Cevap: #20 Serkan Kurtuluş
Seko
Yıl 2009, Florya’dayım. A2 Ligi’nde Galatasaray-Bursaspor maçı var. Geçen sezon takıma büyük umutlarla gelen Serkan Kurtuluş form tutması için A2 takıma indirilmiş, eski takımına karşı oynuyor. Maç boyunca epey silik olması bir yana şu diyalog dikkatimi çekiyor. Takımın kaptanı Murat Akça, A takımdan gelmiş arkadaşını “Seko, sakin ol, basit oyna” diye yüreklendirmeye çalışıyor. Serkan da ona “Tamam Murat abi” diyor. Enteresan olan şu ki artık Sivasspor’da forma giyen Murat Akça, Serkan Kurtuluş’tan 6 ay küçük.
Aradan geçen 2.5 yıla yakın sürede değişen bir şey yok. Dün Ümraniye’de oynanan Beşiktaş A2 maçında da “A takımdan gelen” oyuncu etiketinin altı çiziliyordu ama hocası Orhan Atik’in ona sorumluluk verme çabaları boşunaydı. Orta sahada yanında oynayan Yekta Kurtuluş en gerideki adamdan en ilerideki Mehmet Batdal’a herkesle iletişim kurup sahada liderlik nasıl yapılır dersini verdi, Serkan’ın ise bu “feyizli abiden” ders almayacağı her halinden belliydi. Enerji sıfır, hücuma katkı yok, direnç yok. 16 yaşında Süper Lig’de düzenli oynamış bir futbolcunun 22 yaşındayken A2 seviyesinde ortaya koyduğu bu oyunun sözlük karşılığı fiyaskodur.
Dönem şartlarında iyi bir yatırımdı, sözleşmesinin bitmesinden faydalanıp 1.3 milyon avro gibi gösterdiği potansiyele göre hak ettiği bir bonservisle de gelmişti Florya’ya. Aradan geçen koca 4 yıl var ve 22 yaşındaki Serkan hâlâ ve hâlâ sahalar arasında mekik dokuyor. Aydın Yılmaz gibi umutsuz bir vakadan dahi iyi bir yedek çıkaran Fatih Terim döneminde Türk Telekom Arena’da aldığı dakika sayısı yazıyla sıfır!
2009'da Tam Saha'ya "Eğer siz iyi olursanız mutlaka şans bulursunuz. Hani, 'Sen iyiydin de hoca mı oynatmadı' derler ya, ben bu söze katılıyorum" demiş, belki de bugünleri görerek. Göründüğü kadarıyla da Serkan durumunu, konumunu kabullenmiş, bundan pek de rahatsız değil. Galatasaray kulübesinde olmak onun için yetiyor, belki de artıyor. Dün de yüzü gülüyordu zaten. Mutluydu.
O, ‘Seko’ olmaktan mutlu ve Serkan Kurtuluş olmaya da pek niyetli değil. Gerisi laf-ı güzaf…
Uğur Karakullukçu