Bu top şişirme mevzusunun kalecilere yüklenmesi saçma. City geçen hafta belki Avrupa'nın en önde baskılı takımına karşı kupa finali oynadı, kalede de Claudio Bravo vardı. Bravo'nun ayak kalitesi belki meslektaşı Ederson'un 5 gömlek gerisindedir ama tüm maç, hata da yapsa uzun vurmamaya özen gösterdi. Siz bir Guardiola, Heynckes, Tuchel ve hatta Türkiye'de genel becerisi basiretsiz de olsa bu konuda çaba harcayan Abdullah Avcı takımlarının kaleden bam güm topa vurduklarını gördünüz mü? Fatih Terim de Muslera'ya, Okan'a, İsmail'e, Ufuk'a her topa abanmayın, ayağa çıkın dese oyuncular da onu yaparlar. Türkiye'de gelecek başarı için bir takımı kültürden mahrum bırakırsan da bu şişirme oyunla anca Türkiye'de başarı hedeflersin. Yoksa Muslera 2 metre önündeki Seri'ye görmediğinden vermemezlik yapmıyor bu pası, öyle talimat geldiğinden şişiriyor.
Barca Guardiola'nın ilk zamanlarında ayağa çıkma sevdasına topu kaptırıp 30. saniyede geri düştü Barnebau'da, gelgelelim hem o ehemmiyetsiz maçı 3-1 kazandılar, hem de devamında bugüne kadar süre gelen büyük bir hükümdarlık kurdular. Biz günü kurtarma derdinde olduğumuz, sanki her maç kaleyi kapatıyormuş gibi şu kadarcık riskten büyük takımı mahrum bırakıp Arena dışındaki her maçta kangren olduğumuz için kaleye Neuer'i de alsak bu topları şişirme durumunda kalacağız. Halbuki takımın topla oynamadaki özgüvensizliğinden, sahadaki karma karışık yerleşiminden set hücumunda da bundan daha masum hatalar yapmıyoruz. Bu takımın saha yerleşimi Muslera'dan santraforuna kadar sorunlu. Birbirinden bu kadar kopuk oynayan takım da kalesinde Muslera da olsa adam akıllı oyun kuramaz, Alisson da. Muslera'nın maçın içinde vermediği 2 pas yerine her maçta kaleciden bağımsız olarak topu şişirerek oyuna soktuğumuz 20 tane aut atışını konuşalım önce bence.