Cevap: Adnan Polat ve Yönetime Destek!
Özhan Canaydın'ı 6 sene bizim tepemize liseliler dayatmıştır. Başarısızlıklara rağmen hep başkan seçilmesinin sebebi budur. Bu kadar tartışmanın sebebide lisenin Galatasaray'a zarar verdiği gerçeğidir. En büyük örnek başarısız olduğu halde liseli olanın korunması, aynı şekilde liseli olmayıpta başarılı olanın ayağının kaydırılmaya çalışılmasıdır. Bas bas bağırıyoruz liseden kurtulun diye lise, garip bir şekilde klübü kendi tekelinde ve klüple ilgili herşeyin kendileri karar vereceklerini düşünüyor bazı yaşlı Galatasaray liseli sözde beyefendiler, mösyöler. En büyük saçmalık garip tüzükleri, bürokrasileridir. Senelerdir dile getirilen klübün üyelik sisteminde hiçbir değişme iyileştirme yoktur. Galatasaray liseliler rahatlıkla cuzi miktara klübün üyeliğine sahip olurken, liseli olmayanların 15.000 tl gibi Türkiye şartlarında çok büyük bir miktar ve 2 referansla üyelikleri sağlanmaktadır. Öyle ki Galatasaraylı eski sporcular bile liselilerden daha az ayrıcalığa sahiptir. Bu durum resmen ayrımcılık ve klübün nasıl bir zihniyetin elinde olduğunun açık bir göstergesidir. Bütün büyük klüpler taraftarında klübün bir parçası olması için elinden geleni yaparken, bizim klübümüzün aksine taraftarı kendinden kaçırmak için uğraşması ayrıca bir tartışma sebebidir. Lise zihniyeti işin en doğrusunu bildiği için Barcelona, Manchester gibi klüpler bile taraftara üyelik kampanyaları yaparken onlar taraftarın klübe üye olmaması için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Tüzükten bahsederken diğer bir konu Ünal Aysal ve onun başkan olamaması. Bu saçma tüzük sayesinde Galatasaraylı ve belkide Abramovic gibi biri olabilecekken, klübe hiçbir yararının dokunmamasıda bu yüzdendir. Liseliler herşeyi bizden iyi biliyorlar. Şimdi liselilerin yönetemedikleri, karışamadıkları bir başkan var ismi Adnan Polat. Çok seneler yöneticilik yapmış, 96-2000 arası dönemde yönetimde olmasada ondan önceki dönemlerde çekirdek kadroyu oluşturan yönetimlerle çalışmış ve 2006 martında tekrar Galatasaray'da yöneticliğe başlamıştır. 2008'de başkan adayı olduğunda önünde sağlam hiçbir adayın olmaması lisenin düştüğü çaresizliğe örnektir. Yani bir nevi lise Adnan Polat'ın karşısına birini çıkaramamıştır. Bu sebeple Galatasaray klübü vizyonlu ve başarılı bir başkana kavuşmuştur. Şimdi ortaya çıkan problem Adnan Polat ve ekibinin gerçekten çok iyi işler yapması ve bu durumdan rahatsız olan bir kitle. Adana Polat'ı kontrol altına alamazlar çünkü Adnan Polat kukla değil. Bu sebeple bir şekilde tavır koymaya çalışarak bu emellerini gerçekleştirmeyi düşünselerde bu sefer lise kazanmayacak. Bu sefer taraftar kazanacak. Haklı olan, ayrımcılığa uğrayan liseli olmayan milyonlar Adnan Polatla beraber Galatasaray'ın tekrar Avrupa kralı olduğu günlere döneceklerdir. Bundan zerre şüphem yok ve buna inancım tam. O yüzden Adnan Polat'ı sonuna kadar destekliyorum ve birgün şu liseden kurtulmayı umudediyorum. Yalnız her liseli böyledir demek olarakta anlaşılmasın bu yazdıklarım. Bu ayki dergimizde Ali Tanrıyar röpotajında dediği gibi kendisi liseli olduğu halde bu ayrımcılığın son bulmasını istemektedir. Bu tarz düşünenlere saygımız sonsuz. Bizim kavgamız burnu havada, klübü tapulu malı gibi gören zihniyetededir.
Özhan Canaydın'ı 6 sene bizim tepemize liseliler dayatmıştır. Başarısızlıklara rağmen hep başkan seçilmesinin sebebi budur. Bu kadar tartışmanın sebebide lisenin Galatasaray'a zarar verdiği gerçeğidir. En büyük örnek başarısız olduğu halde liseli olanın korunması, aynı şekilde liseli olmayıpta başarılı olanın ayağının kaydırılmaya çalışılmasıdır. Bas bas bağırıyoruz liseden kurtulun diye lise, garip bir şekilde klübü kendi tekelinde ve klüple ilgili herşeyin kendileri karar vereceklerini düşünüyor bazı yaşlı Galatasaray liseli sözde beyefendiler, mösyöler. En büyük saçmalık garip tüzükleri, bürokrasileridir. Senelerdir dile getirilen klübün üyelik sisteminde hiçbir değişme iyileştirme yoktur. Galatasaray liseliler rahatlıkla cuzi miktara klübün üyeliğine sahip olurken, liseli olmayanların 15.000 tl gibi Türkiye şartlarında çok büyük bir miktar ve 2 referansla üyelikleri sağlanmaktadır. Öyle ki Galatasaraylı eski sporcular bile liselilerden daha az ayrıcalığa sahiptir. Bu durum resmen ayrımcılık ve klübün nasıl bir zihniyetin elinde olduğunun açık bir göstergesidir. Bütün büyük klüpler taraftarında klübün bir parçası olması için elinden geleni yaparken, bizim klübümüzün aksine taraftarı kendinden kaçırmak için uğraşması ayrıca bir tartışma sebebidir. Lise zihniyeti işin en doğrusunu bildiği için Barcelona, Manchester gibi klüpler bile taraftara üyelik kampanyaları yaparken onlar taraftarın klübe üye olmaması için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Tüzükten bahsederken diğer bir konu Ünal Aysal ve onun başkan olamaması. Bu saçma tüzük sayesinde Galatasaraylı ve belkide Abramovic gibi biri olabilecekken, klübe hiçbir yararının dokunmamasıda bu yüzdendir. Liseliler herşeyi bizden iyi biliyorlar. Şimdi liselilerin yönetemedikleri, karışamadıkları bir başkan var ismi Adnan Polat. Çok seneler yöneticilik yapmış, 96-2000 arası dönemde yönetimde olmasada ondan önceki dönemlerde çekirdek kadroyu oluşturan yönetimlerle çalışmış ve 2006 martında tekrar Galatasaray'da yöneticliğe başlamıştır. 2008'de başkan adayı olduğunda önünde sağlam hiçbir adayın olmaması lisenin düştüğü çaresizliğe örnektir. Yani bir nevi lise Adnan Polat'ın karşısına birini çıkaramamıştır. Bu sebeple Galatasaray klübü vizyonlu ve başarılı bir başkana kavuşmuştur. Şimdi ortaya çıkan problem Adnan Polat ve ekibinin gerçekten çok iyi işler yapması ve bu durumdan rahatsız olan bir kitle. Adana Polat'ı kontrol altına alamazlar çünkü Adnan Polat kukla değil. Bu sebeple bir şekilde tavır koymaya çalışarak bu emellerini gerçekleştirmeyi düşünselerde bu sefer lise kazanmayacak. Bu sefer taraftar kazanacak. Haklı olan, ayrımcılığa uğrayan liseli olmayan milyonlar Adnan Polatla beraber Galatasaray'ın tekrar Avrupa kralı olduğu günlere döneceklerdir. Bundan zerre şüphem yok ve buna inancım tam. O yüzden Adnan Polat'ı sonuna kadar destekliyorum ve birgün şu liseden kurtulmayı umudediyorum. Yalnız her liseli böyledir demek olarakta anlaşılmasın bu yazdıklarım. Bu ayki dergimizde Ali Tanrıyar röpotajında dediği gibi kendisi liseli olduğu halde bu ayrımcılığın son bulmasını istemektedir. Bu tarz düşünenlere saygımız sonsuz. Bizim kavgamız burnu havada, klübü tapulu malı gibi gören zihniyetededir.