Cevap: Anderlecht Sabri'yi istiyor.
Aslında tek bir futbolcuya odaklanmamamız lazım. Sabri'den bağımsız olarak kendimize sormamız gereken soru şu:
Avrupa'da başarıyı hedefliyor muyuz?
Bizim için başarı alınacak kupalardır değil mi?
Avrupa'da kupa almayı hedefliyorsanız adımlarınızı ona göre atmalı, oyuncu ve teknik yönetim kadrosunu ona göre belirlemelisiniz. Herşeyden önemlisi bir zamanlar diğer takımların (Porto, Ajax) başardığı gibi tam bir takım olabilmeliyiz.
Şu anki kadro yapımızı inceleyin. Bu kadronun Şampiyonlar Ligi'nde Barca, Manu, Chealse vb diğer demirbaş takımlarla aşık atabilmesi mümkün müdür?
Bir kere oyuncu kadromuzun geneline baktığımızda Avrupa'da tam bir başarının mümkün olamayacağını görürsünüz. Konumuza Türkiye'yi dahil etmiyorum. Sonuçta Türkiye şartlarının ötesinde bir kadroya sahip olduğumuz doğrudur. Ama iş Avrupa'ya gelince işler o kadar basit değildir.
Servet, Mehmet Topal, Baros, Arda deyince Avrupa'daki rotamız doğru görünür. Ama tüm kadroyu göz önüne alınca bu yetkinliği sorgulamak lazım. O halde yapılması gereken nedir?
Doğrusunu söylemek gerekirse şu anki şartlarda Barışlar, Sabriler, Mehmet Güvenler, Aydın Yılmazlarla bir arpa boyu yol alamayız. Şu anki fiziksel gücü itibariyle Kewell ile bile bu iş tam olarak olmaz. Lincoln ile de. Şampiyonlar Ligi'nde üstün bir başarı gözetecek bir takımın Lincoln ve Kewell tarzı bir adet oyuncu oynatabilme lüksü vardır. Şampiyonadaki arıza tempoyu başka türlü kaldıramazsınız. Lincoln ve Kewell tarzı oyuncularla bu tempoyu kaldırmak güç olmakla birlikte Sabri, Barış tarzı oyuncularla tempoyu yakalasan bile bir Barca ya da Manu'ya aşık atamayız. Çünkü onlarla başa baş oynayabilecek tempo ihtiyacı kadar, beceri ve kalite farkı da gerekir. Herşeyden önemlisi tam bir takım olmak gerekir. Takım olma olgusunu sabote edebilecek karakterde oyuncularla başarı şansımız düşüktür.
Uzun lafın kısası, misal Barış ve Sabri iyi adamlardır, idare eden adamlardır ama daha büyük amaçları kovalıyorsan yetersizdirler. Bu bir gerçek... Kadronun da bu gerçeğe göre revize edilmesi şarttır. Büyük düşünüyorsan, büyük takımım diyorsan büyük topçulara sahip olmalısın. Askerlerin de belli bir beceriye ve sürekliliğe sahip olabilen, takım oyuncusu kimliğini eksiksiz yansıtan savaşçılar olmalı.
Aslında tek bir futbolcuya odaklanmamamız lazım. Sabri'den bağımsız olarak kendimize sormamız gereken soru şu:
Avrupa'da başarıyı hedefliyor muyuz?
Bizim için başarı alınacak kupalardır değil mi?
Avrupa'da kupa almayı hedefliyorsanız adımlarınızı ona göre atmalı, oyuncu ve teknik yönetim kadrosunu ona göre belirlemelisiniz. Herşeyden önemlisi bir zamanlar diğer takımların (Porto, Ajax) başardığı gibi tam bir takım olabilmeliyiz.
Şu anki kadro yapımızı inceleyin. Bu kadronun Şampiyonlar Ligi'nde Barca, Manu, Chealse vb diğer demirbaş takımlarla aşık atabilmesi mümkün müdür?
Bir kere oyuncu kadromuzun geneline baktığımızda Avrupa'da tam bir başarının mümkün olamayacağını görürsünüz. Konumuza Türkiye'yi dahil etmiyorum. Sonuçta Türkiye şartlarının ötesinde bir kadroya sahip olduğumuz doğrudur. Ama iş Avrupa'ya gelince işler o kadar basit değildir.
Servet, Mehmet Topal, Baros, Arda deyince Avrupa'daki rotamız doğru görünür. Ama tüm kadroyu göz önüne alınca bu yetkinliği sorgulamak lazım. O halde yapılması gereken nedir?
Doğrusunu söylemek gerekirse şu anki şartlarda Barışlar, Sabriler, Mehmet Güvenler, Aydın Yılmazlarla bir arpa boyu yol alamayız. Şu anki fiziksel gücü itibariyle Kewell ile bile bu iş tam olarak olmaz. Lincoln ile de. Şampiyonlar Ligi'nde üstün bir başarı gözetecek bir takımın Lincoln ve Kewell tarzı bir adet oyuncu oynatabilme lüksü vardır. Şampiyonadaki arıza tempoyu başka türlü kaldıramazsınız. Lincoln ve Kewell tarzı oyuncularla bu tempoyu kaldırmak güç olmakla birlikte Sabri, Barış tarzı oyuncularla tempoyu yakalasan bile bir Barca ya da Manu'ya aşık atamayız. Çünkü onlarla başa baş oynayabilecek tempo ihtiyacı kadar, beceri ve kalite farkı da gerekir. Herşeyden önemlisi tam bir takım olmak gerekir. Takım olma olgusunu sabote edebilecek karakterde oyuncularla başarı şansımız düşüktür.
Uzun lafın kısası, misal Barış ve Sabri iyi adamlardır, idare eden adamlardır ama daha büyük amaçları kovalıyorsan yetersizdirler. Bu bir gerçek... Kadronun da bu gerçeğe göre revize edilmesi şarttır. Büyük düşünüyorsan, büyük takımım diyorsan büyük topçulara sahip olmalısın. Askerlerin de belli bir beceriye ve sürekliliğe sahip olabilen, takım oyuncusu kimliğini eksiksiz yansıtan savaşçılar olmalı.