Üye Görüşü - 1999-2000 Kadrosunun Aslında Çok İyi Olmaması - Sayfa 3 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Üye Görüşü 1999-2000 Kadrosunun Aslında Çok İyi Olmaması


En başarılı kadro ise en iyi kadrodur
Bam üçlüsü ilede sistem takımı kursalardı mesela ,başlarında sistemin tillahı rijkard vardı 🤨

Sistem takımıydı diyerek sonuca varmak an basit tabiriyle tv de ortadan yorumcu olmak gibi
En iyi kadro = en başarılı kadro değildir,

En düzgün oturtulmuş ve yapılandırılmış kadro başarılı kadro olur genelde.

En iyi kadro başarı gelmezse “kağıt üzerinde” en iyi kadrodur. Sen stoper alternatifi Capone, Ahmet Yıldırım olarak planlarsan bu en iyi kadro olmaz. Başına yol kazası gelmemesi planlamanın çok iyi yapıldığını göstermez. Bu kadronun sonu tıpkı Hamburg maçında stoper olarak Kewell ile oynamamız gibi sonuçlanabilirdi mesela. İşler ters gitmeseydi de o takım da final oynasaydı, kupayı alsaydı bu kadro planlaması için de en iyi diyebilir miydik?
 
İsim isim bakıldığı zaman özellikle dünya çapında tanınırlık ve popülarite anlamında şu an ki kadromuzun gerisinde olabilir doğrudur. Hagi, Popescu ve Taffarel dışında dünya çapında veya avrupa çapında ismi olan oyuncumuz yoktu. Amma ve lakin kendisini iyi geliştirmiş, iyi çalışmış ve oynadığı sistemi özümsemiş yerli(asker) oyuncuların ağırlıklı olduğu bir kadroydu. Köpek gibi koşuyordu it gibi basıyordu o takım. Komutan Hagi idi ve o da takım liderliğini iyi yaptı. Fatih hoca da bu kadroyu iyi harmanladı iyi hazırladı. En sonunda da bu takım Avrupa'nın zirvesine çıktı.

Örneğin Hakan Ünsal'ın dünya çapında bir tanınırlığı mı vardı o dönemler? Hayır. Şu an Hakan Ünsal kalitesinde bir sol bek için kaç para ödersin Allah bilir? Tank gibiydi herif.

Yani başarı getiren şey sadece gösterişli kadro kurabilmek değil isimli veya isimsiz iyi oyunculardan kadro kurabilmek ve bu kadroyu takım haline getirebilmektir.

Edit: Ayrıca bu gözler Hagi'yi gördü Hagi'yi izledi. Daha da öyle topçu görebileceğimi zannetmiyorum. Bambaşka bir yetenek bambaşka bir seviyeydi.
 
Şu da var, o dönem internet bu kadar yaygın olmadığı için oyuncuların tanınırlığı daha azdı. Şimdi Sergen mesela daha çocuk 6 yaşındayken övmeye başlıyor, bu bilinirlikten dolayı oyuncu daha erken deneniyor.Belki bugün olsa o futbolcuların çoğu daha erken büyük kulüplerde şans bulabilirdi.
Buna katılıyorum, mental olarak da oyuncularımız dışarıya açılmaya hazır değillerdi. Bugün daha hazırlar. O gün Emre neyse, bugün Arda Güler o mesela. Üstelik daha düzenli oynuyordu ama mental eşiği aşamadı Emre.
 
O kadro 4 yıllık birlikteliğin, takım oyununun ve Fatih hocanın bir ürünüydü. Ama bireysel olarak bakarsak Hagiyi çıkar o kadro 4 sene şampiyon olamaz Uefayıda alamazdı. Senin kadronda şu an Hagi nin yarısı kadar oyuncu yok, lütfen Zaha, maha deyip komik olmayın olurmu. Hagi hariç bugünkü kadro iyi olabilir ama takım oyunu olmadan bir haltda olmaz bunu bilelim.

SM-A525F cihazımdan Gscimbom mobil uygulaması ile gönderildi
Icardi var
 
2000 de 5 yaşındaydım lan bir galatasaraylı olarak o sezonki hisleri anlayamamak 96-2000 arasını izleyememek koyuyor
Derwall ile başlayan ve Mustafa Denizli ile devam eden ilk yapılanma döneminde efsane 88-89 başarısında olan kadroda UEFA kupası kadrosunun 2 temel taşı olan Bülent Korkmaz ve Tugay Kerimoğlu daha 18 yaşlarında altyapıdan yeni çıkan oyuncu olmalarına rağmen özellikle Monaco Çeyrek Final maçlarında sonradan oyuna giriyor ve yapıya ısınıyordu.

Artık devrini tamamlayan ve yaşlanan o kadro daha sonra önce Mustafa Denizli ve daha sonra Felkamp ile başarılı bir gençleşme operasyonu yapılınca 93-94 de Manchester zaferi ile Avrupa'yı tekrardan salladık, zaden 1 önceki sene de Felkamp dönemi Bremen maçında kara takılmasak kupa galipleri kupasını almamız içten bile değildi. O kadroda UEFA kadrosunda olmayan Hamza Hamzaoğlu, Yusuf Tepekule ve Kubilay Türkyılmaz (o kadronun çileği) farklı isimlerdi.

Tam yönetime Adnan Polat gelip işleri bozmaya başladığında yönetim değişikliği ile UEFA dönemine girdik. O dönem ilk sezonda en ciddi hazırlık maçları olan TSYD kupası maçlarında 2 ezeli rakibimiz de içimizden geçtiler. Yine ilk sezon İstanbul derbilerinde 2 ezeli rakibimize galibiyetimiz yoktu. 2. sezonda da sadece ASY'de BJK'yi yenmiştik. Burada bizi ileriye getiren 4 senelik süreç birlikte oynama alışkanlığı ve sistem.

Tabi 2000 kadrosunu zaman içinde 92'te yaptığımız şekilde tekrardan gençleştiremeyince bu devamlılık sona erdi.
 
İsim isim bakıldığı zaman özellikle dünya çapında tanınırlık ve popülarite anlamında şu an ki kadromuzun gerisinde olabilir doğrudur. Hagi, Popescu ve Taffarel dışında dünya çapında veya avrupa çapında ismi olan oyuncumuz yoktu. Amma ve lakin kendisini iyi geliştirmiş, iyi çalışmış ve oynadığı sistemi özümsemiş yerli(asker) oyuncuların ağırlıklı olduğu bir kadroydu. Köpek gibi koşuyordu it gibi basıyordu o takım. Komutan Hagi idi ve o da takım liderliğini iyi yaptı. Fatih hoca da bu kadroyu iyi harmanladı iyi hazırladı. En sonunda da bu takım Avrupa'nın zirvesine çıktı.

Örneğin Hakan Ünsal'ın dünya çapında bir tanınırlığı mı vardı o dönemler? Hayır. Şu an Hakan Ünsal kalitesinde bir sol bek için kaç para ödersin Allah bilir? Tank gibiydi herif.

Yani başarı getiren şey sadece gösterişli kadro kurabilmek değil isimli veya isimsiz iyi oyunculardan kadro kurabilmek ve bu kadroyu takım haline getirebilmektir.

Edit: Ayrıca bu gözler Hagi'yi gördü Hagi'yi izledi. Daha da öyle topçu görebileceğimi zannetmiyorum. Bambaşka bir yetenek bambaşka bir seviyeydi.
Nerelerdesin faydasız. Geldiğimden beri seni soruyorum, yok dediler.
 
Drogba da kalite olarak Hakan'dan daha iyiydi.
Burak Yılmaz da kalite olarak Arif'ten daha iyiydi.
Riera da kalite olarak Hakan Ünsal'dan daha iyiydi.
Eboue de kalite olarak Capone'dan daha iyiydi.
Muslera da daha iyi olsun Taffarel'den.
Melo da Suat,Emre,Okan,Tugay vs hangisini seçersen seç hepsinden daha kaliteliydi
Hamit de çok kaliteliydi keza.
Selçuk da öyle.

Kağıt üstündeki kalitenin hiç bir önemi yok, önemli olan takım kalitesinin yüksek olması. Mesela Molde'nin takım oyun kalitesi bizim çok çok üstümüzdeydi iki maçta da. Ofsayttan sayılmayan gollerinde kaza bela ofsayt olmamış olsaydı belki uzatmaya bile gitmezdi adamlar bir gol daha bulabilirlerdi o moralle.
 
Zaman zaman bu sezon kurulan kadronun 99-2000 kadrosundan sonra kurulan en iyi kadro olduğu söyleniyor. Bu zamanında 2012 kadrosu için de söylenirdi.

Peki gerçekten öyle mi? 99-2000 kadrosu iyi miydi? Yoksa birkaç tane yıldız oyuncunun etrafına kurulan askerlerle ve yıllardır oturmuş bir sistemin ürünü müydü?

Brezilya milli takım kalecisi Taffarel, Barca ve Real’de tutunamamış demir perde ülkelerinin Maradonası Hagi, Barcelona seviyelerine kadar çıkmış başarılı bir stoper Popescu…

Bu üç oyuncu üst seviyedeydi, peki ya devamı? Kaleci yedeği mesela altyapıdan çıkmış ve sonrada tutunamayacak Kerem İnan ve Mehmet Bölükbaşı.. Sağ Bek kapalı kutu, Brezilya dışında sadece Japonya’da oynamış 28 yaşında Capone ile 2 sezondur takımda zaman zaman forma giyen Bakırköyspor’dan gelen 23 yaşındaki Fatih Akyel. Solda 6 sezondur iyi kötü formayı terleten 27 yaşındaki Hakan ve 28 yaşındaki Ergün. Stoper bölgesinde 32 yaşındaki kaptan Bülent. Popescu ile Bülent’i yedekleyecek doğru dürüst oyuncu yoktu, zaman zaman Capone veya Ahmet Yıldırım yedekliyordu. Orta alanda Okan, Emre gibi iki altyapı ürünü ile Diyarbakır’dan gelen Ümit Davala ve 33 yaşına merdiven dayamış Suat. Bunların dışında futbola bir türlü ısınamayan müthiş yetenek Sergen, taraftarın bir türlü ısınamadığı Hasan Şaş ve zaman zaman forma şansı bulan genç oyuncu Mehmet Yozgatlı.

Forvet hattında çoğunlukla saç baş yolduran Arif, zamanının iyi golcülerinden olsa da zaman zaman kaçırdıklarıyla ve başarısız Torino macerasıyla Torinolu Şaban lakabını alan Hakan ve ne öncesinde, ne sonrasında hiçbir takımda tutunamayan Marcio.

Bu kadro gerçekten iyi bir kadro mühendisliği ürünü müydü? Sanmıyorum. Hatta pekçok eksikleri vardı. Birçok oyuncu sırf imkansızlılardan dolayı sakat sakat çok maça çıktı. Bize efsane başarılar kazandırdığı için bu takım çok iyi görünse de aslında iyi bir sistemin ve oyunculardan maksimum verimi almayı bilen bir hocanın ürünüydü.

Bugün mesela doğrudan 11’e Brezilya’dan kapalı kutu oyuncu getirilse ne olur? Vecino gibi daha birkaç ay önce Dünya kupasında takımının 3 maçının 2’sinde 11 başlamış bir oyuncuya burun kıvıran taraftar, bu transfere nasıl bakardı?

Bu aynı zamanda bizim başarı için transfere şartlanmamızın da yanlışlığını gösteriyor. Biz o gün molde gibiydik, bilindik çok fazla oyuncumuz yoktu ama çok iyi bir sistemimiz vardı. Bugün ise neredeyse tüm oyuncular Avrupa çapında bilindik isimler ama sistem oturtulamıyor, en azından geçmişte hep böyle oldu.

Bugün oluşan kadro, 99-2000 kadrosuna göre hem daha fazla uluslararası seviyede bilinen oyuncuyu içeriyor, hem de çok daha geniş bir havuza sahip. Bugün takım 4 sezon şampiyon da olsa, geçtim ilk 11’i, ana yedek olarak bile Yunus gibi altyapıdan gelen biriyle sezona girerse ortalık yangın yerine döner. Ya da Erzincan’dan, Diyarbakır’dan biri gelip direkt 11 planlamasına dahil edilse olay çıkar. Mesela bu sezon 10 numara olarak Siraçhan’a güvenilerek başlansa? Mümkün mü böyle bir durum? Ancak ve ancak 3. Alternatif olarak sezona başlar ve bir şekilde formayı alır.
1.si Bakırköyspora bok atmışsın ama bakırköyspor un çok ekmeğini yedik sömürüyorduk onlardan çıkanları. Nerden biliyorum çünkü Şenlikköyde tesisleri ve stadı olduğundan her maça giderdik. Şenlikköyde Metin Oktay in dibinde olduğu için sömürüyorduk.

2.si o yıllarda yıldız oyuncu almak şimdiden zordu. Öyle fahiş bonservisler ve maaşlar verilmiyordu futbolcular da başarıyı seciyorlardi. Erden Timur un hep dediği para değil proje istiyorlarin nirvanasiydi o seneler. O zaman Hagi popescu ve Taffarel getirmek bile şuanda ne Zahasiymis ne Drogbasiymis alakasi olmayan şeyler. Şuan öyle bir adam olarak anca Kevin De Bruyne gibi birini tutup getirmekle yapabilirsin. Klasman olarak söylüyorum.

3.sü Türk havuzumuz çok genişti ve yabanci sınırı da bu kadar arttirilmis değildi. Olsa bile yine o Türkler oynardı. Torinolu Şaban dediğin adam suanki Harry Kane gibi gol atıyordu. Emre Belözoğlu gibi bir Türk oyuncu şuan olsa 30m a Türkiye liginden alirlar 2-3 seneye de 70-80 e Avrupa'da transfer yapardi.

4.su o zamanki futbolda şimdiki teknolojik imkanlar yoktu. Şimdi pc başında sigarani yakıp km lerce öteden adam izleyip bulabiliyorsun. O zaman böyle adamlarin bulunabilmesi bile başlı başına başarıdır.

5.si o zamanki yildizlarda bile ego yok denecek kadar azdı. Ben Taffarel in kaç kere antremana bisikletle gittiğini gördüm. Şuan bir tane adama bunu yaptıramazsin. Aidiyet duygusu o zaman zirvedeydi.

6.si o zamanlar milli takima gitmek suanki kadar önemsiz değildi. Milli takimda oynuyor dediklerinde aaa ooo denirdi.

Daha madde madde yazabilirim. O günkü şartlarla simdiyi kiyaslamak win 98 in başarısı ile windows 10 u kıyaslamak gibi saçma bir olay
 
Kalite yoktu ama takım olmuş bir ekip vardı. Zaten futbolun temeli takım olabilmektir. 50 tane yıldız oyuncu alabilirsin ama uyumlu bir takım olmazsa sıfır.
 
Uğur Boral’da Dani Alves’i madara etti. Şimdi Uğur Boral, Alves’ten iyi desem hepimiz bir tarafımızla güleriz. Akyel de mesela Carlos’u yamultmuştu Süper Kupa maçında. Zaten sistem takımının en önemli özelliği bu değil mi? Düzgün işleyen takımda Haugen bizim takımı dağıttı. 29 yaşındaki Haugen’i Angelino yerine kaç kişi tercih eder? Tam olarak yazımın konusu da bu aslında.
Yazının konusu şu, bu bir sistem takımıydı 3 üst düzey topçu vardı gerisi fasa fiso.
Ben de sana diyorum en basitinden Ümit Davala ki çoğu zaman o kadroda ilk onbir oynamamış adam, Almanya'da şampiyonluğun baş mimarlarından.
Beğenmediğin sol bekler ikiside 10 numara oynayabilecek kapasitede.
Yani takımın hemen hemen hepsi özel oyuncular.

Ya açık söyleyim sana Icardi hariç kimse o kadroda banko 11 oynamaz. Muslera bile yedek oturur.
Istersen isim isim karşılaştır.
Türk yabancı da fark etmez.
 
En iyi kadro = en başarılı kadro değildir,

En düzgün oturtulmuş ve yapılandırılmış kadro başarılı kadro olur genelde.

En iyi kadro başarı gelmezse “kağıt üzerinde” en iyi kadrodur. Sen stoper alternatifi Capone, Ahmet Yıldırım olarak planlarsan bu en iyi kadro olmaz. Başına yol kazası gelmemesi planlamanın çok iyi yapıldığını göstermez. Bu kadronun sonu tıpkı Hamburg maçında stoper olarak Kewell ile oynamamız gibi sonuçlanabilirdi mesela. İşler ters gitmeseydi de o takım da final oynasaydı, kupayı alsaydı bu kadro planlaması için de en iyi diyebilir miydik?
Farkındaysan devamlı konuna ekleme yapıyorsun
Anlatamadığın bir fikrin var duygusuna kapıldı bırada diğer renktaşlarda doğal olarak.
Bence yazını daha anlatılabilir şekilde düzenle ✍️
 
Üst Alt