kısa ve ilginç bir hikaye paylaşmak istiyorum:
1 kasım 1755'te merkez üssü lizbona 150 mil mesafedeki atlantik okyanusu olan 8 şiddetinde bir deprem meydana geliyor. kimilerine göre herbiri 7,7den büyük olmak üzere 3 ayrı deprem birbirini takip ediyor. bu dönemde lizbon emevi kalıntılarıyla birlikte 3 ibrahimi dine de ev sahipliği yapmaktadır. tam da azizler günü meydana gelen depremin ilk dakikasında 30 binden fazla insan ölür. lizbonda yıkılmadık bina kalmamıştır. kiliseler, havralar, camiler ve bilumum ibadethaneler yerle yeksan olmuş, yüzlerce insan ibadet ederken ölmüşlerdir. durumu, taştan yapılı olduğu için yıkılmamış olan sarayında konaklayan krala haber verirler. kral joseph ölü sayısını öğrenir ve sağ kalan halka seslenmek üzere meydana iner. kral konuşmaya başlamıştır ancak hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaşır. ilk başlarda anlam veremese de, tam da tanrının günahkarları nasıl da cezalandırdığını anlatmaya başladığı sırada kalabalıktan bir ses kendisine bağıra bağıra şunları söyler: "bak, görüyor musun, depremde yıkılmayan tek yer Lizbon kerhanesi, burnu bile kanamadan kurtulanlar da fahişeler ve ahlaksız müşterileri!..." kral bağıran adamı dinledikten sonra susar ve konuşmasını sonlandırır. takip eden günlerde psikolojisi tamamen bozulur, yaşadığı yer yıkılmamışsa da joseph artık duvarlara tahammül edemez ve kendisine çadırdan bir konak yaptırır. burada günlerce uyumadığı tüm çevrenin malumu olur, ancak bu uykusuzluk çok kısa sürede hızlı bir düşünsel devrimi de beraberinde getirir; şehrin yeniden inşasında din adamlarını ve aristokratları karşısına alan kral, görevlendirdiği sağ kolu carvalho de melo ve onun seçtiği baş mühendis manuel da maia ile modern sismoloji ve düzenli kentleşmenin temellerini atar...
1 kasım 1755'te merkez üssü lizbona 150 mil mesafedeki atlantik okyanusu olan 8 şiddetinde bir deprem meydana geliyor. kimilerine göre herbiri 7,7den büyük olmak üzere 3 ayrı deprem birbirini takip ediyor. bu dönemde lizbon emevi kalıntılarıyla birlikte 3 ibrahimi dine de ev sahipliği yapmaktadır. tam da azizler günü meydana gelen depremin ilk dakikasında 30 binden fazla insan ölür. lizbonda yıkılmadık bina kalmamıştır. kiliseler, havralar, camiler ve bilumum ibadethaneler yerle yeksan olmuş, yüzlerce insan ibadet ederken ölmüşlerdir. durumu, taştan yapılı olduğu için yıkılmamış olan sarayında konaklayan krala haber verirler. kral joseph ölü sayısını öğrenir ve sağ kalan halka seslenmek üzere meydana iner. kral konuşmaya başlamıştır ancak hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaşır. ilk başlarda anlam veremese de, tam da tanrının günahkarları nasıl da cezalandırdığını anlatmaya başladığı sırada kalabalıktan bir ses kendisine bağıra bağıra şunları söyler: "bak, görüyor musun, depremde yıkılmayan tek yer Lizbon kerhanesi, burnu bile kanamadan kurtulanlar da fahişeler ve ahlaksız müşterileri!..." kral bağıran adamı dinledikten sonra susar ve konuşmasını sonlandırır. takip eden günlerde psikolojisi tamamen bozulur, yaşadığı yer yıkılmamışsa da joseph artık duvarlara tahammül edemez ve kendisine çadırdan bir konak yaptırır. burada günlerce uyumadığı tüm çevrenin malumu olur, ancak bu uykusuzluk çok kısa sürede hızlı bir düşünsel devrimi de beraberinde getirir; şehrin yeniden inşasında din adamlarını ve aristokratları karşısına alan kral, görevlendirdiği sağ kolu carvalho de melo ve onun seçtiği baş mühendis manuel da maia ile modern sismoloji ve düzenli kentleşmenin temellerini atar...