Türkiye’de sahada bulunabilecek yabancı oyuncu sayısı hakkında devam eden bir tartışma var. Yabancı bir antrenör olarak bu tartışma hakkında ne düşünüyorsun?
Tüm kurallar ve kararlar bir şekilde etki edecek. Bence alışkanlıkların kuralların üstüne geçtiği senaryolar yaratmalıyız. Belirli şeyleri uygulamak için kurallara ihtiyacımız yok.
Ben yabancı oyuncularla Türk oyuncuları ayırmıyorum, bana göre onlar sadece oyuncu. Benim için fark etmiyor. Elbette kurala karşı oynarsak maçı kaybederiz (gülüyor). Ama yaş için söylediğim şeyler uyruk için de geçerli.
Eğer oyuncu iyiyse, bana göre iyi oyuncu oynamalı. Bu kuralın arkasındaki motivasyonu anlamak kolay, ama bir noktada olumsuz yönleri olacağı kesin. Bir noktada rekabet sadece Türk oyuncular arasında olacak. Kendi aralarında rekabet edecekler, ama diğerleriyle etmeyecekler.
Bilemiyorum, görmemiz lâzım. Kural onaylandı. Ama tartışma hâlâ devam ediyor. Bana göre yaşı ya da uyruğu fark etmeksizin en iyi oyuncu sahada olmalı.
Avrupa’nın diğer liglerine kıyasla yaş ortalaması en yüksek ligin Süper Lig olmasına karşın EURO 2020’deki en genç takım Türkiye. Bu çelişki hakkında neler söylemek istersin?
Garip bir durum. Ama bu Türkiye’de çok fazla yetenekli genç oyuncunun olduğu anlamına geliyor, buna tamamen inanıyorum ve Türkiye’ye pozitif bir gözle bakmamın sebebi buydu. Yetenek ve futbola dair doğal sezgi seviyesi inanılmaz. Dürüst olmak gerekirse bana göre Türkiye bu konuda Avrupa’nın en iyilerinden biri.
Türk oyunculara çok fazla süre vermiyoruz, bana göre çoğu kendi alanını ve zamanını bulmayı hak ediyor. Yapmaya çalıştığımız ve gelecekte yapacağımız şey, futbol oynamak için tecrübeli oyuncuya ihtiyaç olduğu fikrini değiştirmek. Avrupa’nın en büyük beş ligindeki takımlar 18 yaşındaki oyuncularla oynayabiliyorlarsa biz neden 18 yaşındaki oyunculara bu fırsatı veremeyelim?
Elbette oynamaya hazır olmak zorundalar. En hazır kimse o oynamalı. Bu bir sorumluluk, ama Türk futbolunun Türk yeteneklerle dolu olduğunun farkında olmalıyız. TFF 1. Lig ve 2. Lig'de de çok iyi oyuncular bulabilirsiniz.
İtalya’da, “Komşunun bahçesi her zaman daha yeşil görünür,” deriz. Buna katılmıyorum, kendi pazarımızda da yetenek bulmalıyız. Bu ortak bir sorumluluk. Akademide nasıl çalıştığımız, oyuncuyu belirli bir seviyede mücadele etmek için nasıl hazırladığımız ve bu tarz şeyler.
Bence Türkiye’de biz, “biz” diyorum çünkü bu süreçte kendimde sorumluluk hissediyorum, bu adımı atmak için bir fırsata şu an sahibiz. Çünkü daha sonra çok geç olacak. Türkiye, yıllar önce olduğu gibi Avrupa’da mücadele etmek istiyorsa dışarıdan önce içeriye bakmalı. Yetenekleri geliştirmeye ve onları ligde tutmaya başlamalı. Elbette en iyi yetenekler dünyadaki en iyi takımlara gidecektir, ama dünyanın en iyi takımı neden Türkiye’de olmasın? Çünkü sahip olduğunuz gelenek, destek, sevgi ve etki çılgınca.
Bu sorumlulukla yaşamalı ve Türk futbolunu hak ettiği standartlara taşıyacak ortamlar yaratmalıyız. Umarım bu sürecin bir parçası olabiliriz.
Ülke bu adamı kaybetmemeli, büyük hoca olabilecek potansiyeli var. Açıklamaları da çok yerinde.