Ciddi Konular Başlığı - Sayfa 7 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Ciddi Konular Başlığı


Cevap: Ciddi Konular Başlığı



Nükleer zaten temiz enerji kaynağıdır. AB'nin yeni üye devletlere önermesindeki amaç da buydu zaten. Sera gazı salınımına ve hava kirliliğine sebep olan termik santrallerden kurtulmak için teşvik edildi.



Hayir genelde bu yaptirimi Sovyet Rusya ulkelerinden kopan ve Sovyet teknolojisi ile uretilen nukleer santrale sahip devletler uzerinde uyguladi ilk surecte. Cunku Almanyasi Fransasi kendi teknolojisini satmak istiyordu ve gercekten Rus teknolojisinin yaptigi nukleer santraller teknolojik olarak geri kalmislardi ve riskleri vardi. Avrupa cok temiz falan degil direk ekonomik hegomanya mucadelesi de etkili oldu. Fakat son dønemde onlar dahi yatirimlarini askiya aliyorlar ve surekli yeni enerji kaynaklari tartisiliyor ve bunu tesvik ediyorlar.

Enerji olarak bagimlisin nukleerde de teknolojik olarak bagimli olacaksin. Ikisinde de bagimlilik iliskisi var. En yenisi 40 yil sonra eski olacak ve gene bagimlilik devam edecek ki o surecte onlar temiz teknolojide uzmanlasirken Turkiye gibi ulkeler gene nukleer teknoloji gibi eski olacak bir teknolojiyi dolayisiyla Avrupa'yi gene cok geriden takip edecekler.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



Temiz enerjiye yønel universitelerde bølumler kur yeterli teknoloji ve isgucunu gelistir ne enerji satin alarak ne de teknolojik olarak bagimli ol kimseye. Kendi kendine yeter ol.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



Iste bu noktada da cok fazla tartisma var. Maliyetin buyuklugu ve santrali ne kadar kullanabilecegin. Arti zamaninda yapilan santrallerin hepsi en yeni modeldi ve senin modelin eskiyecek. Bir sekilde nukleer enerji de bile teknolojik olarak bagimli hale geleceksin. Rusya olur ABD olur onlara bagimli olacaksin. Teknolojik bagimlilik ya da dogalgaz v.s vs. satin alma farklar olsa da ikisinde de bir bagimlilik iliskisi var. Ekstra sanayi devleti olmak bilgi birikimi ister deneyim ister. Turkiye'nin ne agir sanayisi var da sanki tek problem enerji oldu. Almanya'dan kac tane araba firmasi vs. vs. sayilabilir ha Cin derseniz ta Mao zamanina gitmek gerek kultur devrimine gitmek gerek. Turkiye yillardir uydu olmus ordan burdan satin aldigi aletlerle bir sey uretmeye calismis ama teknolojinin belirleyicisi olmamis hep bagimli olmus. Bu bagimlilik iliskisini kirmanin yolu nukleer enerji degil. Bilgi birikimi deneyim vs. vs.



Bağımlılık olayına şöyle bir örnek vereyim. Yıllardır ABD'den savaş uçağı alırız. Başkasından almayız. F-4, F-16 ve sırada F-35 var. Bu süreç başlarken ABD'ye bağlıydık. F-16'ları alırken teknolojiyi de satın aldık. Üretimin belli bir bölümü Türkiye'de yapıldı. F-35 zaten uluslararası bir projeydi. Finansmanı çok sayıda ülkeden sağlandı. Yine teknoloji ve üretim paylaşımı yapıldı. Bugün gelinen noktada Türkiye artık kendi savaş uçağını yapabilecek durumda. Savunma Bakanlığı tarafından da onaylandı. Halihazırda yerli savaş uçağı projesi de var.



Gelmek istediğim nokta, bu işlerin zamanla kazanılabileceği. Tıpkı yüzme, bisiklet sürme gibi sonradan kazandığımız refleksler gibi. İnsan, bisiklet sürmeden veya yüzmeden de yaşayabilir. Ancak bir gün gelir, yüzmen gerekir. Etrafta can simidi arayacağına, paniğe kapılmadan yüzerek kıyıya ulaşırsın.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



Şu konuyu değiştirelim artık. :)



Bir çok kez, bir çok arkadaş dile getirdi zaten. Aralarında en az risk taşıyanı nükleer santrallerdir. En azından bizim için öyledir. Tsunami gibi bir felaket olmayacağı için herhangi farklı bir felakette reaksiyonlar soğutulur ve reaktör kapatılır. Şu an Almanya bunu nasıl yapıyorsa, bizde yapabiliriz. İkincisi hadi yapamadık diyelim; ülke olarak sınır komşularımızın bir çoğunda nükleer santral bulunmaktadır. Oralarda oluşabilecek bir problemde en ağır faturalardan birisini de biz ödemiş olacağız.



Şu aşamada, en mantıklı adım dediğim gibidir; açacaksın arkadaş! Ama kontrolü tamamen senin mühendislerin sağlamalı, orası da ayrı bir tartışma konusu...
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



f 35 dersen cogu ulke projeden cekilmeye tartisiyor ve sanirsam Hollanda cekildi. Cunku ABD yazilimlari vermiyor ve ønemli nokta teknolojik olarak bagimlisin sen kendin bir seyi yapacak bilgi birikimini elde ederken bu surecte onlar seninkinden cok daha teknolojik seyleri uretecekler. Sen ørnegin F-16 yaparken F-160 yapacaklar cok daha ustun teknolojiye sahip. Kacma kovalama iliskisi gibi. Yani bilgi uretemiyorsan teknoloji uretemiyorsan direk ya da dolayli her konuda bir bagimliligin olur zaten. Ki f-16'lardan kazandiklari paralar ortadadir ABD'nin. Teknoloji satmistir ve ucak olsun vs. vs. olsun Turkiye'nin cok ønundedir. Bu sekilde kimse kimseyi yakalayamaz. Bilgi ve teknoloji ureterek ne zaman bagimliligi kaldirir ve digerlerini sana bagimli yaparsan o zaman olursun sanayi devleti.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



Şu konuyu değiştirelim artık. :)



Bir çok kez, bir çok arkadaş dile getirdi zaten. Aralarında en az risk taşıyanı nükleer santrallerdir. En azından bizim için öyledir. Tsunami gibi bir felaket olmayacağı için herhangi farklı bir felakette reaksiyonlar soğutulur ve reaktör kapatılır. Şu an Almanya bunu nasıl yapıyorsa, bizde yapabiliriz. İkincisi hadi yapamadık diyelim; ülke olarak sınır komşularımızın bir çoğunda nükleer santral bulunmaktadır. Oralarda oluşabilecek bir problemde en ağır faturalardan birisini de biz ödemiş olacağız.



Şu aşamada, en mantıklı adım dediğim gibidir; açacaksın arkadaş! Ama kontrolü tamamen senin mühendislerin sağlamalı, orası da ayrı bir tartışma konusu...



Almanya'da deprem riski yok ve onlar bile hem bunu teknolojik olarak uretecek bilgiye sahiplerken gelistirmek istemiyorlar ve gercekten cok tartisiliyor Almanya'da bu durum. Italya var Isvec var vs. vs. Zaten bu Turkiye'nin cevresindeki ulkelerde yapmasin olanlar da kaldirilsin sonucta insan hayati ve sanirsam Cernobil Turkiye'ye de cok zarar verdi. Ki yapilan Cernobil ve bu Japon nukleer santrali de yapildigi dønemde en iyileri imis. Riski cok fazla ve cok maaliyetli bir yatirim ve bu yatirdigin maliyete karsin kac yil faydalanacaksin vs. vs. ki en ønemlisi Turkiye yapmiyor ve bagimlilik iliskisi devam ediyor. Ønunde inanilmaz olanaklar varken temiz teknoloji icin ve dunya ona yønelmisken dunyayi geriden takip etmesin direk temiz enerjiye yønelsin ve teknoloji gelistirsin hatta bunu satan devlet olsun.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



250 yeni üniversite sözü vermiş biri seçim vaadi olarak.

Saçmalığın daniskası,dik alası.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



250 yeni üniversite sözü vermiş biri seçim vaadi olarak.

Saçmalığın daniskası,dik alası.



:) Bilgi uretemedikten sonra o universiteler bin tane acsin. Tunus gibi olacak Turkiye herhalde. Bir yerde okumustum orda universite mezunlarinin % 52'si herhalde baska bir Ortadogu ulkesi de olabilir ama oran cok yuksekti issizmis. Ne olur yeni bir universiteli issizler ordusu yaratilir. Zaten hic anlamam 800.000 kisi devlet memuru olmak icin sinava girmis ki universite mezunlari bu kisiler.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



f 35 dersen cogu ulke projeden cekilmeye tartisiyor ve sanirsam Hollanda cekildi. Cunku ABD yazilimlari vermiyor ve ønemli nokta teknolojik olarak bagimlisin sen kendin bir seyi yapacak bilgi birikimini elde ederken bu surecte onlar seninkinden cok daha teknolojik seyleri uretecekler. Sen ørnegin F-16 yaparken F-160 yapacaklar cok daha ustun teknolojiye sahip. Kacma kovalama iliskisi gibi. Yani bilgi uretemiyorsan teknoloji uretemiyorsan direk ya da dolayli her konuda bir bagimliligin olur zaten. Ki f-16'lardan kazandiklari paralar ortadadir ABD'nin. Teknoloji satmistir ve ucak olsun vs. vs. olsun Turkiye'nin cok ønundedir. Bu sekilde kimse kimseyi yakalayamaz. Bilgi ve teknoloji uretmeden ne zaman bagimliligi kaldirir ve digerlerini sana bagimli yaparsan o zaman olursun sanayi devleti.



Peki şuna cevap ver. ABD'yi uçak teknolojisi konusunda yakalayabilen ve yakalayabilecek ülke var mı? Yok böyle bir şey. Avrupa'nın yaptığı Eurofighter, F-22'nin çok gerisinde kaldı. Rusya ve ABD'nin tecrübesine sahip ülke yok. Haliyle hepsi geriden takip etmek zorunda. Bu işler böyle. Bu adamlar senden her zaman bir adam önde olacak.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



Almanya'da deprem riski yok ve onlar bile hem bunu teknolojik olarak uretecek bilgiye sahiplerken gelistirmek istemiyorlar ve gercekten cok tartisiliyor Almanya'da bu durum. Italya var Isvec var vs. vs. Zaten bu Turkiye'nin cevresindeki ulkelerde yapmasin olanlar da kaldirilsin sonucta insan hayati ve sanirsam Cernobil Turkiye'ye de cok zarar verdi. Ki yapilan Cernobil ve bu Japon nukleer santrali de yapildigi dønemde en iyileri imis. Riski cok fazla ve cok maaliyetli bir yatirim ve bu yatirdigin maliyete karsin kac yil faydalanacaksin vs. vs. ki en ønemlisi Turkiye yapmiyor ve bagimlilik iliskisi devam ediyor. Ønunde inanilmaz olanaklar varken temiz teknoloji icin ve dunya ona yønelmisken dunyayi geriden takip etmesin direk temiz enerjiye yønelsin ve teknoloji gelistirsin hatta bunu satan devlet olsun.



Deprem riski olmayan bir ülke yok, her yerin vardır. Sadece olasılık oranları düşüktür. Enerjinin de temizi olmaz, sadece kontrol edilebiliri vardır. Sonuçta açığa çıkan muazzam bir güç var muhakkak bir yansıması olacaktır. Örnek vermek gerekirse; kafanı kaşırken, sürtünmeden oluşan elektriksel enerjiyle birlikte bir evi bile yakabilirsin istersen. Dolayısıyla mühim olan şey; enerjinin kontrol olabilitesidir. Yoksa zararsız enerji diye bir şey yok.



Nükleer enerji günümüzde kontrol edilebilen bir enerjidir. Ve diğerleri gibi dışarıyla fazla bir temas halinde değildir. Düşün artık; kıyamet gibi bir deprem bile zarar vermemiş, ardından gelen tsunami ile birlikte doğal olarak zarar görmüştür. Eğer tsunamiden önce müdahale edilseydi, reaktörler patlamamış olacak ve biz de bunları konuşmuyor olacaktık.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



Peki şuna cevap ver. ABD'yi uçak teknolojisi konusunda yakalayabilen ve yakalayabilecek ülke var mı? Yok böyle bir şey. Avrupa'nın yaptığı Eurofighter, F-22'nin çok gerisinde kaldı. Rusya ve ABD'nin tecrübesine sahip ülke yok. Haliyle hepsi geriden takip etmek zorunda. Bu işler böyle. Bu adamlar senden her zaman bir adam önde olacak.



Sadece ucak teknolojisi degil her teknoloji de Turkiye disa bagimli.

Nukleer santral ile sanayilesme ve onlari yakalamanin ilgisi yok. Sadece bilgi uretimi ve teknoloji uretimi sayesinde yakalanirlar.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



Deprem riski olmayan bir ülke yok, her yerin vardır. Sadece olasılık oranları düşüktür. Enerjinin de temizi olmaz, sadece kontrol edilebiliri vardır. Sonuçta açığa çıkan muazzam bir güç var muhakkak bir yansıması olacaktır. Örnek vermek gerekirse; kafanı kaşırken, sürtünmeden oluşan elektriksel enerjiyle birlikte bir evi bile yakabilirsin istersen. Dolayısıyla mühim olan şey; enerjinin kontrol olabilitesidir. Yoksa zararsız enerji diye bir şey yok.



Nükleer enerji günümüzde kontrol edilebilen bir enerjidir. Ve diğerleri gibi dışarıyla fazla bir temas halinde değildir. Düşün artık; kıyamet gibi bir deprem bile zarar vermemiş, ardından gelen tsunami ile birlikte doğal olarak zarar görmüştür. Eğer tsunamiden önce müdahale edilseydi, reaktörler patlamamış olacak ve biz de bunları konuşmuyor olacaktık.



Ruzgar tirbunleri ile nukleer enerjinin riski ayni mi ? Cevreye verdikleri zararlar vs. vs. Sonucta birisinde uranyum cikacak ve onu bir sekilde yok edemiyorsun o atigi. Hem risk hem cevre hem de yeni trend anlaminda nukleer enerji geride kaliyor.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



Arkadaşlar beni yan başlıktan (Funkyzeit mit Hayri Cund) gönderdiler. Bu konuyu daha fazla up yapmazsanız memnun oluruz. İyi akşamlar.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



:) Tamam terkedelim o zaman konuyu. Kisaca demek istedigim bilgi uretimi ve teknoloji uretimi universiteleri daha fazla islevsellestirmek yatirimlarin hepsini disardan teknoloji almaya degil de o yatirimlarin ønemli bir bølumunu teknolojiyi uzun vadede uretmek icin yapmak.

Son olarak nukleer køtudur. Nukleere ølum :)
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



Sadece ucak teknolojisi degil her teknoloji de Turkiye disa bagimli.



Evet öyle. Bunu sebebi de nükleer enerjide olduğu gibi sırt çevirmekten kaynaklanıyor. Şu anda 5-6 tane nükleer santralimiz olsaydı, yenilerini kendimiz yapacak ve işletecek tecrübeye ve bilgiye sahip olacaktık.



Uçak teknolojisinde bak nasıl da geliştik. Bilgi transferi, üretim tecrübesi derken kendi savaş uçağımızı projelendirebilecek seviyeye geldik. İlk yerli eğitim uçağını yaptık. Yerli insansız hava uçağını yapacağız. (Heron tarzı) İtalya'dan savaş helikopteri ve bu vesileyle teknoloji aldık. Bundan sonraki nesilde kendi savaş helikopterimizi yapacağız. TAI öyle bir hal aldı ki, diğer ülkelerin F-16'larını falan modernize ediyordu en son. Pakistan, Ürdün falan bize yolladı uçakları modernizasyon için. İsveç gibi kendi işini görmeye çalışırsan, 18 yıl geriden takip edersin teknolojiyi. 1996'da ortamlara akan Gripen'ler, 1978 üretimi F-16'lardan daha iyi sayılmaz. Özellikle modernize edilmiş F-16'lardan kesinlikle iyi değil.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



Greenpeace lavukları da sonunda Türkiye'nin önünü kapatmak için kampanyasını başlatmış. Çin'i ve Hindistan'ı durdursunlar. ABD'yi, Fransa'yı ve Rusya'yı reaktörleri kapatma konusunda ikna etsinler; söz veriyorum ilk olarak ben karşı çıkacağım nükleere.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



Bizim üniversitelerin yönetimi kötü gençler,teknoloji üretememiz bundan kaynaklanıyor.



Neden yurtdışında bir çok önemli buluş üniversiteler tarafından bulunuyor.Çünkü üniversiteler özerk ve kendi bütçelerini kendileri oluşturmak zorunda.Bu da onları sanayi ile işbirliğine,ortak projeler geliştirmeye yönetiyor.Bizim ülkemizdeki iyi üniversitelerin eğitiminin Avrupa'daki üniversitelerle pek bir farkı yok.Zaten baktığınızda dünyanın en zor lise eğitiminden geçip üniversitelere giriyor bu insanlar,bizim lisede uğraştığımız türev-integral gibi şeyleri adam üniversitede ilk defa görüyor.Ama bu kadar geride kalmasının sebebi proje yokluğu ve bilimsel makale sıkıntısı.



Dünya'da çok az şirket AR-GE çalışmalarına milyar dolar harcarlar.AR-GE,bir şirketin en maliyetli kısmıdır çünkü.Bu yüzden yurtdışındaki şirketler,fonlarını üniversitelere yönlendirip yapılmasını istedikleri şeyleri üniversitelerde oluşturuyorlar.Kendileri bir AR-GE departmanı kurup milyonlarca dolar harcamak yerine zaten gerekli teknik ekipmana sahip ve kendileri için çalışan maliyetinin olmadığı üniversitelere daha az bir yatırım ile istediklerini alıyorlar.İşin üniversite tarafına bakacak olursak üniversiteler de daha fazla para kazandıracak projeler için daha iyi araştırma görevlerini bünyelerine katıyor.



İşin özeti olarak,YÖK denen saçma kurumun kaldırılması ve üniversitelerin özerkleştirilmesi gerekiyor.Zaten normal olanı da bu.Böyle olsa yok türbandı başörtüsü tartışmalarına girmeye gerek bile kalmaz.Araştırma görevlisi,rektör maaşlarını,üniversite bütçesini devletten aldığı sürece insanlar olduğu yerde kalır.Çünkü garanti paranın olduğu yerde adam kendini zorlamak istemez.
 
Cevap: Ciddi Konular Başlığı



Çevreciler nükleerci oldu



İngiltere’nin en çevreci isimleri ‘U dönüşü’ yaparak nükleer santral istedi. Greenpeace eski Başkanı, fosil yakıtların yol açtığı karbon salınımına dikkat çekerek nükleerin iklim değişikliğinden iyi olduğunu söyledi.



İngiltere’nin önde gelen çevrecileri, nükleer enerji konusundaki muhalif tavırlarından kesin bir dönüş sergileyerek nükleer enerjiye dönülmesi çağrısı yaptı.



İngiliz Independent gazetesi, “Nükleer enerji mi? Evet, lütfen” başlığıyla manşetten verdiği haberinde, “önde gelen çevreciler büyük bir U dönüşü yaptı” diye yazdı. Habere göre, nükleer enerji konusundaki tutumlarını değiştiren bu isimler arasında uluslararası çevre örgütü Greenpeace’in eski başkanı Stephen Tindale, İngiliz Çevre Ajansı Başkanı Lord Chris Smith, İngiltere’nin ulusal bilim akademisi Royal Society’nin “yılın bilim kitabı” ödülünü kazanan Mark Lynas ve Yeşil Parti aktivisti ve milletvekili adayı Chris Goodall bulunuyor.



Santral kurulması desteklenmeli

Kariyerleri boyunca nükleer enerjiye karşı çıkan bu isimler, fosil yakıtlarıyla elektrik elde edilmesinin yol açtığı karbon salımı ve küresel iklim değişikliğiyle mücadele edebilmek için, nükleer santralların kurulmasının desteklenmesi gerektiğini söyledi.



Eski Greenpeace Başkanı Stephen Tindale, nükleer enerji konusundaki görüşlerinin nasıl değiştiğini şöyle açıkladı:



“Nükleer santrallara kısmen çevre kirliliği ve nükleer atıklar nedeniyle, ama özellikle de nükleer silahların yayılmasından duyduğum korku yüzünden muhaliftim. Fikrimin değişmesi de bir gecede olmadı. Zaman içinde özellikle Sibirya’da, donmuş tabakanın eriyerek metan gazının atmosfere yayılmasına neden olmasıyla sorun çok ciddi boyutlara ulaştı. Bu din değiştirmek gibi. Nükleere karşı olmak çevreci olmanın önemli bir parçasıydı, ama şimdi çevrecilerle konuştuğumda nükleer enerjinin ideal olmamakla birlikte iklim değişikliğinden çok daha iyi olduğu konusunda giderek yaygınlaşan bir kanı olduğunu görüyorum.”



Çevre Ajansı Başkanı Lord Smith de, “15 yıl önce iklim değişikliği konusunda daha az şey biliyorduk. Böyle bir şeyin muhtemelen gerçekleşeceğini biliyorduk, ama bu kadar hızlı olacağını tahmin etmiyorduk” dedi. Lord Smith, küresel ısınmayla savaşta rüzgâr, güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının da önemli olduğunu, ancak nükleer güç olmadan, yüksek düzeyde karbon salımına neden olmayacak şekilde elektrik üretmenin çok zor olduğunu söyledi.



Mark Lynas ise, “Gelecek 10-20 yıl içinde küresel ısınmayla mücadele etme konusunda ciddiysek yeni nükleer santrallar kurulması üzerinde düşünmeliyiz” dedi. Lynas, çevreciler için bunu kabul etmenin zor olduğunu vurgulayarak, “Bu biraz, reddedilme korkusuyla anne babanıza eşcinsel olduğunuzu açıklamaktan çekinmeye benziyor” dedi.



Kaynak: Milliyet



24 Şubat 2009 tarihli bir haber.
 
Üst Alt