikadan sonrası oldu. Maç boyu belki hep top bizdeydi ama en çok hücum zenginliğini de bu bölümde yarattık. Ve bunu yaparken de dan dun oynamadan, yine pas oyunu ile yaptık.

Stoperde ise sağlıklı olduğu sürece eldekiler içinde kesin oynaması gereken biri varsa o da Hakan Balta. Ve yine sağlıklı ise yanında artık Serdar oynamalı. Çünkü stoper ikililerinde en önemli şey denge unsuru. Hakan gibi süpürücü bir adamın yanına, daha agresif, sert ve çabuk birinin oynaması makul olur ve eldeki stoperlerde buna en yakın kişi Serdar. Beğenin, beğenmeyin ama gerçekleri kabullenelim bir zahmet. O bölge için en dengeli ikili bu olacaktır. Chedjou'dan da Semih'ten de bıktım usandım ben şahsen. Detayına girmek istemiyorum daha fazla.

Bir de özel olarak Podolski'ye değinmem gerek. Geldiğinden beri çoğu kişinin aksine ben kendisinden memnun değilim. Oyun tarzına da pek ısınamadım. Ha yok şu kadar gol attı, asist yaptı bilmem ne. Bunları geçelim. Ben zaten skor katkısını tartışmıyorum. Eminim gene atacaktır, hatta duble yapacağı maçlar yine olacaktır. Ama ben iyi futbol oynayabilmenin peşindeyim. Bana göre teknik direktörler için de en tehlikeli futbolcu tipi bu işte. Genelde maç boyunca yatıp, oyuna katkı sağlamazlar ama sırf gol tehdidi sebebiyle de oyundan alamazsın. Böyle futbolculara ister istemez ısınamıyorum. Gençliğinde tabi ki çok daha efektifti ona şüphe yok ama artık o eski günlerinden fersah fersah uzakta.

Dün de takımı eksik oynatan oyuncuların başını kendisi çekiyordu. Sağ kanat gibi başladı, dakikalar ilerledikçe içeri kaydı, stoperlerin arasında saklandı. Eren deli dana gibi koştururken bu arkadaş gram çaba sarfetmedi. Hem ileride Eren'i bozduğu gibi, hem de Cavanda'yı o bölgede tek başına bıraktı. Eh, o beklediği gibi önü hangar gibi açılmışken tehlike yaratabileceği şut alanlarını da bulamayınca bomboş bir maç geçirmiş oldu. Ha keza Gençlerbirliği maçında da sonradan oyuna girdiğinde, oyun hakimiyetini alan Gençlerbirliği'ni hiç durduramaz hale gelmiştik. Hız yok, çabukluk yok, mücadele yok, sorumluluk alma yok, çalım atma yeteneği yok. Ama Allah vergisi bazuka gibi sol ayak var. Önü boşsa yapıştırıyor. Ben böyle oyuncuyu ya tek santrafor olarak oynatırım ya da hiç oynatmam. Maçta gol lazım olur, 65-70'de alırsın. Ya da elinde santraforun kalmaz oynatırsın. Benim gözümde Podolski şu an böyle bir adam. Ben şu anki Bruma'nın varlığından heyecanlanırım, Muslera'nın varlığından güven duyarım. Şu an pek değilse de yine de bir Sneijder'imiz var bizim derim ama bizim Podolski'miz var demem, bana bu güveni vermedi hiçbir zaman. Bundan sonra da sağlıklı bir Kolbein kadroda olursa şayet, kendisi takımın 3.santraforu olmalıdır şahsi kanaatim.

Nihayetinde yukarıda bahsettiğim şeyler ışığında;

------------------Muslera--------------
Cavanda - Serdar - Hakan - Carole
------------Tolga - De Jong-----------
---------Linnes - Josue - Bruma------
--------------------Eren-----------------

şeklinde bir kadro çıkıyor. Yalnız bu kadro uzun vadeli bir kadro tabiki de olmaz. Böyle bir kadro bizi şampiyon da yapmaz. Ama 4-5 maçlık periyotlarda işimizi görebilir. Derli toplu oynayıp, geliştirilmesi gereken bölgeleri daha net görmemizi ve hangi oyuncu tiplerine ihtiyacımız olduğunu görmemizi sağlayacaktır. O peryodun sonunda çok fazla değil, 1-2 rötuş ile takım rayına oturtulabilir. Bir nevi taslak gibi olur, ana fikir değişmez, ama kadro üzerinde ufak tefek değişikliklerle ideali yakalayabilirsin. En basitinden önümüzdeki 3-4 maça böyle bir 11 ile başlanmasını tercih ederdim. Açıkçası bu kadro şu ankinden daha sağlam savunma yapacaktır ve hücumda da şu ankinden daha kötü olmayacaktır, şahsi kanaatim.

Buna alternatif olarak ise, bizi 1 tık daha hücuma yönlendirebilecek kadro yapısı, üzerinde çok değişiklik yapmadan;

----------------Muslera---------------
Cavanda - Serdar - Hakan - Carole
-----------------Tolga----------------
-Linnes - Josue - Sneijder - Bruma-
------------------Eren-------------------

şeklinde 4-1-4-1 veya 4-3-3 gibi bir sistemle yaratılabilir. Burada görülmesi gereken nokta ise Sneijder illa ki sahada yer alacaksa, oyunun tek tarafa yığılmaması için Josue'yi de sahada tutarak en azından o bölgeyi dengelemek gerektiği. Yasin, Sinan, Podolski, Selçuk, Sabri gibi isimler hamle oyuncusu olmaktan öteye geçmemelidir! Chedjou, Semih gibi adamlar ise ancak sakatlık ve ceza durumunda forma bulmalıdır, onun dışında herhangi bir şekilde kullanılmaması lazım. Kolbein ise iyileştikten sonra Eren ile rekabet halinde olacak. Duruma göre o da ilk 11'de tercih edilir gerekirse. Ama oyuna sonradan forvet alınacaksa kesinlikle ilk tercih Podolski değil kendisi olmalı! Podolski artık maç şuursuz hale gelirse, son 15-20 dakika ileride fazlalık yaratmak için oyuna alınmalı. Sonuçta karambolde gol şansı yüksek bir adam.

Eldeki kadro için yapılabilecek bana göre en temel çözümler bunlar. Bizim her şeyden önce efektif oynamamız lazım. Derli toplu bir takım var sahada evet, ama etkili bir takım yok. Ve maç içinde ister istemez istikrarsız oynuyoruz bu yüzden. Genelde tek devrelik veya 20-25 dakikalık performanslar ile maçları kazanabiliyoruz. Bunu dengeye oturtmadığımız müddetçe şampiyonluktan da bahsedemeyiz.
 
Beyler bu kadar çökmeyin altı üstü lig maratonunda bir maç kaybettik

Tamam içerde kaybedilen maçlar koyuyor ama olur böyle şeyler

Ben takımın özellikle ikinci yarıda ki mücadelesinden memnunum

Trabzon gibi kendini büyük sanan bir takıma top göstermedik

Vardır bunda da bir hayır


Bu ateş üfleyerek sönmez
 
Yazin uzun ama dikkatle okudum . Simdi iki tip taraftar davranisi var tribun dolduran ,biri bizde pek mevcut olmayan , nispeten sebebini anlamasam da konyanin ve kocaelisporun basarabildigi bir tarz, ne olursa olsun stadyumda mevcudiyet olmasi gerektigine inanan ,bunu zul gormeyenler

Bir de bizim yaptigimiz sinerji odakli olan . Bu dogru bir yol degil belki ama antalya macindan once yonetim sozsuz bir anlasma imzaladi seyirciyle , biz size bilet fiyatlarini dusurecegiz ve stadyumdan mutlu ayrilma garantisi sunuyoruz, siz de artik cemkirmeyin ve zor mor ama o stada gelin

Ve bu cagri karsilik buldu , yoksa iki mactir stadyumun dolu olmasini ben acikcasi hic beklemiyordum .. Fakat bu ts maci sonrasi goreceksiniz kesinlikle bir daha bu seyirciyi yakalayamayacagiz

cunku otoparka inerken metroya yuruyen insan selini gordum ,biraz izledim , insanlar o cileye ancak ve ancak stadyumdan mutlu ayrilmak , satin aldiklari urunun defosuz olduguna kanaat getirirlerse katlanirlar

buna sportif sadakat olarak dogru bakmayabiliriz ama ulke gercegi bu ... o stadyuma ancak bir sinerji yakalarsa insanlar gider , bir sonraki lig maci kimle bilmiyorum ama 15 bin beni uzmez

keske bu maglubiyeti disarida alsaydik , gerekirse daha kotu bir takimdan alsaydik ama kendi sahamizda olmasaydi .
 
Babam maci izlemedigi icin bana sordugunda iyi degildik falan dedim. Bugun ozeti actim sen manyakmisin lan kac tane gol kacirmisiz dedi :asd22:

Sakin kafayla izleyince dogru kacirmisiz ama hala tatmin etmeyen hucum oyunu var. Topa sahip olma konusunda gayet iyiyiz hatta defansif olarakta belki en iyi macimiz bir hatamiz haricinde zaten onda da gol attilar. Asil sorun sezon basindan beri hucumdaki kisirligimiz. Topa cok sahip olup dogru duzgun pozisyona giremiyoruz. Hic lafimi esirgemem asil sorun hala ve hala rezalet orta sahamiz Dusunun ki Tolga Cigerci orta sahada performans olarak en iyimiz hem defansif hemde ofansif acidan. Sutlari kotu evet ama calim atiyor , dribbling atiyor , derin paslar atiyor ama Sneijder ve Selcuk efendi arkada ya top bekliyor yada yanindaki adama topu verip kacak oynuyorlar.Hic lafimi esirgemem asil sorun Selcuk ve Sneijder. Inanilmaz stabil oynuyorlar yok boyle futbol artik.

Poldi zaten mevkisiz bir adam. Form grafigide iyi degil suan faydasi oluyr bazi maclar ama oyunumuza zarar veriyor bence. Hala israrla diyorum Yasin bu takimda Bruma ile birlikte banko oyuncudur cun baska adam gibi kanat oyuncun yok.
 
Bence kadro seçimi hatalıydı. Yasin oynamalıydı. Kısır bir hücum hattımız vardı, Yasin bile farkını koyabilirdi.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
 
Çok büyük hayal kırıklığı yaşıyorum. Bu maçı kabullenebilmek çok zor. Olumlu tarafından bakmaya çalışıyorum, en azından şu yenilmeyen takım muhabbetini kapatır ve sırf şu yüzden ilk 11'den kesilemeyen bazı isimleri artık değiştiririz belki diyorum ama bir yandan da bunu basit bir iş kazası olarak görüp sorun yokmuş gibi devam edecekmişiz gibi geliyor. Doğrusu bu yenilgisizlik muhabbetini hiç anlamadım başından beri. Galatasaray yenilmemesi ile tatmin olacak bir kulüp değil. Bu genelde ligin flaş takımı diye tabir edilen anadolu takımlarının övünebileceği bir durum olabilir belki. 10 maçta 5 galibiyet 5 beraberlik alırsın yenilmemiş olursun. Ama 8 galibiyet 2 yenilgi alsan bu daha tercih edilebilir bir durum olur. Bizim de esas kovalamamız gereken budur zaten.

Uzun zaman sonra stadyumda maç izleme şansım oldu ve tv başındayken acaba ben mi yanlış düşünüyorum diye aklımdan geçenlerin aslında çok daha fazlasının olduğunu gördüm. Ve nihayetinde bende oluşan net kanı, bu takımın ağır topları olarak gözüken Selçuk, Sneijder ve Podolski takımın saha içindeki sorunlarının temelini oluşturan isimler. Bu 3 isimden sahada en fazla 1'i bulunmalı. Hatta 1'i bile fazla ama hepsinin birden kesileceğine ihtimal vermediğim için 2 tanesi kesilse buna da şükür derim.

Eren, Tolga ve Bruma'yı pamuklara sarıp sarmalamamız lazım. Bu adamlar bu takımın olmazsa olmazları. Sarfettikleri efor inanılmaz. Sadece toplu oyunda değil topsuz oyunda da hep oyunun içindeler. Bunlar dışında belki alternatifsizlikten dolayı Carole ve tabiki Muslera. Geri kalan 6 kişi net şekilde hep soru işaretli oyuncular. Günlük form durumları ve oyun tarzlarına göre hep değiştirilmesi gerekecek isimler.

Dünden beri konuşulduğunu gözlemlediğim bir konu var, o da sağ bek problemi... Maçta Cavanda o kadar çok efor sarfetti ki dün, onu izlerken ben yoruldum. Özellikle ilk yarıda devamlı ileri çıktı hep bindirdi, top kaybedildiğinde rakibin arkasından deparı atan da hep o oldu. Carole'dan çok daha fazla çalıştı ve önünde de hiç kimse oynamadı, tek başına idare etti o bölgeyi. Ve top o kadar çok sol tarafa sıkıştı ki, bunun sonucunda kendisi hep boş koşu yapmakla yetinmiş oldu. Ve kesin olan şey şu ki, bir oyuncu ne kadar çok boş koşu yaparsa o kadar çok yıpranır, hem fiziksel hem mental olarak maç içinde daha çabuk tükenir.

Peki bunu neden anlattım, Cavanda müthiş topçu ama biz kıymetini bilmiyoruz diye değil elbette. Şuna dikkat çekmek istiyorum. Mevcut düzende Sneijder'in bu saçma sapan sol kenara sandalye çekip oturmuş oyun tarzı yüzünden oyunun merkezi hep solda kalıyor ve dolayısı ile sağ kanat ve sağ bekteki oyuncular hiç oyuna katkı sağlayamadıkları gibi bir de gereğinden fazla efor sarfetmiş oluyorlar. Hatta en sonunda dün Riekerink ilk yarım saatten sonra Sneijder'i direk sol kanada aldı ki, hadi sende rahatla bizde rahatlayalım der gibiydi bir nevi. Bide dün ilk kez sağ açık olmadan oynadık o da ayrı bir konu tabi. Yani sağ bekin üzerine binen yük 2 katına çıkmış oluyor haliyle.

Peki o zaman sorarım ben, bu adamlar neye göre eleştiriliyor? Gerçekten bilinçli mi eleştiriliyor ben bundan şüphe duyuyorum. Tamamen ezber, başka da bir şey değil. Zamanında da Eboue'yi yere yattığı için eleştirirlerdi, o yüzden fazla dikkate almıyorum ben şahsen. Böyle diye diye Sabri 10 yıldır düzenli olarak forma şansı bulmaya devam ediyor. Alın bakın geçen haftaya kadar da hala o oynuyordu, memnun muydunuz kendisinden?

Bu yüzden haftalardır savunduğum bir şey var. Eğer sağ kanadı da işler hale getirmek istiyorsak, daha iyi bir futbol görmek istiyorsak ve bu sistemde devam ediyorsak, 10 numara bölgesine Josue'yi kullanmamız lazım. Bu Josue'nin mükemmel oluşundan değil, ama bu adam reel bir merkez oyuncusu ve o oynadığında oyun tek tarafa yığılmıyor. Ki burada gömüyorlar bu adamı ama ben beğeniyorum kendisini çoğunluğun aksine. Gençlerbirliği maçının ilk 20-25 dakikası oynadığımız oyun sezonun en iyi oyunuydu tartışmasız. Bunda da Josue'nin payı vardı, ki attığımız golde de başrolde o vardı.

Oyunu en verimli şekilde oynamak için, merkezi oturttuktan sonra sağ kenara da çizgiye inebilecek ve orta kesebilecek bir adam lazım. Yani solda ters ayaklı Bruma varken sağ tarafa sağ ayaklı oyuncu lazım. Senin kağıt üzerinde 2 tane santraforun var, Eren ve Kobein. Elindeki santrafor modellerin bu iken yeterli orta kesmemen ve sürekli içe kat eden kenar oyuncularıyla oynaman olabilecek en mantıksız iş. En kötü ihtimal yine yeteneksiz de olsa Yasin sağ kanatta oynayabilir ama benim tercihim unutulmaya yüz tutmuş Linnes'in sağ önde oynaması. Hatta ilk geldiğinde Denizli Linnes'i sağ önde oynatmıştı kupa maçında. Fena da oynamamıştı o maçta. Yasin'i bile savunmaya yardıma geliyor diye övüyordu çoğu kişi hücum katkısı için değil. Madem öyle orada Linnes oynasın, sonuçta savunmaya yardım edeceği garanti. Ayrıca Yasin'e göre çizgiye inme ve orta kesme eğilimi daha yüksek olacaktır şüphesiz.

Orta sahaya gelince de 4-2-3-1 düzeninde Tolga'nın partnerinin De Jong olması gerektiği dün bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Kayseri maçında da De Jong girdikten sonra hem Tolga ileriye daha rahat destek verebilmiş hem de dönen topları daha çabuk alıp, rakibi iyice sindirmiştik. Pozisyon bulduk, rakibi bunalttık anlamında söylemiyorum, daha net hakim olduk oyuna. Açıkçası dün maçta en etkili olduğumuz bölüm 80.dakikadan sonrası oldu. Maç boyu belki hep top bizdeydi ama en çok hücum zenginliğini de bu bölümde yarattık. Ve bunu yaparken de dan dun oynamadan, yine pas oyunu ile yaptık.

Stoperde ise sağlıklı olduğu sürece eldekiler içinde kesin oynaması gereken biri varsa o da Hakan Balta. Ve yine sağlıklı ise yanında artık Serdar oynamalı. Çünkü stoper ikililerinde en önemli şey denge unsuru. Hakan gibi süpürücü bir adamın yanına, daha agresif, sert ve çabuk birinin oynaması makul olur ve eldeki stoperlerde buna en yakın kişi Serdar. Beğenin, beğenmeyin ama gerçekleri kabullenelim bir zahmet. O bölge için en dengeli ikili bu olacaktır. Chedjou'dan da Semih'ten de bıktım usandım ben şahsen. Detayına girmek istemiyorum daha fazla.

Bir de özel olarak Podolski'ye değinmem gerek. Geldiğinden beri çoğu kişinin aksine ben kendisinden memnun değilim. Oyun tarzına da pek ısınamadım. Ha yok şu kadar gol attı, asist yaptı bilmem ne. Bunları geçelim. Ben zaten skor katkısını tartışmıyorum. Eminim gene atacaktır, hatta duble yapacağı maçlar yine olacaktır. Ama ben iyi futbol oynayabilmenin peşindeyim. Bana göre teknik direktörler için de en tehlikeli futbolcu tipi bu işte. Genelde maç boyunca yatıp, oyuna katkı sağlamazlar ama sırf gol tehdidi sebebiyle de oyundan alamazsın. Böyle futbolculara ister istemez ısınamıyorum. Gençliğinde tabi ki çok daha efektifti ona şüphe yok ama artık o eski günlerinden fersah fersah uzakta.

Dün de takımı eksik oynatan oyuncuların başını kendisi çekiyordu. Sağ kanat gibi başladı, dakikalar ilerledikçe içeri kaydı, stoperlerin arasında saklandı. Eren deli dana gibi koştururken bu arkadaş gram çaba sarfetmedi. Hem ileride Eren'i bozduğu gibi, hem de Cavanda'yı o bölgede tek başına bıraktı. Eh, o beklediği gibi önü hangar gibi açılmışken tehlike yaratabileceği şut alanlarını da bulamayınca bomboş bir maç geçirmiş oldu. Ha keza Gençlerbirliği maçında da sonradan oyuna girdiğinde, oyun hakimiyetini alan Gençlerbirliği'ni hiç durduramaz hale gelmiştik. Hız yok, çabukluk yok, mücadele yok, sorumluluk alma yok, çalım atma yeteneği yok. Ama Allah vergisi bazuka gibi sol ayak var. Önü boşsa yapıştırıyor. Ben böyle oyuncuyu ya tek santrafor olarak oynatırım ya da hiç oynatmam. Maçta gol lazım olur, 65-70'de alırsın. Ya da elinde santraforun kalmaz oynatırsın. Benim gözümde Podolski şu an böyle bir adam. Ben şu anki Bruma'nın varlığından heyecanlanırım, Muslera'nın varlığından güven duyarım. Şu an pek değilse de yine de bir Sneijder'imiz var bizim derim ama bizim Podolski'miz var demem, bana bu güveni vermedi hiçbir zaman. Bundan sonra da sağlıklı bir Kolbein kadroda olursa şayet, kendisi takımın 3.santraforu olmalıdır şahsi kanaatim.

Nihayetinde yukarıda bahsettiğim şeyler ışığında;

------------------Muslera--------------
Cavanda - Serdar - Hakan - Carole
------------Tolga - De Jong-----------
---------Linnes - Josue - Bruma------
--------------------Eren-----------------

şeklinde bir kadro çıkıyor. Yalnız bu kadro uzun vadeli bir kadro tabiki de olmaz. Böyle bir kadro bizi şampiyon da yapmaz. Ama 4-5 maçlık periyotlarda işimizi görebilir. Derli toplu oynayıp, geliştirilmesi gereken bölgeleri daha net görmemizi ve hangi oyuncu tiplerine ihtiyacımız olduğunu görmemizi sağlayacaktır. O peryodun sonunda çok fazla değil, 1-2 rötuş ile takım rayına oturtulabilir. Bir nevi taslak gibi olur, ana fikir değişmez, ama kadro üzerinde ufak tefek değişikliklerle ideali yakalayabilirsin. En basitinden önümüzdeki 3-4 maça böyle bir 11 ile başlanmasını tercih ederdim. Açıkçası bu kadro şu ankinden daha sağlam savunma yapacaktır ve hücumda da şu ankinden daha kötü olmayacaktır, şahsi kanaatim.

Buna alternatif olarak ise, bizi 1 tık daha hücuma yönlendirebilecek kadro yapısı, üzerinde çok değişiklik yapmadan;

----------------Muslera---------------
Cavanda - Serdar - Hakan - Carole
-----------------Tolga----------------
-Linnes - Josue - Sneijder - Bruma-
------------------Eren-------------------

şeklinde 4-1-4-1 veya 4-3-3 gibi bir sistemle yaratılabilir. Burada görülmesi gereken nokta ise Sneijder illa ki sahada yer alacaksa, oyunun tek tarafa yığılmaması için Josue'yi de sahada tutarak en azından o bölgeyi dengelemek gerektiği. Yasin, Sinan, Podolski, Selçuk, Sabri gibi isimler hamle oyuncusu olmaktan öteye geçmemelidir! Chedjou, Semih gibi adamlar ise ancak sakatlık ve ceza durumunda forma bulmalıdır, onun dışında herhangi bir şekilde kullanılmaması lazım. Kolbein ise iyileştikten sonra Eren ile rekabet halinde olacak. Duruma göre o da ilk 11'de tercih edilir gerekirse. Ama oyuna sonradan forvet alınacaksa kesinlikle ilk tercih Podolski değil kendisi olmalı! Podolski artık maç şuursuz hale gelirse, son 15-20 dakika ileride fazlalık yaratmak için oyuna alınmalı. Sonuçta karambolde gol şansı yüksek bir adam.

Eldeki kadro için yapılabilecek bana göre en temel çözümler bunlar. Bizim her şeyden önce efektif oynamamız lazım. Derli toplu bir takım var sahada evet, ama etkili bir takım yok. Ve maç içinde ister istemez istikrarsız oynuyoruz bu yüzden. Genelde tek devrelik veya 20-25 dakikalık performanslar ile maçları kazanabiliyoruz. Bunu dengeye oturtmadığımız müddetçe şampiyonluktan da bahsedemeyiz.

Yazdiklarina Stoper konusunda tamamen farkli düsünüyorum, Podolski konusunda tam olmasa da, benzer düsünceye sahibim, onun disinda yüzde yüz katiliyorum yazdigina. Zaten haftalardir, aylardir, iki, üc yildir gördügümüz sorunlar bunlar. Sneijder, Selcuk özellik ile bunun önünü cekiyorlar. Pas atan oyuncu, bos alana kosmuyor. Bruma, Sneijder ile verkac yapiyor, Sneijder sola dogru iki trabzonlu oyuncunun arasina oturuyor, sonra Bruma tutmaya calisirken, topu kaptiriyor. Hatirliyorsundur o pozisyonu, bu bir nevi sorumlulukdan da kacmatir.
Podolski tam fit degil, bana göre kanat icin yeterince hareketli degil zaten artik, 90 dakika icinde daha form tutmamis. Cok silikdi. Forvet, yada yardimci forvet, forvet arkasi, oynayabilecegi mevkiler bana göre.

X ile ilgili yorumlarina da katiliyorum, özellik ile Cavanda konusunda ve neden x in 10 yildir bu takima musallat oldugunu, bence güzel bir sekilde acikladim. Benzer sekilde düsünen, farkli bir forumda, güzel bir Galatasaray´li dostum söyle bir yorumda bulunmustu.

Burak: "Leute euer Maßstab an x ist :
Kein Eigentor verschulden.
Kein Tor direkt verschulden.
Sobald er das mit Ach und Krach schafft, heißt es er ist ok.

Euer Maßstab an andere Rv's :
Jeden Ball gewinnen.
Keinen einzigen Spieler durchlassen.
Nicht einmal indirekt an Gegentoren schuldig sein.
Mindestens 5 Dribblings bis zur Grundlinie.
3-5 Kilit pas in den 16er.
Mindestens 2-3 Torschüsse
Mindestens 1 Vorlage jedes zweite Spiel.

Sobald die das nicht schaffen, sind sie schlechter als X"

Tercüme edeyim:

Taraftarin X´e olan beklentisi:
Gol yedirmemesi
Kendis kalesine gol atmamasi

Ikina ikina bir mac bunu basardiysa, ozaman x "okey" oynadi deniliyor.

Taraftarin diger sag beklerden beklentiler:
Her topu kazanmak
Hic bir oyuncuyu gecirmemek
Endirek bile hic bir golde sorumlu olmamak
En az cizigiye kadar 5 tane dribbling
ceza sahasina 3-5 kilit pas
En az iki üc kaleye sut
Her ikinci mac, en az bir assist

Ve bunlari yapamayinca, her daim x´den kötü deniliyor.

--------------------------------------------

Ve cok güzel deginden birde sag bek, ve sag kanatta yasadimiz sorunsala da. Oraya kimi koysak zaten kuruyor. Cünkü oyun solda cakilip kaliyor, oraya destege gelen yok. Cavanda´nin günahi neydi aceba, bütün bu saydiklarina ragmen, en az gol pozisyonu verdigimiz maci yasadik. Cavanda´nin pas konusunda eksikleri bir yana macta, hic bir oyuncuya 90 dakika boyunca gecit vermedi. Ve bir calim yedi galiba mac boyu.

Serdar Özkan´dan tut, Serdar Gürlere kadar her oyuncuyu Ribery´e ceviren adam x degil mi aceba ? yani bunlari gecmedigimiz sürece, x ilelebet bu kulüpte barinir.
 
Son düzenleme:
Yazdiklarina Stoper konusunda tamamen farkli düsünüyorum, Podolski konusunda tam olmasa da, benzer düsünceye sahibim, onun disinda yüzde yüz katiliyorum yazdigina. Zaten haftalardir, aylardir, iki, üc yildir gördügümüz sorunlar bunlar. Sneijder, Selcuk özellik ile bunun önünü cekiyorlar. Pas atan oyuncu, bos alana kosmuyor. Bruma, Sneijder ile verkac yapiyor, Sneijder sola dogru iki trabzonlu oyuncunun arasina oturuyor, sonra Bruma tutmaya calisirken, topu kaptiriyor. Hatirliyorsundur o pozisyonu, bu bir nevi sorumlulukdan da kacmatir.
Podolski tam fit degil, bana göre kanat icin yeterince hareketli degil zaten artik, 90 dakika icinde daha form tutmamis. Cok silikdi. Forvet, yada yardimci forvet, forvet arkasi, oynayabilecegi mevkiler bana göre.

X ile ilgili yorumlarina da katiliyorum, özellik ile Cavanda konusunda ve neden x in 10 yildir bu takima musallat oldugunu, bence güzel bir sekilde acikladim. Benzer sekilde düsünen, farkli bir forumda, güzel bir Galatasaray´li dostum söyle bir yorumda bulunmustu.

Burak: "Leute euer Maßstab an x ist :
Kein Eigentor verschulden.
Kein Tor direkt verschulden.
Sobald er das mit Ach und Krach schafft, heißt es er ist ok.

Euer Maßstab an andere Rv's :
Jeden Ball gewinnen.
Keinen einzigen Spieler durchlassen.
Nicht einmal indirekt an Gegentoren schuldig sein.
Mindestens 5 Dribblings bis zur Grundlinie.
3-5 Kilit pas in den 16er.
Mindestens 2-3 Torschüsse
Mindestens 1 Vorlage jedes zweite Spiel.

Sobald die das nicht schaffen, sind sie schlechter als X"

Tercüme edeyim:

Taraftarin X´e olan beklentisi:
Gol yedirmemesi
Kendis kalesine gol atmamasi

Ikina ikina bir mac bunu basardiysa, ozaman x "okey" oynadi deniliyor.

Taraftarin diger sag beklerden beklentiler:
Her topu kazanmak
Hic bir oyuncuyu gecirmemek
Endirek bile hic bir golde sorumlu olmamak
En az cizigiye kadar 5 tane dribbling
ceza sahasina 3-5 kilit pas
En az iki üc kaleye sut
Her ikinci mac, en az bir assist

Ve bunlari yapamayinca, her daim x´den kötü deniliyor.

--------------------------------------------

Ve cok güzel deginden birde sag bek, ve sag kanatta yasadimiz sorunsala da. Oraya kimi koysak zaten kuruyor. Cünkü oyun solda cakilip kaliyor, oraya destege gelen yok. Cavanda´nin günahi neydi aceba, bütün bu saydiklarina ragmen, en az gol pozisyonu verdigimiz maci yasadik. Cavanda´nin pas konusunda eksikleri bir yana macta, hic bir oyuncuya 90 dakika boyunca gecit vermedi. Ve bir calim yedi galiba mac boyu.

Serdar Özkan´dan tut, Serdar Gürlere kadar her oyuncuyu Ribery´e ceviren adam x degil mi aceba ? yani bunlari gecmedigimiz sürece, x ilelebet bu kulüpte barinir.

Dün ciddi anlamda o kadar yırtındı ki Cavanda, bunu muhtemelen TV'den izlesem bende göremezdim. Çünkü top soldayken ekranda sağ tarafı göremiyorsun çoğu zaman. Cavanda her pozisyonda ileri boşa çıkıp top bekledi ve uygun durumdayken hiç top alamadı. Top kaybı olduğunda da deli gibi depar attı, kaç kez attığını ben sayamadım. Bu sadece Cavanda için geçerli değil, mesela Bruma'yı biz sadece top ayağındayken görüyoruz ekranda. Ama maç içinde o kadar boşa çıkmasına rağmen aslında alması gereken zamanlarda almıyor o pasları. Ne zaman rakip Bruma'nın dibinde bitiyor o zaman Bruma'ya pas gidiyor. Mesela Melo gibi oyunun yönünü aniden değiştiren bir merkez orta sahamız olsa çok daha fazlasını yapar Bruma. Ve tabi ki Cavanda da öyle.

Podolski konusunda da açıkçası dün inanılmaz sinir oldum kendisine. Ha her daim görüşüm, oynasa bile santrafor oynamasından yanaydı. Ama artık takımın 3.santraforu olarak kalması gerektiğine kanaat getirdim. Skora verdiği katkı kadar, oyuna da katkı vermesi lazım, böyle boş beleş bir futbol tarzı olamaz. Ayağıma top gelsin, iyi de açı olsun bombalayayım, kahraman olayım. Büyük maçların hepsinde sahada kayboluyordu zaten. Antalya'ya, Rize'ye karambolden atabiliyor, haftaya Adana'ya da atar belki yine. Ama takımın değişmez bi parçası olduğunu düşünmüyorum kesinlikle.
 
Dün ciddi anlamda o kadar yırtındı ki Cavanda, bunu muhtemelen TV'den izlesem bende göremezdim. Çünkü top soldayken ekranda sağ tarafı göremiyorsun çoğu zaman. Cavanda her pozisyonda ileri boşa çıkıp top bekledi ve uygun durumdayken hiç top alamadı. Top kaybı olduğunda da deli gibi depar attı, kaç kez attığını ben sayamadım. Bu sadece Cavanda için geçerli değil, mesela Bruma'yı biz sadece top ayağındayken görüyoruz ekranda. Ama maç içinde o kadar boşa çıkmasına rağmen aslında alması gereken zamanlarda almıyor o pasları. Ne zaman rakip Bruma'nın dibinde bitiyor o zaman Bruma'ya pas gidiyor. Mesela Melo gibi oyunun yönünü aniden değiştiren bir merkez orta sahamız olsa çok daha fazlasını yapar Bruma. Ve tabi ki Cavanda da öyle.

Podolski konusunda da açıkçası dün inanılmaz sinir oldum kendisine. Ha her daim görüşüm, oynasa bile santrafor oynamasından yanaydı. Ama artık takımın 3.santraforu olarak kalması gerektiğine kanaat getirdim. Skora verdiği katkı kadar, oyuna da katkı vermesi lazım, böyle boş beleş bir futbol tarzı olamaz. Ayağıma top gelsin, iyi de açı olsun bombalayayım, kahraman olayım. Büyük maçların hepsinde sahada kayboluyordu zaten. Antalya'ya, Rize'ye karambolden atabiliyor, haftaya Adana'ya da atar belki yine. Ama takımın değişmez bi parçası olduğunu düşünmüyorum kesinlikle.

O yüzden analiz yaparken, dikkatli olmak cok önemli. Mesela Bruma konusunda bos kosu konusunda, iyi pas alamadigi konusunda, daha iyi pozisyona sokamadigimiz konusunu tahmin ediyordum. Daha 18 yasindaydi, 12/13 sezonunda üst üste gol pozisyonuna giriyordu kosulari ile. Ozaman tabi heycandan, cok basit goller kacirsa da, inanilmaz rahat ve basit bu pozisyonlari buluyordu. Eski Portkeiz U20´de de cok iyidi bu yönde, izeldigim maclarda brumuna nin.
Bu sezon yeniden toparlansa da, bukadar az bos kosularinda top ile bulusmasi tehlikeli noktalarda, takim olarak eksigimizdir. Dün macta 14 kez rakip calimlamis oyuncudan bahsediyoruz, bire bir bile biraksan, akip gider orada pas geldimi. Ama gelmiyor.

Aslinda sneijder ile selcukda iyi pasörler, ama bu oyun kosmadan oynanmaz. ikisi top geldiginde, dönemiyor bile.
 
Podolski'nin ısı haritası ve kendisi :eek:ley:
VEjPEV.png

hqdefault.jpg

Bir daha paylaşalımda cahil arkadaşlar dün 4-4-2 oynadığımızı iddia etmesinler.
 
Üst Alt